Tamam eskiden de vardı bu mesele, ama şimdiki kadar post modern düzeyde değil. Üstelik günümüz gençlerinden, yani 80 sonrası doğanlardan insan beklemiyor bu kadarını. Ama oluyor işte, meselenin özü aynı kalıyor, sadece yöntemler değişiyor. Buraya kadar bilmece gibi oldu. Malum mesele, kız meselesi işte. Yani 16-25 yaş arasındaki erkekleri birbirini düşüren en önemli şey. Biri seviyor, diğeri de. Ve paylaşılamayan o kızdan dolayı arıza çıkıyor. Bu uğurda her türlü delilik yapılabiliyor. Ama sözkonusu delilik öyle masum değil. Sonu kan revanla biten delilikler bunlar. Şimdi de buna benzer bir kavgadan bahsetmek istiyorum.
Olay, İzmir Çeşme ilçesi Fahrettinpaşa Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, göre iki grup arasında kız meselesi yüzünden tartışma çıktı. Olayın büyümesi üzerine yanında iki arkadaşı da bulunan taraflardan B.B., üzerindeki tabancayla karşı taraftaki 4 kişiye ateş etti. İhbar üzerine adrese çok sayıda jandarma ve 112 Acil Sağlık ekipleri sevk edildi. Olayda yaralanan Azad D, Abdurrahim D ve Mehmet S M hayatını kaybetti, A.M., isimli şahıs ise yaralandı.
Hayati tehlikesi bulunmayan yaralı şahıs, kaldırıldığı Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Olayın ardından şüpheli B.B., hızla bölgeden kaçarken, yanında bulunan 2 arkadaşı ise jandarma ekiplerince gözaltına alındı.
Allah kimsenin başına vermesin temennisinin en çok yakıştığı yerlerden birisidir genç ölümleri. Ülkenin dört bir yanında her gün, farklı sebeplerden dolayı hayatını kaybeden onlarca gencimizi düşündükçe ne oluyor gençlerimize? Demekten kendimi alamıyorum. Ne oluyor gençlerimize? Kim, hangi cellat hiç acımadan ölüme gönderiyor bunları. Sorumun cevabı çok açık aslında. Ben, sen, o diye ayırmadan haykırıyorum. Cellat hepimiziz. Toplum olarak ihtiyacımız olan aklı başında, daha eğitici şeyler peşinden koşan, iyiyi kötüyü ayırt edebilen gençler yetiştirmek yerine sokak köşelerinde düşük bel renkli eşofmanlarıyla sigarasını tüttüren, tespih sallamayı delikanlılık sanan, kendisini güçlü ve yenilmez gösteren karakterlerle özdeşleştiren, çorap içlerinde çakı, silah taşıyan, racon kesen, en küçük olayda gruplar halinde sokakları savaş alanına çeviren şiddetin çocuğu olmaya aday gençler yetiştiriyoruz. Hadi şimdi başınızı iki elinizin arasına alarak nerede hata yaptım diye bir düşünün. Sevgiden uzak mı büyüdü bu çocuklar? Veya verilen sevgi abartılıp şımartıldı mı, eğitimsiz mi bırakıldı? Ne çabuk unuttunuz daha dün sütten yeni kesilmiş bebeklerin eline oyuncak tabanca tutuşturarak benim oğlum erkek adam olacak dediğiniz günleri. Sahi siz değil miydiniz? İpsiz, sapsız sözüm ona mafya babalarını başınıza taç ederek, sempati duyan duymakla kalmayıp bu gereksiz hayranlığı çocuklarınıza aşılayan. Ve gençlerin en büyük düşmanı. Tüm dertleri saygınlık kazanmak olan, kahve köşelerini mesken tutmuş işsiz, güçsüz, başı boş adamlar. Gençlerin deyimiyle abiler. Ailelerin çoğu zaman yanlış diye yasakladığını, doğruymuş gibi anlatarak gençlerin sempatisini kazanan sonrasında birçoğunu bile, isteye ölüme yollayan gereksiz şahsiyetler. Ve başardınız! Hep çocuk kalacak diye düşündüğünüz, fakat bir gün büyüyecekler ihtimalini hesaba katmadığınız o çocuklar büyüdü. Tam da istediğiniz gibi. Güçlü, kimseden korkmayan, ölüme meydan okuyan birer delikanlı oldular. Hadi ölümü uyku sanan bu gençleri durdurun bakalım durdura bilirseniz.