BU BİDA’T’DIR, “MUHTEREM EFENDİM!“
“ Muhterem Efendim. Berâ’et Kandili münasebetiyle, Kurbanlar keseceğiz. Bu Kurbanlarımızı öncelikle Peygamber Efendimiz salla’llâhu aleyhi ve selem, niyetine, Depremde şehid olan din kardeşlerimizin ruhlarına hediye olması niyetiyle, Şahsımız ve ailemizin her türlü bela ve musîbet’lerden muhafazası niyetiyle, işimiz ve iş yerimiz her türlü belalardan muhafazası ve bereketinin artarak devam etmesi niyetiyle, Ülkemiz ve Milletimizin her türlü belalardan muhafazası niyetiyle, kurban kestiriyoruz.
Kurbanı’nı paylaş, Mevla’ya yakınlaş... Bir hisse, 3000 TL., bir pay, 300 TL. Desteklerinizi bekliyoruz, Efendim...”
Evveliyyetle, sarâhaten tebarüz ettirmik isterim, ki,Kurban,(vacib, nezir,nafile olmak üzere,) kulları Allah’a yaklaştıran, “Tekarrubu ile’llâh,” olan çok mühim bir ibadettir. “ Sadaka,belayı def’eder, ömrü uzatır,” hadis-i Şerif’i mucibince bela ve musibetlerin def’i için, imkanı olanların, fakirler için sadaka olmak üzere, sık sık, nafile kurban kesmeleri, keffaretü Zünup için Allah için kat akıtmaları,( kurban keserek) tavsiye olunmuştur.Ancak, bu ibadet şer’i Şerife, Sünneti Resûl’e mutabık, bid’ata tevessül edilmeden yerine getirilmelidir.
İstismarların en fenası, hâşâ! müslümanları Allah’ın ve Resûlü’nün adıyla aldatmak, istismar etmektir.” Peygamber Efendimizin ruhu için kurban keseceğiz,” denildiğinde elbette, akan sular durur, buna kim i’tiraz edebilir?
“ Muhterem Efendim,ne asr-ı Saâdet’de, ne mütekaddimîn ümmette ve ne de, Tarîkat-i Nakşibendiyye-i aliyye’de böylesine bir kurban adeti vardır.Bu satırların Muharriri,67 yıldan beridir, bu Kervan’ın topal Kıtmîri’yim.Ne Hazreti Üstaz’ımızı zamanında ve ne de müteakaddimîn ağabeyler zamanında böylesine bir kurban ibadeti vardır.Asr-ı Saâdet’de, tevâlî eden ehl-i Sünnet asırlarında olmayan, sonradan ihdas edilen her şey bidat’dir.” Ümûr’un( işlerin, tatbîk edilenlerin en şerlisi, sonradan ihdas olunanlardır.Sonradan İhdas olunan her şey, bid’attir, her bid’at dalâlettir,her dalâlet de cehenneme götürür.
Kurban Bayram’ının ilk üç gününde, nisaba malik olan, dinen zengi kabul edilen, müslümanlara, kadın-erkek kurban kesmek vacibdir.Kurban kesmenin vacib olması, müçtehidlerin delil değerlendirmesi noktasındandır, yoksa, mükelefler bakımından, amelen, farz’dır.
Nisap miktarı, Kurban Bayramının ilk üç günü içinde, 20 miskal= 85 gr. Saf altın karşılığı, nakit,Lira, döviz veya Ticârî Meta’(mala) sahip olmasıdır.
Nezir,( Adak) Kurbanı) herhangi hayırlı bir iş için, “ Şu dileğim olursa, Allah rızası için bir kurban keseceğim,” diye adak’ta bulunan müslümanlara da dileğinin yerine gelmesiyle kurban kesmesi vacibtir.
İmkanı olanların, kendilerine vacib olmadığı halde, tasadduk maksadıyla kestiği kurbanlar, nafile kurbanlardır. Gerek vacib, gerek, nezir(aoak) ve gerekse nafile kurban olsun, Kurbanlık hayvanlar ve kurban kesecek mükellefler için, şer’an ve fıkhen aranan şartlar aynıdır, herhangi bir değişiklik arzetmiyor. Kurban olarak kesilecek hayvanlarda, küçükbaş, keçi ve koyunda, belli kusurlardan arî,bir yaşını doldurmuş olmak şarttır. Koyun- kuzu’da, 6 ayını doldurmuş, bir yaşında gibi gösterene kuzular kurban olarak kesilebilinir.Büyükbaş hayvanlarda, sığırlarda iki yaşını, develerde ise, beş yaşını doldurmuş olmak şarttır.
Kurban kesmek isteyenler için, vacib, nezir, nafile farkr etmeksizin, keçi ve koyun cüssesi ne olursa olsun, ancak bir kişi kurban edebilir.Sığır ve devede a’zamî, yedi olmak üzere, birden yediye kadar kişi hepsinin niyeti kurban olmak şartıyla hissedar olabilirler. İçlerinden birisinin, “ Benim niyetim, kurban değil,ben et için bu hayvana ortak oluyorum,” demesi halinde, artık bu hayvan kurban değil, et için kesilmiş kasaplık bir hayvan hükmündedir.
Talep’te, hisse ve paydan bahsedildiğine göre, belli ki, düşünülen, küçükbaş bir hayvanın kurban edilmesi değil, a’zamî, yedi kişinin hissedar olabildikleri büyükbaş bir hayvanın kurban edilmesidir.Hoş, birisi,Arapça kökenli, hisse ile, farsça kökenli, pay aynı şeyi ifade ediyor, fakat, rakamlar farklı... 3000 TL. hisse belli, ki, büyükbaş bir hayvan’ın 1/ 7’sidir. 3000X7=21000 TL.günümüzde, 21 bin TL.’ye, bırakınız, büyükbaş bir hayvanı, cüsseli bir koç bile alınamaz.
Farz-ımuhal, 21000 TL.’ye büyükbaş bir kurbanlık alındı, pay’lar 300 TL. ise, 21000= 300= 700 pay eder. Büyükbaş bir hayvanı ancak, yedi ortak hissedar olabilecekken,70 kişi paydaş oluyor,ki. Bu kurban olmaz, 70 kişinin 300’er yüz lira vererek aldıkları ve et için kestikleri bir hayvan olur.
“ Muhterem Efendim,” bu yolun temeli ihlas ve samimiyyettir. Dürüst olacaksınız, samîmî olacaksınız. Dolambaçlı yolardan değil, doğrudan kardeşlerimiziden teberru’ yardım isteyeceksiniz.Doğrudur, ihtiyaçlar büyük,Milletimizle, Halkımızla irtibatı keskiğiniz için, dışardan yardım alamıyorsunuz, her yurtta- kurs’ta taülebe sayısından çok hoca var, her yurtta en az, beş olmak üzere, yer yer, yirmi yirmi beş hoca var, bunların maaş’ları,( her ne kadar asgarÎ ücret bile verilmiyorsa da, yine de bir yekûn tutuyor, evli olanların ev kiraları, makam aracı masrafları. Bu miktarlar, kermesler, hemen hemen, her hafta tertip edilen “ Lezzet Günleriiyle,” karşılamak mümkün değildir.
“Efendim, biz bu kurbanları talebe için talep ediyoruz,” diyebilirsiniz.O zaman size sorarlar. Kurban bayramlarında ba’zı bölgelerde, sucuk imali için Ticarî kuruluşlara niçin veriyorsunuz? Derin dondurucularda muhafaza ederek, ihtiyaç halinde yemeklere ilave etseniz olmaz mı?
Diyordunuz ki, Kurban bayramında yurtlara-kurslara o kadar çok kurban, kurban eti bağışlanıyor,ki talebe artık, etli yemeklerden tiskinir oldular, onun için fazla etleri bir şekilde değerlendiriyoruz...
Müceddid’in Evladı olduğu iddiasındakilerin bu kabil bid’atlara tevessül etmemesi gerekmez mi?!...
.