Gazetemizin değerli yazarlarından Dr. Ramazan Kağan KURT, "Akademik ilgi saham ağırlıkla ekonomi olmasına rağmen, ekonomi ile ilgili yazı yazmak istemiyorum" diyor.  

Dr. Kurt'un "ekonomi yazmama" konusundaki gerekçeleri, basınımızın ekonomi sayfalarının kalitesini ortaya koyması açısından oldukça ilginç:  

"(...) Özellikle büyük tirajlı gazetelerin ekonomi sayfalarındaki uçuk haberler ve 'ekonomiyi sadece ben bilirim' diyen, vatan kaygısı olmayan 'piyasa manipülatörü' yazarlar yüzünden."  

"... Ahmaklar ve vatan kaygısı olmayanlarla aynı çizgide olmak istemiyorum. Çünkü ekonomi ile ilgili yazılar ya manipülasyon unsuru ya da palavra."  

Dr. Kurt sitemlerinde haklı olabilir, fakat, doğru bilgilerle aydınlatmazsa, vatandaşı kurtların insafına teslim etmiş olmaz mı?  

Dr. Kurt'un, değerli bilgi birikimi ile, bizleri aydınlatmasını bekliyoruz. Aksi takdirde vatandaş manipülatörlerin elinde oyuncak olacak, gerçekleri göremeyecektir. Karanlıkta bırakılmış vetandaşlar ülkenin geleceğine olumlu katkıda bulunamazlar ki... Yarın sandık başına gittiklerinde "akla karayı" birbirinden nasıl ayıracaklar?  

Dr. Kurt'un kararını gözden geçirmesini bekliyoruz.  

HORMONLU MU HORMONSUZ MU?  

Ekonomist değiliz, fakat yılın ilk çeyreği ile ilgili oldukça ilgi çekici büyüme oranı ve bu konudaki değerlendirmelerde aklımıza takılanları okuyucularımızla paylaşmak istiyoruz.  

Kendilerini ülkeyi yönetenlere yağ çekmekle görevli sayan bazı gazetecilerin zil takıp oynamaları, ilerde basın tarihimizi yazacak olanlar için oldukça renkli sayfalar oluşturuyor; onları bir kenara bırakıyoruz. Fakat, ekonomiyle ilgili değerlendirmelerine her zaman saygı duyduğumuz bazı köşe yazarlarımızın büyüme konusundaki uyarıları, her vatandaşın, her vatanseverin kulağına küpe olmalı...  

Yılın ilk çeyreğinde gerçekleştirdiğimiz Çin'i ve Hindistan'ı bile kıskandıran ilginç büyüme oranı konusunda Devlet Bakanı Ali Babacan "hormonsuz, gerçek büyüme" diyor.  

Büyüme oranı gerçekten hormonsuz mu? Bu ilginç büyüme oranı neyin göstergesi?  

Kısaca, sevinelim mi, endişe mi duyalım?  

Zaman zaman yaptığımız gibi, büyüme konusunda yapılanları, çizilenleri yanyana koyup "gerçeği" bulmaya çalışacağız.  

Buyrun, birlikte okuyalım...  

EKONOMİSTLER NE DİYORLAR?  

En çetrefil ekonomik konuları bile Ayşe Teyze'nin kolayca anlayabileceği bir ustalıkla anlatabilen Güngör Uras Hocamız, "Büyüme çok iyi bir şeydir, büyüme aş demektir, iş demektir" diyor.  

Tanıyan biliyor, Uras Hoca'nın, hiç bir devirde, yöneticilerin borazanı olma gibi bir "lüksü olmamıştır. Doğru bildiklerini, hiçbir sansüre gerek duymadan, okuyucusuna aktarmaktan çekinmez.  

"Genelde Türkiye'de iktisatçılar 'büyümenin beklenen ölçünün üzerine tırmanışına ' sevinemezler" diyor Uras Hoca, gerekçelerini de şöyle açıklıyor:  

"Çünkü beklenen ölçülerin üzerine tırmanan 'büyüme'nin;  

1) Sürdürülebilir olması mümkün değildir,  

2) İthalatı artırdığı için, döviz sorununa neden olabilir.  

Bizim bu yüzden çok canımız yandı. 1960'lardan bu yana 'iki yıl büyüme, üç yıl kriz-üç yıl büyüme, iki yıl kriz- bir yıl büyüme, bir yıl kriz' dönemi yaşaya yaşaya canımız çıktı."  

2004'ün ilk çeyreğinde Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH)'nın 12.4, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH)'nın yüzde 10.1 olduğunu vurgulayan Uras Hoca, bu ekonomik terimlerin anlamını çok ustaca özetliyor:  

"GSYİH, ülkede bir yıl içinde üretilen mal ve hizmetlerin parasal değerini gösterir. GSMH ise, dış aleme giden ve dış alemden gelen (yurtdışından) gelen net faktör gelirlerinin GSYİH'ye eklenmesiyle (veya çıkarılmasıyla) bulunur."  

Çin'i, Hindistan'ı kıskandıracak büyümenin kamu değil, özel kaynaklı olduğuna, büyümeyle ilgili gelir dağılımındaki dengesizliklere dikkat çeken Uras Hoca gibi sözüne güvenilir ekonomistlerin kulakardı edemeyeceğimiz ciddi uyarıları da var.  

Uras Hoca'nın endişelerinden biri de 2004'ün ilk çeyreğinde ticaret sektörünün cari fiatlarla 15.9 büyümüş olmasına rağmen, sabit fiatlarla (enflasyondan arındırılmış) yüzde 16.3 oranında büyümüş görünmesi. "Bu tür çarpıklıklar tereddütler yaratıyor" diyor Uras Hoca.  

Ekonomistlerin büyüme ile ilgili endişe ve uyarılarına yarın da değineceğiz...  

 

KÜPE: İnsan, yaşamının bir döneminde kandırılır, diğer döneminde kandırır. Yani dünyaya kuzu olarak gelir tilki olarak gider.  

Voltaire