Ecevit'in, Irak Savaşı hazırlıkları sırasında, Washington'a gidip gelmesinin ardından Cengiz Çandar, 30 Kasım 2001 tarihinde, Yeni Şafak'taki köşe yazısında şu kehanette (!) bulunuyordu:  

"Eğer Afganistan'daki Taliban rejimine yönelik olarak başlatılan terörü ve teröristi barındıran ve üreten rejimleri hedef alan kampanyanın içine-her ne pahasına olursa olsun-Irak'ı alarak genişlemesi bir Amerikan politikası halini alırsa, O GÜN GELDİĞİNDE ECEVİT TÜRKİYE'DE BAŞBAKAN OLARAK BIRAKILMAYACAKTIR."  

Washington kulislerinde güçlü ve inanılır telekulakları bulunan Cengiz Çandar'ın, 3 Kasım seçimlerinden 1 yıl kadar önce yaptığı bu yoruma hiç kimse "komplo teorisi" diyemese de dudak bükenlerin sayısı az değildi.  

Kehanetin (!) doğruluk derecesini hep birlikte yaşadık, gördük.  

Bazı haberleri ve yorumları, çağdaş egemenlerin kurallarına uygun olarak altalta koyduğumuzda, çok ilginç tablolar çıkıveriyor karşımıza; daha önce aklınızın köşesinden bile geçmeyen bir fotoğrafın bütününe ulaşıveriyoruz.  

Okuyucularımız hatırlayacaklardır; Kemal Derviş'in, "Erken seçim ekonomiye zarar vermez" icazetiyle başlatılan troyka ve ona bağlı olarak yaratılan "Yeni Oluşum" (daha sonraki yeni Türkiye) harekatının okyanus ötesinde planlanmış olabileceğinden kuşku duyduğumuzu söylemiştik. Cengiz Çandar'ın, Kemal Derviş'li, Wolfowitz'li Boğaz davetlerinden aktardıklarını Yasemin Çangar'ın Washington penceresinden yaptığı yorumlarla harmanlayarak, gelişmeleri pek hayra yormamıştık.  

AMERİKA'DA NE DEMİŞTİ ECEVİT?  

Fikret Bila, "Sivil Darbe Girişimi ve Ankara'da Irak Savaşları" adlı kitabında bu konuyla ilgili olarak -özetle- şöyle diyor:  

"1991'de Amerika'nın Irak'a müdahalesine karşı çıkan Genel Kurmay Başkanı Necip Torumtay'ın istifasına kadar giden tutum, artık değişmiştir.  

Silahlı Kuvvetler'de Türk askerinin Irak'a gitmesi gerektiği havası hakim gibi görünüyordu."  

Buna karşılık Ecevit, Washington'da" (...) biz Irak'a müdahalenin yanlışlığı üzerinde duruyoruz" diyordu.  

Amerika'nın "önalma doktrini" gereği, terör tehdidi ve kaynağı olarak gördüğü odaklardan Afganistan ve Irak'ı vurması planına karşı çıkması, Ecevit'in ve hükümetinin sonunu hazırlamıştı.  

Emperyalist ülkeler politikalarına karşı çıkan politikacı ve yönetimleri nasıl safdışı bıraktığı konusunda da bir iki kupürümüz var.  

Önce The Guardian'dan bir alıntı...  

Geçtiğimiz hafta Gürcistan'daki olaylarla ilgili olarak The Guardian Gazetesi'nin yorumunu-konuyla ilgisi dolayısıyla-yeniden hatırlayalım:  

"Şevardnadze'ye verilen desteğini son aylarda çeken ABD'nin Tiflis'teki Büyükelçisi Richard Miles'ın Amerika'da eğitim görmüş genç avukat Şaakaşvili'yi bir süredir açık bir şekilde iktidara hazırlıyor.  

Tiflis'te 2 Kasım seçimlerini izleyen gelişmelerin, ABD'lilerin hedef seçtikleri ülkelerde DEMOKRATİK DEĞİŞİMİ sağlamak için kullandıkları tipik yöntemlerden biridir. Aynı yöntem 2001 yılında Sırbistan'da Slobodan Miloseviç'e karşı başarıyla kullanılmıştır.  

Biz değil, İngiliz gazetesi söylüyor...  

"OYUN İÇİNDE OYUN"  

"Oyun içinde Oyun", Serdar ARSEVEN'in Tercüman'daki 2 Aralık 2003 tarihli yazısının başlığı. Arseven, bu yazısında, program yapımcısı, yazar ve bilim adamı Erdoğan Sürat'ten sözediyor.  

Erdoğan Sürat, Ecevit'in Başkent Hastanesi'nde tedavi edildiği günlerde Arseven'e telefon ederek, "başbakan'a yanlış tedavi uygulandığını" ihbar ediyor!  

Arseven ihbarı "ciddi" bulduğundan "Rahşan Hanım'a çağrı" başlığı altında bir dizi yazı yazıyor. Teknik bir konu... Kortizon, kalsiyum, D vitamini... Arseven acil önlem alınmasını gerekli gördüğünden, Ecevit'in yakınlarının hemen temaslarını sağlamak amacıyla ihbarcının telefonunu da veriyor yazısında. Ertesi gün bir grup DSP'li Erdoğan Sürat'a ulaşıyorlar; buluşup konuşuyorlar. Sürat özetle şunları anlatıyor:  

"Bu uluslararası bir komplo... Bu komplodan tedavi hizmeti veren hastanenin yönetimiyle doktorlar habersiz... Onlar da verdikleri ilaçların hastaya ulaşana kadar ne aşamalardan geçirildiğini bilemiyorlar. Durum çok ciddi... Sayın Ecevit'in dünya görüşünü paylaşmam, ama kendisine saygım sonsuzdur... Özellikle uyum yasalarıyla ilgili tutumundan dolayı kendisini takdir ediyorum... Biran önce önlem alınız!"  

Hayretini gizlemiyor Arseven:  

"Öldü, ölecek denen adam ayağa kalktı; tabii devrildikten sonra!" Var, var; Ecevit'i uğurlarken söylenecek bir iki sözümüz daha var...