M.Fethullah Gülen tarafından Katolik Âlemi'nin ruhanî lideri olan Papa'ya hitâben yazdığı ve 09.Şubat 1998 tarihinde Aksiyon Dergisi'nin 167. Sayısında neşrolunan meşhûr ve mâhut Mektup-Arîza'nın tahliline başlıyoruz!

Bilindiği gibi bu Mektup:

Muhterem Papa Cenapları, diye başlıyor. Doğrudur, Papa, minyetür Vatikan Devleti'nin Başkanı'dır. Bir başka devletin başının veya Dışişleri Bakanı ya da o devleti Vatikan nezdinde temsil eden Büyük Elçi'nin ta'zim ve hürmet ifade eden hitap şekilleriyle Papa'ya bizzat hitap etmeleri veya yazdıkları mektuplara böylesine hitaplarla başlamaları tabiî karşılanabilir. Ancak, M.Fethullah Gülen'in hangi sıfatıyla böylesine sitayişkâr bir şekilde hitap etmesini anlamakta güçlük çekiyoruz.

İslâm Dini bakımından Papa ve onun gibi inananlar, teslis akîdesine (üçleme, baba oğlu, ruhu'l-Kudüs) sahip olanlar, katiyyetle müşriktirler. "Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir. Onun için bu yıldan sonra mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, (biliniz ki, Allah dilerse sizi kendi lütfundan zengin edecektir. Şüphesiz, Allah iyi bilendir, hikmet sahibidir." (Tevbe 9/28)

Bu âyet-i Kerime mûcibi, müşrikler bizâtihî kendileri pisliktirler. Aslâ hiç bir temizlik malzemesi ile temizlenemezler. Bu bakımdan kestikleri hayvanların eti yenmez, pişirdikleri yenilmez, elleri tutulmaz, aksi halde mutlâk sûrette ellerin yıkanması icap eder.

Mektup hitap ifadesinden sonra:

"Üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen toprakların dünya'yı daha iyi yaşanabilir" diye devam ediyor.

Öncelikle din nedir?

Din, akıl sahiplerini bizzat hayre götüren, Allah tarafından ortaya konulan bir takım kurallar manzumesidir." diye tarif edilmiştir. Bu ta'rife göre dinin vâzı'ı, müessisi, şâri'i bizzat Allah Celle Celâlühû'dur.

Bu dini vâzeden Allah, Kur'ân-ı Kerim'in muhtelif sûre ve âyetinde dini'ni şöyle ta'rif etmiştir:

Bakara Sûresi: "Bunu İbrahim de kendi oğullarına vasiyet etti, Yâ'kup da: Oğullarım! Allah sizin için bir dini (İslâm'ı) seçti. O halde sadece müslümanlar olarak ölünüz (dedi). 132, "Fitne tamamen yok edilinceye ve din de yalnız Allah için oluncaya kadar onlarla savaşın. Şâyet vazgeçerlerse zâlimlerden başkasına düşmanlık ve saldırı yoktur." 193, "Onlar eğer güçleri yeterse sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada ve ahirette boşa gider. Onlar Cehennemliktirler ve orada devamlı kalırlar." (Fitne, savaş, anarşi din ve vicdan hürriyetine baskı demektir.) 217, "Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır. O halde kim tâgutu reddedip Allah'a inanırsa kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir." 206.

ÂL-İİMRAN SÛRESİ: "Allah nezdinde hak din İslâm'dır. Kitap verilenler, kendilerine ilim verildikten sonradır ki, aralarında kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah'ın âyetlerini inkâr edenler bilmelidirler ki Allah'ın hesabı çabuktur." 19, "Onların bu tutumları: Bize ateş sadece sayılı günlerde dokunacaktır. Onların vaktiyle uydurdukları şeyler de dinleri hakkında kendilerini yanıltmıştır." 24, "Göklerde ve yerdekiler ister istemez O'na teslim oldukları halde onlar (ehl-i Kitap), Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar? Halbuki O'na döndürüleceklerdir." 83, "Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır." 85.

NİSÂ SÛRESİ: "Yahudilerden bir kısmı kelimeleri yerlerinden değiştirirler dillerini eğerek, bükerek ve dine saldırarak (Peygambere karşı) İşittik ve karşı geldik", "dinle, dinlemez olası", "râinâ" derler. Eğer onlar "İşittik ve itaat ettik dinle ve bizi gözet" deselerdi şüphesiz kendileri için daha hayırlı olacaktı. Fakat küfürleri (gereği kabul etmemeleri) sebebiyle Allah onları lânetlemiştir. Artık pek az inanırlar." 46. "İçlerinde doğru olarak kendini Allah'a veren ve İbrahim'in, Allah'ı bir tanıyan dinine tabi olan kimseden dince daha güzel kim vardır? Allah İbrahim'i dost edinmiştir." 125, "Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler, Allah'a sımsıkı sarılıp dinlerini (ibadetlerini) yalnız onun için yapanlar başkadır. İşte bunlar (gerçekte) mü'minlerle beraberdirler ve Allah mü'minlere yakında büyük mükâfat verecektir. 146,"

MÂİDE SÛRESİ: "Bugün kâfirler, sizin dininizden (onu yoketmekten) ümit kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün size dininizi ikmâl ettim, üzerinize nîmetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim." 3, "Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki Allah, sevdiği ve kendisini seven mü'minlere karşı alçak gönüllü (şefkatli) kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiç kınayanın kınamasından korkmazlar (hiçbir kimsenin kınımasına aldırmazlar) Bu, Allah'ın dilediğine verdiği lütufdur. Allah'ın lütfu ve ilmi geniştir." 54, "Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alay ve oyun konusu edinenleri ve kâfirleri dost edinmeyin. Allah'tan korkun; Eğer mü'minler iseniz." 57, "De ki; Ey kitap ehli! dininizde haksız yere haddi aşmayın daha önceden sapan bir çoklarını saptıran ve yolun doğrusundan uzaklaştıran bir topluma uymayın." 77.

EN'AM SÛRESİ: "De ki: Şüphesiz Rabb'im beni doğru yola, dosdoğru dine, Allah'ı birleyen İbrahim'in dinine iletti. O, ortak koşanlardan değildi." "O'nun ortağı yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben müslümanların ilkiyim." 161-163.

A'RAF SÛRESİ: "De ki: Rabb'im adaleti emretti. Her secde ettiğinizde yüzlerinizi O'na çevirin ve dini yalnız Allah'a has kılarak O'na yalvarın. İlkin sizi yarattığı gibi (yine O'na) döneceksiniz. 29, "O kâfirler ki, dinlerini bir eğlence ve oyun edindiler de dünya hayatı onları aldattı. Onlar, bu günleriyle karşılacaklarını unuttukları ve âyetlerimizi bile bile inkâr ettikleri gibi biz de bu gün onları unuturuz." 51.

ENFÂL SÛRESİ: "Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! (İnkara) son verirlerse şüphesiz Allah onların yaptıklarını çok iyi görür." 29, "O zaman münafıklarla kalplerinde hastalık bulunanlar, (Sizin için), "Bunları dinleri aldatmış" diyorlardı. Halbuki kim Allah'a dayanırsa bilsin ki Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir. (Kendisine güveneni üstün ve galip kılacak O'dur. Yoksa orduların sayı ve teçhiz at üstünlüğü değildir.) 49, "Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavim aleyhine olmaksızın (o müslümanlara) yardım etmek üzerinize borçtur. Allah yapacaklarınızı hakkıyla görmektedir." 72.

TEVBE SÛRESİ: "Fakat tevbe edip, namaz kılar ve zekat verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdir. Biz, bilen bir kavme âyetlerimizi açıklıyoruz 11, "Eğer antlaşmalardan sonra yeminlerini bozarlar, ve dininize saldırırlarsa, küfrün önderlerine karşı savaşın. Çünkü onlar yeminleri olmayan adamlardır. (Onlara karşı savaşırsanız) umulurki küfre son verirler." 12, "Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın. 29, "O Allah müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün din denilen inançlara üstün kılmak için Resûlünü hidayet ve hak din ile gönderendir." 33, "Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah'ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup bunlardan dördü haram aylarıdır. İşte bu doğru hesaptır. O aylar içinde (Allah'ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle topyekûn savaşıyorlarsa siz de onlara karşı topyekün savaşın ve bilin ki, Allah (kötülükten) sakınanlarla beraberdir." 36,

"Mü'minlerin hepsinin toptan sefere çıkmaları doğru değildir. Onların her kesiminden bir gurup dinde (dinî ilimlerde) geniş bilgi elde etmek ve kavimleri (savaştan) döndüklerinde onları ikaz etmek için geride kalmalıdır. Umulurki sakınırlar." 122.

YÛNUS SÛRESİ: "Sizi karada ve denizde gezdiren O'dur. Hatta siz gemilerde bulunduğunuz, o gemiler de içindekileri tatlı bir rüzgarla alıp götürdükleri ve (yolcular) bu yüzden neşelendikleri zaman o gemiye şiddetli bir fırtına gelir çatar, her yerden onlara dalgalar hücûm eder ve onlar çepeçevre kuşatıldıklarını anlarlar da dini yalnız Allah'a halis kılarak: "Andolsun eğer bizi bundan kurtarırsan mutlaka şükredenlerden olacağız" diye Allah'a yalvarırlar." 22, "Ve (bana) hanîf (Allah'ın birliğini tanıyıcı) olarak yüzünü dine çevir, sakın müşriklerden olma, diye (emredildi.)" 105.

"Allah'ı bırakıpta taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı bir takım isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında her hangi bir delil indirmemiştir. Hüküm sadece Allah'a aittir. O size kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler." (Yusuf 12/40.

"Göklerde ve yerde ne varsa onundur, dinde O'nundur. O halde Allah'tan başkasından mı korkuyorsunuz." Nahl 52).

"Allah uğurunda hakkını vererek cihad edin. O, sizi seçti: din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi babanız İbrahim'in dininde (de öyleydi) Peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, O, gerek daha önce (gelmiş kitaplarda), gerekse bunda (Kur'ân'da) size "müslümanlar" adını verdi. Öyleyse namazı kılın! zekatı verin ve Allah'a sımsıkı sarılın. O, sizin mevlânızdır. Ne güzel mevlâdır, ne güzel yardımcıdır! "Hac Suresi 22/78)

"Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun." Nur 24/2)

"O gün Allah onlara gerçek cezalarını tastamam verecek ve onlar Allah'ın apaçık gerçek olduğunu anlayacaklardır." Nur 24/25)

"Gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O'na has olarak, (ihlasla) Allah'a yalvarırlar. Fakat onları sâlimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah'a) ortak koşmaktadırlar." Ankebût 29/65)

RUM SÛRESİ: "(Resûlüm!) Sen yüzünü hanîf olarak dine, Allah insanları hangi fıtrak üzere yaratmış ise ona çevir. Allah'ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğru din budur, fakat insanların çoğu bilmezler. 30,

"Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan (olmayın-bunlardan) her fırka kendilerinde olan ile böbürlenmektedir." 32,

"Allah katında dönüşü olmayan bir gün (kıyâmet günü) gelmeden önce yönünü gerçek dine çevir! O gün (insanlar) bölük bölük ayrılacaklardır." 43. "Dağlar gibi dalgalar onları kuşattığı zaman, Allah'a has kılarak (ihlasla) O'na yalvarırlar. Allah onları karaya çıkararak kurtardığı vakit içlerinden bir kısmı orta yolu tutar. Zâten bizim âyetlerimizi, ancak nankör hainler bilerek inkâr eder." (Lokman 31/32)

"Onları (evlât edindiklerinizi) babalarına nisbet ederek çağırın, Allah yanında en doğrusu budur. Eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, bu onları din kardeşleriniz ve görüp gözettiğiniz kimseler olarak kabul edin. Yanılarak yaptıklarınızda size vebal yoktur: fakat kalplerinizin bile bile yöneldiğinde günah vardır. Allah bağışlayandır, esirgeyendir." (Ahzap 33/5)

"(Resûlüm) Şüphesiz kitabı sana hak olarak indirdik. O halde sen de dini Allah'a has kılarak (ihlâs ile) kulluk et." Zümer 39/2)

"De ki; Bana, dini Allah'a halis kılarak O'na kulluk etmem emrolundu." (Zümer 39/11). "De ki; Ben dinimde ihlâs ile ancak Allah'a ibâdet ederim." (Zümer 39/14)

"Haydi kâfirlerin hoşuna gitmese de Allah'a, Allah için dindar ve ihlaslı olarak dua edin!" Mümin 40/14)

"O daima diridir, O'ndan başka Allah yoktur. O halde dinde ihlaslı ve samimî kişiler olarak O'na dua edin. Her türlü övgü âlemlerin Rabb'i Allah'a mahsustur." (Mü'min 40/65)

"Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye Nuh'a tavsiye ettiğini, Sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Mûsâ'ya ve İsâ'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı. Fakat kendilerini çağırdığın bu (din), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah dilediğini kendisine (Peygamber) seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir." (Şûrâ Sûresi/ 42/13)

"Yoksa onların, Allah'ın izin vermediği bir dini getiren ortakları mı var. Eğer erteleme sözü olmasaydı, derhal aralarında hüküm verilirdi. Şüphesiz zalimlere can yakıcı bir azap vardır." (Şûrâ 42/21)

"Mensuplarının din dediği bütün inançlardan üstün kılmak üzere, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderen O'dur. Şâhit olarak Allah yeter." (Fetih Sûresi 48/28)

"Allah, sizinle din uğurunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz. Çünkü Allah adaletli olanları sever." (Mümtahine Sûresi 60/8)

"Allah, yalnız sizinle din uğurunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa zâlimler onlardır." (Mümtahine 60/9)

"Müşrikler istemeseler de dinini, din denilen bütün inançlara üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak ile gönderen O'dur." (Saf 61/9) "Hayır! Bütün bunlara rağmen siz yine de dini yalanlıyorsunuz. Şunu iyi bilin ki üzerinizde bekçiler, değerli yazıcılar vardır, onlar yapmakta olduklarınızı bilirler." (İnfitar Sûresi 82/9, 10, 11, 12)

"Artık bundan sonra din (ceza günü manası da verilmiştir.) konusunda seni kim yalanlayabilir?" (Tîn Sûresi 96/7)

"Halbuki onlara ancak, dini yalnız O'na has kılarak ve hanifler olarak Allah'a kulluk etmeleri, namaz kılmaları ve zekât vermeleri emrolunmuştu. Sağlam din de budur." (Beyyine Sûresi 98/5)

"Dini yalanlayanı gördün mü?" (Mâun Sûresi 107/1)

"Sizin dininiz size, benim dinim banadır." (Kâfirûn Sûresi 109/6)

"Allah'ın yardımı ve zaferi gelip de insanların bölük bölük Allah'ın dinine girmekte olduklarını gördüğün vakit Rabbine hamdederek O'nu tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir. (en-Nasr Sûresi 110/1,2,3)

Kur'ân-ı Kerim'de "CEZA GÜNÜ" manasında olanlar "YEVMÜ'd-Dîn" olarak geçenler hariç olak üzere "DİN" Kelimesinin geçtiği bütün âyetlerin meallerini yukarıya almış bulunuyoruz. Ehl-i İlimce görüleceği gibi tüm bu mukaddes-İlâhî metinlerde din, müfred (tekil) olarak geçmektedir. "Dinler demek olan" "EDYAN" İslâm'ın esas iki kaynağı olan âyet ve hadis gibi mukaddes metinlerin hiçbirisinde geçmemektedir. Çünkü dinler yok, Allah'ın bir dini var, o da Yüce İslâm Din'idir. Hazret-i Âdem aleyhissalât vesselâm Efendimizle başlayan ve âlemlerin şerefine yaratıldığı, Hâtemü'l-Enbiyâ-i ve'l-Mürselîn Hazret-i Muhammed-Mustafa Sall'allâhu aleyhi ve sellem Efendimizle nihayet bulunan Peygamber silsilesi'nin tamamı, kendilerine kitap veya sahife verilmiş olsun-olmasın, bütün Peygamberlerin insanlığa tebliğ ettikleri din, Allah'ın va'zettiği tek din, Yüce İslâm Din'idir.

Yukarıdaki âyet-i Kerimeler "Hak dinler, büyük dinler, semâvî dinler, İbrâhmî dinler" gibi safsataları yazanlara, konuşanlara ve böyle inanlara haptedici birer cevap olduğu gibi bilmeden bunlara âlet olanlara da ikaz edici ve öğreticidir...