28 Şubat Post-Modern Hükûmet Darbesi’nin sene-i devriyesinde, televizyon kanallarında ve daha pek çok mahfilde tartışmalar yapıldı. Bu tartışmalara girmeden, Türkiye’de, Hükûmet Darbe’lerinin oluş tarihlerine göre bir sıralama yapıp te’sirlerine de işaret etmek istiyoruz. 27 Mayıs 1960 Darbe-i Hükûmeti: Bu Askerî darbe, Emir-Komuta Zinciri içinde, ordu mensuplarının tamamının katıldığı bir darbe değildi. Ordu içinde, içlerinde fazla yüksek rütbeli subayların bulunmadığı bir cunta tarafından gerçekleştirilmiştir. Darbe sonrası, ayakların baş, başların ayak olduğu kısa bir dönem yaşanmıştı. Pek çok yüksek rütbeli subay ve general darbeye sonradan katılmış ve onay vermişti. Bu durumu gösteren bir örnek, İstanbul’da yaşanmıştı. 38 kişilik, kendilerine Millî Birlik Komitesi, unvanını verenlerden birisi, darbe’ye yüzbaşı rütbesiyle katılmış, Numan Esin, İstanbul’da tüm üst rütbeli generallerin katıldığı bir toplantıda, aralarında İstanbul Belediye Başkanlığı’na getirilen Orgeneral Refik Tulga, Zırhlı Tümen Komutanı, Tümgeneral Faruk Güventürk, -1960 yılı Ağustos ayı i’tibariyle Korgeneralliğe terfi ettirilmişti.- gibi üst rütbeli subayların da bulunduğu kalabalığa hitap eden Yüzbaşı Numan Esin salonda bulunanların tamamına, rütbe farkı filan göstermeden nutuk atıyor, diskur çekiyordu. Bir ara, Tümgeneral rütbesindeki General Faruk Güventürk Paşa bir şeyler söylemek istedi. Ayağa kalkıp kalabalık tarafından tam da duyulmayan ba’zı şeyler söylemişti. Bunun üzerine, Numan Esin gür bir sesle, “Paşa Paşa! Sus ve yerine otur, bu hususlara senin aklın ermez,” diye azarlamıştı. Emir ve Komuta düzeninde yapılmayan bu darbe sonrasında ordu için tasfiyeler gerçekleştirilmiş, Türk Ordusu’nun yetiştirdiği çok değerli komutanlar maalesef, tasfiye edilmişti. Devrin Genel Kurmay Başkanı, Orgeneral Rüştü Erdelhun Paşa diğer siyâsîler ve üst bürokratlarla birlikte Yassıada’ya tıkılmış, daha sonra da hapse mahkûm edilmişti. Bu darbe sonunda, Anayasa iptal edilmiş, TBMM’si kapatılmış, hükûmet ıskat edilmiştir. İhtilâl İdaresi tarafından kurulmuş düzmece bir mahkemede, siyâsî’ler, komutanlar, yüksek bürokratlar muhakeme edilmiş, Başvekil, Hariciye Vekili ve Maliye Vekili idam edilmiştir. İstisnalar hariç, milletvekilleri ve ba’zı yüksek seviyedeki bürokratlar Anayasa’yı ihlâl ve başka isnadlarla hapis cezalarına çarptırılmıştı. 12 Mart 1971 Muhtırası: 27 Mayıs 1960 Hükûmet Darbesi’nin asıl gâyesi, Millî Şef İsmet Paşa ve onun partisi CHP, Tek Parti Mütegallibe’yi bir daha gitmemek üzere iktidara getirmekti. Ne var ki, buna göre hazırlanan Anayasa, siyâsî partiler ve seçim kanunlarına ve psikolojik vasata rağmen, darbe sonrası ilk seçimde tek başına iktidar bile olamamıştır. Darbe sonrası ikinci seçimlerde (Ekim 1965) darbecileri mahkûm ettiği patinin devamı olan parti (Adalet Partisi) Anayasal ve Yasal bütün engellemelere rağmen tek başına ve kâhir bir ekseriyetle iktidar olmuştur. Aynı parti, bir sonraki 1969 seçimlerinde de yine kâhir bir ekseriyetle iktidar olmuştu. Bu dönem, siyâsî istikrarın ekonomiye ve sosyal hayatımıza ne kadar katkı verdiğinin bir örneğiydi. 1965-1971 döneminde, enflasyon ortalaması %5 iken, yılık kalkınma hızı %7 idi. Buna rağmen, 1961 Anayasası’nın boşluklarından yararlanan aşırı sol hareketler Türkiye’yi huzursuz ediyor, anarşi kudurtuluyor, istikrarsız bir ortam oluşturuluyordu. Demirel’in basiretsizliği yüzünden Adalet Partisi bölünmüş, içinden Milliyetçi-Muhafazakâr kanat parlamenterlerin kurduğu bir parti, Demokratik Parti kurulmuştu. Ordu da için için kaynıyordu. Devletin istihbarat örgütleri, sivil dikta taraflarıyla Ordu’nun içindeki Cuntacı’ların, Marksist-Leninist ve çok kanlı bir darbe’nin hazırlıklarını tespit etmişti. Devrin Kara Kuvvetleri Komutanı ile Hava Kuvvetleri Komutanlarının da, Selim Bey ve Yavuz Bey kod adlarıyla darbecilerin arasında olduğu tespit edildi. 09 Mart 1971 çok kanlı Marksist-Leninist darbesi, Genel Kurmay Başkanı Org.Memduh Tağmaç Paşa’nın vaziyete elkoyması sonucu, Kara Kuvvetleri Komutanı Org.Faruk Gürler ile Org.Muhsin Batur’un da emir ve komuta’ya dâhil olmasıyla 12 Mart 1971 Muhtırası verilmiştir. 12 Mart Muhtırası hem TBMM’sine hem de Hükûmete karşı verilmişti. TBMM’si kapatılmamış ve fakat Hükûmet Başkanı Süleyman Demirel şapkasını alıp, gittiği için hükûmet düşmüştü. Kadîm CHP’li Prof.Dr. Nihat Erim bir gecede tarafsızlaştırılmış, Adalet Partili, CHP’li bağımsız ve dışarıdan ba’zı kimselerin katıldığı acayip bir hükûmet kurdurulmuştu. Muhtıracıların Başbakanlığa getirdiği Prof.Dr. Nihat Erim, 1961 Anayasası için, “Bu elbise bu bedene bol geliyor,” diyerek, 1961 Anayasası’nın geniş hak ve hürriyetlerle alakalı maddelerinin değiştirilmesini talep etmiş, bu Anayasa’nın boşluklarından istifade ederek, geniş hürriyetlerden alabildiğine istifade etmek isteyenlere balyoz indirmişti. Bu dönem, müthiş bir istikrarsızlığa sebep olmuş ve Aziz Milletimizi ve Vatanımızı 12 Eylül 1980 Darbe-i Hükûmetine götürmüştür. Aslında, takvimlere girmeyen Darbeler Konolojisi’nde zikredilmeyen bir Muhtıra daha vardır; 21 Şubat 1980 Muhtırası... Bu Muhtıra, Türk Siyâsî Tarihine muhatabı olmayan Muhtıra olarak geçtiği için günümüzdeki değerlendirilmelerin dışında tutuluyor. 1979 kısmî senato ve boş bulunan milletvekillikleri seçimleri yapıldı. Bu seçimlerde, Adalet Partisi kullanılan reylerin %46,8’ini alarak, seçimi yapılan 50 Senatörlük’ten 33’ünü, ara seçimi yapılan 5 milletvekilliğinden tamamını kazanmıştır. 1977 seçimlerinde aldığı %36,9’luk rey nisbetini 10 puan birden artırmıştı. Buna mukabil, CHP’nin 1977 seçimlerinde aldığı %41,4’lük rey nisbeti %29,1’e düşmüştü. Bunun üzerine, CHP’nin 11’ler ve ba’zı bağımsızlarla birlikte kurduğu Ecevit Hükûmeti istifa etmek mecburiyetinde kalmıştı. Ecevit istifa etmekle iktifa etmedi, “Halkımızın desteği Adalet Partisi’ne teveccüh etmiştir. Bunun için hükûmeti Demirel ve Adalet Partisi kurmalıdır,” demişti. Bunun üzerine, 12 Kasım 1979 tarihinde Süleyman Demirel başkanlığında Adalet Partisi Azınlık Hükûmeti kurulmuş ve açıklanmıştı. Adalet Paritsi Azınlık Hükûmeti’ne, (MHP) Merhûm Alparslan Türkeş tam ve samîmî, (MSP) Necmeddin Erbakan, “kerhen ve kadayıf’ın altı kızarıncaya kadar” destek vermişti. Adalet Partisi Azınlık Hükûmeti, 1965-1971 Mart ayına kadar ki, Adalet Partisi hükûmetleri hariç, o yılların en başarılı hükûmetiydi. Ecevit hükûmetlerinin sebep olduğu kıtlık-yokluk ve anarşiyi ortadan kaldırmak için olağanüstü tedbirler alınmıştı. Meşhûr, 24 Ocak 1980 kararları alınmış, bu sayede yoklar varolmaya başlamış, anarşide nispî sükûnet te’min edilmişti. Tam bugünlerde Genel Kurmay Başkanı Org.Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Org.Nureddin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Org.Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Celal Eyicioğlu ve Jandarma Genel Komutanı Org. Sedat Celasun imzasıyla bir Muhtıra verilmişti. (Devam edeceğiz.)