FIRTINA GEÇTİ Mİ?
M. Kemal SALLI
BAŞTA FED OLMAK ÜZERE GELİŞMİŞ ÜLKE MERKEZ BANKALARI, küresel likidite bolluğuna bağlı olarak yaratılan TÜREV ENSTRÜMANLARIN KONTROL EDİLEMEMESİ NEDENİYLE YAŞANMAKTA OLAN EKONOMİK OLUMSUZLUĞUN, ÇOK BÜYÜK BİR YIKIM YARATMADAN GEÇİŞTİRİLMESİ İÇİN ÇIRPINIYORLAR
Yaşanmakta olan ABD kökenli ekonomik krizin Türkiye’yi etkileyip etkilemeyeceği konusunun ciddi ciddi tartışılıyor olması, bizdeki eğitim sisteminin, iletişim sisteminin ve medya yapılanmasının kalitesini göstermesi açısından ilginç bir göstergedir.
Geçelim...
Kanlı petrol fiyatlarının şişirilmesi sonucunda oluşan küresel likidite bolluğundan kaynaklanan küresel bahar havası kara kışa dönüşmekte.. Son yıllarda küresel likidite bolluğuna bağlı olarak oluşturulan türev enstrümanlar sayesinde şişirilen balonlar bir bir patlarken, finansal sistemde oluşan olumsuzluklar reel ekonomileri de olumsuz yönde etkilemeye başladı.
Amerika bağlantılı çöküş, petrol fiyatlarının aşırı şişirilmesi ve türev enstrümanların çeşitlendirilip yaygınlaştırılmasıyla başlatılan genleşme sürecinin endekslerde gizlenen küçük iniş çıkışlar dışında geçici olmadığı giderek netlik kazanmaya başladı. Dünya piyasaları diken üstünde olduğundan, en küçük bir olumsuz yorum bile küresel dalgalanmalar yaratabiliyor. Durum böyle olunca, yarınlar konusunda yapılan tahminler, yorumlar inandırıcı olamıyor. Yani, küresel dalgalanmaya neden olan olumsuzluğun kimliği ve boyutu tam olarak bilinemiyor. Sorun temelde çok ciddi olduğundan, başta FED olmak üzere, gelişmiş ülke merkez bankaları, yaşanmakta olan olumsuzluğun büyük bir yıkıma yol açmaması için, piyasalara nakit enjekte ediyorlar, faiz silahını kullanarak fırtınayı dizginlemeye çalışıyorlar. Başarılı olabilecekler mi?
Yalnızca faiz silahının yeterli olabileciğini hiç sanmıyoruz.
AMERİKA’NIN EN SAYGIN BANKASI DİYOR Kİ..
Amerika’nın en saygın yatırım bankalarından Goldman Sachs’ın bildirdiğine göre, dünya finans sektörünün son ekonomik olumsuzluktan toplam zararı 200 milyar doları aşıyor. “Genel düzenleyici sermaye yeterliliği” 1’e 8 olduğuna göre, 200 milyar dolarlık zararın yaratabileceği kredi daralması, 2 trilyon dolar civarında olacaktır. 2 trilyon dolarlık kredi daralması, karşılıklı etkileşim nedeniyle, finanasal kesimde yaşanan olumsuzlukların reel ekonomiyi etkilememesi söz konusu olamaz. Yalnızca 300 milyar dolar büyüklüğündeki ‘subprime’ (eşik altı) denilen düşük nitelikli kredilerde değil, ‘prime mortgage’ denilen birinci sınıf kredilerde ve bunlara dayalı olarak türetilen menkul kıymetlerde de sorunlar baş göstermektedir. Yine Goldman Sachs’ın haberine göre, “monoline” denilen, tahvil ihraçlarını sigoralayan şirketlerin de hatırı sayılır zararlar açıklaması bekleniyor. Bankalar
Aslında sorun yalnızca ‘prime’ ya da ‘subprime’ mortgage kredileriyle sınırlı değil. Öyle olsaydı, Amerikan ekonomisinde yüzde 4’lük bir paya sahip bu konudaki olumsuzluklar, bir şekilde çözüme kavuşturulur, Amerika’nın saygınlığına gölge düşürecek bir küresel krize dönüşmesine asla izin verilmezdi. Amerika’nın en saygın yatırm bankalarından Goldman Sachs, “Sorun ‘konut mortgage’larla sınırlı değil, o nedenle bu konudaki zarar 400 milyar doları bulabilir. Bu büyüklükte bir zararın konut piyasalarında yaratacağı zarar, konut fiyatlarının en azından yüzde 30 oranında değer kaybetmesine neden olacaktır. Bu değer kaybı, Amerikan halkında ‘fakirleştik’ endişesi yaratacağından, hane halkı harcamalarını kısacaktır. Bu nedenle, Başkan Bush’un 150 milyar dolarlık “önlem paketi”, ekonomiyi, beklendiği oranda canlandırmayacaktır.
ÖNLEM PAKETİ İŞE
YARAYACAK MI?
Önlem paketi’nin işe yaramamasının yaratacağı moral bozukluğu piyasaları da etkileyeceğinden, FED’in önümüzdeki aylarda da faiz indirimine gitmesi beklenecektir. Avrupa merkez bankalarına da faiz indirimi konusunda baskılar artacaktır. Bütün bu olumsuzlukların yanı sıra, Amerika’da konutların ve diğer varlıkların değer kaybetmesine paralel olarak yaşanacak kredi daralması sonucunda, kredi kartları, otomobil kredilerinde de bir ‘geri dönüş sıkıntısı’ yaşanması halinde bankacılık sisteminin zararı daha da büyüyeceğinden, krizin ötelenmesi ya da gelişmekte olan ülkeler üzerinden zamana yayılması mümkün olamayacaktır. Bu olumsuzluklar, kredi sıkışmasının derinliğini artıracağından, finansal sektörde sermaye azalmasına, dolayısıyla durgunluğun derinleşmesine neden olacaktır.
Bu aşamada, “Fırtına geçti”, “Küresel dalgalanma bizi etkilemez” demek aymazlık olur. Yapılacak şey, tüm dünyayı etkilemekte olan olumsuzluğun yapısını, boyutunu tahmin edebilmek ve buna göre önlem alabilmektir.
Başta FED Başkanı Bernanke olmak üzere dünyanın ünlü ekonomistler, “yaşanmakta olan finanasal krizin temel nedeni, finansal sektöründe düzenleme ve denetleme eksikliğidir” diyorlar. Mileyumun sonlarından bu yana ekonomik gelişmeleri kronolojik olarak anımsadığımızda, fianansal piyasalara bağlı olarak bugünlerde yaşananlar hiç de sürpriz sayılmamalı. 2000’ler öncesinde de küresel finans sisteminde aynı şikayetlere bağlı benzer olumsuzluklar yaşanmıştı. 80’li yıllarda Okyanus Ötesi’nde Başkan Reagan, Avrupa coğrafyasında İngiltere Başbakanı Thatcher öncülüğünde uygulanan liberal ekonomik politikalar, sermaye hareketlerine küresel serbestlik kazandırırken, küresel çapta bulaşıcı özelliği çok yüksek olan bir ekonomik ortamın oluşmasına neden oldu. 1990’larda özelleştirmelerle, ortaklıklarla, sermaye hareketleriyle daha da gelişen ve yaygınlaşan bu özgürlükçü ekonomik ortam, özellikle finansal piyasalarda, yeni finansal matematik içinde yapılan buluşlarla yepyeni finanasal ürünler yaratıldı. 1997’de Uzakdoğu’da yaşanan finansal krizin de, 2001’de Türkiye’de yaşanan bankacılık krizinin nedeni de her ne kadar denetimsizlik olarak gösterilse de, asıl neden yaratılan bu türev ürünlerdi. Okurlarımız anımsayacaklardır; biz bu türev ürünlerden söz ederken, hep, “sanal değerler yaratılıyor, bunlar ilerde başımıza iş açacaktır” diyorduk. Bizim ‘sanal değer’ olarak nitelediğimiz bu finanasal türev enstrümanlar üretme işlemine, yeni finanasal matematik düzeni içinde “financial engineering” deniyor. İronik bir durum, ama bugünkü küresel dalgalanmanın nedeni olarak gösterilen ve şikayet edilen ‘yeni finansal enstrümanlar üretme’ konusu, yani finasal mühendislik üniversitelerde ders olarak okutuluyor, başarı gösterenler ödüllendiriliyor.
YARATILAN FİNANSAL CANAVAR KONTROL ALTINA ALINMADAN...
Sohbetimizi noktalarken şunu vurgulamak isteriz; yaşanmakta olan küresel ekonomik olumsuzluğun nedeni, küresel likidite bolluğuna bağlı olarak risk alma iştahının aşırı kabarması finanasal mühendislerin yeni finansal ürünler yaratması ve bu ürünlerin çok kısa sürede kontrol edilemez bir boyuta ulaşarak en saygın bankaları ve finansal kuruluşları da içine çekmesidir. Yeni matematik sisteminin yarattığı bu finansal canavar, küresel çapta kabul görecek kurallara bağlanıp kontrol altına alınmadan yaşanmakta olan ekonomik kriz son bulmayacaktır. Çünkü, bu tür olumsuzlukların bulaşıcılığı, ticari ilişkilerlerden çok daha karmaşık ve uzun ömürlü.
Yaşanmakta olan ekonomik krizden tüm ülkeler ve sektörler etkilenecektir.
Strauss-Khan (IMF Başkanı)
Yorumlar