Türkiye’deki bazı aydınlar, sosyal demokratlar, enteller, gizli ırkçılar karşısında olanlara ya faşist dediler gerici, yobaz dediler. Buna karşı milliyetçiler ve diğer sağdakilerde kendilerine karşı olanlara komünist dediler. Diye diye nihayet toplum 1980 darbesine geldiler. Oradan PKK terör ırkçılığı, REFAH PARTİSİ İKTİDARI ve bir müddet sonrada AK PARTİ iktidarına gelindi. Şimdi de AK PARTİ düzeni ile 14 NİSAN TANDOĞAN, 29 Nisan 2007 ÇAĞLAYAN haykırışı, baş kaldırışına gelindi. Tandoğan ve Çağlayan isyanı bir sivil darbenin ayak sesleridir. Bu sıradan AK PARTİNİ sadece Cumhurbaşkanı adayına karşı bir tepkinin ifadesi değildir. Bu bir sivil itaatsizliktir. Gittikçe hızlanıp çoğalıp, taşıp ordu yerine iktidarın el değişmesini sağlayacak kansız isyana dönüşebilecek hareketlerdir. Bunun karşısında AK PARTİNİN, bizde birkaç misli kalabalığı meydanlara toplarız diyebilirsiniz. Ancak aynı coşkulu ve Türk bayraklı toplulukları toplamak ne kadar mümkündür? Ancak Tandoğan ve Çağlayan meydanlarını ayrı bir yazıda analiz etmek gerek. Ben bu yazıda daha çok hiç de sağcı olamayan ancak bir ulusal tepki olarak ortaya çıkan grupları analiz etmek istiyorum. Bu bazı gruplar elde bayrak, İstiklal Marşlı, 10.yıl Türk içerikli marşlı yürürüz ve toplantılara gelinmesi ayrı bir durum ve sonuçtur. Etnik ırkçılık ile kavram dışı din anlayışının yarattığı korkular ile toplum katmanlarının bazı kesimleri adeta kulvar değiştirerek bir yerde kendi tabirleriyle nasıl faşistleştiklerini görmek gerçekten yabana atılacak bir olgu değildir. Kim derdi ki bir zamanların solcuları Türk bayraklı ulusal uyanma ve harekete kendilerini meydanlara sığamayacak şekilde ifade edecekler. Bu gelinen sonuç Türk demokrasisi, milliyetçileri ve gerçek dindarları bakımından sevinilecek bir durumdur. Bu seferde milliyetçiler ve gerçek dindarlar rehavete kapılmaması gerekir. Toplumun Türk bayraklı duyarlı mitingleri devletimizin gücü bakımından emperyalistlere de bir ders verdiğini unutmayalım. O dış mihraklar Tandoğan ve Çağlayanı mercek altına alarak gündemlerine aldılar. Şüphesiz uyanık bekçilerle iki Türkiye’den biri galip gelerek hedef tek Türkiye’ye varmaktır. Türkiye ya tek Türkiye kalacaktır, ya kalacaktır.