Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, göreve gelişinin 21. yıldönümünde, Kazakistan'da ve dünyanın çeşitli ülkelerinde düzenlenen törenlerle kutlanıyor. Bu bağlamda, geçtiğimiz hafta İstanbul'da iki tören yapıldı.
Törenlerin ilki, Kazakistan'ın ünlü şair ve bestekarı Abay İbrahim Kunanbayoğlu'nun adına yapılan Zeytinburnu Abay İlköğretim Okulu'nda düzenlendi. Törene, Kazakistan Türkiye Büyükelçisi Prof. Dr. Canseyit Tüymebayev, Zeytinburnu Kaymakamı Mustafa Dündar, akademisyenler, okulun öğretim görevlileri çok sayıda öğrenci katıldı.

TÜRK DÜNYASI'NIN AKSAKALI NURSULTAN NAZARBAYEV
Topkapı Türk Dünyası Kültür Parkı alanındaki KÜLTÜR A.Ş. toplantı salonunda gerçekleştirilen ve Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Prof. Dr. Ahad Andican, Prof. Dr. Abdulvahap Kara, Prof. Dr. Mehmet Saray, Prof. Dr. Mehmet Kara, Prof. Dr. Darhan Kydyrali, Prof. Dr. Osman Fikri Sertkaya, Prof. Dr. Hayati Develi, Dr. Almagül İsina’nın konuşmacı olarak katıldıkları "TÜRK DÜNYASI'NIN AKSAKALI NURSULTAN NAZARBAYEV ve TÜRK DÜNYASI" konulu panelde akademisyenler, Kazakistan'ın Nazarbayev önderliğinde gerçekleştirdiği olağanüstü başarıları anlattılar.
Kazakistan Türkiye Büyükelçisi Prof. Dr. Canseyit Tüymebayev ve Türk Konseyi Genel Sekreteri Büyükelçi Halil Akıncı başkanlığında gerçekleştirilen panelde söz alan konuşmacılar, Kazakistan'ın bağımsızlığına kavuşmasından bu yana çeşitli alanlarda sergilediği başarıları, NAZARBAYEV’in Türk Dünyası coğrafyasında yaşayan ülkelerin elele vermeleri konusunda yaptığı çalışmaları ve bu süreçte Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev'in ne kadar önemli bir rol oynadığını ortaya koyan konuşmalar yaptılar.
Oturum Başkanı Türk Konseyi Genel Sekreteri Büyükelçi Halil Akıncı, yaptığı açış konuşmasında, Türk Dünyası'nı 1976'dan beri tanıdığını, fakat Kazakistan'a ilk defa 1991 yılında gittiğini söyledi.
 Akıncı konuşmasında konsey olarak aldıkları iki mühim karardan bahsetti. Birincisi Türk Konseyi’nin adını “Türk Keneşi” olarak kullanacaklarını belirtti. Yabancı kökenli “konsey” kelimesi yerine, aynı anlamda Türkçe’de bulunan “keneş” kelimesi kullanılmasının doğru bir karar olduğunu söyledi. Akıncı’nın verdiği ikinci müjde, Türk Keneşi’nin 1990’lı yılların başında Türk dünyası dilbilimcilerinin kabul ettiği 34 harfli ortak alfabeyi yazışmalarında kullanma kararıdır. Türk Keneşi Sekreteri Halil Akıncı, “Bu kararı kurumlarımız için aldık, yazışmalarımızda 34 harfli sistemi kullanacağız, ülkelerin veya başka kurumların bu yazıyı kullanıp kullanmamaları kendi kararlarıdır” dedi.
Akıncı, Kazakistan halkının, bağımsızlığa kavuşmalarından bu yana, çeşitli alanlarda  gerçekleştirilen büyük payı olduğunu, fakat, kısa bir zaman dilimine sığdırılabilen bu başarıların ancak Nursultan Nazarbayev gibi bir önder sayesinde mümkün olduğunu belirterek, "Bizim için Atatürk neyse, Kazakistan için de Nazarbayev odur" dedi.

Prof. Dr NEVZAT YALÇINTAŞ:
“KAZAKİSTAN BİR YILDIZ…”
Türk Dünyası'nı yakından tanıyan Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş da, yaptığı konuşmada, "Kazakistan bir yıldız.. Bu yıldızın bu kadar parlamasını, göz kamaştırmasını sağlayan liderin de Nursultan Nazarbayev olduğu inkar edilemez bir hakikattir. Türk milletinin kaderi bu; liderini bulduğunda mucizeler ortaya çıkıyor ve yıldızlar parlıyor. Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrasında, bağımsızlığına kavuşan ülkeler arasında yıldızı en çok parlayan ülkenin Kazakistan olduğu genel bir kanaattir" dedi.
Prof. Yalçıntaş, Kazakistan'a çok kereler gittiğini, insanların Nursultan Nazarbayev'e ne kadar bağlı olduklarını anlattı ve bu geziler sırasında "Efsanavi Lider"le tanışma, konuşma fırsatı bulduğunu söyledi. Türkiye'nin ve kendisinin geçiş döneminde Kazak kardeşlerimize ellerinden gelen yardımı yapabilmenin gayreti içinde olduklarını söyleyen Prof. Yalçıntaş, "Kazakistan ilk bağımsızlığını kazandığında, Almatı'ya Dünya Kazak Kongresi'ne gittik, oradaki bayram havasını birlikte yaşadık. Orada Nazarbayev'i ilk defa dinleme fırsatı buldum. Nazarbayev, bir önderde bulunması gereken bütün üstün vasıflara sahip bir yolbaşı" dedi.

Prof. Dr. AHAD ANDİCAN:
“NAZARBAYEV OLMASADI…”
Prof. Dr. Ahad Andican, "Nazarbayev adını, ilk defa, Kazakistan için çok önemli olan Jeltoksan olayları sırasında duymuştum" diyerek başladığı konuşmasında, 1986 yılının Aralık ayında Almatı'da yaşanan ıstıraplı, ama onurlu günleri hatırlattı:
“O dönemde henüz Sovyetler Birliği dağılmamıştı. Kazakistan Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin başında 22 yıldan beri Dinmuhammed Kunayev adında bir Kazak bulunuyordu. Kazak halkı, 22 yıldabn beri, Kazakistan yönetiminin başında bir Kazak'ın bulunmasını kazanılmış bir hak olarak görüyorlardı. Bu nedenle, Dinmuhammed'in yerine bir başka Kazak yöneticinin atanmasını bekliyorlardı. Fakat Sovyet yönetimi, Dinmuhammed'in emekli olmasından sonra, yerine bir Rus olan Gennadiy Kolbin'i atadı. Devlet Üniversitesi gençleri bunun üzerine bir isyan hareketi başlattılar. Sovyet yönetimi bu ayaklanmayı güç kullanarak bastırmayı denedi, çok sayıda genç öldü ya da yaralandı, ayaklanma bastırılamadı. Jeltoksan olayları, bütün baskılara rağmen, Kazakların ruhunda var olan özgürlük ateşinin söndürülemeyeceğini gösteren bir tarihi olaydır.
Bu olaylar sırasında verilen mücadele, bağımsız bir Kazakistan'ın doğuşunun müjdecisiydi. Kazakistan topraklarında bağımsızlık müdaleleri konusunda, Sırım Batur, Sultan Arıngazi, Kenasarı Kasımoğlu, Mağcan Cumabay, Mustafa Çokay ismiyle simgeleşen destanlar yazılmıştır.
1986 Aralık ayında Nursulatan Nazarbayev yerine Rus Kolbin'in gelmesi Kazakistan aydınlarının başkaldırmasına neden olmuştu. Bu arada Nazarbayev başbakanlığını sürdürmüş, Kolbin ile çalışmıştı. Bu arada Jeltoksan olaylarının Kazak halkı içinde oluşturduğu kırılmaları büyük ölçüde tamir etti. Sovyet yönetimi altındaki Kazakistan'da böyle birşey başarmak hiç de kolay değildi.”
Prof. Andican bu süreçte Kazakistan'ın başında Nazarbayev'in bulunmasının bir şans olduğunu belirterek, "Eğer o gün, Sovyetler Birliği dağıldığındaKazakistan'ın başında Nazarbayev bulunmasaydı, bir tarafta doğal cumhuriyetler, bir tarafta Türk cumhuriyetleri olsaydı, bugün bir değil, iki Kazakistan olacaktı; biri Rus Kazakistan'ı, diğeri Türk Kazakistan'ı.." dedi.
Kazakistan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonraki 20 yıl içinde çeşitli alanlarda gerçekleştirdiği atılımları, Türk Birliği konusunda yapılan çalışmaları anlatan Prof. Andican, Kazakistan'ın Nursultan Nzarbayev önderliğinde gerçekleştirdiği siyasi ve ekonomik başarıların çok önemli başarılar olduğunu belirtti.Kazakistan’ın yalnızca BDT ülkeleri arasında değil, Batılı ülkeler arasında da saygın bir yer edindiğine dikkat çeken Prof. Andican, Nazarbayev’in bu dengeli ve akılcı politikaları sonrasında, Avrupa’da, 2010’lu yıllarda AGİK zirvesine başkanlık yapan ilk Türk ve Müslüman ülke olduğunu vurguladı.  
EXPO 2017’in Kazakaistan’da yapılacak olmasının uluslarası bir başarı olduğunu belirten Prof. Andican, Astan projesinin başlı başına bir mucize olduğunu söyledi.

Prof. Dr MEHMET SARAY:
“NAZARBAYEV ‘ORTAK ALFABE’ DEMİŞTİ”   
Daha sonra söz alan Prof. Dr. Mehmet Saray, 45 yılını Türk Dünyası’na adadığını belirterek başladığı konuşmasında, Türkiye’de Türk olan ve Türk olmayan unsurların bulunduğunu, Atatürk’ün bu insanları aynı gaye etrafında toplayarak Milli Mücadele’yi kazandığına dikkat çekti ve Nazarbayev’in de kuruluş yıllarında aynı siyaseti uyguladığı söyledi.
Prof. Saray, bugün “Türk Dünyası’nın Aksakalı” olarak andığımız Nazarbayev’in Türk Birliği konusunda yaptığı çalışmalarını anlatırken şu ilginç anısını nakletti: “Nazarbayev, Özal döneminde Kazakistan’da yapılan bir ortak toplantıda söz alarak şöyle demişti. ‘Kardeşlerim, burada kardeşlikten söz ediyoruz, peki balalarımız kardeş olduklarını nasıl anlayacaklar? Ortak tarihimizin, ortak edebiyatımızın, ortak kültürümüzün yazılması gerekir.’ Nazarbeyev, aynı toplantıda ortak alfabeyi de gündeme getirmiş ve bu öneriyi İslam Kerimov da desteklemişti.”
Nazarbayev’in önerileri doğrultusunda yeterli çalışmaların yapılmadığını belirten Prof. Saray, yakında Türk cumhuriyetlerinin tarihleri konusunda kapsamlı bir eserin yayınlanacağı müjdesini verdi.

Prof. Dr. ABDULVAHAP KARA:
“NAZARBAYEV BİR DÜNYA LİDERİDİR”
Panelde söz alan Prof. Dr. Abdulvahap Kara, Kazakistan’ın son 20 yılda Devletbaşkanı Nursultan Nazarbayev önderliğinde gerçekleştirdiği başarıları anlattı ve “Nazarbayev sıradan bir politikacı veya cumhurbaşkanı değildir. İzlediği politikalar ve ortaya koyduğu fikirler ile sadece Kazakistan ve Orta Asya bölgesinde değil, tüm Avrasya kıtası, hatta dünya ölçeğinde izini bırakmış bir liderdir” dedi.
 Prof. Kara, Nazarbayev’i iki açıdan değerlendirmek gerektiğini belirtti: Siyasi lider ve düşünür.
Siyasi lider ve bir devlet adamı olarak ele aldığımızda Nazarbayev’in politikalarıyla dört açıdan önemli olduğunu görürüz.
1. Kazakistan, 2. Türk Dünyası, 3. Eski Sovyet Ülkeleri, 4. Dünya Barışı
Kazakistan açısından ele aldığımızda, ülkenin Avrasya'nın yükselen yıldızı olarak ortaya çıkmasında Nazarbayev’in politikaları tartışılmazdır. Gerçekten de Kazakistan’ın 16 Aralık 1991’den bu yana geçen 21 yılda aldığımesafe göz kamaştırıcıdır.
1991 yılında bağımsızlığını ilan eden Kazakistan’ın önündeki problem sadece yeni bağımsız devlet olarak ayakta kalması değil, aynı zamanda Sovyetler Birliği’nden miras olarak devir alınan hantal sosyalist sistemin lağvedilerek yerine piyasa ekonomisi ikame edilmesi gerekiyordu.
Bu durum diğer 14 eski Sovyet cumhuriyeti için de geçerliydi. Nazarbayev’in ekonomik reformlarda diğer cumhuriyetlerin önünde yer aldığı görüldü. Kazakistan’ın 2010’lu yıllardaki büyük ekonomik kalkınmasının temelinde işte bu reformlar yatmaktadır.
(…)Nazarbayev’in tüm politikalarında Türkiye’nin desteği her zaman önemli olmuştur. Türkiye en büyük desteğini Kazakistan bağımsızlığınıilan ettikten sonra iki saat içinde tanımasıyla vermişti. Bu destek o dönemde ordusu ve hatta devlet bütçesi bile olmayan Kazakistan için büyük bir destek olmuştu. Bu yüzden Türkiye’nin bu desteğini Nazarbayev ve Kazak halkı her zamanşükranla ifade etmektedir. Bu şükranın ifadesi olarak Nazarbayev Astana’ya 8 Ekim 2009’da Atatürk heykeli diktirdi.
Nazarbayev’i bir düşünür, aydın olarak da ele almak gerekir. Çünkü Nazarbayev dünyadaki değişimleri kavrayan ve görebilen bir liderdir.
Nazarbayev SSCB’nin çöküşüyle birlikte dünyanın yeni bir çağa girmekte olduğunu fark etmişti. Kendisi soğuk savaşın yetiştirdiği bir politikacı olmasına rağmen dünyadaki oluşmakta olan yeni düzen küresel çağıönceden görebilmişti. Bunu görebilmek kolay bir şey değildir. Soğuk savaş dönemi ile küresel çağ birbirine zıt özellikler taşımaktaydı.
(…).Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in yaptıklarısadece Kazakistan tarihini değil, aynı zamanda dünya tarihini de şekillendirmektedir.” (Prof Dr. Abdulvahap KARA’nın Nursultan Nazarbayev ve Kazakistan konusunda söylediklerini ayrı bir yazı olarak yayınlayacağız.)