Halep, “Kürt Koridoru”nu Akdeniz’e ulaştıracak en önemli bağlantı noktası olarak ABD açısından, “Kürt Koridoru”nun Akdeniz’e ulaşmasıyla Ortadoğu’nun en güvenli enerji terminaline dönüşecek İsrail açısından, ülke bütünlüğünün sağlanması yönünden Suriye açısından, Çarlık Rusyası’nın rüyasını gerçekleştiren Tartus Üssü’nü elde tutma kararında olan Putin Rusyası açısından, kültürel ve mezhepsel bağları nedeniyle İran açısından, Ortadoğu petrollerine olan ilgisi ve Fetih Ordusu’ndaki Doğu Türkistan kökenli mücahitler nedeniyle Çin açısından, tarihi ve kültürel bağlarının Suriye coğrafyasında kazandırdığı stratejik derinliğini koruma kararında olan Türkiye açısından hayati önemde bir kent.
Dikkat, Halep fırtınası Ortadoğu coğrafyasını altüst edebilir!
Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) en önemli hedeflerinden biri olan “Kürt Koridoru”nun Akdeniz’e ulaştırılabilmesi için, Halep’in, ABD ve koalisyon ortakları tarafından kontrol altına alınmak isteneceği, bunun da küresel aktörler arasında Ortadoğu coğrafyasını altüst edecek bir ‘Halep Fırtınası’ yaratacağı biliniyordu.
Yeni bir Ortadoğu hartası hedefleyen BOP’taki konumu nedeniyle ‘Halep Fırtınası’nın çok güçlü eseceği, oluşturacağı bölgesel ve küresel sorunlar nedeniyle Türkiye’yi çok olumsuz etkileyeceği de bilinen bir gerçekti.
Yüzlerce yıllık bir Türk yerleşim birimi olan Halep Ortadoğu’da sürdürülmekte olan paylaşım savaşının düğüm noktasıdır.
12 Ağustos 2014’te BBC’den yapılan “IŞİD Halep’e ilerliyor” başlıklı duyuruda, “Adını İslam Devleti olarak değiştiren Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünün Suriye'de son olarak Türkiye sınırı yakınlarındaki Aktarin ve Türkmen Bareh kasabaları ile bazı köyleri ele geçirdiği bildirildi” deniyordu.
Batılı ülkelerin desteklediği muhalif Özgür Suriye Ordusu'yla (ÖSO) bağlantılı Halep Kılıçları Tugayları adlı grubun komutanı Ebu Tabet, IŞİD'in ele geçirdiği Aktarin'in stratejik öneminin yüksek olduğunu, çünkü kasabanın "Halep'in kuzeyine açılan kapı" olarak bilindiğini söylüyordu.
IŞİD/DAEŞ HALEP’E NEDEN SALDIRIYORDU?
Suriye krizinde Halep, baştan beri çatışmaların odak noktası olmuştu. Peki, IŞİD için Halep neden önemliydi, neden bütün gücüyle Halep’e saldırıyordu?
Halep’i ele geçirmesi IŞİD’a ne gibi yarar sağlayacaktı?
2013’te kurulan ve El Kaide’den kopan örgüt, aynı yıl Suriye’nin Rakka kentini, 2014’te de Irak’ta da Felluce, Musul ve Tikrit’i ele geçirerek Ortadoğu’da İngiltere büyüklüğünde bir coğrafyayı kontrolü altına almış Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) oluvermişti.
Örgütün baştan beri bir örgüt aklıyla değil, bir devlet aklıyla hareket ettiği belli olmuştu. IŞİD, Irak’ın kuzey parselini Suriye’nin kuzey parseli üzerinden Akdeniz’e bağlamayı hedefleyen küresel sistem tarafından bir koç başı olarak kullanıldığına ilişkin kuşkuları doğrulayacak operasyonlar gerçekleştiriyordu. I. Körfez Savaşı (1991) sonrasında Irak’ın kuzeyinde oluşturulan Kürt Özerk Bölgesi’nin Akdeniz’e bağlayacak “Kürt Koridoru” için, söz konusu coğrafyada IŞİD eliyle bir demografik iklim değişikliği uygulanıyordu. Yüzlerce yıldır “Kürt Koridoru” güzergahında yaşayan Türkmenler ve Araplar ISİD’ın katliama varan saldırılarıyla göçe zorlanıyorlardı. Direnenler de, “IŞİD’i vuruyoruz” kamuflajı altında ABD’nin düzenlediği hava saldırılarıyla korkutuluyorlardı.
PUTİN İLE OBAMA HANGİ KONULARDA ANLAŞAMADILAR?
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile muhaliflerini masaya oturtan 1. ve 2. Cenevre görüşmelerinin bir devamı niteliğinde olan ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu çerçevesinde 28 Eylül 2015’te New York’ta biraraya gelen Obama ve Putin’in yaptıkları konuşmaların rengi, Suriye’de bazı “temel ilkeler” konusunda anlaşmaya varmış olsalar da, Beşar Esad’ın, dolayısıyla Suriye’nin geleceği konusunda görüş birliği sağlayamadıklarını gösteriyordu.
Rusya’nın Suriye’deki savaşa silahlı kuvvetleriyle katılması, aktif bir aktör olarak ortaya çıkması, bazı hedeflere hava saldırıları düzenlemesi, Esad’ın Moskova’yı ziyaretinden yansıyan Rusya- Suriye dayanışmasına ilişkin sıcak görüntüler, Ortadoğu’da, ABD ve Rusya arasında sürmekte olan rekabetin dünya barışı açısından çok tehlikeli bir aşamaya geldiğini gösteriyor.
“Putin Rusyası’nın, İran’la birlikte Esad’a güçlü destek vermesinin ve bugünlerde Suriye’deki paylaşım savaşına askeri gücüyle fiilen katılmasının nedeni, yalnızca, Suriye’nin Akdeniz kıyısındaki Tartus askeri üssü değildir. Putin ABD’nin, Rusya ve Türkiye’yi saf dışı ederek Ortadoğu enerji kaynaklarını ve dağıtım yollarını tamamiyle kendi kontrolüne almak istemesinden, İsrail’i bölgenin en güvenli enerji terminali yapmak istemesinden, bunu gerçekleştirmek için de Ortadoğu petrol ve doğalgazını “Kürt Koridoru” içinden Akdeniz’e akıtma planından, Akdeniz’i Batı Gölü’ne dönüştürme çalışmalarından ve Kıbrıs’ın güneyinden çıkarılacak doğalgazı Doğu Avrupa ülkelerine pompalayarak Rusya’ya bağımlı olmaktan kurtarma çabalarından büyük rahatsızlık duyuyordu.” (Suriye’de Neler Oluyor: Önce VATAN 03.10.2015)
TÜRKİYE’Yİ RUSYA VE ÇİN İLE KARŞI KARIŞIYA GETİREN SORUN NEYDİ?
Türkiye gibi Rusya da, ABD’nin Irak ve Suriye’nin kuzey parselleri üzerinden Akdeniz’e uzanacak “Kürt Koridoru”nu çıkarlarına karşı buluyor. Rusya, ABD’nin “Kürt Koridoru”na olduğu gibi, Türkiye’nin Suriye topraklarındaki “stratejik derinliği”nden yararlanarak burada bir sempati coğrafyası oluşturma çabalarından, “Emevi Camii’nde namaz kılma” söylemlerinden de rahatsızlık duyuyordu.
Bu arada, Çin’in New York’taki görüşmelerde sessiz kalması, ABD’nin eski Osmanlı coğrafsında İsrail merkezli yeni bir enerji imparatorluğu kurma çalışmalarına ilgisiz kaldığı anlamına gelmiyor. Eski ABD Savunma görevlisi Chiristina Lin, The Time of İsrael gazetesindeki makelesinde, Çin’in “müdahalesizlik” doktrininin Çin’e yönelik tehditleri kapsamadığını belirterek, “El Kaide'nin Doğu Türkistan kolu Türkistan İslami Partisi (TİP)’nin öncülüğünde kurulan Fetih Ordusu koalisyonunda artan etkisi ve Suriye’de üslenmesi nedeniyle, Çin Suriye’ye asker gönderebilir” diyordu.
Hatırlanacağı gibi, Suriye krizine çözüm arayışlarının Rusya ile ABD arasındaki ilişkileri gerdiği dönemde, Türkiye’nin yabancı savaşçıları topraklarında barındırdığı, Suriye’ye gönderdiği iddia ediliyordu. İddialara göre, Türkiye’nin Suriye’ye olan ilgisi yalnızca militan göndermekle sınırlı değildi. Lazkiye kırsalında, Orta Asya kökenli savaşçıların aileleriyle birlikte yerleştirildiği köyler inşa edilmişti. Buralara yerleştirilen Uygurlar, El Kaide’nin Doğu Türkistan kolu olan Türkistan İslami Partisi (TİP)’le bağlantılıydı. Türkiye’nin, Rus askeri barikatı nedeniyle, Halep’in kuzeyinden şehre giremeyen El Kaide bağlantılı Uygur cihatçılarını, Halep’in güneyine taşıdığı iddia ediliyordu. “(Suriye’de Neler Oluyor: Önce VATAN 03.10.2015)
RUSYA HELEP’İ NEDEN ÖNEMSİYOR?
Putin’in, 28 Eylül’de New York’ta Obama’yla görüşmesinin hemen ardından (30 Eylül), Suriye’deki çatışmalara hava kuvvetleriyle müdahale etmesi, “IŞİD’ı bombalıyorum” gerekçesiyle Halep çevresindeki Fetih Ordusu kamplarını vurması, Rusya’nın Akdeniz’e ulaştırılmak istenen “Kürt Koridoru” ve Halep konusunda ne kadar duyarlı olduğunu ortaya koymuştur.
Suriye’de iç savaşın başladığı 2011 yılından bu yana Esad karşıtı güçlerin kalesi konumundaki Halep’te çok ilginç gelişmeler yaşanmakta.
Son zamanlarda Halep, Rusya’nın yanı sıra İran’ın ve Hizbullah’ın da hem karadan hem de havadan askeri destek sağladığı Esad güçlerinin yoğun bir saldırısıyla çok sıkıntılı günler yaşıyor. Uzun zamandır kente hakim olan Fetih Ordusu çatısı altındaki rejim muhalifleri kentin orasında kuşatılmış durumdalar. İngiliz Haber Ajansı Reuters, Rusya’nın hava saldırılarının sürdüğü günlerde, aralarında El Kaide’nin Suriye kolu olan El Nursa Cephesi’nin bulunduğu Esad karşıtı gruplara İran ve Hizbullah güçlerinin büyük bir saldırı hazırlığında olduğunu duyurmuştu.
Son haberlere göre, Rusya’nın desteklediği Suriye ordusu Halep’in güneybatısındaki Balas, Zahmul Tepesi, Debbağat, Şehit Tepesi’ni ele geçirmiş. Hedef, bölgenin “teröristlerden” temizlenmesi, Lazkiye ve İdlib’e ulaşmalarının engellenmesi, Şam-Halep yolunun güvenliğinin sağlanması ve Türkiye sınırından yapılacak lojistik yardımın önünün kesilmesiymiş.
Suriye yetkilileri, Reuters’in haberini, “Suriye Enformasyon Bakanı Ümran el-Zubi ülkesinde kesinlikle İran askeri bulunmadığını söylese de, İran Devrim Muhafızları sözcüsü “defapress.ir” sitesinde yapılan açıklamada, Devrim Muhafızları’nın İmam Hüseyin Tugayları Komutanı Albay Müslim Hizap’ın Şam’da öldürüldüğünü açıkladı. Binlerce İran askerinin saldırıya katılmak üzere bölgeye geldiğini savunan İngiliz Haber Ajansı’na göre Halep’e düzenlenecek operasyon, Esad güçleriyle İran ve Hizbullah güçlerinin Hama’ya gerçekleştirdikleri saldırının devamı olacak ve Halep yeniden kontrol altına alınmaya çalışılacak.
Rusya’nın verdiği desteklerle güçlenen Suriye ordusu Halep’in güneybatısına kaydırdığı harekatla Lazkiye ve İdlib’in güvenliğini sağlamayı hedefliyor. 28 Mart 2015’te, Ahraru’ş Şam, Nusra Cephesi, Aksa Askerleri (Cundu’l-Aksa), Sunne Ordusu (Ceyşu’s-Sunne), Feyleku’ş-Şam ve Hak Tugayı (Livau’l- Hak) gibi büyük grupların birleşerek oluşturdukları Fetih Ordusu’nun (Ceyş’ul-Fetih) saha komutanlarından Usame Ebu İbrahim, AA muhabirine yaptığı açıklamada, birleşik muhalif birliklerin, ağır silahlarla düzenledikleri saldırılar sonucunda İdlip’i ele geçirdiklerini söylemişti. Rusya ile Türkiye’nin İdlib, daha doğrusu Halep konusunda da görüş ayrılıkları yaşamaları, iki komşu ülke ilişkilerinde “sıkıntıların” yaşanmasınaneden oluyor..
DİKKAT, HALEP FIRTINASI ORTADOĞU COĞRAFYASINI ALTÜST EDEBİLİR!
Halep, “Kürt Koridoru”nu Akdeniz’e ulaştıracak en önemli bağlantı noktası olarak ABD açısından, “Kürt Koridoru”nun Akdeniz’e ulaşmasıyla Ortadoğu’nun en güvenli enerji terminaline dönüşecek İsrail açısından, ülke bütünlüğünün sağlanması yönünden Suriye açısından, Çarlık Rusyası’nın rüyasını gerçekleştiren Tartus Üssü’nü elde tutma kararında olan Putin Rusyası açısından, kültürel ve mezhepsel bağları nedeniyle İran açısından, Ortadoğu petrollerine olan ilgisi ve Fetih Ordusu’ndaki Doğu Türkistan kökenli mücahitler nedeniyle Çin açısından, tarihi ve kültürel bağlarının Suriye coğrafyasında kazandırdığı stratejik derinliğini koruma kararında olan Türkiye açısından hayati önemde bir kent.
Dikkat, Halep fırtınası Ortadoğu coğrafyasını altüst edebilir!