Merhaba Cemre, Rüzgarlı Tepe dizisinde “Zeynep” karakterine hayat veriyorsun. Kısa sürede büyük ilgi uyandırdın. Öncelikle Zeynep’i bize nasıl anlatırsın?

Zeynep hayatını ailesine, işine, toprağa adamış güçlü ama bir o kadar da hassas, mücadeleci bir genç kadın. Hayatına büyük bir yıkımla giren Halil’le birlikte hiç beklemediği bilmediği aşk duygusuyla aynı zamanda kendisinin de ilk kez tanık olacağı farklı bir Zeynep’le tanışıyor diyebilirim.

Rüzgarlı Tepe senin ilk kamera önü projen. Daha önce yaptığı diziler reytinglere damga vurmuş bir yapım şirketiyle çalışıyorsun. Tüm bu değişimler hayatını nasıl etkiledi?

İlk işim Rüzgarlı Tepe olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum. Ekip, oyuncu arkadaşlarım, partnerim, yapımcılarımız hepsiyle çok güzel bir bağ kurduk çok emek verdik ve işimizin en güzel hali için çalıştık. Rüzgarlı Tepe ilk işim olmasının yanı sıra benim için bir okul niteliğindeydi aynı zamanda. İşin hem teknik hem oyunculuk kısmını burada öğrendim ve öğrenmeye de devam ediyorum diyebilirim. Severek yaptığımız işimizin böyle güzel kitlelere ulaşıp takdir görmesi beni çok gururlandırıyor iyi ki bu ailenin içindeyim diyorum.

Zeynep karakterine nasıl çalıştın?

Zeynep karakteri için çalışmaya açıkçası başta çok fırsatım olmadı çünkü ben Zeynep’i canlandıracağımı öğrendikten bir gün sonra sete çıktım. Ama yanımda olan çok insan vardı başta bana güvenip bu karakteri teslim eden her düştüğümde daha iyisini yapmam için beni yüreklendiren yapımcımız, yönetmenlerimiz ve saha içinde desteğini eksik etmeyen partnerim. Onların da yardımıyla ben Zeynep’i yolda buldum. Oynadıkça, onu anlayıp onunla vakit geçirdikçe zamanla içselleştirdim. Şimdilerde artık Zeynep benim bir parçam oldu.

Cemre’yle Zeynep’in ortak yönleri var mı?

Zeynep’le ortak yönlerimiz çok. Kendi ayaklarının üstünde durma isteği en çok benzeyen özelliğimiz sanırım. Bir de inatçılığımız çok benziyor ‘Keçi’ lakabının ikimiz için de geçerli olduğunu söyleyebilirim.

İmkansız bir aşkın yansımasını anlatıyorsunuz. Sence gerçekten imkansız aşk var mıdır?

Aşkın sınır ve engel tanımadığına inananlardanım ben belki zaman gerektirir belki çaba ama gerçekten aşksa illaki yaşanacaktır.

Senaryoyu okuduğunda ne hissettin?

İlk okuduğum anı tam olarak anımsayamıyorum, o dönem benim için her şey rüya gibiydi çünkü çok heyecanlıydım böyle bir hikayeye başlayacağım için. Ama ilk beş bölümü okumayı bitirdiğimde kendi kendime hadi bakalım Zeynep seninle çok uzun bir yolumuz var dediğimi hatırlıyorum.

Mimar Sinan Üniversitesi’nden mezun olmuşsun. Oyunculuk hep aklında olan bir meslek miydi?

Ben Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde Endüstriyel Tasarım öğrencisiydim sonradan Matematik bölümüne geçiş yaptım aslında oyunculukla hiç alakası olmayan bir akademik kariyerim vardı. Şans eseri sadece deneyimlemek için başladığım oyunculuk eğitiminin beni bu noktaya getireceğini kestirememiştim başta. Diğer alternatiflerin hepsi birer meslekti evet belki iyi bir tasarımcı olabilirdim veya akademisyen ama oyunculuk meslek olmanın yanı sıra bir tutku haline geldi benim için ve onunla devam etmeye karar verdim.

Aile, hepimizin ilk tohumlarının atıldığı yerdir. Sen nasıl bir çocukluk geçirdin?

Beni çok seven hep destekleyen ve kararlarım konusunda korumacı ama özgür bırakan bir anne babanın çocuğuyum ben. İlk ve kız çocuğu olmanın avantajlarını da yaşayarak büyüdüm. Bir de erkek kardeşim var o benim için çok kıymetli abla olmayı çok seviyorum. Hayatımla ve kendimle ilgili tüm mücadelem önce kendimi sonra da ailemi mutlu etmek…

Bir anda fanlar tarafından böyle bir ilgiyle karşılaşmak seni şaşırttı mı?

Evet şaşırttı. Başıma geleceklerden hiç haberdar değildim tek bildiğim bu işi yapmak istediğimdi. Ne kadar doğru ne kadar yanlış yaptığımı bilmeden bir Zeynep çıkardım ortaya. Bu kadar sevilmesi işimin bu denli takdir edilmesi benim için çok değerli. Bu saf sevgiyle tanışmak müthiş bir duygu kelimelerle tarifi zor sanırım. İşimin en güzel yanı duygularla, bakışlarla insanlara temas edebilmek onlarda bir etki yarattığını görmek beni her gün işime daha da sıkı sarılmam konusunda çok motive ediyor.

Sosyal medyada çok fazla zaman geçirir misin?

Sosyal medyada çok aktif vakit geçiren biri değilim yoğun çalıştığım için buna pek vaktim kalmıyor. İşimle ilgili gönderileri, yorumları okumayı seviyorum elimden geldiğince geri dönüşleri takip ediyorum. Onun dışında vakit buldukça ilgi alanlarımla alakalı videolar izlemeyi yazılar okumayı seviyorum.

Artık hayatının büyük bir bölümü çekimlerde geçiyor. Set günleri nasıl ilerliyor?

İnsan gerçekten sevdiği şeyi yapmaktan yorulmuyormuş bunu anladım. Çok uzun saatler çok farklı koşullarda çalışabiliyoruz bazen fiziki yorgunluk elbet oluyor ama günün sonunda yaptığım işten memnun olunca mental anlamda hiç yorulmuyorum. Tabi ki bunun çalıştığım insanlarla da alakası vardır diye düşünüyorum, canım ekip arkadaşlarım onları çok seviyorum.

Kamera önüne geçtiğinde her şey hayalindeki gibi miydi?

İşin teknik kısmıyla ilgili hiçbir bilgim yoktu hepsini sette tecrübe ettim ve öğrendim. Başta zorlandığım anlar çok oldu ama sonradan alıştım tabi ki. Teknikle oyunculuğun birleştiği yerde de tek bir doğru yokmuş zaten. Her gün öğrenmeye kendimi bir basamak daha üste taşımaya çabalayarak devam ediyorum. Bu işin göründüğü kadar kolay olmadığını söyleyebilirim ama tecrübeyle sabit. Hayallerimden bile güzel olan şeyse saatlerce emek verdiğimiz bütün heyecanıyla oynadığımız o sahneleri ekranda izlemenin verdiği gurur ve mutluluk.

Oyunculuk çok uzun bir yol, bu yolun engebeleri seni korkutuyor mu?

Yolun sonunun olmaması, en güzel yanının her gün farklı bir şey öğrenebilme ve kazanabilme imkanı olduğunu düşüyorum. Uçsuz bucaksız bir yolculuk farklı birçok karakter ve deneyim. Yoluma çıkacak engebelerin hepsi buna değer sanırım.

Kariyerindeki en büyük hedefin nedir?

Dediğim gibi oyunculuk sonu olmayan bir yolculuk o yüzden en büyük hedefim yok aslında. Yapacağım her iş canlandıracağım her karakter benim için yeni bir hikaye. Tek temennim hepsinin hakkını vermek hepsinin izleyenlerde iz bırakmasını sağlamak olur.