Bir devletin toprak bütünlüğüne yani egemenliğine karşı bir takım risk unsurları vardır. Bunların başında herkesin bildiği savaş yoluyla işgal, iltihak veya ortadan kaldırmadır. Bu yollarla bir ulusun veya devletin varlığına son verebilirsiniz. Bu çok açık ve görünen bir risktir. Buna karşı ya savaşarak bu riski uzaklaştırırsınız yada savaşı kaybedersiniz egemenliğinizi de kaybedersiniz. Egemenliğinizi kaybetmeniz demek bağımsız bir devlet olmadan başka devletlerin veya toplulukların boyunduruğu altına girersiniz. Bunu anlamak hem kolay hem de bu mümkündür. Ancak kolay olmayan dış görünüş olarak bağımsız bir devlet olacaksınız aslında siz bağımsız değilsiniz. Bunun yolu dış borçlanma ve özelleştirme değil yabancılaştırma yolu ile bağımsızlığın yok edilmesidir. Her bağımsız devlet dış ilişkilerde borç verir borç alır. Her bağımsız devlet içteki ekonomik dinamiklerini özelleştirebilir. Ancak sistematik olarak kalkınmaya yönelik olmadan borç alıyorsa burada bir emperyalist bir amaç aramak gerekmez mi? Hele hele faizi ile birlikte borç bitmiyorsa bu demektir ki borç atla siz yayan olacaksınız. Alacaklı dışarıda ise bir derece buna ait çözümleri belki kolayca bulabilirsiniz. Ancak siz içteki ekonomik değerlerinizi özelleştireceğim diye yabancılara satıyorsanız yani çoğunluk hisseleri devrediyorsanız sizin işinizin kolay olmadığı açıktır. Dış alacaklının eli ayağı içeriye de geldiğine göre sizin hareket alanınızın olabilmesi için kalkınarak öncelikle borçtan kurtulmaktır. Borçtan kurtulamıyorsanız ürettiğinizden çok tüketiyorsunuz, kazandığınızdan çok harcıyorsunuz. Bunun sonu batıştır, iflastır, teslim olmadır yani sürünmedir, acizliktir. Bu borç bir kement olup başınıza geçmiştir bu borç sarmal olmuştur. Dünyanın hiçbir ülkesinde özelleştirme yapacağım diye ekonomik değerlerdeki yabancı payını yarıdan çok yapmamıştır. Devletin elindeki ekonomik değerler yabancılaştığı gibi özel sektör elindeki değerlerde yabancılar eline geçiyorsa ulusal burjuvazi nasıl oluşacaktır veya yaşayacaktır? Borçlanma ve yabancılaşma zaman içinde emretme ve yasak koyma gücü olan egemenliğin yer değiştirme zamanını hazırlayacaktır. Bunun diğer adı egemenliğin kaybedilmesidir. Bunun başka yolu da yoktur. Ya siz egemen olacaksınız ülkeyi iyi yöneteceksiniz yada başkaları egemen olacaktır. O zaman başkaları sizi yönetecektir. Demek ki egemenlik sadece savaş yoluyla el değişmiyor. Yeniden kurtuluş savaşı ile egemenliğin kayıtsız ve şartsız Türklere ait olduğunun savaşı çok uzak değildir.