Bizim için ne İslâm birliği, ne Turanizm mantıkî bir siyaset yolu olamaz. Artık yeni Türkiye'nin devlet siyaseti, millî sınırları içinde, egemenliğine dayanarak bağımsız yaşamaktır. Hareket kuralımız budur. (Gazi Mustafa Kemal Atatürk/1923)
 
 
Suriye’de yaşananlar son günlerin ülke ve dünya gündeminin vazgeçilmez konusu olmaya  devam ediyor. Dünya Esad sonrası Suriye ile gözlerini açıyor ve Suriyeli muhalifler ile kapatıyor.
 
Suriyedeki Esad rejiminden Türkiye dahil diğer ülkelere sığınan 10 milyon kadar Suriye’li zafer sarhoşluğu içinde hâlâ kutlama yapıyorlar. Bu arada artık özgürlüğe kavuştuklarını ve demokrasi geldiğini düşündükleri Suriyeye dönüş konusunda hazırlığa başlandı bile. Hatta bazıları ülkelerine dönmeyi başardılar.
 
Kanaatimce Esad’ın ülkeyi terk etmesi ve ülkenin Esad muhaliflerinin eline geçmesi ile Suriye’de savaş ve çatışma ortamı sona ermemiştir. Asıl kaos ve kargaşa şimdi başlayacaktır. Geçmişleri karanlık ve terör eylemine bulaşmış muhalifler ortadaki pastadan pay alabilmek için şimdi birbirleri ile çatışmaya başlayacaklardır. Bu çatışmanın içine tamamen dağılan Suriye Ordusuna ait silahlarda dahil edileceğinden zaiyat çok fazla olacaktır.
 
Burada Büyük Ortadoğu Planı (BOP) uyarınca Irak ve Saddam üzerinde  kurgulanan oyunun aynisi uygulanmaktadır. Suriyedeki demografik yapı Irak’tan daha karmaşık olduğundan buradaki kardeş kavgası çok daha uzun ve çok daha kanlı olacaktır. Kardeş kavgasının aynen Irak’ta olduğu gibi vahşice devam edeceğine çok yakında şahit olacağız. Bölgede kaybedenler hep Suriyeliler ve komşuları olacaktır.
 
Ve sonunda Suriye, dışarıdan emperyalist güçler tarafından kolaylıkla kullanılabilecek küçük küçük devletçiklere ayrılacaktır. Küresel güçlerin istediği husus tamda budur.
 
Suriyenin jeopolitik ve stratejik konumu çok önemlidir. Burada demokratik bir otorite altında tek bir devletin olması Türkiye için hayati önem taşımaktadır. Oysa ortaya çıkan manzara bunun tam tersidir.
 
Türkiye, tüm milli güç unsurlarını kullanarak güney sınırlarımız ötesinde devam eden ve Ortadoğu coğrafyasının tamamını ilgilendiren uluslararası siyasi rant savaşlarının dışında kalmak zorundadır. Aslında günümüz Türkiyesinin mevcut ekonomik durumu da asla bir sıcak savaşı destekleyecek kapasitede değildir.
 
Kendi sınırları içinde tüm emperyal güçlerin tesir ve ilgi alanı dışında kalarak dimdik ayakta duran bir Türkiye, Ortadoğu barışı için tüm ülkelerin vazgeçilemez tek  güvencesidir.
 
Sıcak çatışmaların dışında kalacak Türkiyenin bölgede son sözü söyleyecek ve noktayı koyacak ülke olduğunu bir kere daha vurguluyorum ve yöneticilerimizi gücümüzün farkında olmaya davet ediyorum.
 
Sonuç olarak Suriye’ Esad rejiminin sona ermesi ile çatışma ortamı bitmemiş aksine daha fazla sorunların ortaya çıkacağı yeni bir dönem başlamıştır. Suriye, konusunu daha çok konuşacağımız döneme hazırlıklı olmalıyız.
 
SON SÖZÜM;
KANATİMCE DEMOKRASİ GELDİ DİYEREK  BÜGÜN ÜLKELERİNE DÖNMEYE ÇALIŞAN SURİYELİ İLTİCACILAR, KISA SÜREDE ÇOK DAHA FAZLA SAYIDA GERİ DÖNECEKLERDİR.