Asil Nadir, Vestel üzerinden Türkiye’ye taşıdığı teknolojik yeniliklerle beyaz eşya ve elektronik üretiminde Türkiye’ye çağ atlatmıştı. Şahlanışın boyutunu belirtmek açısından söyleyelim; dünyanın en büyük bilgisayar üreticisi IBM’in bütün monitörleri Manisa’da, Vestel’de üretilmeye başlanmıştı. Bugün dünya çapında üretim yapabilen bir Manisa Organize Sanayi Bölgesi varsa, temelinden Vestel, yani Asil Nadir vardır.

Bir gecede önü kesilen Asil Nadir değil, Türkiye idi. Hiç de inandırıcı olmayan suçlamalarla ve uluslararası bir komployla ipi çekilen Asil Nadir, Türkiye’ye teknoloji alanında çağ atlamanın yolunu göstermişti. Ne yazık ki Asil Nadir, Türkiye’ye çağ atlattığı savunulan Özal döneminde kurban edildi.

2012 Kasım’ında Haber Türk gazetesinde yayınlanan, 1980’li yıllarda ilk Türkçe bilgisayar ve Türkçe işletim sistemini yazan ABD’li yazılım uzmanı Mark Tomko’yla yapılan söyleşi, hepimizin dikkatle okuması gereken çok önemli bir yazıydı.

Bir Kıbrıs Türkü olan Asil Nadir’in, İngiliz mahkemeleri tarafından neden 5 milyon sterlin ödemeye ya da 6 yıl hapis yatmaya mahkum edildiğini anlayabilmek açısından, bu söyleşide dile getirilen ayrıntılar çok önemli ipuçlarıydı. 

İngilizlerin, 1989 yılında Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde kurduğu VESTEL fabrikasında, dönemin en son teknolojik buluşlarını kullanarak elektronik ve beyaz eşya üreten,dünyanın en büyük bilgisayar üreticisi IBM’e, Olivetti’ye monitor satabilen, hepsinden önemlisi klavyesinden monitörüne, işletim sistemine kadar Türk olan bilgisayar (Euro Star) üretimi gerçekleştiren, Rusya’ya doğalgaz karşılığı bilgisayar verme anlaşması imzalayan Asil Nadir’in peşini neden bırakmadığını anlayabilmek için, Mark Tomko’nun anlattıkları çok önemliydi.

Mark Tomko, “1990’larda Türkiye’de nasıl tamamen İngilizce olan bilgisayarlar satıldıysa, şimdi de internette aynı şey yaşanıyor. 1000 dolara İphone alıyorlar, ama Türkçe içerik yok” derken, ülkemizin geleceğine ilişkin hangi gerçeklerin altını çiziyordu?

Türkçeyi anadili gibi konuşabilen Mark Tomko, 1989 yılında, Kıbrıslı işadamı Asil Nadir’in Manisa’daki Vestel/Polly Peck fabrikasında, Türkiye’de ilk defa Türkçe işletim sistemi ve klavyesinden monitörüne, faresine kadar tamamen yerli Türkçe bilgisayar üretmişti. Türkiye’ye ilk geldiğinde, yalnızca Q klavye ve İngilizce işletim sistemi kullanıldığını gören Tomko, “Türkçe bilgisayar yapmalıyım” demiş ve bu düşüncesini kısa sürede hayata geçirmişti.

Tomko, “Türkçe işletim sistemi ve Türkçe bilgisayar yapmalıyım” derken neyi hedeflediğini anlayamayan sözde uzmanların, “Türklerin neden kişisel bilgisayara ihtiyaçları olsun ki?” eleştirilerini de pek ciddiye almamış ve yararının ilerde anlaşılacağını düşünerek, “Muhasebe için gereklidir” deyip geçmişti. Euro Star adıyla 1990’da piyasaya çıkan bilgisayarlarda yerlilik oranı yüzde 70’ti.

STEVE JOBS’UN TEKLİFİNİ  REDDEDİP TÜRKİYE’YE GELEN
MARK TOMO’YU YAPTIKLARINA PİŞMAN ETTİK
 

İlk Floopy Disc’lerin üreticisi olan Mark Tomko, Türkiye için gerçekten bir kazançtı. Bilgisayar teknolojilerin yeni yeni şekillendiği 1970’li yıllarda Tomo Silikon Vadisi’nin tanınmış isimlerinden biriydi. 128 KB hafızası olan ve yalnızca kendi bilgisayarında çalışabilen bir Floopy Disc üretmişti. Apple’ın efsane ismi Steve Jobs bir gün şirketine gelerek floopy’lerin her bilgisayarda çalışabilecek bir yazılım yazmasını istemişti. Tomko bu teklifi redderek hayatının hatasını yaptığını her zaman itiraf etmiştir. Asil Nadir bu bilgisayar dahisini bize kazandırdı, ama biz, hem Asil Nadir’i hem de Tomko’yu, Türkiye’ye en yeni teknolojik gelişmeleri taşıdıkları için bir güzel ödüllendirdik (!) hayatlarını kararttık.
 

Asil Nadir’in Manisa’daki fabrikasında yalnızca son teknoloji ürünü beyaz eşya ve “yerli” bilgisayar üretilmiyor IBM, Olivetti gibi dünyaca ünlü bilgisayar şirketleri için de monitörler üretiliyordu. Vestel’in bu uluslararası başarısı Sovyetler Birliği’nin de dikkatini çekmiş ve doğalgaz karşılığında bilgisayar üretmek üzere anlaşma yapılmıştı. Ve…Bir sabah Vestel/Polly Peck ansızın batıverdiği için bu ihracat gerçekleştirilememişti! 

Asil Nadir konusunu irdelememizin nedeni, Avrupa’nın otomotiv üssü olmakla övünen ülkemizin yollarında neden Türk markalı bir otomobilin dolaşmadığı sorusuyla yakından ilgilidir. 1960 ihtilalini yapanların lideri Cemal Gürsel’in emriyle Türk mühendisleri tarafından üretilen Devrim otoları konusunda belgeseller yapıldı. Fakat, Devrim otolarının tanıtım töreninde neden yürümediğinin nedeni, henüz net olarak söylenebilmiş değildir. “Benzin koymayı unutmuşlar” masalının gerisindeki gerçekleri görebilmek ve aydınlatmak gerekir. 1960’da üretilen Devrim arabaları hala çalışıyor, ama “Benzin koymayı kim unutturmuştu?” sorusunun yanıtı hala karanlıkta..

Asil Nadir, 1980 ihtilalini gerçekleştiren “Our Boys” takımından sonra ülke yönetimine gelen Turgut Özal döneminde batırıldı. Asil Nadir’in batırılması konusunu, 1980 darbesinin, bir bakıma, 24 Ocak Kararları’nı hayata geçirmek, Türkiye’yi küresel sisteme eklemlemek için yapıldığı iddiları penceresinden de değerlendirmek gerekir. Çünkü, küresel sistem, Türkiye’yi sistemin bir parçası, bir pazar haline getirmeye çalışırken, Kıbrıs’tan yola çıkan Asil Nadir, İngiltere’de kazandığı paralarla Manisa’da fabrikalar kuruyor, dünyanın en son teknolojilerini kullanarak beyaz eşyalar ve Türk işletim sistemiyle çalışan F klavyeli bilgisayarlar üretiyordu. 

Kıbrıs’ta tek başına bir ekonomi yaratmaya çalışan Asil Nadir’in başlattığı bu üretim devrimi, Batılıların çöpe attıkları teknolojilerle üretim yapan yerli üreticiler için ölüm fermanı demekti! Yeni yeni yaygınlaşmaya başlayan kişisel bilgisayar üretiminde Türk işletim sistemiyle, Türk klavyesiyle çalışan bilgisayar üretmesi, Türkiye’nin elektronik teknolojisi ve elektronik aletler üretimi konusunda bağımsızlığını ilan etmesi anlamına geliyordu. Devrim arabalarında olduğu gibi, bilgisayar ve beyaz eşya konusunda da Türkiye’nin (siz Asil Nadir olarak okuyun) önünün kesilmesi gerekiyordu. Ve Asil Nadir’in ipi bir gecede çekiliverdi. 

ASİL NADİR’İN SUÇU NEYDİ?

Asil Nadir, Vestel üzerinden Türkiye’ye taşıdığı teknolojik yeniliklerle beyaz eşya ve elektronik üretiminde Türkiye’ye çağ atlatmıştı. Şahlanışın boyutunu belirtmek açısından söyleyelim; dünyanın en büyük bilgisayar üreticisi IBM’in bütün monitörleri Manisa’da, Vestel’de üretilmeye başlanmıştı. Bugün dünya çapında üretim yapabilen bir Manisa Organize Sanayi Bölgesi varsa, temelinden Vestel, yani Asil Nadir vardır.

Bir gecede önü kesilen Asil Nadir değil, Türkiye idi. Hiç de inandırıcı olmayan suçlamalarla ve uluslararası bir komployla ipi çekilen Asil Nadir, Türkiye’ye teknoloji alanında çağ atlamanın yolunu göstermişti. Ne yazık ki Asil Nadir, Türkiye’ye çağ atlattığı savunulan Özal döneminde kurban edildi.

Türkiye bugün beyaz eşya ve televizyon üretiminde dünyanın en önemli üretim merkezlerinden biri haline gelebilmişse, bunu, İngiltere’nin 10 büyük zengininden biri iken, Del Monte ile dünyanın en büyük meyve-sebze üretim ve dağıtım ağının sahibi iken, ‘Türkiye’ye çağ atlatacak teknolojik yatırımlar yapmak’ gibi bir ‘hataya’ (!) düşen Asil Nadir’e borçluyuz. 

Asil Nadir’in günahı neydi? Asil Nadir’i kim, neden batırdı? 
Bu sorulara doğru yanıtlar bulabildiğinizde, “Asil Nadir” yerine “Türkiye”yi koyarsanız, pek çok soru kendiliğinden yanıtlanmış olur. Çünkü boynumuzdaki yuları, başkaları değil, üç günlük saltanat uğruna ülkesinin, milletinin geleceğinden ödünler vermeyi içine sindirebilenlerin eliyle biz kendimiz taktık.
 

Türkiye’nin son 30-40 yıllık yol haritasını irdelerken, “İngiltere’nin 10 zengini arasında anılan Asil Nadir’in bir gecede batırılmasına medyamız neden sessiz ve duyarsız kaldı?” sorusu da önemlidir. Bu sorunun yanıtını gazete sayfalarında ya da televizyon ekranlarında bulmak mümkün değildir. El yordamı ile bir yanıt bulmaya çalışırken, bazı ipuçlarına tutunmak gerekir. Asil Nadir, elektronik ve beyaz eşya üretim alanına en yeni teknolojileri taşımakla ülkenin ünlü sanayicilerini ve onların dışardaki uzantılarını karşısına alırken, Güneş ve Günaydın gazetesi atılımlarıyla basın aleminin de şimşeklerini üzerine çekmiş oldu. Böylece, Asil Nadir’in karşısında, sanayicilerle basın dünyasının elele verdikleri çok güçlü bir cephe oluşmuştu. Bu cepheye, kendi kümesinde karnını doyurup Türkiye kümesinde yumurtlayan Asil Nadir’i cezalandırmak için fırsat kollayan İngiltere de katılınca, idam kararını yerine getirmek için uygun zaman beklenmeye başlandı. 

Çok geçmeden Asil Nadir’in ipi çekildi. Dünyaca ünlü şirketleri batırıldı, el değiştirdi. Nadir, Kıbrıs’taki malikanesinde yıllarca hapis hayatı yaşadı. Asil Nadir, kendisine verilen gayri resmi sözlere inanarak, 17 yıl aradan sonra, 2010 yılında Londra’ya döndü. Yargılandı, ama herhalde kendisine verilen sözler tutulmadı ki, mahkemenin kararı açıklandığında şoke oldu. 
Londra’daki Ağır Ceza Mahkemesi’nde sonuçlanan 60 milyon Sterlinlik tazminat davasında, Nadir’in 2 yıl içinde 5 milyon sterlin ödemesine ya da 6 yıl daha tutuklu kalmasına karar verilmişti. Asil Nadir, sahibi olduğu PollyPeck şirketini yaklaşık 34 milyon sterlini zimmetine geçirmekle suçlanan Nadir hakkındaki toplam 13 suçlamanın 10’undan suçlu bulunarak 10 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

‘Türkiye, bazı konularda hiç yapmaması gereken hataları neden yapmıştı?’ sorusuna yanıt ararken, Asil Nadir olayının da ayrıntılarıyla irdelenmesi gerekir. Asil Nadir olayı ile, F 16’ların yerli yazılımla uçmasını sağlamak amacıyla “şifre kıran” ve mühendislerimizin peşpeşe intiharı (!) aynı çerçevede değerlendirilmelidir. Türkiye, yarınlarını aydınlatmak amacıyla çalışan değerlerine sahip çıkamadığı sürece, bazı konularda karanlıkları yaşamaya devam edecektir.

*******

Not: Bazı küçük rötuşlar yaptığımız bu yazımız, gazetemizde, 6 Kasım 2012’de yayınlanmıştı. O tarihte Asil Nadir, İngiltere’deki Belmarsh hapishanesinde tutukluydu.

1941 doğumlu Asil Nadir, 1980’li yıllarda İngiltere’de küçük bir tekstil atölyesinden yola çıkarak, dünyanın en büyük şirketlerinden bir sayılan Polly Peck’i hayata geçirdi. 1984’te dünyanın en zengin 11. kişisiydi. Asil Nadir, elektronikten beyaz eşyaya, medyadan gıdaya pek çok alanda üretim ve pazarlama yapan Polly Peck’in üretim merkezini Türkiye’ye kaydırdı. Bu karar İngiltere’nin de, Türkiye’deki bazı sanayicilerin de hiç işine gelmedi.

Türkiye’nin yanı sıra KKTC’ye de yatırımlar yapan Asil Nadir, bazı yolsuzluk suçlamalarıyla 1990’’da İngiliz polisi tarafından tutuklandı. 1993’te şartlı tahliye edilen Nadir, özel uçağı ile KKTC’ye kaçtı ve yıllarca adada hapis hayatı yaşadı. 2010 yılında yargılanıp aklanmak üzere döndüğü Londra’da tutuklandı ve 10 yıl hapse mahkum edildi. Nadir, tutuklu olduğu dönemde vatandaşı olduğu Türkiye’ye iade edilmesini istedi. İngiltere yasalarından yararlanan Asil Nadir, cezasının yarısını çekmiş olduğundan, Türkiye’ye iade edildi. Nadir, suçu işlediği tarihte yürürlükte olan 4616 sayılı Şartlı Salıverme ve Erteleme yasası gereğince tahliye edildi, ülkesine, KKTC’ye gitti.

Asil Nadir Ercan Havaalanı’nda yaptığı açıklamada, “Ülkenin onur mücadelesinde, ülke olma mücadelesinde elbette katkılarımız olacak” diyordu.

Adı gibi asil olan Nadir’in kıymetini bilemedik, sahiplenemedik. Asil Nadir’in hayatı, bir yönüyle Türkiye’nin tarihidir. Asil Nadir, yaptığı fedakarlıklarla, çektiği sıkıntılarla, gelecek nesillere ders olacak bir hayat yaşadı.

Hakkını helal et ASİL adam; millet olarak ne yapsak, hakkını ödeyemeyiz.