26 Şubat Azerbaycan Hocalı’da katil Ermeni çetelerinin Azeri kardeşlerimizi hunharca katlettikleri katliamın, soykırımın 25inci yılı. O tarihte de aynen Kıbrıs’ta, Bosna’da olduğu gibi ABD ve Avrupa seyretmekle yetinmişti. 

Bilindiği gibi Azerbaycan Cumhuriyeti 1nci Dünya Savaşı sonlarında 28 Mayıs 1918’de kurulmuştu. Rusya’da ihtilalden sonra duruma hakim olan Kızıl Ordu 1920 yılı Nisan ayında Azerbaycan’ı işgal etmiş ve Azerbaycan SSCB’nin bir cumhuriyeti haline gelmişti. Kafkasya’da son iki yüz yıldır Türk-Rus savaşları ile yerinden yurdundan olan on binlere Anadolu kucak açmış, Güney Kafkasya’da Azerbaycan yanında Gürcistan ve Ermenistan SSCB içinde hayatiyetlerini sürdürebilmişlerdi. 

Soğuk savaş döneminin ardından Güney Kafkasya’da başlayan Gürcistan-Abhazya ve Azerbaycan-Ermenistan anlaşmazlıklarının altında şüphesiz Rusya vardı. İstikrar içindeki bir Güney Kafkasya, Rusya’nın uzun vadeli çıkarları ile uyuşmadığından Azerbaycan topraklarında, Dağlık Karabağ’da Ermeni iddialarını körüklüyordu. Nitekim 1988’de daha SSCB dağılmadan Azerbaycan-Ermenistan arasında çıkan Dağlık Karabağ anlaşmazlığını Sovyet yönetimi bastırmıştı. Çok geçmedi 25 Şubat 1992’de, Rusya’nın her bakımdan desteklediği Ermenistan Azerbaycan’a saldırdı. Bu saldırıda Ermeni saflarında Rus zırhlı birlikleri savaşıyordu. 

Ertesi gün Dağlık Karabağ bölgesinde silahsız savunmasız Azeri soydaşlarımızdan, çoğu kadın çocuk ve yaşlı olan 613’ü, bunların 56’sı da işkence sonucu şehit edilmiştir. Bu alçak saldırıda kaybolanlar arasında 155’inin akıbeti hala bilinememekte, ağır yaralanan 487 soydaşımız ancak bir başkasının yardımı ile hayatlarını sürdürebilmektedir. Ayrıca bir milyon kişi de evini, işini, aşını terk edip göçmen olarak ancak hayatlarını kurtarabilmişlerdir. 

20nci yüzyılın ikinci yarısında Kıbrıs’ta ve Bosna’da soydaşlarımızın uğradığı katliama, soykırıma Dağlık Karabağ’da Hocalı’da bir defa daha maruz kalmıştık. Bermutat medeni dünyadan hiç kimse ilgilenmemiş, Türkiye’nin çabaları da yetersiz kalmıştı. Ve bu arada Ermeniler Azerbaycan topraklarının %20’sini de işgal edivermişlerdi. 

25 yıldır Azeri soydaşlarımız yüzyıllardır yaşadıkları vatan topraklarına kavuşmanın gayreti ve çabası içindedirler. Geçen yıl Nisan ayı başlarında Ermenilerin başlattığı bir hudut çatışmasında Azerbaycan Ordusu Ermenileri atarak, 10-15 km’lik cephede avantajlı bir arazi kesimini ele geçirmişlerdi. Ben de o günlerde Azerbaycan’da idim. Bazı birlikleri ve garnizonları da ziyaret imkanım olmuştu. İşgal altındaki topraklarını kurtarmaya kararlı oldukları derhal fark ediliyordu. Allah yardımcıları olsun. 

Hocalı katliamında hayatını kaybeden kahraman şehitlerimize Ulu Tanrı’dan rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun. Kahraman ve yiğit gazilerimize sağlıklı uzun ömürler diliyorum. 

25 yılda büyük atılımlar yapan Azerbaycan’ın Türkiye ile ilişkilerini “İki devlet bir millet” şeklinde formüle ederek kalplerinizde yer eden ve tarihe mal olan, Azeri soydaşlarımızın Umum Milli Lideri Haydar Aliyev’i de derin bir saygı ile anıyorum. Mekanı cennet olsun. 

KIBRIS’TA RUMLARIN ENOSİS 

SAPLANTISI 

Geçen hafta GKRY Meclisinde, 1950 yılında ENOSİS yani Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı için yapılan halk oylamasının yıldönümünün, okullarda törenlerle anılması için bir karar alınmıştı. 

Karar, KKTC’de tepki ile karşılandı. Cumhuriyet Meclisi siyasi partilerin ortaklaşa hazırladığı bildiri ile söz konusu kararı kınadı ve GKRY Meclisince geri alınmasını talep etti. 

Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı da bu kararın geri alınması için hem GKRY hem de BM nezdinde girişimde bulunduğunu, yarın Anastasiadis’le yapılacak görüşmede sadece bu konuyu dile getireceğini açıkladı. 

Bu olay, Kıbrıs Rumlarının temel hedefinin Enosis olduğu kanaatinin en yeni ve en açık bir ifadesidir. 

Anastasiadis bu kararı onaylamayacağını açıklasa, Rumların Enosis saplantıları değişmiş mi olacak? 

Sayın Akıncı’nın, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın açıklamaları ile işaret ettikleri yeni süreci ilan ederek özellikle Türkiye’nin yetki alanına giren konulardaki tüm beyanlarını geri almasının, Annan Planı’nın gündemden çıkarılacağını açıklamasının ve çok gevşek bir federasyonun gündeme alınmasını ilanının uygun olacağı değerlendirilmektedir. 

Çok yüksek ve kutsal bir değer olan KKTC’ye, Kıbrıs Türklerinin dört elle sarılmalarının artık zamanıdır. Ve bu girişimin hem Türkiye kamuoyu, hem de Kıbrıs Türkleri tarafından destekleneceği dikkate alınmalıdır.