İMAM-I RABBÂNÎ EVLÂDI AVRUPA’DA!..
Merhum, Mehmed Arıkan ile Kâmil Denizolgun Almanya’dan dönünce, Merhum, Beyağabey, Kemal Kacar Bey, o yıllardra, Hafta için günlaerde Adapazarı’nda, Güneş Kiremit Fabrikasında, Hafta sonlarını İstanbul’da geçirirdi. Pazartesi sabahları, Mototren ile Adapazı, Arifeye gider, Cuma akşamları, yine, Mototrin ile, Arifiye’den, İstanbul’a, Haeydarpaşa’ya dönerlerdi.Cum’a günleri ta’til edildiği için, Bendeniz Cum’a akşamları, Tekâmül devre aralarında, Ramazan ve Kurban Bayramlarında, Kısıklı’daki Ziyarethanede kalırdım. Cum’a akşamı, Ziyarethane’nin müdavimleri dışında, Merhum, Kâmil Denizolgun ve Merhum, Mehmed Arıkan da vardı.
Merhum, Beyağabey, Kemal Kacar, mu’dat olduğu üzere, sohbete,” Yediğiniz, içtiğiniz size kalsın, gördüğünüzü yaşadığınızı anlatın beakalım,” buyurdu. Anlattıkları, heyecan vericiydi.Gurbetteki işçilerin ma’nevî açlık ve susuzluklarını, heyecanlarını,taleplerini anlattılar. Hoca Nureddin Memangânî’nin be- tahsis selamlarını v e taleplerini tebliğ ettiler. Her Eyalette işçiler, Hayimlerde mescidler oluşturmuşlar, işciler arasında Kur’ân-ı Kerimi yüzünden okuyabilen, Zarûrat-ı Diniyye hakkında az-çok bilgisi olanlar, imamlık yapıyor, vakit namazlarını hayım’larda oluşturdukları mescidlerde kılıyorlardı.
Vâki’ da’vetler üzerine, Almanya’ya ilk hocalar gönderilmeye başlandı. İlk gönderilen hoca’lar, hepsi de Tekâmül me’zunu, rantabl, diksiyonu düzgün, hitabet kabiliyyeti olan, aralarında, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, 1963 yılı’nın ilk aylarında açtığı, müftülük, v aiz’lik imtihanlarını kazanmış olanranı da bulunduğu hoca’lardı. İlk giden hoca’lar, tebliğ, irşad, ihda ve tecdid v azifelerini Hayım’larda yapıyorlardı. Hayımlar civarında mescidler açıldı, daha sonrakie yıllarda, Türk İşçiler, eski kilise’leri satın alarak cami ve mescid’e dönüştürdüler. Böylece, “ İslâm Kültür Merkezleri’”nin Temelleri atıldı.
Almanya’nın bütün Eyalet’leriunde, İslâm Kültür Merkez’leri vasıtasıyla, teblbiğ, irşar, ihda ve tecdid vazifesi devam ederken, Avrupa’nın diğer ülkelerindeki Türk İşcileri de harekete geçtiler, sonraki yıllarda, Avrupa’nın bütün ülkelerinde İslâm Kültür Merkezleri faaliyyete geçmiş, Avusturalya ve A.B.D’, de, tebliğ, irşad, ihda v e tecdid hizmet’leri yaygınlaştırılmıştı...
Almanya ve civar Avrupa ülke’lerinde, irşad, ihda, tebliğ ve tecdid mühacir’lerine, Merhum, Hoca, Nureddin Nemangânî, İngiltere’de, Merhum, Mehmed Bölükbaşı, Amerika’da, Merhum, Hafız, Burhan Satar ensarlık vazifesini deruhte etmişlerdi. Kendilerini, rahmetle, minnetle ve şükranla yad ederim.
İmam-ı Rabbânî Evladı’nın Avrupa, Amerika ve Avusturalya Kıt’a’larında başlattığı, irşad, ihda, tebliğ ve tecdit hizmetlerine zaman içinde, Memleketimizin diğer ma’nevî Dinamik’leri de dahil olmuşlardır. Merhum, Mahmud Efendi’nin ( Mahmud Ustaosmanoğlu), talebe ve ta’kipcileri,” Ağrı Dağı Kadar Türküz, Süphan Dağı Kadar Müslümanız,” diyen, Türklük şuuru ve gururuyla, İslâm ahlak ve meziyyetlerini mezc eden, Ülkücü Kardeşlerimiz, Merhum, Mehmed Zahid Kotku Efendi’nin talebe ve müntesipleri, daha doğrusu, Türkiye’mizdeki Ehl-i Sünnet ve’l- Cemaat mensubu bütün guruplar, hizmet kervanı’na dahil olmuşlardır. Merhum, Mehmed Zahid Kotku’nun, damadı da olan, Merhum, İlahiyatçı Profesör, Esa’d Çoşan Hocaefendi, İrşad, ihda, tebliğ ve tecdid vazifesi sırasında, Avusturalya’da elim bir trafik kazası sonucu şehid düşmüştü. Türkiye’mizde, vesayetçi, derin devletin emsalsiz zulmü karşısında, İngiltere’de Münzevî, sürgün hayatı yaşamakta olan, Merhum, Kadir Mısıroğlu, ( Kadir Ağabey) Almanya’ya geçmiş, burada,kendilerine ,” Millî Görüşcüler,” diyen, camia ve cemaati örgütlemiş, “ Helâl Gıda”’ya ulaşım konularında teşebbüslerde bulunmuş, emsalsiz hizmetler v ermişti.
1950li yılların sonlarında, onbinlerce kişi, ekmeğini kazanmak için, öncelikli olarak Almanya’ya, daha sonraki yıllarda Avrupa’nın muhtelif ülke’lerine gönderilmişti. Mantık, Halkımızın ta’biriyle,” “ Saldım Çayıra, Mevlâk Kayıra,”Bu insanlar, gittikleri ülke’nin dilini bilmiyor, adet ve gelenkeklerinin yabancısı, hepsinden de önemlisi din birliği yok. Haram, helâl münasebiti, Dinî ve ma’nevî boşluk. Bütün camia ve cemaatlerden önce, Devletin Resmî Dinî Müessesesi, Diyanet İşleri Başkanlığı harekete geçmesi gerekirken, ma’alesef, Devletin Kurumu geç uyandı.Ama, zararın neresinden dönülürse kâr’dır.Artık,Avrupa’da, Amerika’da, Avusturalya’da ve dünya’nın bütün kıt’a’larında, diğer camia ve cemaatlerin yanında, Devletin Resmî Kurumu, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın mensupları da, tebliğ, ihda ve irşad vazifesini yapıyorlar.
Çok şükür, Günümüzde, dünya’nın bütün kıt’a’larında, Antartika’da bile, Ezan-ı Muhammedî okunuyor Cum’a Namazı kılınıyor...