Sağlık Bakanı Koca’nın, “Kutlama partileri için henüz erken” uyarısına saygı duymamız gerekir. Unutmayalım ki, bu ölümcül salgınla, bugüne kadar, milletçe elele mücadele ettik ve gıptayla anılan, alkışlanan bir başarı elde ettik. Fakat, bu durum bize, bugüne kadar karantina kurallarına uyarak evlere kapanan insanların katlandıkları fedakarlıkları görmezden gelme ve sorumsuzca davranma hakkı vermez. Unutmayalım ki, bu virüs, aritmetik oranla değil, geometrik oranla yayılıyor ve kontrolden çıkabiliyor. 

Bir vatandaş, kurallara uymamamız nedeniyle hayatını kaybettiğinde, bundan bizim de sorumlu olacağımızı hiçbir zaman unutmamalıyız. 

Ne diyor Sağlık Bakanımız: “Sevinmek, parti yapmak için henüz erken.”

Sonunda, sakinliği, ağır başlılığı ile tanıdığımız Sağlık Bakanı Koca’yı da isyan ettirdik; dün attığı iğneli Twetter mesajında,”Sevinmek, kutlama yapmak için daha çok erken. Çok fazla normalleşmeyelim" diyordu: 

"Son vakanın tedavi edildiği, salgınla mücadelenin geride risk kalmayacak şekilde başarıya ulaştığı haberini alan vatandaşlarımız kutlamalara başladı. Bu habere daha var. Çok fazla normalleşmeyelim. maske + mesafe kuralına moda olarak uyalım.”

Yaşamakta olduğumuz felaketin boyutlarını ve ciddiyetini Brezilya Devlet Başkanı   gibi hafife alanlara, Sağlık Bakanı Koca’nın söylemek istemediklerini biz söyleyelim: “zolasyon kurallarına, maske+mesafe ve temizlk kurallarına uymadığınız takdirde, istesek de başa çıkamayacağımız bir felaket tablosuyla karşı karşıya kalabiliriz. Bugüne kadar harcadığımız bütün emekler boşa gider. Bu mücadele sırasında hayatını kaybeden sağlık ordumuzun bunca personelinin ruhları acı çeker. Hakkınız yok buna.”

Koronavirüs salgınını baştan itibaren ciddiye alan, “sürü bağışıklığı” değil, “topyekun mücadele” stratejisi uygulayan ülkelerden biriyiz. Türkiye’nin, Sağlık Bakanlığı öncülüğünde, 1 milyonluk sağlık ordusunu seferber ederek uyguladığı mücadele süreci bütün dünyada gıptayla izleniyor. Geçen gün The Economist, “Sezar’ın hakkı Sezar’a; Türkiye’nin başarısı, güçlü sağlık altyapısı, yetenekli sağlık kadrosu, son yıllarda yaptığı akıllı sağlık yatırımları ve izlediği doğru stratejiye bağlı” diyordu. 

KİM BU COVİD-19’UN ARKASINDAKİLER

Yapısı, hedefi, laborantı henüz tam olarak bilinemeyen, biyolojik silah olarak kullanıldığına ilişkin kaygıların giderek arttığı bir Covid-19 bilinmeziyle karşı karşıyayız. İlacı ve aşısı da henüz bulunamadığından, Covid-19’un neden olduğu bu ölümcül karşısında, bütün dünya gibi biz de, Ortaçağ’daki veba salgınlarında insanlığın yaşadığı çaresizliği yaşamaktayız; topyekun seferber olarak, gözü kapalı bir mücadele yürütmekteyiz. 

“Doğanın intikamı” ya da “biyolojik silah” olduğu konusundaki tartışmalar devam etse de, “ölümcül bir salgın” olduğu net olarak bilinen bir gerçektir. 

Covid-19 virüsünün, insan sağlığı açısından çok tehlikeli olduğu artık netleşmiş bir gerçektir. Pençesine aldığı insanların vücudunda, koronavirüslerin diğerleriyle kıyaslanamayacak ölçüde büyük ve kalıcı tahribat yapabiliyor. Hastalığa yakalanmış olanlar, eldeki mevcut ilaçlarla tedavi edilerek taburcu edilseler bile, kurtulmuş olmuyorlar. 

UNUTMAYALIM, BU ÖLÜMCÜL BİR SALGINDIR

Bu gerçeği bilmek ve unutmamak durumundayız. 

Sahillerde, ormanlarda, parklarda maske ve mesafe kurallarını bir kenara atarak, sorumsuzca mangallı piknik yapanların, kutlama partileri düzenleyenlerin neşelerine limon sıkmak gibi olmasın, ama açıkça söylemek ve uyarmak zorundayız; Covid-19 canavarının pençesine düşer de hastalanırsak, eldeki mevcut ilaçlarla sağlığımıza kavuşma, taburcu olma şansımız var, ama  bu mikroskobik canavarın vücudumuzda yaptığı tahribatın neler olduğu daha sonraları ortaya çıkıyor. Yani, bu Covid-19 adlı virüs, bağışıklık sistemimizin durumuna, yaşamakta olduğumuz sağlık sorunlarına bağlı olarak, resmen ömrümüzden birşeyler çalıyor. 

Yapısının karmaşıklığı nedeniyle, Covid-19’un neden olduğu salgın, diğer koronavirüslerin neden olduğu salgınlardan çok tehlikeli kabul ediliyor. O nedenle, Covid-19’u etkisiz kılacak bir ilaç ya da aşı bulunana kadar, bu mikroskobi canavarla karşılaşmamaya özen göstermek zorundayız. 

Tarihte yaşanmış veba gibi, verem, sıtma, tifo, tifüs salgınlarında olduğu gibi çaresiz durumdayız. Tek ve en etkili savunma silahımız izolasyon. İlaç ya da aşı müjdesi duyana kadar, yaşantımızın her anında maske+mesafe ve temizlik kurallarına uymak zorundayız. 

Sokağa çıkma yasağının gevşetilmesiyle birlikte sergilediğimiz sorumsuzluk tabloları bize hiç yakışmadı. Hem dini kurallarımız, hem de milli geleneklerimiz, kendi sağlığımıza olduğu kadar, başkalarının sağlığına da saygılı olmamızı emreder. 

Bugüne kadar, bu disiplinlere saygı göstererek, dünyanın gıpta ile andığı bir mücadele süreci yaşamıştık. Başta ABD olmak üzere, bazı ülkelerden televizyon ekranlarına yansıyan görüntüler aklımızı çelmesin. O toplumlar, yöneticileri dahil, “Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” duyarsızlığını içlerine sindirmiş olabilirler, ama biz binlerce yıllık devlet ve millet geleneğine sahip toplumuz. Bu salgın kontrol altına alınmadığı sürece, maske+mesafe kurallarının unutulduğu bir pikniğin ya da bir mangal partisinin, bir vatandaşın ölümüne neden olabileceği olasılığı, yüreğimizi yakar. 

“PARTİ YAPMAK İÇİN HENÜZ ERKEN”

O nedenle, Sağlık Bakanı Koca’nın, “Kutlama partileri için henüz erken” uyarısına saygı duymamız gerekir. Unutmayalım ki, bu ölümcül salgınla, bugüne kadar, milletçe elele mücadele ettik ve gıptayla anılan, alkışlanan bir başarı elde ettik. Fakat, bu durum bize, bugüne kadar karantina kurallarına uyarak evlere kapanan insanların katlandıkları fedakarlıkları görmezden gelme ve sorumsuzca davranma hakkı vermez. Unutmayalım ki, bu virüs, aritmetik oranla değil, geometrik oranla yayılıyor ve kontrolden çıkabiliyor. 

Bir vatandaş, kurallara uymamamız nedeniyle hayatını kaybettiğinde, bundan bizim de sorumlu olacağımızı hiçbir zaman unutmamalıyız. Covid-19’un pençesine düşen birinin, tedavi edilse bile, virüsün neden olduğu hasarlar dolayısıyla ömrünün kısaldığını da bir kenara not edelim. Sorumsuz bir davranışımızın sırtımıza ne veballer yükleyeceğini bilemeyiz.  

Ne diyor Sağlık Bakanımız: “Sevinmek, parti yapmak için henüz erken.”