İnsanın kendisine bile itiraf etmekten çekindiği konu nedir dedim? Şunu bir daha fark ettim; bazı olaylara karşı bakış açılarımla beraber gitgide yalnızlaşan ruhum hala uçurumdan düşmeye devam ediyor. Belden aşağı konularda ki kabullenişleri kabul etmeyişimden olsa gerek bir türlü beynimde rayına oturtamıyorum illegal ilişkileri. 

Bu makalemin konusu ile ilgili; bu hayatta arsız suçsuz, haklı suçlu olduğunu defalarca görünce gözler kime ne der diye bir durup düşünüyor. Bu hafta makale konum pek bilindik. Sizlerin tabiri ile halk arasında pek kabul edilen pek fazla sindirilmiş, bu devirde yapmayanı, yasa dışı ilişkisi olmayanı dövüyorlar cinsinden, tabiri caizse memleket meselesi sayılabilecek bir konu “ALDATMAK”. Aldatmanın asla bahanesi olamaz. Ancak hayat içerisinde sık sık aldatılma olaylarıyla karşılaşabiliyoruz. Siz veya bir tanıdığınız aldatıldığı zaman, bunun ne kadar yıkıcı bir durum olduğunun mutlaka farkındasınızdır. Karışsan dert karışmasan vicdan azabı değişik bir mesele… Çoğumuz aldatılmış birilerini tanırız ya da birinci elden sadakatsizliği tecrübe etmişizdir. Aldatmak insanlığın var olduğu zamandan beri var ve var olmaya devam edecekte, aldatanlar olacak, aldatılanlar olacak, aldatıldığı için aldatanlar olacak. Aldatmanın tarifini yapmaya kalkarsanız, herkesin üzerinde anlaştığı ve evet budur dediğiniz bir tanımını bulmanız mümkün değil. Kimisi aklından geçirsen bile aldatmış olursun der, kimisi eyleme dönmedikçe fantezi olarak kalır der. “Eşlerini aldatan insanlara, neden aldatıyorsunuz ve aldatmaya devam etmek için gerçek kişisel bahaneniz nedir?” diye sorsam? Aldatan kişilerin çoğunlukla ilk açıklaması, 'Bir anda oluverdi' dir. Ancak gerçek hiçbir zaman böyle değildir. Kimi yemeğe çıksa da aldatma der, kimi duygusallık olmadığı sürece maceradır der. O yüzden, kimin kimi nasıl ve ne yaparak aldattığı sadece kendisi için önemlidir.

Yapılan resmi araştırmalara göre, evli erkeklerin %20'sinin, evli kadınların ise %10-15'inin, eşlerini aldatma deneyimleri olmuş. Af buyurun evli erkeklerin çoğu yatakta, kadınların çoğu ise duygusal anlamda severek aldatmış. Sevmediğim konuların hop diye önüme düşmesi ne garip değil mi? Tesadüf mü yoksa sevmediğin her şey burnunun ucunda bitermiş tabiri doğru mu? Evli kadınlarda nikah bende geride kalanlar metrestir cümlesi, erkeklerde ne olacak canım ben kılıbık mıyım elimin kiri savsatası, kadınlarda eşim beni ruhsal duygusal yalnız bıraktı bende başka birine âşık oldum saçmalığı, v.s v.s v.s… Bekar kız ve erkeklerimizin evli insanlarla birlikteliği olayına zaten hiç girmeyeceğim.

Herkes aldatır mı sizce? 

Herkeste aldatma potansiyeli vardır bence. Ama onu kontrol etmek ve etmemek kişinin kendi elinde. Bir de insanların aldatmaktan anladıkları, bireysel olarak çok değişken. Mesela erkeklerde şöyle bir durum gözlemliyorum; sanki yaşadıkları bir gecelik yatak ilişkileri aldatmak değil onlara göre... Onlar ancak başkasına âşık olduklarında kendilerini aldatıyormuş gibi hissediyorlar. Oysa kadınlar, başka bir erkeğe duygusal bir şeyler hissetmeye başladıkları anda suçluluk da duymaya başlıyor. Aldatılma, bir insanın karşılaşabileceği en kötü ihanetlerden biridir ve olmaması gerekir. Bazen insanın kendisine bile itiraf etmekten çekindiği konudur aldatmak. Bununla ilgili iki tane gerçek örnek vereceğim.

Sorduğum soruya karşılık böyle cevaplarda geldi; Aslı Hanım; Çok mutsuzum benimle aynı  durumda olan birisini bulmaya ihtiyacım vardı (evli ve çocuklu). Evliliğimden önce bana ilgisi olduğunu bildiğim bir adamdı bu. Evli olduğunu biliyordum; hayır demeyeceğine dair güçlü şüphelerim vardı. Birbirimizi yıllardır görmemiştik; ama iletişimi hiçbir zaman kesmedi. Ailesiyle birlikte yaşadığı şehre geri döndüm. Bir gün aradım ve bir şeyler içmek için buluşmayı teklif ettim. Önce tereddüt etti – gelmesem daha iyi falan. En sonunda ‘Tamam, gelme. Alt tarafı bir şeyler içecektik.' dedim. Bir gün buluştuk ve hala bırakmadık birbirimizi 10 yıl oldu. Hayat onla daha güzel inanın cinsellik değil derdimiz anlaşılabilmek.

Yine diğer cevaplardan biri ise bir erkek ismi lazım değil. Aslı Hanım; Eşimle çok mutsuzdum çıkarsızdım. Dünya çok amaçsızdı. Bu yüzden internete başvurdum. Kadın ya da erkek, fark etmezdi; kendime ilişki aramıyordum. Dert dökeceğim birini arıyordum. Evli olduğum gerçeğini asla saklamadım. Çünkü dediğim gibi, aldatma amacında değildim. Bir yabancıyla yaptığım sohbetler, gittikçe daha rahatlatıcı olmaya başlamıştı. Zamanla birbirimizi tanımaya başladık. Çizgiyi aşan sohbetler etmiş olabiliriz; ama yalnızca konuşmak, aldatma sayılır mı? Evet ve hayır. Eşlerimiz, neler olduğunu bilselerdi, hayır derdim; ama bilmiyorlardı, bu yüzden ihanet sayılmazdı. Sonunda buluştuk ve işler karıştı. Görmezden gelinemeyecek duygular vardı ortada. Her ikimiz de eşlerimizle sorunlar yaşıyorduk, ihtiyaçlarımızın evde karşılanmadığını fark etmiştik; ama çocuklar yüzünden, evliliklerimizi bitirmek söz konusu bile değildi. Fiziksel açıdan birbirimizi görmeyi bıraktık; ama hala ara sıra konuşuyoruz. 

Gelen cevapları sahiden hayretler içerisinde okudum. Erkekler daha çok aldatır deniliyor, sizce de öyle mi, kadınlar daha az mı aldatıyor, yoksa çaktırmıyorlar mı? Kadınlar daha mı sinsi geliyor? Modern hayatta kadınların da aldatma hikâyeleri var ama çok dile getirildiğini sanmıyorum. Yani kadınlar aldatmayı gurur duyulacak bir şey olarak görmediklerinden birbirlerine anlatmıyorlar. Erkekler bu konuda çok rahatlar şan şeref olarak görüyorlar. Kadınlar da ise farklı olarak daha duygusal boyutta yaşıyorlar. Matematik farklı. Erkeklerin kadınlara göre daha çok aldatması, dürtülerinden kaynaklanıyor olabilir. Ben biraz da kansızlık diyorum af buyurun.  Kadınlar duygusal eksiklik çektiklerinde veya intikam almak için aldatabilir. Ama erkeğin genelde bir nedene ihtiyacı yoktur, bahaneye ihtiyacı vardır.

Son, net, kesin, kati fikrim şudur!

“KİMSE KİMSENİN NİKÂHI ALTINDA OYNAMAYACAK ARKADAŞ” Bunu bilir, bunu söyler ve konuyu burada sonlandırırım.