12’nci Cumhurbaşkanımızın seçimi için ortaya çıkan üç aday arasında zorlu bir seçim kampanyası başladı, olanca hızı ile devam ediyor. Eğer birinci turda adaylardan biri oyların yarısından fazlasını alırsa yeni Cumhurbaşkanımız 10 Ağustos’ta belli olacak. Aksi halde en çok oy alan iki adaydan biri ikinci turda Cumhurbaşkanı olarak ilan edilecek.
Şimdilik mahalli seçimler dikkate alındığında sonucu, Başbakan Erdoğan’la çatı aday olarak lanse edilen İhsanoğlu’nun alacağı oyların belirleyeceği aşikar. Seçim ikinci tura kaldığında da BDP ve HDP oylarının önemi artacak gibi gözüküyor. Ancak seçime katılım oranı ve belirlenen kamplar arasındaki oy transferinin sonuç üzerinde etkili olacağı da ortada.
Daha önce Cumhurbaşkanı TBMM tarafından seçildiğinden böyle kampanyalar yapılmamıştı. Şimdi bu kampanyada Türkiye’nin bütün meseleleri ortaya atılıyor ve daha da atılacak. 12 yıldır iktidarda olan Başbakan Erdoğan karşısındaki adayların bu kampanya için yeterli hazırlık zamanı bulamamış olmaları, bana göre O’nların en büyük handikapları.
Kampanyanın ilk günlerinde ortaya atılanlar, Cumhurbaşkanının tarafsızlığının farklı yorumlandığını ortaya çıkardı. Bu anlayış farkının önümüzdeki kampanya günlerinde ve Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde hiç gündemden düşmeyeceğe benziyor.
Konuya Güneri Civaoğlu Milliyet’teki sütununda yer verdi. Ben de Civaoğlu’nun bu makalesinin ilgili bölümünü kısaltarak aşağıya aldım.
“Başbakan Erdoğan ‘Tarafsız Cumhurbaşkanı olmam’ demiş. Doğru mu, yanlış mı, başı sonu kırpılarak anlamı kaydırılmış mı bilemiyorum.
Eğer bu söylem lafsıyla gerçekse burada Anayasa ile karşı karşıya geliyor.”
Anayasanın 101’inci maddesinde yazılı Cumhurbaşkanı yemininin ilgili bölümünü makalesine alan ve Anayasa’nın Cumhurbaşkanına tarafsızlık zorunluluğu getirdiğini ifade eden Civaoğlu devam ediyor:
“Cumhurbaşkanı çizilen görev çerçevesinin ve tarafsızlık gibi şartların kırmızı çizgisini aşarsa ne olur?
Anayasaya göre bunun müeyyidesi yok.”
Cumhurbaşkanlarının icraatları için Anayasa Mahkemesi dahil hiçbir yargı merciine başvurulamayacağının belirtildiği makalede, 12 Eylül’den beri hiçbir Cumhurbaşkanı tarafından bu kırmızı çizgilerin aşılmadığına da işaret edilmiş.
Kampanya müddetince bu konu enine boyuna tartışılacak olsa da kanunun, seçimden sonra yeni Cumhurbaşkanımızın tavrı ve icraatı ile belirlenebileceği ortadadır. Bekleyip göreceğiz.