SÜLEYMAN  EFENDİ  HAZRET’LERİ   HAKKINDAKİ,  YALAN,  İFTİRA  VE  BUHTAN’LARA CEVAPLAR! (94)

ALLAH’IN  RESÛLÜ’NÜN  ŞEKİL  VE  RENK TERCİHİ OLMAMIŞTIR!..

Ba’zı, safderûn   genç Kardeşlerimiz,” Bizim alâmet-i fârika’mız, Laciverd takke ve du’a ederken ellerin birleştirilmesidir,” diyorlarmış, dost’larımdan, yakınlarımdan, “ Hocam, biliyoruz,siz, Süleyman Hilmi Tunahan, Silistrevî(k.s.) Efendi Hazretlerinin talebesindensiniz, görüyoruz, du’a ederken ellerinizi birleşitiriyorsunuz, ama,namaz’da türbe ve kabir ziyaretlerinde, laciverd Take takmıyosunuz? Zaman zaman, laciverd takke taksanız da zaman zaman da başka renk takke takıyorsunuz? Diyorlar.

Evveliyyetle belirteyimki,Yalnız  laciverd takke takmak ve laciverd takke’ye farzmış gibi muamele etmek, ısrarla başka renk takke takmamak ve bunu bir alâmet-i Farika ad’detmek bid’attir, merdud’dur ve kişiyi diğer bid’atler gibi dalâlete sürükler.

Zira, Sevgili Peygamber’imiz, salla’llâhu aleyhi ve sellem Efendimiz, kılık-kıyafet hususunda herhangi bir   şekil ve renk tercihinde bulunmamış, içinden çıktığı toplum, hangi kıyafetleri, hangi renk’leri tercih etmiş ise,Peygamber’imiz de aynı şekil ve renk kıyafetler tercih etmiştir. Mekke- Medine, yeryüzünün en sıcak iklimine sahip olduğundan daha ziyade  açık renkler tercih ediliyordu.

Enes bin Malik’den gelen bir rivayete göre, Resûl-i Ekrem, salla’llâhu aleyhi ve sellem Efendimiz, 2 “Bürd-ü Yeman”î’den diktirilmiş açık renk’li elbiseler giyerdi. “ Bürd-ü Yemanî,” Yemen’de dokunan, atkısı keten, çözküsü pamuk’tan,  keten-pamuk karışımı bir kumaş-bez.Günümüzde dahî,  sıcak iklime sahip memleketlerde ve yaz aylarında, üst kıyafet olarak, keten ve pamuk karışımı kumaşlar tercih ediliyor.

Resûlullâh  salla’llâhu aleyhi ve sellem Efendimiz, bir kabile reisi’nin kendisine hediye olarak gönderdiği, kırmızı renkli bir yemeni’yi( papuç-ayakkakıbı)  teberrüken giymiştir, Allah’ın Resûlü’nün   renk tercihi olsaydı,kırmızı ayakkabı’yı giymezdi.

Varis-i Nebî, Hazreti Üstaz’ımız Süleyman Hilmi Tunahan. Silistrevî Efendi Hazret’lerinin  de kılık- kıyafet konusunda, herhangi bir şekil ve renk tercihi asla olmamıştır. Osmanlı Medrese’lerinde, diğer talebe-i ulûm, hangi kıyafetleri giymişse Süleyman Efendi Hazret’leri de aynı kıyafetleri giymiştir, Müderris ve Dersiâmlık mertebelerini ihraz buyurduklarında, diğer müderrisler ve dersiâm’lar hangi kıyafeti giymişseler o kıyafeti giymiş, başlarına nasıl bir sarık – serpûş koymuşsalar o da aynı sarığı sarmış, aynı serpuşu koymuştur.Mütegallibe, Tâgûtî  idare, şapka giyme mecburiyyetini getirdiğinde, hiçbir zaman asla şapka giymemiştir. Va’az ve Tedrisat için dışarı çıkmak mecburiyyetinde kaldığında, kenarı dikişsiz Fransız bereyi hep elinde tutar, ancak mecbur kaldığında başına koyardı.Konya’da, Rize’de, at ve merkepleriyle şehir Merkezlerine  Pazar için gelen köylülerden yüzlercesi,”Şapka devrimi aleyhindeki miting’lere katılmak için şehre geldiler gerekçesiyle, sorgusuz sualsiz idam edildiği bir dönemde,  küfür alameti şapkayı takmamak için en iyi tedbirdi. 

Hazreti Üstaz’ımız, Pantolon- şalvar  karışımı,dizboyu   uzun ceket, aynı renk’ten  yelek, zarif bir takım giyerdi.Uzun çizgili,koyu renk- kahverengi, kumaşları tercih ederdi.İçlik olarak yeleğin altında beyaz gömlek...Hazreti Üstaz’ımız  hayatlarında hiçbir zaman laciverd takke takmamıştır,takılmasını tavsiye etmemiştir.Elimizde bulunan  son yıllarında çekilmiş fotoğraflarda,Fes üzerinde beyaz sarık görülür. Namaz kılarken, kıldırırken,”Imame” si de yine beyaz sarıktı.Hazreti Üstaz’ımızın, laciverd takke takılmasını tavsiye buyurduğu, yalan’dır,iftiradır, buhtan’dır.Hele,genç’lerin,” Efendi Hazret’lerine sorulmuşta, Efendim, niçin laciverd takke? Güya, Buyurmuşlardır,ki”Bizim Ömrünüz, hep hüzünlü,hep yasla geçti, hep matemdeydik, onun için   beyaz takke takacak değildik,” Hâşâ! Sümme hâşâ! külliyen yalandır. Şartlar her ne olursa olsun, Ehl-i Sünnette matem yoktur, Matem,fırak-ı dâlle’den  şi’î  mezhep’lere mahsus bir protest hareketidir. Hazreti Hüseyin  ve beraberlerindekilerin Kerbela’da Haricî’ler tarafından şehid edilmeleri üzerine, bu fecî  hadiseyi istismar ederek, matem ilan ettiler, siyah rengi de matem rengi olarak tesbit ettiler.Asırlardır, bu fitneyi, beher yıl,Hazreti Hüseyin ve beraberindekilerin şehid edildiği 10 Muharrem’i matem günü olarak kabul ediyor, siyahlara bürünen  şi’î’ler sırtlarına zincirlerle vurarak, tiyatral olarak güya bu zulmü  canlandırıyorlar. Görüldüğü üzere, Ehl-i Sünnette bulunmayan bir matem olgusunu, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil,Müceddide izafe etmek   ona yapılabilecek en büyük iftira ve buhtan’dır.

Pek âlâ! Bu Laciverd Takke de nereden çıktı? 

Aslen Antalya- Alanya’lı, Merhum, Mehmed Akçelioğlu,( Bilitçi Mehmd Bey)’in kızı, Merhum Alanya’lı, Fevzi Alaydın’ın Refikası,Hanımefendi, tepeliği tam değirmi,astarlı, laciverd kadife’den takke’ler dikmiş, başta, devrin büyüğü, Kemal Bey Ağabey, Kemal Kacar olmak üzere, öndeki hoca’lara, hediye edilmek üzere, İstanbul’a göndermişti.Tarihini tam olarak hatırlamıyorum, ama, 1960’lı yılların sonlarındaydı,Merhum, Çırpanlı Hoça’mız, Mustafa Çırpanlı, Merhum, Kerim Ağa,Kerim Çağrıcı, Kısıklı’ya, Ziyarethane’ye ziyarete gelmişlerdi. Bu satırların yazarı da o gece Ziyarethane’de idi.Kemal Bey Ağabey, Köşk’ten Ziyarethane’ye indiler, misafirlere “ Hoşgeldiniz,” dedikten ve yerine oturduktan sonra, sohbet başladı, bu ara, Kerim Ağa, Kerim Çağrıcı, beraberinde getirdiği torbayı açtı,içinden çıkardığı  Laciverd Takkeleri çıkardı ve “ Ağabey,Bu takke’leri, Merhum, Mehmed Bey’in,( Biletçi Mehmed Bey, Mehmed Akçelioğlu) kızı dikmiş, size gönderdi, ellerinizden öpüyor,du’a’larınızı bekliyor,” dedi.Tam sayı olarak fark’etmedim, ama, 10-12 kadar   olduğunu tahmin ediyorum.Kemal Bey Ağabey,Hepsini bana mı gönderdi? dedi. Kerim Ağa, “ Ağabey, takdir sizin, isterseniz buradaki hoca’lara da verebilirsiniz, eksik kalırsa, yeniden rica eder. diktiririz,” dedi  Kemal Ağabey,bir-kaç takke’yi denedikten sonra en uygun olanı başına koydu,Sıra ile takkeler, Kamil Ağabey, Merhum Hüseyin Kamil Denizolgun, Merhum, Hüseyin Kaplan, Merhum, Mehmed Arıkan, Seyfeddin Alkan arasında dolaştırıldı. Sıra bana geldiğinde,geri kalan bütün takkeleri denedim,ama, hiçbirisi bana uymadı, hepsi de kulaklarıma kadar indi.Bundan sonra da benim hiçbir zaman Laciverd bir takkem olmadı. Son yıllarda, Hac ve Umre’den dönen Kardeşlerimizin hediye ettiği ve hiç  takmadığım-takamadığım takkelerim var. Diğer renk takkelerimi  takdığım gibi, elbette Laciverd takke’lerimi de takarım, yeterki,  Laciverd  şart başka renk takkeleri takmam, dememeliyiz.

NASIL YAYILDI? Toplumlarda önde gidenler, ağabeyler, hep özenilir, giyimleri- kuşamları  saç-bıyık      tarz’ları taklid edilir.Ağabey’lerin takkelerine özenenler oldu. Taklid edenler oldu.Bu arada kurnaz birisi çıktı,Laciverd takke’yi fırsata dönüştürdü. Çin’den ithal edilen yokbahasındaki makine örme  takkeleri laciverd renge boyattı, Yurt idarecileriyle kontak kurararak, her talebe’ye bir takke olmak üzere     toptan satışlar yaptı. Böylece laciverd takke takılması yaygın hale geldi.Akıllı birisi çıkıp ta,”Siz ne yapıyorsunuz? Biz talebelik yıllarımızda beyaz takke  takardık, sık sık, kirlendiği için siyah takke’yi de tercih ederdik. Dolaysiyle, Laciverd takke takmanın ne dinî  ve ne de tasavvufî  delili vardır.İsteyen diğer renkleri takabildiği gibi, isteyen de laciverd takke takabilir. Laciverd Takke takmanın, İmam-ı Rabbânî Evlâd’ının, Hazreti Üstaz’ımızın müntesiplerinin alâmet-i Fârikası olduğunu söylemek abesle iştigal’dir.( Bid’atleri anlatmaya devam edeceğiz..)

.