ÇANAKKALE YİNE GEÇİLEMEDİ!...
“ Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men’eden bir topluluk ( ümmet) bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.” ( Âl-i İmran /3 /104)
( Müfessirler bu âyetin emri uyarınca müslümanlar içinde iyiliği emr’eden kötülükten alıkoyan bir içtimâ-î kontrol müessesesinin bulunmasının farz-ı kifaye olduğunu belirtmişlerdir, ancak, bu görevi üstlenen kişilerde görevin iyi ve hakkaniyyete uygun olarak yerine getirilmesini mümkün kılacak ba’zı şartların bulunması gerektiğine de işaret etmişlerdir.)
“ Siz insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emr’eder, kötülükten men’eder ve Allah’a inanırsınız. Ehl-i Kitap da inansaydı, kendileri için çok iyi olurdu. ( Gerçi) içlerinden iman edenler var, ( fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır.” ( Âl-i İmran / 3/ 110)
( Bu âyetin müslümanlarla ilgili ilk kısmı, ba’zı alimlerce, içmâ-i ümmetin İslâm Dini’nin hüküm kaynaklarından birisi olduğunu gösteren deliller arasında zikretmişlerdir.)
“ Benim Ümmetim, şu Ümmet, Allah’ın rahmetine mazhar olmuş bir ümmettir; Onlar üzerine ahirette azap olmayacaktır. Onların azabı, dünya’da, fitneler, zelzeleler,( depremler) cinayetler ve belalar... ( Tabarânî, Ebû Musa’dan rivayet etmiştir.)
Millet’lerin, kavimlerin ve ümmet’lerin tarihlerinde dönüm noktaları vardır; Mekke’nin ve Tâif’in fethi, Ümmet-i Muhammed için, Yüce İslâm Dini için bir dönüm noktasıydı. Mekke’nin feth’ine kadar, İslâm ve müslümanlar garip durumdayken, Meikke’nin Feth’inden sonra İslâm Güneşi, henüz daha Hicrî Birinci asır sona ermeden etraf-ı alem üzerine doğmuştu.
Kostantıniyye’nin ( İstanbul’un) Fethedileceğini, mu’cize olarak Peygamber’imizin haber vermesi üzerine, İstanbul bir Kızılelma haline gelmiş Yezid bin Muaviye radiya’llâhu an Kumandasındaki Arap Ordusu, Osmanlı Devlet-i aliyye’miz dahil pekçok ordular tarafından muhasara edilmiş olmasına rağmen, Kostantıniyye’nin fethi, Kostantaniyye’nin İslâmbol- İstanbul haline getirilmesine, Ebû’l- fethi ve’l-Megâzî, Fatih Gâzî Sultan Muhammed Han Hazretleri ve onun, “ Ni’me’l- Ceyş,” medhine mazhar, Osmanlı Ordusu müyesser, muvaffak olmuştur.
İstanbul’un fethi, Dünya tarihinde, bütün insanlar için ve bi’lhassa, Osmanlı Devlet-i aliyye’miz ve elbette Cumhuriyetimiz için de bir dönüm noktası olmuş, bir devrin kapanması ve yeni bir devrin açılması olmuştur.
18 Mart 1915 Çanakkale Zaferimiz, Aziz Milletimiz ve bütün İslâm alemi için bir dönüm noktasıydı. Düvel-i Muazzama denilen, Batı’lı, bütün ehl-i Salîp ülke’ler, devrin ölüm ve ateş saçan, devrin en tehlikeli silahlarıyla Çanakkale Boğazı’na kadar geldiler ve bütün güçreriyle saldırdılar. Kur’ân-ı Kerim’de geçen En güçlü ve kuvvetli demek olan, İsrairoğlarındaki “ Calûd,” ‘dan ilham ile, İngiliz’ler devrin en büyük zırhlısına “ Gdlyad,” adını vermişlerdi.. Etrafı cehenneme çeviren, ateş kusan bu dev zırhlı da Çanakkale önlerindeydi.Aziz Türk Milleti, Yahya Çavuş, Seyid Onbaşı şahsında temsil edilen, Müslüman- Türk Milleti, iman dolu sinesini siper ederek, bu hayasızca akınları durdurmuştur. Seyid Onbaşı’nın sırtladığı, 360 kg. Top Mermisi, namluya sürülmüş, top ateşlenmiş, İngiliz’lerin o muazzam “Golyad,”’ ları, Çanakkale Boğazının karanlık sularına gömülmüştü.Çanakkale geçilmiş olsaydı, Haçlı Devletler, Haçlı orduları,Ortadoğu, Arap Yarımadası, Kafkasya, Türk İlleri ve Mağrib İslâm Ülkeleri, bütünüyle işgal edilecek, Hafazan Allah! Mukaddes Şehir’lerimiz, Mekke ve Medine de işgale uğramış olurdu.
Ehl-i Salîp devletler, doğrudan. Cepheden hücum etmekle, iman dolu sinesini siper eden, Aziz Türk Milleti’ni mağlup edemediğini- edemeyeceğini anladığı için, içimizdeki, vatan haini, din düşmanı işbirlikçileriyle müştereken hareket etmeye başladı. 15 Temmuz 2016’ da, bu sefer, içimizdeki, asker, bürokrat hainlerle, ba’zı partilerle, P.K.K, F.E.T.Ö. Terör örgütleriyle birlikte, Milletimizi bölmek parçalamak, Vatanımızı işgal teşebbüsünde bulunmuşlardır. İstikbaline, istiklaline, ezanına, bayrağına sahip çıkan Aziz Milletimiz, Milletimizden çalınarak, Milletimizin kalbi, T.B.M.M.’ sini Külliyeyi, Çankaya Köşkünü bombalayan alçaklara karşı, tıpkı, Çanakkale’de olduğu gibi sinesini siper ederek püskürtmüş ve Çanakkale’nin geçilmez olduğunu bir kerre daha bütün dünya’ya göstermiştir...