ZARÛRÎ  CEVAPLAR ( 2 )

“ Ağabeyimiz’in  bize  tebliğ  ettiği  kararlar, Divân-ü ‘s- Salihî’nde  alınan  kararlardır.”

Hâşâ! Sümme,sümme  hâşâ!  Ve  Kellâ!.. Divânü’s-Salihîn  ve  Meşhed-i A’zam, ruhlar  aleminde tecelli  ve cereyan eden  hususlarlardır. Ruhlar  alemindeki  Ervah ile  irtibat ise,  ancak, Sahibizaman,Mürşid-i 

Kâmil  ve  Mükemmil,  Medar  Mürşid  ve  Müceddid  ile,  onun  zahirî  ve  cismanî  tasarruf  yıllarında, beraberce  iştirak  ettikleri,  Ricâl-i  Ma’neviyye tasarruflarında, Sahibizaman’ae  Şehadeti  Adl  ile  şahidlik etmiş,Velayet-i  Kübra  ve  velayet-i  Ulya  mertebelerini  ihraz etmiş  bulunan  veliler  tarafından kurulabilinir. Hâşâ! Divânü’s-Salihîn’deki  Ervah  ile  irtibat  halinde olduğunu,  onlardan  emirler  aldığını  iddia  ettikleri  kişinin, müktesebatıa  nedir? Yaşı başı müsaid  midir? Seyr-i  Sülûkini  nerede  ve ne  zaman   tamalamıştır.Çilesini  ne  zaman  ve  nerede  çekmiştir? Aslına  bakarsanız,  bütün  bu  sualelr  ve  bu suallere  cevaplar  beklemek  abesle  iştigaldir.

Hiçbir  kimsenin,  ma’nevî   ve  ruhî  cephesini  tartışmadığı, bu genç,yolculuklarda, kör-topal  da  olsa  kafile’ye  bir  öncü  lazımdır,”  mantığıyla, bu  nezih Camia’ya,  dünyevî    ve  idarî   ba’zı  şeyleri  tedvirle  vazifelendirilmiş, müsavî’ler  arasından  bir  adım  öne  çığkarılmış  birisidir.Ne  varki, “ Şeyh  Uçmaaz, anı, müridler  uçurur,” fehvasınca, etrafında  toplanan  bu da’va’da  mazisi  bulunmayan,  müktesebatında  hiçbir  muvaffakıyyeti  bulunmayan,  makam, mevkî’  madde  peşindeki  asalaklar, kendisini  havaya  soktular, gözlerine  birer  at  gözlüğü  taktılar, dünyayı, hadisatı, siyaseti,  tek  istikametten  gösterdiler.  Günün  siyasetini  iyi  okuyamadıkları  için, yanlış  siyasî   tercüihlerde  bulundular, Bu Camia’yı  tarihin  en  sıkıntılı  günlerine  getirdiler.Camia’nın,  ilim  ehli, akl-ı  Selîm  sahibi  olanlar  i’tiraz  ettiler,  bu  tavırları  kabul edilemez  buldular.Aklını  kiraya  vermiş,  güruh ve  sürü  olmaya  hazır, Kimselere  de,” Size  verilen  emirleri,  ilk  anda  yadırgamış  olabilirsiniz,  hatta,  Şeriate  muğayir  bulabilirsiniz, ama,  sakın  i’tiraz  etmeyiniz, bu  emirler  aslında, Ağabeyimizin  emiirleri  değil, Divânü’s-Salihin’de  alınan  kararlardır,” diye,  bir de Ruhlar  alemindekilere  şen’î  bir  iftirada  bulunuyorlar..

“ Hazretimiz. Ağabeyimize üç  def’a  gelip  .... Partiye  rey  vermeyin,” diye  buyurmuştur.”  “ Ağabeyi’mizin  şefaatinden Allah  mahrum  etmesin,” diyorlar.,”  “ Ağabey’imiz,  “ Emîrü’l-Mü’minîn’dir,”  diyorlar.”

İfade  edildiğine  göre, Hazreti  Üstaz’ımız, Ruhlar  aleminden  dünya’yı  teşrif  etmiişler,  hem  de  üç  def’a  olarak,  Ağabey’lerinini  ayağına  kadar  gelmişler!.. Hâşâ! Sümme,  Sümme  hâşâ!..Hazreti  Üstaz’ımız  tecessüm  edip,  üç  def’a  Ağabey’imizin  ayağına  kadar  geldiler  ve  şunlyarı  şunları  söylediler,” deniliyorsa, bu,Ebediyyete  intikal  etmiş  birisinin  ruhunun,  aynı  beden’de  veya  bir  başka  bedende  dünya’ya  tekrar  dönmesi  demektir,ki, bu  Tenâsuh’tur, ( Reankarnasyon) ikinci  hayat...  Tenâsuh, ( Reankarnasyon)  kadiem  bir  hind  felsefezidir. Bilindiği  üzere, Hindu’larda kasd  sistemi  vardır,az  sayıda  raca, efendi,  zengin, makam  ve mevkî’  sahibi  vardır, halkın  kahir  ekseriyyeti,  fakir,  kul köledir, Kasd  sistemi  dolaysiyle  sınıflararası  geçiş  mümkün  değildir. Dünya’ya  hangi  kasd  ve sınıf  üzere  gelmişse  ölünceye kadar da  aynı  kasd  ve sınıf içerisinde  kalmaya mahkumdur.  Raca’lar,  üst sınıflar,  hind  fakirlerini,siz  birinci  hayatınızda böyle kasd  ve zillet  üzere  geçireceksiniz,  ama,  ikinci  hayatınızda, raca, efendi,  zengin,  makam  ve mevkî’   sahibi  olarak  geleceksiniz,” diye  teselli  ediyorlar. İslâm  inancına  göre,  tenâsuh, ( Reankarnasyon)  ikinci  hayat, kıyameti,  ahiereti, hisabı  inkar  ma’na’sına  geldiği için  küfürdür.Yok, “ Hazretimiz,  tecessüm  edip,  dünya’yı  teşrif ile  Ağabey’imizin  ayağına  kadar  gelmedi,  Ağabey’imiz, Hazreti  Üstaz’ımıza  ruhlar  aleminde  muhatap  oldu, diyorsanız,” ma’neviyyat  ve  tasavvuf  vadisinde hiçbir  varlık  gösteremeyen,  henüz,  bu  vadide  “Çömez,”  bile  olamayan  birisinin  boyu  buna  yetmez, asla ulaşamaz,Hem,  söylenenler, akla,mantığa  sığmıyor. Hazreti  Üstaz’ımız, Şu  partiye  rey  vermeyiniz, ama, Selanik’te, yahudî, Ermeni, Rum  ve  gayr-i  Millî, unsurlar  tarafından  kurulan, Devletimizi  ınkıraza  uğratan,  Ebed- müddet, Dinimizin,  Milleti’mizin, Millî- ma’nevî  tüm  değerlerimizin  düşmanı  olan  ve  o partinin  kuyruğuna  takılmış,  partilere mi  oy  vernizi,”  dedi. Hayatı  boyunca,  bilhassa, fi’len,  Tecdid,  ihda  ve  irşad  vazifesini  deruhte  etmeye  başladığı yıllarda,  İttihad  ve  Terakkî’nin  bakiyesi, Tek  Parti,  Mütegallibe,  C.H.P’nin,  dünya  tarihinin  en büyük  ve  en  acımasız. Mezalimine  ma’ruz  kalmış,Demokrat Parti  içinde,  İttihad  ve  Terakkî’nin  artıkları, C.H.P.’nin  temsilcileri,  Celal  Bayar,  Namık  Gedik  gibi  masonlar  zulümlerini,  Ebediyyete  irtihal  buyurduğunda da  devam  ettirdiler.

Mürşid-i  Kâmil  ve  Mükemmil, Medar  Mürşid  ve  Müceddid,  Nasıl  olur da  küfrün  ebed-müddet  temsilcisi  ve  onun  kuyruğuna  takılmış  partilere  rey  veriniz, der,Böylesine  bir  cürmü  irtikap  eden, mürtekib-i  Kebire,  dilim varmıyor,  ama,  küfrü  iltizam  eden  birisi, hâşâ! bu  şen’î   fi’İlini,  bir  de Hazreti  Üstaz’ımıza  izafe  etmeye  yeltenmesi, Piran’a,  Hazreti  Üstaz’ımıza, çirkin  ve şen’î   bir  iftira  ve  Buhtan-ü  Azim’dir. Buna  asla  izin  vermeyiz,  hak’ettikleri  cevabı  veririz. Herkes,  hakkını, haddini  bilecek, haddini  aşmayacak...
İşin  aslına  gelince, 2018  Millevekilliği  ve  Cumhurbaşkahlığı  seçimlerinde, Cumhurbaşkanlığı  seçiminde, bir  FETÖ, Projesi,ve  C.H.P, ile  ittifak  halindeki  bir  partinin  liderine, Milletvekilliği  seçimlerinde  de,  C.H.P.’ye,2019  yılındaki  Mahallî  Seçimlerinde,  bilhassa,  Büyükşehir’lerde, C.H.P.’ nin  namzetlerinin  desteklenmesi  istikametinde  ta’mim  eduildiği, cümle’nin  ma’lumudur. Hâşâ! bunu  Hazretimizden  aldığı  ilham ile mi,  yoksa  Camia’nın  ileri  gelenleriyle  iştişare   ettikten  sonra mı  kararlaştırdı.Herkesin  bildiğini  burada  açıkca  ifade  ediyim,Yerini,  aldığı  dayısı,  kısa  süren  ve  zikzaklarla  dolu  siyâsî  hayatında,Talihin  garip  biur  tecellisi  olarak  kısa  bir  müddet,  seçim  döneminde  tarafsız  Ulaştırma  Bakanlığı  yaptı. Bu  Bakanlığıa  getirilmesiinde,derin  devlet, vesayet  ve  istikrarsızlık  döneminin  önemle  isimlerinden, Girid’li, Avdetî’lerden, Çölaşan  ailesinin  dayızadesi, Hüsameddin  Cindoruk’un  dahli  olmuştu.”  Cumhuriyet  Tarihinde, bir  Şeyh’in  torununu Bakan  yaptık,” diye  hep  böbürlendi  ve  kendisini  siyâsî  vesâyet  altına  aldı  ve  bir  siyâsî  Mevta’nın  kuyruğuna  bağladı. Siyasî  mevta,  partisiyle  birlikte  tarihin  çöplüğüne  gönderildikten  sonra, bu  azgın  Avdetî,  vesayeti  altında  tuttuğu  bu  zatı, Milliyetçi-  Muhafazakâr  partilerin  karşısında, C.H.P.  ve  bu  partinin  kuyruğuna  yapışmış  kıtbiyöz  partilerin  yanında  konuşlandırdı.Halefi, bir  taraftan  yakasını  bu  Avdetî’ye  kaptırdı,  diğer  taraftan, Ebâ’en  an  ceddin, kadim, C.H.P.’li  bir  aileye  mensubiyyeti  dolaysiyle,  cibilliyyeti  ve  fıtratı  i’tibariyle, zaten  C.H.P’ye  yakınlığı, hatta,  mensubiyyeti  dolaysiyle,  akılı  sıra  Camia’yı  bu  partiye  tevcih  etmiştir.Bu  yaparken  de,  istismar’ın  en  çirkin  yüzünü  göstererek,  üstelik  de  Piranımıza,  Hazreti  Üstaz’ımıza  en  şen’i  iftira  ve  buhtanda  bulunarak. Samîmî  ol, olduğun  gibi  görün,  göründüğün  gibi  ol.” Ben,  kadim  bir  C.H.P.’li,  aileden  geliyorum, kendim  de  C.H.P.’liyim,” de, herkes  senin  ne  mal olduğunu  görsün, bundan  sonra, siyasî  tercihini  ona  göre  yapsın,Seni  bir  şeyler  zannederek, sende  ma’nevî  varlıklar  vehm’ederek,  sürü  halinde  küfre  destek  vererek,  küfre  girmesinler...