Haydi, okurlarım bugün mutlu olma ile ilgili vuralım tuşları. İçim kıpır kıpır hiçbir yere sığamıyorum Öyle bir haldeyim ki hayatımda o kadar güzel şeyler oluyor ki. Fotoğrafını çekenler var mutluluğun lakin ben nasıl yazacağım mutluluğu? Mutlu insan yazamaz derler ya hani, bende hep savunmuşumdur bu kelamı yine de minicik bir kuple bırakayım bu eşsiz duygular kalsın tarihte. Mutlu olma adına beyhude geçen zamana karşı mertçe ve yürekten olmak dışında başka bir kelamda bilmiyorum. Bunu da belirteyim. Bu beni ya batıracak ya da çıkaracak dediğim zamanlar hiçbir zaman olmadı hep ileri ileri dosdoğru gittim. Şimdi mükâfat zamanıdır. 

Mutluluğu roman yazarlığına benzetirim. Üzerinde kalemi istediğin kadar oynatabildiğin,  bin bir söz söylenen ve üzerinde sıkça düşünülen kavramdır. Kimi bu kavramın belki sadece sözünü etmiş, kimi gerçekten en dibine kadar yaşamış, kimi ise nasıl yaşadığının farkında bile olmaksızın, mutluluğun yanı başından adeta sessizce geçmiş. Mutluluk üzerine yazı icra etmeye çalışanların aslında mutsuz oldukları da savunulan tezlerden biridir. Hani “Gülüşü güzel olanın acısı büyük olur” cümlelerini bu tezden esinlenip söylemiş olacaklar ki Onlar; mutluluğun tarifini yapmaya kalkıştıkları, mutluluk üzerine düşünce üretmeye çalıştıkları halde, belki de mutlu olmayı bir türlü beceremeyenlerdir. 

Öncelikle baş prensip şu olmalı benim “MUTLULUK ”anahtarım bu: “Yalanla kurulan Mutluluk zamanla yıkılır.” tıkanır. Gün olur ki her şey ayağına dolaşır. Kısa mutluluklar belli zaman sonra hayatında çöküşün olur. Birincisi her türlü kalleşliğe meydan okuyabilecek kadar net temiz ve doğru olacaksın sonrası haydi ver elini mutluluk. Gitmez efendim kapından ne olursa olsun ne ile karşılaşırsan karşılaş o yüzündeki kocaman gülümsemeyi yerle bir edemez. 

İnsanlar başkalarını mutlu etmek için; kurulu bebek misali başkalarının istediği gibi bir yaşam yaşıyor. Sırf başkaları kendisini beğensin ve insanları rahatlatmak için onların istediği şeyleri yapmak zorunda kalıyor. Başka insanların verebileceği tepkinin korkusu ile hep bir kendini ispat etme çabası. Hani El âlem diye kalın bir duvar var ya ondan bahsediyorum. Sonuçta büyük bir kesim el âlem ne söyler diye yaşıyor Başka insanların keyfi isteklerinin dayatmasına karşı çıkmayan bir insan bir süre toplumun içinde sıradan bir kişilik konumuna geliyor. Bu durum insanda huzursuzluk ve mutsuzluğun başlamasına sebep oluyor. Özellikle sosyal medya tripleri. Klavye yiğitliği, mış gibi yaşayıp asrolan şeye inanamamak. Netice ile değil Hatice ile ilgilenen kesim vay ki vay…  

Mesela terapi tadında değinecek olur isek, ben gerçekten mutlu bir insanım diye güne başlayabilmek, hesapsız kitapsız tüm kalbi duygularla. Mutluluk, iç ve tertemiz dünyama hâkim. Beynimi, vicdanımı, merhametimi, günümü mutluluk ile dolduruyorum. Beni mutlu bir insan ettiği için sağlığım yerinde olduğu için Allah'a şükrediyorum. Geçmişimi, şu anı ve geleceği mutluluk ile yaşıyorum. İyi mutlu ve doğru bir insanım. Mutluluğa engel olan şeyler temizleniyor zihnimde. İnadına iyiliğe inadına güzelliğe olan inancında var ise bu terapiye destek, mutlu olmak çok kolay ve de her geçen gün daha da kolaylaşıyor. Her gün bir adım daha yaklaşıyorsun. Ben mutlu olmayı bilen bir insanım deyip iç dünyanda yaşadığın bütün olumsuzlukları mutlulukla çürütüyorsun. Anın tadını çıkarıyor ve mutlu oluyorsun. Kolay olmayabiliyor bazen, bu yolculukta elbette yorulup, yenildiğini hissedebiliyorsun. Sonra işte o ilahi güç, İnsanın sarsılmaz karaktersel gücü aslında sadece kendisine yeter diyorsun. Sapa Sağlam kurmuşsan “iç” duruşunu, o güç sana gerçekten fazlasıyla yetiyor! Artık ne eklemek isterseniz ekleyin bu satırlara kendinizce, alın size işte mutluluk! Mutluluk böyle bir şey. Ne mal, ne mülk, ne yalan ne dolan ne evlat, ne şu, ne bu ile elde edilip ulaşılacak bir şey değil mutluluk. Mutluluğu yakalayacağız diye bunların peşinde koşanlar boşuna uğraşmış olurlar. Onu insan kendisi bulacak, bütün riyalardan uzak kendi temiz dünyasını kuracak, kendisi hissedecek. Kendisi yakalayacak mutluluğu.  

Elbet göreceli bir kavramdır mutluluk. Kimine göre Kara bir Dağı’nın arkasında kimine göre yanı başındadır. Köşemde ısrarla üzerinde durduğum mutluluk olgusunun özü, kişiden kişiye değişse de, etnik kökenden, yaşam tarzından, örf adetten, eğitimden, çevreden, karakterden gelen birçok etken var mutluluğu etkileyen. Bence ortak bir nokta vardır. Oda tamamı ile mutluluğu kalbi duygularla istemek gücü ve adanmışlık mutluluğun en etken anahtarıdır. 

Selam ile…