Milletlerin siyasetinde ancak menfaatleri vardır. Kimsenin kimseye dost olmayacağını bilelim.- Gazi Mustafa Kemâl Atatürk-(1933)  

 

      Her yönü ile himayeye muhtaç Ermenistan Devleti yöneticilerinin anlamsız  ve saldırgan tutum ve davranışlarından cesaret alan Ermeni Diasporasına mensup şartlanmış beyinler Ermeni Soykırımı konusunu dünya gündeminde tutmaya devam ediyorlar.  

Çünkü Ermeni Diasporasının önlerinde güzel bir örnek var. Bilindiği gibi, Almanların  İkinci Dünya Harbinde Yahudi toplumuna yönelik soykırım uyguladıkları gerekçesine dayanılarak BM tarafından Yahudilere Filistin topraklarında bağımsız devlet kurma hakkı tanındı. Bu yetmedi ve Almanya bu soykırımın maddi bedeli olarak Yahudilere para tazminatı ödemeye mahkum edildi. Önce toplu olarak ödenen tazminatın dışında belirlenen bir meblağ her yıl günümüz Yahudi toplumunun temsilcisi olarak görülen İsrail'e  ödeniyor.  

İşte Ermenilerde arkasına sığındıkları mesnetsiz ve dayanaksız bir soykırım iddiası ile Türkiye'den hem böyle bir tazminat koparmayı ve hem de eğer bölünüp parçalanabilirse Anadolu topraklarından pay elde etmeyi hedef olarak almışlardır. Bu anlamsız ve sonuçsuz çabalara ne yazık ki dünyanın güçlü devletleri de bilerek alet olmaktadır. Çünkü böyle bir sonucun Türkiye'yi zayıflatacağını ve bununda kendi milli menfaatlerine uygun olacağını değerlendirmektedirler.  

Oysa birkaç önünü göremeyen yönetici ile Sivil Toplum Kuruluşu dışında, ne Türkiye'de yaşayan Türk Ermenilerin ne de Ermenistan Ermenilerinin böyle bir talepleri ve arzuları bulunmamaktadır. Çünkü bin yıldır bir arada yaşayan Türkler ve Ermeniler birbirine o kadar kaynaşmışlardır ki dini inançlarına ilişkin ibadetleri dışında sosyal ve kültürel alanlarda pek ortak özelliklere sahip olmuşlardır. Gazetemiz yazarlarından Sayın Levon Panos DABAĞYAN' ın GERÇEK AÇIDAN başlıklı köşesini takip edenler bu dayanışma ve kaynaşmanın en güzel örneklerini görebilirler ve Türk Ermenileri üzerinde oynanan çirkin oyunları öğrenebilirler.  

Bütün bu gerçeklere rağmen küresel güçlerin dünyayı yeniden yapılandırmakla görevli mimarları "belki Türkiye'ye zarar verebiliriz" düşüncesi ile konuyu kaşımakta ve devamlı gündemde tutmaktadırlar.  

Nitekim son günlerde konu yine ABD Kongresine getirilmiştir. ABD Kongresi'nin alt kanadı Temsilciler Meclisi'nde kabul edilen 2005 yılı dış yardım tasarısına Ermeni lobisinin girişimiyle eklenen Türkiye karşıtı değişiklik önergesinin Kongre'den çıkacak nihai yasa metninde yer alması yönünde ciddi çalışmalar yapılmaktadır.  

Bu sene sonunda yapılacak Başkanlık seçimlerinde yeniden aday olan Başkan BUSH Ermeni oylarının ve Ermeni lobisinin bilinen gücüne rağmen Türkiye ile ilişkilerin ABD menfaatleri bakımından daha ağır basması dolayısıyla tavrını şimdiden belli etmiş ve Türkiye'den yana koymuştur. Gerek Başkan Bush ve gerekse Cumhuriyetçi Parti Temsilciler Meclisi liderliği tasarı konusunda bu konuda kararlı davranacaklarını bildirmişlerdir.  

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Richard Boucher, konuya ilişkin yayımladığı ayrıntılı açıklamada da; Ermeni lobisinin eyleminin, Washington'un Türkiye ile Ermenistan arasında uzlaşma sağlanması amacına zarar vereceğini belirtmiştir.      

          Boucher; ''Başkan Bush yönetimi, Türkiye'ye yardımın kısıtlanmasını amaçlayan bu değişiklik önergesine güçlü şekilde karşı çıkıyor. Bu yasalaşmamalı. Yakınlaşma yönünde Türkiye ile Ermenistan doğrudan görüşmeler yapıyor. Bizim hedefimiz, kilit NATO müttefiki Türkiye ile yakın dostumuz Ermenistan'ı ayırtmak değil, bu iki ülke arasında işbirliğini güçlendirmektir'' demiştir.  

Konuyu gündeme getiren Washington'daki siyasi gözlemciler; seçmenlerle ilgili duyarlılıkların göz önüne alındığı başkanlık seçimi yılında bile hem Bush yönetiminin, hem de Kongre yönetiminin şiddetle karşı çıktığı bu Ermeni girişiminin başarıya ulaşması ihtimalinin zayıf olduğunu dile getirmektedir. Bütün bunlara rağmen Washington'da Ermeni oyunları bütün hızıyla sürdürülüyor.      

         Temsilciler Meclisi'ndeki bu defa ki Ermeni girişimini, ABD'deki radikal Ermeni gruplarını bir araya getiren Amerikan Ermeni Ulusal Kongresi (ANCA) planlamıştır. Bu kuruluşun ilk hedefinin ''Türkiye'yi Ermenistan ile sınırı açmaya ve ambargoyu kaldırmaya mecbur bırakmak'' olduğu bilinmektedir. ANCA'nın, sınır açılması hedefine ulaşılamaması durumunda Türk-Amerikan ilişkilerini mümkün olduğunca germeye çalışacağı da bir gerçektir.  

Alışılageldiği üzere her yıl 24 Nisan 'a yaklaşırken "ERMENİ SOYKIRIMI MESELESİ" içinde Ermenilerin de bulunduğu bir takım karanlık merkezler tarafından dünyanın gündemine getirilir.  Birleşmiş Milletler, ABD ve AB ülkelerinin parlamentolarında bu konu görüşme gündemine alınarak " Soykırım'ın kınandığı, Türkiye'nin de bunu kabul etmesi gerektiği" bir kez daha vurgulanır.  

          52 yıllık NATO Müttefikimiz Fransa başta olmak üzere pek çok ülkenin yasama meclislerinden konuya ilişkin olarak " Fransa; 1915'te Ermenilerin  Osmanlı İmparatorluğu tarafından soykırıma uğradığını kabul eder " meâlinde yasalar çıkartılmıştır.  

        Ermeni Soykırımı Meselesi'ni en fazla işleyen ve Ermenilere en fazla destek veren ülke ne yazık ki NATO Müttefikimiz Fransa'dır. Bu ülkeyi Stratejik Ortağı olduğumuzu  iddia ettiğiz ABD takip etmektedir.  

 Konuya ilişkin olarak "Biz neler yapabiliriz ? sorusunun cevabını ararken faaliyetlerin yoğun olarak sürdürüldüğü Fransa'yı örnek olarak alacağım.  Konu sadece bizleri değil, gelecek nesillerimizi de ilgilendirip onları da  etkileyeceğinden ben bu konuda sürekli yazacağım ve güncelliğini muhafaza ederek ilgililerimizi uyarma görevimi yerine getireceğim.  

DEVAM EDECEK