CORONA VİRÜSÜN YARATTIĞI BEDEN VE RUH SAĞLINDA SOSYAL MEDYA ETKİLERİ

Ülkenin bam teline dokunmak isterim yine. Bin şifa dileyerek başlıyorum satırlarıma. Ben ne kadar başka dallara atlasam da bu korona gerçeği inatla buradayım diyor ve aldırıyor kalemi elime.

Korona; insanın gen yapısına, hayvanın gen yapısına, tabiatın bütün kurulu düzenine müdahalelerin insan ırkını nasıl tehdit edebileceğine, gezegenimizin tüketilmemiş hiçbir yanının bırakılmamasının bir sonraki adımının neler olabileceğine dair korkularımızı, korkmamız gerekenleri deşe deşe gösterdi bize. Uzmanlar bile virüsün bulaşma hızını hayret ve dehşetle izlemekteler. Bu kadarını bilmiyorduk diyorlar? Çaresizlik hat safhada! Korona bize bugünü değil yarını, yarınlarımızı anlatıyor esasında. İnsanlığın, yeryüzünün, yaşanabileceklerin, ne kadar çılgınlaşabileceğimizin fotoğrafını gösteriyor. Bu Acun’un ilk salgını değil peki bundan sonra ne olacak diye de düşünmeden edemiyor insan? Refahın, şehirleşmenin, teknoloji çılgınlığının, güç ve ihtirasın, ikiyüzlülüğün, şeref yoksunluğunun, şımarıklığın, bencilliğin ve acımasızlığın bizi nerelere savurabileceğini, inançlarımızın, sosyal bağlarımızın, toplumsal düzenlerimizin nasıl çökebileceğini gösteriyor. Sorarım size; Ya Hak, Ya Allah senden başka ilah yoktur deyip elleri havaya kaldırmayan kaldı mı?

Bu karantina günlerini lehine çevirenlerdenim sanırım. İzliyorum çok güzel analizler yapıyorum. Yardımlaşma ve dayanışmada zirveyi yaşıyoruz çorbada tuzu bulunan herkese şahsım adına çok teşekkür ediyorum. Lakin bir de reklamın iyisi kötüsü olmaz diyerek eline bayrağı alan insan müsveddeleri var. Hala şeytanlık peşindeler.  Yine meydandalar. Ne diyelim kimse görmese de gören ALLAH var reklam geçemiyorsunuz Rabbime onu ne yapacağız?

Bu hafta çok gözlemlediğim uzmanlarında sonuna kadar hayretler içerisinde onayladığı benim kırk yıl düşünsem aklıma gelmez dediğim Korona virüs ve sosyal medya ilişkisi ve bu illetle ilgili neler yapılabiliri uzmanlar nezdinde yazmak istedim. Sosyal medyanın son zamanlarda ne kadar gereksiz ve topluma zararlı olduğu hususunu defalarca köşelerimde yazmışımdır. Yerli ve yabancı uzmanlar ikiye bölünmüş durumda kimi yabancı uzmanlar sosyal medya ve internet kullanımı ruh sağlığına iyi geliyor dese de kimisi de şiddetle ruhsal psikolojiyi bu süreçte yerle bir ediyor diyor. Türkiye'de, uzmanlar korona virüsü salgınına karşı evde kalanların beden sağlının yanı sıra ruh sağlığını da koruyabilmeleri için sosyal medyadan uzak durmasını öneriyor. Yani gözlemlerime dayanarak son zamanlarda yaşanılan resmen kâbus gibi gündemi çevreleyen bu illet için ben sosyal medya insanlara iyi geliyor diyenlerdenim. En azından insanlar yediğini içtiğini paylaşıyor, birbirine meydan okuyor, canlı yayınlar yapıyor. Sıkıntısını bir nevi atıyor. Rahatlama terapisi gibi düşünün.

Ülkede insan ilişkileri bazında gözlemlerime gelince de; bizim kadar öpmeyi, el öptürmeyi seven bir millet daha olamazdı. Kimi görsek sarılır, öpücüklere boğaz, bağrımıza basarız. Şimdilerde korkunun da etkisiyle yok artık, şükür. Ulu orta hapşırmak, aksırmak, tükürmek, yere balgam atmak bizim milli işimiz. Mendil kullanmak diye bir alışkanlığımızda yoktu. Ama şimdi bakıyorum burun akıntısı olana bile mendil kullanması için toplumsal baskı uygulanıyor. Buda çok güzel bir gelişme. Eskimiş âdetimiz, milli ikramımız kolonyamız tozlu raflardan çıkıp evlere işyerlerine transfer olmaya, hayatımıza yeniden girmeye başladı. Umarım bir daha da gitmez. Şimdi eller daha temiz. Mikrop yuvası toplu ulaşım araçları, okullar, hastaneler, AVM ler hiç olmadığı kadar temizleniyor, dezenfekte ediliyor. Aslında sürekli olması gereken bir uygulama ama biz zorlama olmadan tedbir almayı pek sevmiyoruz. Bir musibet bin nasihatten hayırlıdır. Bu dakikadan sonra; panik yapmak yerine bilinçli olmak, temizliğe dikkat etmek, kalabalık ortamlardan uzak durmak, hastalık emare varsa sağlık kurumlarına gitmek, en doğru bilgileri yetkili ağızlardan alarak bilinçli hareket etmek, gerçeği yansıtan uzman bilgilerine kulak vermek lazım, saçma sapan algı ile halkımızın psikolojisini bozmamak, vatandaşlık görevimizdir.

Uzmanlar diyor ki;

Ruhsal sağlığımız iki şekilde tehlikededir

1-Virüsün yayılmasından dolayı artan kaygı

2-Evden çıkılmadığı karantina durumunun ruhsal sağlığı tehlikeye sürüklemesi

Okuyup sizlerle paylaşmak istediğim güzel notlar var.

Akıl Sağlığı Vakfı (MHF) ve Amerikan Psikoloji Birliği (APA)’ virüsle psikolojik olarak baş etmek için yapılabilecekleri listelemişler

 

1.Dayanaksız görüşlerden uzak durun

Virüsle ilgili dayanaksız bilgiler ortalıkta dolaşmakta. Edindiğiniz fazla ve yanlış bilgiler sizi korkutabilir ya da sizde ekstra kaygı yaratabilir. Bilindik ve güvenilir sağlık sayfaları ve doktorunuz gibi yalnızca güvenilir kaynaklardan bilgi almaya çalışın. Çok fazla ve bilinmeyen kaynaklardan bilgi edinmek sizi fazladan strese sokacaktır. Her duyduğunuza inanmayın.

2.Çevrenizle iletişim halinde kalın

Özellikle karantina ve eve kapanma durumlarında çevreyle olan iletişim kesildiği için problemler yaşanabilir. İnsan sosyal bir varlıktır. Çevrenizle iletişim kurmaya devam edin. Telefon ve internet yoluyla sevdiklerinizle iletişim kurmayı sürdürmeye çalışın.

3.Günlük rutininizi sürdürün

Eve kapanmak sizi depresif hale getirebilir. Depresif ve karamsar ruh haline girmemek için günlük rutininizi sürdürebilmeniz faydalı olacaktır.

Yemek yeme düzeninizi koruyun

Uyku düzeninize dikkat edin

Duyduğunuz kaygıyla başa çıkmak için spor, yoga ve meditasyon yapın.

4.Çocuğunuzla konuşun

Çocuklar geleceğe bırakılacak miraslardır. Özellikle bu konuyla ilgili onları bilgilendirmek oldukça mühim. Çocuğunuzun bu konuyla ilgili ne duyduğunu ona sorun. Endişe uyandırmayacak şekilde olanları anlatın. Daha çok haber niteliğindeki bilgileri paylaşmaya çalışın. Alması gereken önlemleri ona açıklayın. Gerektiği kadar açıklama yapın çünkü çok fazla bu konudan bahsetmeniz çocuğunuzda kaygı ve endişe uyandırabilir.

5.Sizi daha çok kaygılandıracak davranışları kontrol altına alın

Özellikle obsesif kompulsif bozukluğuna (OKB), anksiyete (kaygı) bozukluğuna, sahip bireyler böyle durumlarda diğerlerine göre daha çok endişe duyabilirler. Bu tip psikolojik sıkıntılarınız yoksa bile bu özel durumda kaygı ve endişelerinizin artması çok normal.

Sürekli internetten koronavirüs semptomlarını araştırmak

Olan olayları sosyal medya ve televizyon yoluyla sürekli, durdurulamaz bir şekilde kontrol etmek

Gibi davranışlar gereğinden fazla endişeli olduğunuzun göstergesi olabilir.

Semptomlara yalnızca bir kere önlem almak için bakın. Sürekli incelemek sizde “Acaba bende virüsü kapmış olabilir miyim?” düşüncesi yaratabilir. Endişeden dolayı sizde olmayan belirtileri psikolojik olarak hissedebilirsiniz.

Günlük olayları takip etme oranınızı azaltın. Örneğin her akşam yalnızca bir kere haberleri güvenilir kaynaklardan takip etmek gibi uygulamalar etkili olacaktır. Düzenli nefes egzersizleri, meditasyon ve mindfulness çalışmaları fiziksel semptom hissetme oranınızı ve stresinizi azaltacaktır.

Ez cümlelerimse; doğru kaynak ve gerçek bilgiyi aktaran uzmanların görüşlerine sonuna riayet ettiğime göre şahsen korkmuyorum. En azından kendim için korkmuyorum yakınlarım ve sevdiğim insanlar için korkuyorum. Ne kadar boş vaktimiz olursa o kadar çok düşünüyoruz o yüzden ben bundan sonrası için bu boş günlerimi daha verimli kılmaya karar verdim. Dün kendimce yediğim içtiğim her şeye dikkat ettim bugün de hiç sevemediğim spora başlayacağım. Bu günlerimiz sonraki günler için yapacağımız birer yatırıma dönüşmeli. Ne kadar boş kalırsak o kadar içine çekiliriz olumsuzun. Sağlık ve sevgiyle kalın.

...