Seri orman yangınları, yalnızca küresel ısınmaya bağlı nedenlerle açıklanamayacak boyuta ulaşmıştır. Türkiye’nin yeşil örtüsünü, oksijen kaynaklarını, moral gücünü, ekonomisini, turizmini hedef alan bu orman yangınları dizisiyle verilen mesajları doğru okumak ve tekrarını önleyecek köklü önlemler almak durundayız. 

Bu hain saldırı karşısında, yorum ve eleştiri haklarımızı erteleyerek, tek yürek, tek yumruk olmak durumundayız. Söz konusu olan vatandır; “Söz konusu vatansa…” sürecini yaşamaktayız. Bu hain saldırıların açtığı yaraları biran önce sarabilmek için seferber olmalıyız.  

Öncelikle, doğal dengeyi yeniden oluşturabilmek, yangın bölgelerinin çölleşmesini ya da belli amaçlar doğrultusunda işgal edilmesini önleyebilmek için acilen ağaçlandırma seferberliği başlatmalıyız. Daha önce Cumhurbaşkanlığı öncülüğünde başlatılan “Geleceğe Nefes” kampanyasının söylemini, başlatılacak ağaçlandırma seferberliğinin sloganı yapmalıyız. Çünkü başlatılacak ağaçlandırma seferberliği gerçekten “Geleceğe Nefes” olacaktır. Söz konusu vatandır, vatanın çölleşmesine asla izin vermemeliyiz. 

M. KEMAL SALLI

Yangın haberleri hepimizin ciğerlerini dağlar. Fakat, Kurtuluş Savaşı’nda bozguna uğrayan Yunan ordusunun kaçarken ateşe verdiği Manisa’daki yangında, maddi manevi büyük kayıplar yaşamış bir ailenin ferdi olarak, yangı haberleri beni bir başka etkiler. Allah hiçbir kuluna yangın felaketi yaşatmasın. Yangınlarda şehit olan canlarımızın mekanları Cennet olsun. Bu arada, yanmış yıkılmış bir Manisa’dan bir “Yeşil Manisa” üretebilen Manisa Tarzanı Ahmet Bedevi’yi rahmet ve saygıyla anıyorum. 

Cennet yurdumuzun Ege’de Doğu Akdeniz’e uzanan yeşil kuşağında, 98 ayrı noktada eşzamanlı olarak meydana gelen yangınlar konusunda, uzmanların görüşleri özetle şöyle:

A)Sabotaj ağırlığı bütünüyle gözardı edilmemekle birlikte,  havaların ısındığı, nemin azaldığı temmuz ağustos ayları orman yangınlarının arttığı aylardır. Nedenlerine baktığımızda yüzde 89’u insan, yüzde 11’i yıldırım gibi doğa olaylarından kaynaklı.

B) Fön rüzgarları dediğimiz, dağların yamaçlarından esen sıcak rüzgarlar ormanları, bitki örtüsünü kurutuyor, alev almalarını kolaylaştırıyor. 

C) Şu günlerde dünyanın pekçok bölgesinde özellikle de İtalya, İspanya ve Yunanistan’da büyük çaplı orman yangınları yaşanıyor. Aynı anda birçok bölgede yangın çıkması iklim krizine bağlı orman yangınlarının tipik bir örneği. İki yıl önce Amazon’da, Avustralya’da aynı özelliği gördük. 2010’da Rusya’daki orman yangınları benzer özellikler gösterdi. Fakat bütün bunlar, yangınların insanla ilgili olmadığını göstermiyor. 

Giderek değerlenen yeşil kuşaktaki yerleşim birimleriyle turistik kuruluşlar içiçe girmiş durumda. Ormanların içine sitelerin kurulması, otellerin yapılması, piknikçilerin mercek etkisi yapan kırık şişe parçalarını toplamamaları, izmarit atmaları yangın olasılığını artırıyor. 

D) Türkiye’nin mevcut iklim koşullarında, yılın belli dönemlerinde orman yangınları çıkma riski vardır; buna yangın riski diyoruz. Mayıs ve kasım aylarını kapsayan bu süreçten riskli dönem, hava sıcaklarının aşırı yükseldiği temmuz-ağustos aylarıdır. Bu dönemde ormanların altına dökülen “ölü örtü” dediğimiz yapraklar, kuru dallar yangının çok hızlı bir şekilde büyümesine neden oluyor. 

Küresel ısınma nedeniyle kurak bir kış geçirdik. Kuraklık, herhangi bir yerde meydana gelen orman yangınlarının süratle büyümesine neden oluyor. İklim krizine bağlı olarak, son birkaç yıldır, eylük ve ekim aylarında da yangın sayılarının arttığını görüyoruz. Hava sıcaklıkları aşırı yükseliyor, yağışlar azalıyor, hava nemi yüzde 10 gibi esktrem seviyelere geliyor. Bir de rüzgar varsa, yangın riski giderek artıyor.”

 Ülkemizin yeşil kuşağının büyük bir bölümünde eşzamanlı olarak seri orman yangınlarının olası nedenlerini açıklarken, söze, “Sabotaj ağırlığı bütünüyle gözardı edilmemekle birlikte” diye başlamanın bir anlamı kalmamıştır. Bu yangınlar haince hazırlanmış bir kundaklama planının uygulamasıdır. 

2020’deki Amazon Yağmur Ormanları ve Avustralya’daki orman yangılarıyla birlikte değerlendirildiğinde bu yangınların çok başka boyutları da vardır, ama biz, öncelikle Ege ve Akdeniz bölgelerimizdeki orman varlığımızı tehdit eden orman yangınlarının açtığı yaraları sarma seferberliğini başlatmamız, “Geleceğe Nefes” harekatını milli seferberliğe dönüştürmek zorundayız. Cumhurbaşkanlığı öncülüğünde mi olur, TEMA Vakfı öncülüğünde mi olur, bilmiyoruz, ama elden giden ormanlarımız mümkün olan en kısa zamanda geri kazanmak zorundayız. Önceki yazımızda da sözünü ettiğimiz gibi, kaybettiğimiz yalnızca ağaçlarımız değildir, o bölgelerimizin ekolojik dengesi kökten bozulmuştur. Ağaçlarımızı geri kazanamazsak o bölgeler çölleşir, “toprak ana” özelliğini kaybeder ve elden gider. 

DİZİ YANGINLARIN NEDENİ YALNIZCA KÜRESEL ISINMA MI?

Seri orman yangınları yalnızca küresel ısınmaya bağlı nedenlerle açıklanamayacak boyuta ulaşmıştır. Türkiye’nin yeşil örtüsünü, oksijen kaynaklarını, moral gücünü, ekonomisini, turizmini hedef alan bu orman yangınları dizisiyle verilen mesajları doğru okumak ve tekrarını önleyecek köklü önlemler almak durundayız. 

Bu hain saldırı karşısında, yorum ve eleştiri haklarımızı erteleyerek, tek yürek, tek yumruk olmak durumundayız. Söz konusu olan vatandır; “Söz konusu vatansa…” sürecini yaşamaktayız. Bu hain saldırıların açtığı yaraları biran önce sarabilmek için seferber olmalıyız.  

Öncelikle, doğal dengeyi yeniden oluşturabilmek, yangın bölgelerinin çölleşmesini ya da belli amaçlar doğrultusunda işgal edilmesini önleyebilmek için acilen ağaçlandırma seferberliği başlatmalıyız. Daha önce Cumhurbaşkanlığı öncülüğünde başlatılan “Geleceğe Nefes” kampanyasının söylemini, başlatılacak ağaçlandırma seferberliğinin sloganı yapmalıyız. Çünkü başlatılacak ağaçlandırma seferberliği gerçekten “Geleceğe Nefes” olacaktır. Söz konusu vatandır, vatanın çölleşmesine asla izin vermemeliyiz. 

MEKANIN CENNET OLSUN HÜSEYİN AVNİ COŞ VALİM

Rahmetli Hüseyin Avni Coş Valimi en büyük “suçu”, vatanını çok sevmesiydi. Vatanın güvenliği herhangi bir şekilde söz konusu olduğunda hemen celallenir, tepkisini koyardı. 

Hakk’a yürüdü Hüseyin Avni Coş Valim; Allah rahmet eylesin, mekanı Cennet olsun. 

Sağlığında onu acımasızca eleştirenler, vefat haberini duyuran yazılarında, “15 Temmuz gecesi elinde silahıyla hainlere karşı dimdik yürüyüşü gösteren görüntülerini izlediğimde, bütün eleştirilerimi geri aldım” diyorlardı. H. Avni Coş Valimi rahmet ve saygıyla anıyorum.