Ergun Göze’yi, 1965 yılında tanıdım! Bizler, küfre karşı Türkiye’deki Müslümanları müdafa’a edecek, tek taraflı yayınlardan kurtaracak günlük bir mevkûte beklentisi içerisindeyken, duyduk ki, Milliyet-Mukaddesatçı çevreler günlük bir gazete çıkarma hazırlığı içerisindedirler. Filhakîka, M.Şevket Eygi Ağabey’in idare ettiği, Sönmez Neşriyat A.Ş. tarafından çıkarılan “Yeni İstiklâl” haftalık gazete vardı. Yeni İstanbul günlük bir gazete olarak inişli-çıkışlı yayınlar yapıyordu. M.Şevket Eygi Ağabey’in günlük bir mevkûte çıkaracağı söyleniyordu. Öğrendik ki, İstanbul’daki hamiyetperver kimi işadamlarının malî desteği ile günlük bir gazete çıkarılacak, gazete hazırlığı içinde olan bu kadronun önemli figürlerinden birisi, Ergun Göze’dir. Ergun Göze, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki talebeliğinden beridir, cemiyet hayatının içerisinde olmuş, Milliyetçi-Mukaddesâtçı cephenin hep ön saflarında olmuştur. Çıkarılacak günlük gazetenin ismi “SABAH” olacaktı; fakat Merhûm Safa Kılıçoğlu, uzun yıllar neşrettiği ve kendi isteğiyle kapattığı Yeni Sabah Gazetesi’nin imtiyaz hakkını devam ettirmek için Emniyet Müdürlüğü’ne Beyannâme vermeye devam etmiş, ayrıca her yıl bir nüsha çıkarmıştır. Yeni Sabah isminden hareketle, Sabah isminin kendisine ait olduğunu iddia etmiş, haksız rekâbet oluşturacağı için tedbir talebinde bulunmuş, talebi de Mahkeme tarafından kabul edilince “SABAH” kelimesinin önüne bir ilâve yapılarak “BÂB-I ÂLÎDE SABAH” şeklinde çıkarılmıştır. Hüseyin Avni Alpay’ın imtiyaz sahipliğini yaptığı bu gazeteyi bir müddet bu kadro idare ettikten sonra, bir müddet de Merhûm Muammer Topbaş başta olmak üzere, Topbaş Ailesi idare etmiş, onlar da bu muazzam yükü fazla kaldıramayacaklarını söyleyince “bu bayrak yerlere düşmesin,” diye bir zamanlar Milliyetçi-Mukaddesâtçı cenahın en te’sirli gazetesini çıkaran Mehmed Şevket Eygi Ağabey tarafından devralındı. Anarşinin kol gezdiği, iki kişi bir araya gelseler, “Allah hepimizin yardımcısı olsun,” gibi temennîlerde bulunsalar bile, C.Savcılarının T.C. Kanunu’nun 163. Maddesine göre “Dini siyâsete âlet etmekten,” ta’kibe başladıkları bir devirdi. M.Şevket Eygi Ağabey, memleketimizi terke mecbur bırakılmıştı. Anarşi iyice kudurup, iş şirâzeden çıkınca, Ordudan muhtıra gelmiş, İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere, memleketimizin büyük bir bölümünde örfi idare ilân edilmişti. Ba’zı denge hesapları gözetilerek, M.Şevket Eygi Ağabey’in imtiyaz sahibi olduğu Bugün ve Bâb-ı Âlîde Sabah Gazeteleri İstanbul Örfi İdare Komutanlığı tarafından müddet verilmeksizin kapatılmıştı. Şevket Bey’in buradaki vekilleri ve çalışma arkadaşları, Bugün Gazetesi’ni açtırdıkları halde, Bâb-ıâlide Sabah Gazetesi’ni açtırmıyorlardı. Sebebini sorduğumuzda, “Sıkıyönetim Komutanlığı müracaatımız halinde gazetenin açılışına izin verileceğini söyledi, fakat biz müracaat etmiyoruz. Zira, açılması halinde kağıtsızlık ve başka sebeplerle üç gün gazeteyi çıkartmazsak, resmî ilân ve reklâm hakkımızı kaybederiz, oysa ki, Sıkıyönetim tarafından kapatıldığı için ne müddetle kapalı olursa olsun, resmî ilân ve reklâm hakkımız bâkidir.” dediler. Bunun üzerine M.Şevket Ağabey’le temasa geçildi, mutabakata varıldı, Bâb-ıâlide Sabah Gazetesi, “Dünyada ve Türkiye’de Sabah” unvanı altında tarafımızdan devralındı. İlk imtiyaz sahipliğini yaptığım bu gazete, grubumuz tarafından 15 seneye yakın neşredilmiştir. Ergun Göze Bey Merhum, bu yıllarda cemiyet hayatımızın en faal insanlarından birisiydi. Aydınlar Ocağı, Millî Kültür Vakfı ve Kubbealtı Vakfı gibi pek çok mühim dernek ve vakıflarda vazife yapmıştı. Ayrıca, devrin başat gazetelerinden Tercüman Gazetesi’nde Merhûm Ahmed Kabaklı Hoca ile birlikte Türk Gençliğinin Milliyetçi-Mukaddesâtçı bir çizgide yetişmesi, gelişmesi, hususunda unutulmaz yazılar yazdılar. Tercüman Gazetesi, Ahmed Kabaklı, Ergun Göze, Tarık Buğra ve Kadrican Kaflı’nın yazılarından dolayı Milliyetçi-mukaddesâtçı cenahın vazgeçilmez gazetesi haline gelmişti. Tercüman Gazetesi, Merhûm Kemâl Ilıcak’ın tedbirsizliği dolaysiyle, eşi Nazlı Ilıcak, Ağabey’i Nafiz Ilıcak ve diğer Ağabey’i ve yeğenleri tarafından batırılınca, bir müddet Ahmed Kabaklı Hoca ile birlikte Enver Ören’in gazetesi TÜRKİYE’de köşe yazıları yazmıştır. 1970’li yılların ortalarında beraber çalışma imkânı da bulmuştuk; Tarafımızdan idare olunan, Dünyada ve Türkiye’de SABAH Gazetesi, Türkiye Gazetesi, Bizim Anadolu Gazetesi, Ortadoğu Gazetesi ve Yeniasya Gazetesi sahipleri olarak, Mehmed Arıkan-Mustafa Akkoca, Enver Ören, Merhûm Mehmed Emin Alpkan, Merhum İrfan Atagün ve Mehmed Kutlular, en az haftada bir kerre olmak üzere bir araya gelip sohbet etme, yalnızca sohbet etmek ve çay içmek prensip kararına varılmışken, ilk ve son def’a olarak bu prensibimizden vazgeçip, yukarıda isimleri yazılı gazetelerin hükm-i şahsiyetlerinin ortak olacağı bir Haber Ajansı’nın kurulmasına karar verdik. Yurt çapındaki devrin Sabah Gazetesi’nin alt yapısını temel alarak, “YURT HABERLER AJANS”ını kurduk. Benim düşüncem, gazetecilik zor bir işti. Hele bu gazeteleri havadislerle beslemek daha da zor bir işti. Haber ajansları 24 saat esasıyla çalışırlardı. Onun için meslekte yeni, henüz doyuma ulaşmamış, muvaffakıyete aç, genç ve ümid va’deden birisinin Ajans’ın başına getirilmesiydi. Fakat, Merhûm Mehmed Emin Alpkan Ağabey’in buyruğu, “Ajans’ın umum müdürü, Ergun Göze Bey olacaktır,” tarzındaydı ve hiçbir kimseden i’tiraz gelmeyince, “Yaşasın Ergun Bey! nidaları arasında Ergun Bey’in Umum Müdürlüğü ittifakla kabul edilmiş oldu. Ve tabi’îdir ki, Müslümanların kendi aralarında kurdukları bütün teşebbüsler gibi “YURT HABERLER AJANSI LTD.ŞTİ.”nin akibeti de akâmetle neticelenmiştir. 1970’li yıllarda beraber çalışma şerefine nâil olduğumuz Merhûm İsmail Oğuz, nüktedân, latîf latifeleriyle meşhûr bir Ağabeyimizdi. Aramızdaki konuşmalarda rahatlık olsun, üçüncü şahısların konuşulanlara muttalî olmamaları bakımından, ba’zı zevâtı kod adlarıyla zikrederdik... Meselâ, Merhûm Mehmed Emin Alpkan Ağabeyimiz, Konya-Taşkent’den olduğu için Konyalı aksanıyla, Ankara’ya, “ANGARA” dediği için, kod adı, “Angara”, Ergun Göze Ağabeyimiz, bizim gazetenin santralinden sık sık, 09’dan Ankara ve diğer merkezleri arattığı için, 09 ve diğerleri... Ergun Göze Ağabey, son yıllarda Boğaziçi Yayınlarını idare ediyordu. Kendi kaleme aldığı eserlerinin yanında, Boğaziçi Yayınlarında pek çok zevatın çok kıymetli eserlerini gün yüzüne çıkarmıştır. Ergun Göze Ağabey’e Rabbimin vâsî rahmetini niyaz ederken, Hanımefendisi, Av. Hicran Hanımefendi’ye, oğulları Ahmed, Mehmed’e, kızı Zeynep Hanımefendi’ye, damadı Sinan Bey’e ve bütün sevenlerine ta’ziyelerimi sunarım...