Sahip olduğu enerji kaynakları nedeniyle işgal edilen ülkelerdeki masum insanların katledilmesi, ‘küresel ısınmayı tetikliyor’ gerekçesiyle dünyanın en büyük ormanlarının içlerindeki milyarlarca canlı ile birlikte yakılması, çok su içtikleri gerekçesiyle onbinlerce devenin kurşunlanması, Çin’i, Yeni İpekyolu projesinden vazgeçirmek amacıyla milyonlarca masum insanın ölümüne neden olacak koronavirüsün bir biyolojik silah olarak kullanılması… insan vicdanının asla kabul edemeyeceği vahşet tablolarıdır. 

Dünyamız, küresel ısınma nedeniyle oluşan olumsuz koşulları sürdüremez, üzerinde yaşayan canlıları besleyemez duruma gelmiş olabilir. Bunun çözümü, “yeryüzündeki canlıların seyreltilmesi” değildir. 

Dünya nüfusunu, bitki örtüsünü bilim adamlarının önerileri doğrultusunda kontrol altına almak mümkün iken, mavi gezegenimizin ciğerlerini yakmak, ölümcül virüs salgınları başlatmak tarihin asla affetmeyeceği bir katliamdır. 

İnsanlık, çağdaş yağmacılar karşısında bu kadar çaresiz değildir; durdurun bu katliamı!

Sovyetler Birliği’nin dağıldığı 1991’deki I. Körfez Savaşı’ından bu yana, yeni bir dünya düzeni kurma çalışmaları bağlamında, gerçeğe saygının aşıldığı, “Demokrasi götürüyoruz” gibi kara mizah sınırlarını aşan bir kandırmacanın arkasına gizlenerek uygulanan insanlık tarihinin en büyük katliamlarına tanıklık ediyoruz. 

11 Eylül 2001 İkiz Kuleler şoku ardından Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’nin işgali sırasında, Blackwater gibi şirketlerin kurguladığı terör örgütleri eliyle yapılan katliamlar, kentleri savaş alanına çeviren terör olayları, milyarlarca canlının ölümüne neden olan Brezilya, Afrika ve Avustralya’daki orman yangıları, Çin’in Wuhan kentinde başlayan ve hızla yayılan ölümcül koronavirüs (Cvr 2019) salgını birbirinden bağımsız olaylar değildir. 

İnsanlık tarihinin kaydettiği bu en büyük vahşet tablosunda yaşanan olayların bileşkesi, tek kutuplu bir dünya düzeni oluşturmak ve yeryüzünde yaşayan canlı sayısını “taşınabilir bir düzeye” indirmektir. 

Dünyanın siyasi haritası yeniden düzenlenirken, ABD’li bir kısım bilim adamlarının önerileri doğrultusunda yeryüzünün nimetlerini paylaşan canlı sayısı seyreltilmekte, dünyanın nüfusunu 3.5 milyara indirecek uygulamalar yapılmaktadır. 

İlk duyulduğunda inanılması zor olsa bile, sahip oldukları doğal servetleri yağmalamak için işgal edilen ülkelerde yaşayan milyonlarca masum insanın öldürülmesi de, dünyanın en büyük ormanlarının içindeki milyarlarca canlı ile birlikte yakılması da, Çin’de başgösteren ölümcül koronavirüs salgını da amacı belli bir planı hayata geçirmek üzere yapılan katliamlardır. 

TARİHTE DE YAŞANDI BU VAHŞETLER

Tarihsel süreç içinde; veba, çiçek, tifüs, tifo, kolera, influenza, sıtma gibi bulaşıcı hastalıkların salgınlar ve bu salgınların insan toplulukları içinde hızla yayılmasıyla ortaya çıkan salgınlar, tarih boyunca insanların kitleler halinde ölümlerine, bazı siyasal ve sosyal yapıların kökten değişimine neden olmuştur. 

İnsanlık, tıp alanındaki tanı teknolojilerinin ilerlemesi ve özellikle mikroskobun bulunmasına kadar, hastalıklara ve ölümlere neden olan bakteri, virüs ve mikrop gibi  küçük canlıları tanıyamamış ve tanımlayamamıştı. 

Tıp ve kimya alanındaki gelişmelere paralel olarak, mikropları ve savunma kimyasallarını keşfeden insanlık, bağışıklık sisteminin çökmesine ve buna bağlı olarak ölümlere neden olan virüsler karşısında çaresiz kalmaktadır. 

Ne kadar görmezden gelinse de, gizlenmek istense de, koronavirüs bir kimyasal silahtır ve bazı siyasal, ekonomik sonuçlar elde etmek amacıyla sorumsuzca, insafsızca kullanılmaktadır. 

Koronavirüs, Ortaçağ’da milyonlarca insanın hayatlarını kaybetmesine neden olan veba salgınlarına benzer şekilde kontrolsüzce yayılmakta masum inşaları hayattan koparmaktadır.

BİLL GATES KAHİN Mİ?

Koronavirüs, gen teknolojisinden yararlanılarak, belli bir genetik yapıyı hedef alacak şekilde laboratuarlarda kurgulanmış bir ölümcül virüstür. Laboratuarlarda üretildiği kesinleşen koronavirüs, şaşılacak bir şekilde belli bir coğrafyada yaşayan ve belli bir gen yapısına sahip insanları seçmektedir. 

Koronavirüs, geçen yılın Aralık ayında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkmış ve hızla yayılmaya başlamıştır. Wuhan kentinin çok eski bir Türk yerleşim birimi olmasından ve Çin’in Uygur Türklerine yıllardır uyguladığı soykırıma yönelik “eğitim kampları” uygulamalarından dolayı, ölümcül korona salgını, başka kaygıların ve kuşkuların gündeme gelmesine neden olmuştur. 

Koronavirüsün, dünya nüfusunu makul bir seviyeye indirebilmek amacıyla bilinçli olarak uygulanan bir “seyreltme programı” olduğuna ilişkin kuşku ve kaygılar dayanaksız değildir. 

İki yıl kadar önce, Massachusetts Tıp Derneği ve New England Tıp Dergisi tarafından düzenlenen ölümcül salgınlara ilişkin bir etkinlikte konuşan Microsoft’un kurucularından Bill Gates, “Yaklaşan bir hastalık, 6 ay içinde 30 milyon kişiyi öldürebilir” dediğinde, ona kimse inanmak istememişti. 

“Küçük, devletdışı bir aktör, bir laboratuvarda çiçek hastalığının daha da ölümcül bir formunu oluşturabilir. Ve birbirine bağlı dünyamızda insanlar, her zaman, bir kıtadaki bir kentten uçağa binerek, saatler içinde diğerine geçebiliyor...”

Bill Gates, böyle bir salgının bilinçli olarak kurgulanabileceğine ilişkin ipuçları da vermişti konuşmasında ve şöyle demişti:

“Savaşa hazırlandığımız gibi, böyle bir salgına hazırlanmalıyız.” 

“…Ölümcül yeni bir hastalığın ortaya çıkması ve dünyaya yayılmasına hazırlıklı olmalıyız. Bu önümüzdeki on yıl içinde kolayca gerçekleşebilir! Dünyanın çok ilerlemediği bir alan var.”

Dünya nüfusunun artmasıyla ve insanların vahşi ortamlarda yaşamasıyla yeni patojenlerin ortaya çıkabileceğine dikkat çeken Bill Gates, “Dünyanın çok ilerlemediği bir alan var” uyarısıyla, yakın bir gelecekte yaşanacak bir felaketi haber veriyordu. Herhalde, ‘harika çocuk dünyanın dikkatini üzerine çekmek istiyor’ düşüncesiyle, Bill Gates’in tüyler ürpertmesi gereken bu uyarılarına gereken önem verilmedi. 

Bill Gates’in, Nostra Damus’a şapka çıkartan şu uyarılarını hatırlayalım: 

“Bireysel insanlar ya da küçük gruplar için dünya çapında orman yangını gibi yayılabilen ve silah haline gelen hastalıklar oluşturmak daha kolay hale geliyor.”

 “…Dünya liderlerine ve hükümetlerine 30 milyon insanı öldürebilecek silahların şu an yapım aşamasında olduğunu söyleseydik, işte o zaman bu tehlikeye karşı acil bir şekilde hazırlanmayı düşünürlerdi!”

Bill Gates’in, 1918 yılında 50 milyon insanın canına kıyan ölümcül virüs benzeri yeni bir virüsün altı ay içinde 30 milyon insanı öldürebileceğini açıkla söylemesinin üzerinden iki yıl geçmeden, bunun bir kehanet değil, çok ciddi bir çalışma olduğu Wuhan’da başlayan koronavirüs salgınıyla ortaya çıkmış oldu. 

YENİ İPEKYOLU’DAKİ ÖLÜMCÜL VİRÜS

İki yıl önce, yalnızca Bill Gates değil, Yuval Noah Hariri de bir makalesinde, Çin devletinin giderek artan bir fişleme ve takip ağı nedeniyle dijital diktatörlüğe yöneldiğine dikkat çekmişti.  

…ABD ile Çin arasında, Yeni İpekyolu nedeniyle amansız bir mücadele yaşanmaktaydı. Yeni İpekyolu projesinin bütünüyle hayata geçmesi Çin’in küresel ekonominin kaptanı olması, ABD’nin çöküş sürecine girmesi demekti. 

Çin, ABD’nin çağrılarını dikkate almadan Yeni İpekyolu’nu hayata geçirmekte ısrar edince, ABD’nin caydırıcı olabilecek bir atak yapması bekleniyordu. ABD’nin, Hong Kong’da yaptığı gibi, Doğu Türkistan’da sokak gösterileri organize etmesi beklenirken Wuhan’da ölümcül koronavirüs salgını başladı. Koronavirüse karşı bir ilaç ya da aşı bulununcaya kadar, Wuhan ve çevresindeki 8 ilde karantina altına alınan 50 milyon insanın hayatını kabetmesinden kaygı duyuluyor.

Artık koronavirüsün bir kimyasal silah olup olmadığı değil, ABD derin devleti Pentagon’un bu ölümcül salgından nasıl bir sonuç beklediği konuşuluyor. 

ABD’nin Hong Kong’dan sonra Doğu Türkistan üzerinden Çin’i karıştırması beklenirken, çok eski bir Türk yerleşim birimi olan Wuhan’da ölümcül koronavirüs salgını patlayıverdi. Ayrı bir yazı konusu olmakla birlikte, giderek genişleyen dijital denetim ağlarıyla vatandaşlarına çok sıkı bir denetim uygulayan Çin yönetiminin, koronavirüs salgını karşısında, gerçekten çaresiz kalıp kalmadığının da tartışıldığını not düşmek gerekir. 

İNSANLIK BU KADAR ÇARESİZ DEĞİLDİR, DURDURUN BU KATLİAMI! 

Sahip olduğu enerji kaynakları nedeniyle işgal edilen ülkelerdeki masum insanların katledilmesi, ‘küresel ısınmayı tetikliyor’ gerekçesiyle dünyanın en büyük ormanlarının içlerindeki milyarlarca canlı ile birlikte yakılması, çok su içtikleri gerekçesiyle onbinlerce devenin kurşunlanması, Çin’i, Yeni İpekyolu projesinden vazgeçirmek amacıyla milyonlarca masum insanın ölümüne neden olacak koronavirüsün bir biyolojik silah olarak kullanılması… insan vicdanının asla kabul edemeyeceği vahşet tablolarıdır.

Dünyamız, küresel ısınma nedeniyle oluşan olumsuz koşulları sürdüremez, üzerinde yaşayan canlıları besleyemez duruma gelmiş olabilir. Bunun çözümü, “yeryüzündeki canlıların seyreltilmesi” değildir.

Dünya nüfusunu, bitki örtüsünü bilim adamlarının önerileri doğrultusunda kontrol altına almak mümkün iken, mavi gezegenimizin ciğerlerini yakmak, ölümcül virüs salgınları başlatmak tarihin asla affetmeyeceği bir katliamdır. 

İnsanlık, çağdaş yağmacılar karşısında bu kadar çaresiz değildir; durdurun bu katliamı!