SÜLEYMAN  EFENDİ  HAZRET’LERİ  HAKKINDAKİ,  YALAN,  İFTİRA  VE  BUHTAN’LARA  CEVAPLAR!... ( 86 )

10  Ekim  1965 tarihinde yapılan,  milletvekilliği  umûmî   seçimlerinde, Osman Bölükbaşı’nın Partisi Millet Partisinin     yurt çapında kazandığı 31 Milletvekilinden birisi, Kütahya’dan   seçilen, devrin Büyüğü, Merhum, Muhterem, Kemal Bey Ağabeyimiz, Kemal Kücar idi.Bir diğeri de, zamanla, ba’zı , nezaret kararları ve  muhakemelerde, Hazreti Üstaz’ımızın Müdâfi’i, İstanbul Barosu’nun Meşhur avukatlarından, Avukat, Abdurrahman Şeref Laç idi. Avukat Abdurrahman Şeref Laç, bu seçimlerde, Millet Parti’sinden, İstanbul Milletvekili olarak seçilmişti. Kemal Kacar ve Abdurrahman Şeref Laç, Ankara’ya, T.B.M.M.’ sine geldikten bir müddet sonra, Millet Partisi’nin   tutarsızlıklarına   şahid olup, Devletimizin , Memleketimizin, Milletimizin  Âlî menfea’ları istikametinde, Milet Partisinden istifa ederek, devrin Adalet Partisi’ne katıldılar ve bundan sonraki, siyâsî hayatlarına  bu  Parti’de devam ettiler...  

Konuşmacı,  yakın tarih, Türk Siyâsî  vaka’larını da tahrif ederek, Hazreti Üstaz’ımıza ve devrin büyüğü,Merhum, Muhterem, Kemal Bey Ağabeyimiz, Kemal Kacar Beyefendiye de iftarlarda bulunarak, - şimdilerde “Algı,” deniliyor,”  bir Algı- idrak,  oluşturmaya  çalışıyor

Aslında oluşturmaya çalıştığı “ Algı- İdrak,” şudur: Süleyman Efendi Hazret’leri, 1946 yılında, İttihad ve Terakkî bakiyesi,Tek Parti Mütegallibe, C.H.P.’ye karşı kurulan ve Milleti’mizin çok büyük  bir teveccüh gösterdiği, Demokrat Parti’ye destek vermedi,Bağlı’larından, Deimokrat Partiye katılmış,hatta Kütahya İl İdaresinde  görev almış, Emet’de Ekmekçi Aile ferd’leriyle, Kütahya Merkez’de Merhum, Hacı Nuri Temizerler, Parti’deki vazifielerinhden iustifa ettiler, Demokrat Parti’den bütün desteklerini çektiler.

Hazreti Üstaz’ımızın damadı olan Kemal Kacar Bey, bu yıllarda, Millet Partisi’ne destek verdi,Bu Parti’den Kütahya’dan Milletvekilliğine adaylığını koydu.

Efendi Hazret’leri, Milletin ekseriyyetinin teveccüh gösterdiği, iktidara en yakın, C.H.P.’nin karşısındaki en büyük Parti’yi değil, rey nisbeti % 2,lerde,üçlerde olan Millet Partisini destekledi,Kemal Kacar bey de, Millet Partisinden aday oldu ve destek verdi..

2002 seçimlerinde, devrin, dünyevî   ve zâhirî  idarecisi, hâşâ! tıpkı Süleyman Efendi Hazretleri ve damadı,Kemal Kacar Merhum gibi, Milletin büyük teveccühüne mazhar, iktidara geleceği kesin gibi görünen  büyük Parti’ye değil de, hiç iktidar şansı bulunmayan bir başka partiyi destekledi. – 2002’de, canhıraç bir gayretle desteklenen, mason,kumarcı-pokerci, bir liderin partısıydi.Kuru bir destek değil, trilyonlar harcanarak arkasında durulan parti, tek bir milletvekili bile çıkaramadan, Milletimiz tarafından Türk Siyâsî, Tarihinin çöplüğüne atılmıştır.-

Konuşmacı,aynı batıl gerekçelerle, son Cumuhbaşkanlığı, Milletvekilliği ve Mahallî İdareler seçiimlerinde de  de,yeni, dünyevî VE Zâhirî idarecinin,Milletimizin ekseriyyetinin, Sevad-ı A’zam’ın destek  verdiği  Parti yerine,Cumhurbaşkanlığı seçiminde,bir A.B.D. veVE fETÖ. Projesi olarak ortaya sürülen, ebed-müddet din ve Millî ma’nevî değerlerimizin düşmanı, C.H.P.’ nin kuyruğuna takılmış, bir partiye, Milletvekilliği ve  Mahallî  İdareler  seçimlerinde de,C.H.P., i.P., H.D.P.  İttifakına  destek verilmesine ma’zeret uydurmaya çalışıyor...

Hazreti Üstaz’ımızın ve damadı Kemal Bey Ağabeyimiz’in 1946 ve daha sonraki yıllarda, herhangi bir partiyi destekledikleri,” Sakın! Şu Partiyi değil de bu Partiyi destekleyin, dedikleri,    büyük bir yalandır, iftiradır, buhtandır.” Hâşâ! Buhtânün Azîm,”

Hazreti  Üstaz’ımız,  Vâris-i  Nebî, Mürşid-i  Kâmil  ve  Mükemmil, Medâr  Mürşid  ve  Müceddid,Sahibizaman olduğu için, bütün insanların  hidayet  ve  irşadına talip, olduğu için bizler gibi, herhangi  bir partiyi deseteklemesi ve destek vermemesi düşünülemez. Ama, mutlak küfre daima karşı olmuştur,mücadele etmiştir. Zirâ, “Küfre rıza,küfür, küfre destek ise katmerli küfürdür.”

Hiçbir kimsenin her ne saikle olursa olsun,Hazreti Üstaz’ımıza ve devrin Büyüğü Kemal Bey Ağabeyimize iftira etmesine izin vermeyiz- veremeyiz...

Bu  nezih Cemaat, Câmia’mız, Müslüman-Türk Milleti’nin birlik, beraberliğinin, Vatanımızın bölünmez bütünlüğü’nün çimentosudur,harcıdır.Çünkü, Ehl-i Sünnet, Şerîa’t-i Garrâ-i Ahmediyye’nin su katılmamış, Frak-ı  Dâlle’ye asla meyl’etmemiş tek temsilcisidir.

03 Mart 1924 tarihinde, lağvedilen,Şer’iyye ve Evkâf Vekâleti yerine te’sis edilen, Diyanet İşleri Reisliği,Ehl-i Sünnet Umdeleri üzerine kurulmuştu.İlk Diyanet İşleri Reisi,Rifat Börekçi aynı zamanda  Ankara Milletvekili de olduğundan, Diyanet İşleri Reisliği’ni, Reis Muavini, Merhum, Ahmed Hamdi Akseki ve Müşavere Hey’etinde bulunan müderris arkadaşlarına bırakmıştı. Rahmetle,minnet ve şükran ile yâd ettiğimiz, bu zevat, Diyanet İşleri Reisliğini, tam olarak Ehl-i Sünnet eksenine oturtturmuşlardı.Hatta, o kadar ki, Türkçe Tefsir,Sahih-i Buhârî Muhtasarı Tecrid-i Sarih ve Meâl    için,taraflarla,  Diyanet  tarafından  Merhum  Ahmed  Hamdi  Akseki  arasında  akd’edilen, Mukavele’de,Tefsir,Hadis ve Meâl’in Mutlak Ehl-i Sünnet akidesine ve Hanefî Mezhebine uygunluk şart koşulmuştu.Süleyman Efendi Hazretleri, Merhum, Ahmed Hamdi Akseki ile sık sık görüşüyor, kendilerine, Müftülük- Vaiz’lik imtihanı açılmasını rica ediyor, Osmanlı Mederese’lerinde 25 yılda okutulan kitap ve dersleri, gece-gündüz, yoğun bir tedris ile, 2 yıl gibi çok kısa  bir zamanda  okutuyor, yetiştiriyor, Diyanetçe açılan imtihanlara gönderiyor, kazananlar, hemen, müftü-vaiz olarak ta’yin ediliyorlardı. Hazreti Üstaz’ımızın, cismânî, Zâhirî  tasarruf yıllarında ve Merhum Büyüğümüz,Beyağabeyimiz, Kemal Kacar’ın idare ettiği günlerin çoğunda, Diyanet İşleri Reisliği’ndeki, müftü, vaiz, Kur’ân Kursu , muallimi,  imam ve müezzin olarak vazife yapan hademe-i Hayrat’ın yaklaşık, % 75’i, Süleyman Efendi Hazret’lerinin    yetiştirdiği talebesiydi.

1970’li, yılların ortalarında, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Merkez ve Taşra Teşkilatında  hizmet veren,Toplam, Personel sayısı, yaklaşık, 39 bin kişiyrdi, bunlardan, 28 bin’i, Süleyman Efendi Hazret’lerinin talebesiydi... Mehmed Emre, Halid Başer, Refik Akçelioğlu, Şehabeddin Demirler,Seyfeddin  Kotanoğlu,  Haydar Sadıoğlu gibi herkesin saygısını kazanmış Vilayet müftü’leri vardı.

Heyhât! Bir zamanlar, Süleyman Efendi Hazret’lerinin  talebesi ve bağlı’ları, diğer bütün disiplin mensupları, tarafından   timsal olarak gösteriliyorlardı. İmam Hatip Mekteplerinde öğretmenler, Yüksek İslâm Enstitü’lerinde öğretim üyeleri talebesine, Süleyman Efendi Hazret’lerinin, ilmini, ahlakını, cemaatle-halk ile münasebetlerini timsal olarak gösteriyorlardı.

Ma’alesef, 19965-1970 yılları arasında, devrin, Başvekili’nin  gafleti  sebebiyle,  Fetöcü’ler, Diyanet İşleri  Başkanlığı’na  hakim  olunca, Diyanette, bilhassa Süleyman Efendi Heazret’lerinin talebesi için bir ta’yin, nakil ve sürgün furyası  başlatıldı. Yeni ta’yin ve nakledildikleri  yerlere gitmek istemeyenler, ya istifa  ile  Diyanetten  ayrılıldılar,  ya da, başka kurumlara geçtiler. Diyanette vazifesine devam edenler de emeklilik ile ayrılınca, bütünüyle Diyaneti boşaltmış olduk... 

Yine, Heyhât! Ki, Merhumlar, Hüseyin Kaplan, Mehmed Arıkan, Latif Yılmaz  (  Arıkan), Rabbim, sağlıklı uzun ömür ihsan eylesin, Seyfeddin Alkan, Mustafa Akkoca’dan sonra, İstanbul’da Selâtîn camii’ler ve diğer cami’ler kürsüsüne vaiz çıkaramadık.Müftü olarak da, Allah sağlıklı uzun ömür ihsan eylesin, Mustafa Özaltın’dan sonra müftü ta’yin ettiremedik. Kendisi, İstanbul  Adalar Müftülüğünde kısa bir müddet, 30.0501975- 13.02.1975,Bakırköyü,19.10.1959- 13.04.1964, Zeytinburnu, 09.01.1965 18.01.1975 arasında müftülük yaptı ve buradan emekliye ayrıldı...