Geçtiğimiz gece, e-mail adresimi kontrol ederken ilginç bir mesaj gözüme çarptı. 

Bir reklam ajansı tarafından yollanan Mesajda  "gelin sizi manken yapalım, dolgun ücretle yeni yüzler arıyoruz" yazılıydı. 

Güler misin, ağlar mısın!

Bir gelen mesaja baktım, bir de son dönemde aldığım ve beni ziyadesiyle rahatsız eden kilolara.

İnsanın bu kadar da yüzüne vurulmaz ki ama değil mi?

Neyse! Espiri bir yana,  bu tarz mesajlar beni ciddi anlamda rahatsız ediyor. 

İnanın bir yerden sonra elimi ekrandan uzatıp, gırtlağından sıkıp "Mal mısın ulan!" diye diye kendine getirene kadar sarsmak istiyorum.

Bu tarz reklamların mesaj kutularına rastgele atıldığını hepimiz biliyoruz. 

Sistem nasıl işliyor, neye ve kime göre, nasıl atılıyor en ufak bir fikrim yok. Ancak çok emin olduğum bir şey var ki o da, ben dahil bir çok hanımın e posta adresine benzer mesajların atıldığıdır. 

Gece boyu hep aynı şeyi düşündüm. 

Kim bilir kaç genç kızımız böylesi sahte reklamlara itimat edip  tuzağa düşmüştür. 

İlahi! Tuzağa düşen kız mı kalmış? "Eskidendi o eskiden"  dediğinizi duyar gibiyim. 

Sahi böyle bir dönem vardı değil mi? 

Yeşilçam filmlerinde izlerdik hep. 

Nuri Alço, tecavüzcü coşkun, Bilal İnci genç güzel kızları kandırır, fuhuş yuvalarına satarlardı. Kızlara buralarda ödeyemeyecekleri miktarda senet imzalatırlar, erkeklerle birlikte olmaya zorlanırdı, canları ile tehdit edilir ve düştükleri bataklıktan asla kurtulamazlardı. 

Ve bu kızların pek çoğu aile baskısından, dayaktan belki de tacizden kaçmak için bu insan tacirlerinin eline düşen okuyamamış cahil kızlardı. 

Filmlerde de olsa aslında izlediklerimiz yaşanan gerçek hayatın yansımalarıydı. 

Peki. Günümüzde bu çark nasıl dönüyor? bir de ona bakalım. 

Herhangi bir firma ilan veriyor yüzlerce genç kız iş başvurusu yapıyor. İçlerinde okuma yazma bileni de var, bilmeyeni de. Üniversite mezunu da var, lise mezunu da var. Tek bir şey yok, o da işi öğrenerek yapacak personel! 

Herkes masa başında rahat iş arıyor.

Maaşı da yüksek olmalı. 

Sigorta, yol, yemek verilmeli, hafta sonlarında çalışılmamalı.! 

İşkur işsizlere bir kapı açmış, iş arayanlara iş imkanı sunuyor. İşkur çalışanları da insanlar işe girsin diye çırpınıyor. Ama nafile! 

Bir ajans gazetelere veya internet üzerinden ilan veriyor "gelin sizi manken yapalım, yeni yüzler arıyoruz" diyor.

Belli bir mesleği olmdığı için iş bulmakta zorlanan ya da mevcut işinde aldığı maaşı düşük bulan genç kızlar yüksek maaş hayali ile  o ilanı veren ajansın önünde kuyruk.! Kimilerinin şansı yaver gidiyor ve sadece aracı olan firmaya belli bir kayıt ücreti ödeyerek kurtuluyor. Ancak ne yazık ki bazıları  bu kadar şanslı olamayıp kurulan tuzağın tam ortasına düşüyor. Artık nereye denk gelirse.

Saflığının kurbanı olmuş kızlarımızı bir kenara alıyorum. Çünkü onlar gerçek manada kandırılan kızlar.

Nasıl mı? 

Adamlar işinin ehli. Teknolojik yardım da dibinde. 

Cep telefonu camerası mı olur, yaka camerası mı, uyduruktan bir deneme çekimiyle  minicik bir dekolte görüntüsü yakalamaları dahi kafidir. 

Görüntüyü görse ya anne ya da baba; kırar kemiklerini alimallah! 

Vururlar yüzüne, gözüne!

Ruhuna.

Yüreğine.

Bedenine.

Yorumlar yağar üstüne, üstüne. "Tüh ne işi varmış o kızın öyle yerlerde, müstahak bunlar sana."

Ah be kızım söylesen şamar, söylemesen şamar. 

Hadi bakalım. Düştün mü  tuzağa? Artık hayatının geri kalan kısmını bir telekız, ya da eskort kız olarak devam ettirmek mecburiyetindesin.  Allah kurtarsın. 

Bir de bu işi gönüllü yapan kızlarımız var ki: bunu dile getirmek bile çok üzücü.

Özellkle son yıllarda, en çok da üniversite yakınlarında Cafe & Bar adı altında mekanlar açıldı. Ve her geçen gün sayıları biraz daha artıyor. 

Eleman bulmak için; çok satılan ve bilinen bölge gazetelerine özendirici ilanlar veriyorlar. 

"Nezih aile ortamımızda 

Tam gün veya part-time çalışacak

18/25 yaşları arasında

Genç fiziğine güvenen 

Bayan garsonlar aranmaktadır. 

Ücret dolgundur.

Maaş+yemek+ yok parası+ SSK

Gündüzleri eğitimlerine devam eden, saat 18.00 den sonra bu mekanlarda kendi istekleriyle çalışan pek çok genç kız var maalesef.

İşin ilginç tarafı mekanlar kaçak değil, vergilerini ödüyorlar. Çalışanların yevmiyeleri, SGK primleri ödeniyor. 

Bu durumda tesbihte hata olmazmış " Alan razı, veren razı"