SÜLEYMAN EFENDİ HAZRET’LERİ HAKKINDAKİ,  YALAN, İFTİRA VE BUHTAN’LARA CEVAPLAR!... ( 65 )

03.  Mart 1924’ Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile tamamen men’edilen Din Eğitimi ve öğretimi, aradan geçen 25 yıl sonra,Din Eğitimini  yasaklayan zihniyyet, Tek Parti Mütegallibe, C.H.P.  tarafından yeniden başlatılmıştı.İlk bakışta,  şaşırtıcı idi,niçin yasaklanmışt,şimdi ne olmuştu da yeniden başlatılıyordu?!...

Bu sallerin cevabı, Ankara Üniversitesi’ne bağlı bir İlahiyât Fakültesi açılması, İmam- Hatip Okullarının açılmasına dair, Kaınu’nun, T.B.M.M.’ sinden önce, C.H.P.  Grubunda, müzakereleri sırasında, nisbeten genç meb’usların,” Biz, Osmanlı Devleti Aliyye’sinin Medrese’lerini kapattık, irtica’ya son verdik, Din Eğitimi ve öğretiminibütünüyle men’ettik.Şimdi ne oldu da, İlahiyât Fakültesi açıyoruz, İmam- Hatip Okulları açıyor, medrese’leri ihya ediyoruz,” i’tirazlarına karşı, yaşlı, tecrübeli, İttinad ve Terakkî bakiyesi, kadim, C.H.P.’ li, Meb’us’ların cevabında gizlidir. “ Telaş etmeyin, endişe etmeyin,Medrese’leri ihya, din eğitimi ve öğretimini yeniden başlatmak gibi bir niyetimiz, maksadımız olamaz, Dinin bütün kurum ve kurallarıyla toplumumuzdan izalesi,yok edilmesi,laikliğin,- ki, onların anladığı ma’na’daki laiklik, Kemalizm, tam dinsizlik,- toplumun bütün ferdlerine şamil olmak üzere yerleştirilmesi için,25 yıl gayret ettik,muvaffak olamadık, dini,dinî  his’leri dışardan mürdahalelerle yok etmek mümkün olmadı.Şiemdi, Açılacak, İlahiyât  Fakültesinde  ve İmam-Hatip Okullarında öyle bir nesil yetiştireceğiz,ki,bu yeni nesil, dini, irtica’ı, mihrab’dan,minber’den ve kürsülerden, yıkacak, tahrip edecek...” Müzakereler bu konuşmalarla nihayet bulmuş,C.H.P. Grubunun Bütün üyeleri meb’us’lar ikna edilerek, kanın teklifi grubtan geçmiş, T.B.M.M.’sine sevkine karar verilmiş, T.B.M.M.’sinde de grubtan geçtiği gibi ittifakla kabul edilmişti.

C.H.P.’nin bu sinsî   plân ve niyyetini ,sezen, Süleyman Efendi Hazret’leri, Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı ve abdü’rrahim, Rahmi Zapsu gibi, basiret   sahibi zevat,bu okulların, Lâdinî, Darvinist, hilkati bile inkar ile varlığın bir tesadrüften ibaret olduğunu savunan, İsmail Hakkı Tonguç, Mahmud Esad Karakurt,Hazan Âlî Yücel Maarif Vekaletine bağlı olarak açılmasına şiddetle karşı çıkmışlar ve eğerbu okullar açılacaksa, T.C. Diyanet İşleri Reisliğine bağlı olarak   açılmalı, bir müddet sonra ihtiyaç duyulacak, Yüksek Din Eğitimi ve öğretimi için, yine Diyanet İşleri Reisliği’ne bağlı Türkiye Diyanet Akademisi kurulabilir,” dediler.

GÜNÜMÜZDE,TÜRKİYE’DEKİ DİN EĞİTİMİ VE ÖĞRENİMİ’NİN HÂl-Ü  PÜR MELÂli:

19 yıldır iktidarda olan ve halen de iktidarını devam ettiren, Cumhurbaşkanı, Tayyip Erdoğan,” İktidarımızda, Ekonomi’de, Ulaşım’da,Haberleşme’de pekçok  dalda fevkal’ade muvaffakıyyet gösterdik. Fakat, Maarif ve Kültür’de istediğimiz gibi, olması gerektiği gibi muvaffakıyyet gösteremedik,” dedi.Gerçekten zde Maarif sahasında muvaffak olunamamış, hele, Din Eğitimi ve öğretimi mevzu’unda hiç bir başarı gösterilememiştir.

İmam- Hatip Okulları,1960,1970,1980,1990’lı yıllarda, açılmalarından i’tibaren bütün zamanlarda hep tartışılmıştır.1970’li yıllarda,” Ben şu kadar İmam-Hatip Okulu açtğım, hayır,ben şu kadar İmam- Hatip Okuul açtım,” tartışmalarıyla geçti. Vesayet dönemlerinde, İmam-Hatip Okulu me’zunlarının üniversitelere girmeleri önüne aşılamaz engeller, ek puanlar konulmuştur.28 Şubat Postmodern Darbe-i Hükumetler zamanında,4+4+4 uygulamasıyla İmam-Hatip Okullarının orta kısımları fi’ilen kapatılmış, Kur’ân Kurs’larına kayıd yaşı 16’ya yükseltilmişti. 4+4+4    uygulaması için, canla-başla çalışan, devrin Başbakanlarından Mesut Yılmaz’a,” Bu 4+4+4 için niçin bu kadar ısrar ediyorsunuz? Bu sizin Siyâsî hayatınıza malolabilir,” dediğimde,” Siyâsî Hayatıma malolsa da, yine bu kanunu çıkaracağım,” demişti. İlave etti,” Hem, ben bu Mes’ele’yi Hocaefendi ile görüştüm, hiçbir mahzurunun olmadığını,bilhassa faydalı olacağını söyledi,” dedi.Camiamızdan birisibu hükumetlerde kısa bir müddet Bakanlık yapmıştı. Hoca Efendi’den, devrien büyüğü, Kemal Bey Ağabey, Kemal Kacar’ı kasdettiğini mi sordum, “ Hayır,” Ben bu hususu, Fethullah Gülen Hocaefendiyle görüştüm,” demişti...

Akparti İktidarı döneminde, sayı olarak, kemiyyet olarak, Maarif Teşkilatı içinde, İmam- Hatip Okulları çok büyük mikyasta gelişme kaydetti. Okullaşma, okullara devam etmekte olan talebe adedi bakımndan, Millî  Eğiitim, içinde % 8-10’ lara yükseldi.Mahalleleriyle birlikte 70 bin nüfusa sahip orta büyüklükte bir ilçe’de,üç, İmam-Hatip  Ortaokulu, İmam-Hatip Lisesi,Kız İmam- Hatip Lisesi, Anadolu İmam-Hatip Lisesi,Kız Anadolu İmam-Hatip Lisesi olmak üzere    yedi adet İmam-Hatip Okulu bulunmaktadır.Üniversite’ye girişte İmam-Hatip Lisesi me’zunlarının önlerine konulan bütün engeller kaldırılmıştır.

İmam- Hatip Okullarının sayıları artırılmış, bu okullara devam eden, kız ve erkek talebe’nin sayılmarı da olağanüstü artmıştır. Ne varki,keyfiyyette her hangi bir tekâmül sözkonusu olmamıştır.Hatta eski yıllara nazaren  çook, çok, gerilemiştir. Daha önceki yıllarda, mesleklerinde bugünkülere göre nisbeten ehliyetli ve liyakatli hocalar emekli oldular. Onların yerine ta’yin edilen hocalar, İmam- Hatip Okulları çıkışlı, İlâhiyât  me’zunları   veya diğer öğretmen yetiştiren fakülte ve yüksek okul me’zunlarıdır.Bunlarıon ekserisi de, İmam-Hatip okullarından, ya da İlahiyât  Fakülte’lerinden İslâmî ilimler şöyle dursun,Kur’ân-ı Kerim’i, tecvid ve tashih-i huruf kaidelerine uygun olarak okumayı öğrenemeden me’zun oluyorlar.

Son yıllarda İmam- Hatip Okulları  hakkındaki tartışmalar, ateizm,deizm, üzerinden yapılıyor; İmam- Hatip Okullarına ta’yin edilen,ba’zı öğretmenler, ders’leri sırasında ve dersler haricinde talebe’ye,ateizim,deizm telkininde bulunmaktadırlar. “ Ateist birisi, deist birisi      her hangi bir müslümandan daha ahlaklı,daha dürüst olabilir, iyi birer insan ahlaklı,namuslu, dürüst birer birey olmanız için illâ’ da dinî  bir otorite’ye ihtiyacınız yoktur, telkininde bulunuyorlar. Bu Okullara belki de kasıdlı olarak ta’yin edilen, şî’î- Alevî öğretmenler, ehl-i Sünnet akidesini zemm’eden, Peygamber’imiz ve ehl-i beyti hakkında, Hulefâ-i Râşidîn ve Ashab-ı Güzin hakkında yakışıksız ifadeler kullanarak,talebe’ye  Şî’î’ liği aşılamaktadırlar...

Geçmiş yıllarda, İmam- Hatip Okullarında,Yüksek İslam Enstitü’lerinde ve İlahiyât Fakülte’lerinde, cehalet,Ellâ Meğzhebiyye,( Mezhebsizlik Mezhebi) gibi hususlarla mücadele edilirken, şimdilerde yarınlarımızoa,Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde, imam-hatip, Kur’ân Kursu muallimi, vaiz,müftü olarak vazife yapmalarını beklediğimiz yeni nesil, ateizm,deizm, telkinleriyle eğitilmektedirler. Nitekim, İlahiyât me’zunu, Kadrolu imam-hatip ta’yin edilmişbirisi,” Ben ateiust birisiyim, dine Kur’ân’a, ibadetlere inanmıyorum,ama,ben namaz me’muruyum, dürüst ve namuslu bir vatandaş olarak me’muriyet vazifemi yapıyorum,” demiştir

Bu gidişle, önümüzdekiu dönemlerde. Ateist,deist, müftüler,vaizler,namaz me’muru imamlar görürsek şaşırmayacağız...