Anadolu Türkü, dünyanın ilgiyle izlediği bir teknolojik mucize gerçekleştirerek KKTC’ye “Can Suyu” taşırken, Sayın Akıncı’nın bu çabaya Euroya geçiş kararıyla karşılık vermesini, Kıbrıslı Türk devlet adamlarında görmeye alıştığımız kardeşlik ruhuyla bağdaştırmakta zorlanmaktayız.

Kıbrıs’ta toplumlararası görüşmelerin gidişatından büyük kaygı duymaktayız. KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı’nın Euroya geçiş kararını açıklamasıyla, ‘Kıbrıs’ın Girit olma süreci başlatılmış oldu’ görüşündeyiz. Euroya geçiş kararının, kaygılarımızın kaynağı olan gizli bir ajandası yoksa, Sayın Akıncı’nın bu konudaki kararının gerekçelerini açıklaması gerekir.

M. KEMAL SALLI

Önce kanımız akıttık, vatan yaptık o yeşil adayı. Şimdi de, bütün dünyanın gıptayla izlediği bir projeyle Anadolu yaylalardan, Toros Dağlarından “Can Suyu” akıtıyoruz vatan bildiğimiz o topraklara..

Şehit kanlarıyla sulanmış o topraklar, şimdi Anadolu’DAN Beşparmak Dağları’na el sallayan Toroslar’ın coşkun akan sularıyla yeşerip neşelenecek. KKTC, bir turizm ülkesi olmanın yanı sıra, bir tarım ülkesi de olacak. Toprakları bereketli, ama suyu yetersizdi. “Can Suyu” ile KKTC topraklarına can katacağız.

Mutluyuz, dünyada bir ilki başarmanın gururunu yaşıyoruz.

Biraz geç kalınmış olsa da, “Can Suyu”, bir kardeş dayanışması örneği; gurur duymak gerekir.

Dünyanın gıptayla izlediği bir teknolojik bir başarı bu; iftihar etmek gerekir.

Can Suyu”nu oluşturan boruların her biri 500 metre uzunluğunda ve her biri 400ton! Türkiye bölümü 23 km, deniz geçişi 80 km ve KKTC bölümü 3 km olmak üzere toplam 106 km’lik bir boru hattı; Cumhuriyet Türkiyesi’nin gücünü, üretim teknolojisinde ulaştığı noktayı gösteren bir teknolojik gösteri bu; başımızın göğe ermesi gerekir.

Yabancı uzmanlar, 106 kilometrelik “Can Suyu” projesini, “başarılması çok zor bir boru üretimi ve mühendislik başarısı” olarak değerlendiriyorlar. Ülkeler arası su taşımacılığında dünyada bir ilki gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz; yaşatanlara teşekkür etmemiz gerekir.

Elimizi kolumuzu bağladılar; Cumhuriyet’in ilk yıllarında uçak yapan, Avrupa’nın otomotiv üssü olan bir ülkenin yollarında dolaşan Türk markalı bir tek otomobil yok.. Bir ezikliğimiz var..

Türkiye, Cumhuriyet döneminde her alanda geliştirdiği performansıyla, bu teslimiyeti hak eden bir ülke değil. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki bütün olumsuzluklara rağmen, uçak yapıp satabilen bir ülkenin razı olabileceği bir kader değildi bu.


20 Temmuz 2974’te Türkiye, “Barış Harekatı”yla, Cumhuriyet tarihinin en büyük, en anlamlı şahlanış hareketini gerçekleştirmiş, başta, bugün kan gölüne dönüşen Ortadoğu ülkeleri olmak üzere, bütün dünyada heyecan yaratmıştı. Bütün ülke “Girne’den yol bağladık Anadolu’ya” şarkısıyla çalkalanmıştı. 2004’te, Rumların, adanın tamamını temsilen AB üyesi yapılmasına yeterli direnişi ortaya koyamamanın günümüze yansıyan hüznünü not edip geçiyoruz.

Anadolu’dan Girne’ye 106 km boru döşeyerek “Can Suyu” akıtan Türkiye, bu boru hattıyla, Ada’nın ve Kıbrıs Türkü’nün güvenliğinin kendisi açısından ne kadar önemli olduğunu bütün dünyaya bir kez daha duyurmuş oldu.

Gurur kaynağımız olan Akköprü-Geçitköy “Can Suyu” boru hattını, Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC cumhurbaşkanları Derviş Eroğlu ve Mustafa Akıncı ile birlikte açtı.

KKTC’nin içme ve sulama suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla gerçeleştirilen boru hattıyla, Anamur Akköprü Barajının suları, denizaltında 250 metre derinliğe asılan 80 km’lik boru hattıyla Güzelyurt-Geçitköy Barajına aktarılıyor. “Can Suyu” projesini Cemal Kalyoncu yönetimindeki KALYON İNŞAAT hayata geçirmiş, kullanılan teknoloji harikası 500 metrelik yekpare boruları Nevzat Demir yönetimindeki FIRAT PLASTİK üretmiş. 4 yılda tamamlanan projenin toplam maliyeti 1.6 milyar lira.

Kıbrıs Türklerinin 50 yıllık su ihtiyacını karşılayacak boru hattı KKTC topraklarına can verecek.

SU SİHİRBAZI VEYSEL EROĞLU

Can Suyu” projesi mutluluk veren bir başarı.. Elbette gururlandık.

Projenin ilk gündeme geldiği günlerde, bazı kaygılar vardı.

Dünyada bir başka örneği olmayan projenin hayata geçeceğine inananların en büyük güvenceleri, projenin arkasında Orman ve Su İşleri Bakanı Vevsel Eroğlu’nun olmasıydı. İstanbul gibi 20 milyonluk bir metropolün su sorununa çözüm üretebilen Eroğlu’nun bu işin de üstesinden geleceğine inanılıyordu.

Eroğlu kendisine güven duyanduyanları mahçup etmedi; denizden komşu olan iki ülke arasında döşenen 106 km’lik boru hattıyla bir mucize gerçekleştirildi. Anadolu yaylalarının coşkun suları şimdi KKTC’nin topraklarına can veriyor.

FIRAT PLASTİK’İN PATRONU NEVZAT DEMİR’İ AYAKTA ALKIŞLIYORUZ

Anadolu’dan Kıbrıs’a uzanan 106 km’lk “Can Suyu” boru hattıyla dünyaya verilen mesaj açıktır. Kıbrıs Türkü ayrı bir millet değil, Anadolu Türkü’nün Akdeniz’deki devamıdır. O nedenle, KKTC’nin yaşatılması, hem Kıbrıs Türkü hem de Türkiye’nin güvenliği açısında hayati önemdedir.

Can Suyu projesini ilk defa, 1998 yılında, Geçitköy’de düzenlenen bir törende, ikisi de rahmetli olan Süleyman Demirel ve Rauf Denktaş dile getirmişlerdi. İkisini rahmet ve saygıyla anıyoruz.

Anadolu’dan Kıbrıs’a uzanan 106 km’lk “Can Suyu” projesinden söz ederken, dünyada bir ilki gerçekleştirmenin gururunu yaşarken her zaman perde gerisinde kalmayı tercih eden bir kahramanı ayakta alkışlamamız gerekir. Fırat Plastik’in sahibi Nevzat Demir’in bilgi birikimi, bu bilgi birikiminden kaynaklanan azmi ve cesareti, yüreğinde volkan misali coşup taşan Türkiye sevdası olmasa biz bu gururu yaşayamazdık. Fırat Plastik’in patronu NEVZAT DEMİR’i ayakta alkışlıyoruz. “Can Suyu”nun hayata geçirilmesini sağlayan boruların özelliklerini ve üretim sihirbazlığını öğrenince siz de bu alkışımıza yürekten katılacaksınız. Bu mucizeyi gerçekleştiren boruların özelliklerini ve Nevzat Demir’in azmini yarınki yazımızda anlatacağız.

HEYECANIMIZI, COŞKUMUZU BORU HATTININ DİĞER UCUNDAKİLERİN DE AYNI ŞEKİLDE YAŞAMALARINI BEKLEMEK HAKKIMIZDIR


Heyecanımızı, coşkumuzu, “Can Suyu”nun diğer ucundaki KKTC yöneticilerinin de aynı duygularla yaşadığını duymak istiyoruz.

KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı’nın Anadolu yaylalarından coşup çağlayıp KKTC topraklarına can vermek heyecanıyla Akdeniz’i aşıp gelen suların taşıdığı mesajı can kulağı ile okumasını diliyoruz.

Seçime katılımın yüzde 60 olduğu bir oylamada oyların yüzde 60’ını alabilen (toplam seçmenin yüzde 40’ı) bir Cumhurbaşkanı olarak, toplumlar arası görüşmelere kendi görüş ve düşünceleri doğrultusunda yön verme eğilimini dikkatle ve kaygıyla izlemekteyiz.

Sayın Akıncı’nın öncelikle bilmesi gerekir, KKTC vatandaşları ayrı bir toplum değil, Anadolu Türkü’nün adadaki devamıdır. Kıbrıs Türkü kanımızdır, canımızdır. ABD’nin kendisini İsrail’in güvenliğinden sorumlu sayması gibi, Kıbrıs Türkü’nün güvenliği de Türkiye’nin sorumluluğundadır. BM onaylı Londra ve Zürih anlaşmalarıyla Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıs konusunda garantör devlettir; bu konuda asla ödün veremez, vermeyecektir. Kıbrıs Türkü’nün bir daha “Kanlı Noel”ler yaşamasına izin veremeyiz; Kıbrıs Türkü’nü Rum’un insafına teslim edemeyiz. O yıllarda Anadolu Türkü’nün çaresizlik nedeniyle yaşadığı acıları, Allah hiçbir kardeş millete yaşatmasın..

EUROYA GEÇMEK DEMEK KIBRIS TÜRKÜ’NÜ DEVLETSİZ BIRAKMAK DEMKTİR


Son zamanlarda adadan gelen haberler, Türkiye’nin garantörlük hakkını sulandırmaya yönelik bir takım girişimleri ve gelişmeleri ve özellikle Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı’nın Euroya geçme kararını büyük bir kaygıyla izlemekteyiz. Türkiye, başına sarılan bütün belalara rağmen, bu tuzakları bozacak güçtedir.

Kıbrıs’ta sürdürülen toplumlararası görüşmeler paralelinde gündeme gelen “Euro’ya geçme” hazırlıkları, çok gizli ajandası olan bir tuzaktır ve Türkiye, kendisine kurulmak istenen bu tuzağın farkındadır.

Euroya geçmek demek, KKTC’yi tarihe gömmek, Kıbrıs Türkü’nü devletsiz bırakarak Rumlar’ın insafına terketmek, Türkiye’nin garantörlük haklarını geçersiz kılmak, Türk askeri varlığının adada bulunma gerekçesini yok etmek demektir.

Euro’ya geçmek demek, Kıbrıslılar’ı Birleşik Kıbrıs çatısı altında toplayarak, AB elma şekeriyle kandırılacak Kıbrıs Türkü’nü Rum toplumu içinde eritmeyi hedefleyen sürecin resmen başlatılması demektir.

Kurulmak istenen tuzak ve hedefi açıktır. Kıbrıs Türkü, Anan Planı’nda lutfedilen hakların bile gerisine düşürülmekte, iki toplumlu, iki kesimli bir devlet yapılanmasından söz edilmemekte, Kıbrıs Türkü Rumların insafına terk edilmektedir. Birleşik Kıbrıs’a devlet çatısı olmadan katılacak Kıbrıs Türkü, adanın güneyindeki doğalgaz zenginliğinin paylaşılmasında da söz sahibi olamayacaktır.

TÜRKİYE’NİN GARANTÖRLÜK HAKLARI NATO ELİYLE GEÇERSİZ KILINMAK İSTENİYOR

Plana göre, Euro kullanımı, adada ortak bir ekonomik iklim yaratacak, iki toplumu tek devlet çatısı altında toplayacak olan AB üyesi Birleşik Kıbrıs NATO üyesi yapılacak, Türkiye devredışı bırakılacak ada küresel sistemin Akdeniz’deki uçak gemisine dönüştürülecektir. Birleşik Kıbrıs’ın NATO üyesi yapılmasıyla KKTC tarihe gömülmüş olacak ve Kıbrıs Türkü Türkiye’den koparılmış olacaktır. Birleşik Kıbrıs ve Türkiye NATO çatısı altında biraraya geldiklerinde, Türkiye’nin Kıbrıs’a ilişkin BM onaylı garantörlük hakları otomatik olarak kalkmış olacaktır.

Tarihi ve kültürel bağlarımız dolayısıyla Kıbrıs Türkü, stratejik konumuyla Kıbrıs, Türkiye’nin hayati önemde konularıdır. Kıbrıs adası Anadolu’nun Akdeniz’deki uzantısı, Kıbrıs Türkü de Anadolu Türkü’nün devamıdır; Türkiye’den bağımsız düşünülemez. O nedenle, Kıbrıs’taki toplumlararası görüşmelerin gidişatı Türkiye’yi yakından ilgilendirmektedir. Türkiye, bir oldu-bittiye getirilerek, Kıbrıs Türkü’nün devletsiz bırakılmasına, Rum toplumu içinde eriyip gitmesine asla izin vermeyecektir. Yakın geçmişte yaşananlar göstermiştir ki, Kıbrıs Türkü, adada oluşturulması planlanan ortaklığa kendi devletinin çatısı altında girmek zorundadır.

Kıbrıs’ta toplumlararası görüşmelerin gidişatından, yukarda saydığımız nedenlerle büyük kaygı duymaktayız. Sayın Akıncı’nın Euroya geçiş kararını açıklamasıyla, ‘Kıbrıs’ın Girit olma süreci başlatılmış oldu’ görüşündeyiz. Euroya geçiş kararının, yukarda saydığımız kaygılarımıza neden olan gizli bir ajandası yoksa, Sayın Akıncı’nın bu kararının gerekçelerini açıklaması gerekir.

Anadolu Türkü, dünyanın ilgiyle izlediği bir teknolojik mucize gerçekleştirerek KKTC’ye “Can Suyu” taşırken, Sayın Akıncı’nın bu çabaya Euroya geçiş kararıyla karşılık vermesini, Kıbrıslı Türk devlet adamlarında görmeye alıştığımız kardeşlik ruhuyla bağdaştırmakta zorlanmaktayız.

Kıbrıs’ta gelişmeler, içinde bulunduğumuz konjonktürde, güneyinde barındırdığı muazzam doğalgaz zenginliği nedeniyle, küresel aktörler tarafından da yakından izlenmektedir. Türkiye, hem kendi hem de Kıbrıs Türkü’nün geleceği açısından elde ettiği kazanımlarını korumak mecburiyetinde ve kararlılığındadır.

Böyle biline..


YARIN: NEVZAT DEMİR’i ayakta alkışlıyoruz.