Çamlıca Tepesine yaptırılacak cami için bir mimârî proje müsabakası tanzim edilmişti. Diğer mi’marlar ve mi’marlık büroları gibi, meşhûr, mi’marlarımızdan, A.Vefik Alp de katılmıştır. 
Müsâbaka şartnâmesi’nde “Osmanlı-Türk Mi’mârî Üslubunu yansıtacak, gelenekten geleceğe uzanacak kültürümüzün gelenek zincirine orijinal, yeni bir halka ilâve edecek, İstanbul’a değer katacak ve İstanbul’un sembollerinden biri olacak cami projesi,” yer almaktaydı. 
A.Vefik Alp, yukarıda sıralanan hususları dikkate alarak, eski şaheser’lerin tekrarından ve basit birer taklidinden kaçınarak, eski ile yeninin hassas bir sentezi olarak yeniden yorumlanmış bir proje hazırlamıştır. 
Müsabaka için verilen müddetin çok kısa olması dolaysiyle bu müsabakaya tamamlanmamış bir proje gönderebilmiş, bu proje bile (henüz tamamlanmamış proje bile) müsabaka jürisi’nden 1. Mansiyon ödülü kazanmıştır. 
Filhakîka, müsabaka jüri’sinin birincilik ödülü verdiği proje’nin uygulanması uygun bulunmamış, değiştirilerek, ikinci gelen proje uygulanmaya lâyık görülmüştür. 
Meşhûr Mi’marımız, Pek Muhterem, A. Vefik Alp Bey’in Altın Kubbeli Cami Projesi’nin teknik husûsiyetleri şöyle sıralanmıştır. 
“Dikdörtgen plâna oturan cami işlevsel mekânlara ayrılan üç seviye ile otopark, sığınak ve teknik mekânlara ayrılan alt iki seviyeden oluşmaktadır. Külliye Plânı’nın modüler ve berrak olması nedeniyle iç değişiklikler ilâve ve eksiltmeler kolayca yapılabilmektedir. Seviyesi 0.00 m olarak kotlanmış ana avluya ve altındaki 7,70 ve -15,20 kotlarındaki diğer iki alt seviye’ye merdiven ve yürüyen merdivenlere ilâveten zeminde düz ayakla ulaşılabilen köşelere konuşlanmış düşey sirkülasyona asansör çekirdeklerinden ulaşabilmektedirler. 
Ana avlunun üç tarafından mevcut eğime saygı göstererek kademeler halinde zemine inen kemerli teraslar te’sise Abidevî bir görüntü ve görkem getirmektedir. Bu kademeleri Bâbil Bahçelerine veya Aztek-Maya tapınaklarına benzetenler olmakta ise de, burada verilmesi istenen mesaj, İslâm Din ve Kültürü’nün yükselişidir. Bu kademeler ile 0.00m kotundaki ana avlu seviyesi proje sahasında hâlen bulunan düz alandan 15 m yükseltilmiş ve Cami’i’n 360 derece algılanması sağlanmıştır. Diğer proje’lerden çoğu Anadolu Yakası, Bağdat Caddesi ve Ada’lar aks’ından T.R.T. Anten Kulesi’nin oturduğu tepe nedeniyle algılanamamaktadır. 
Ana namaz mekânı havada boşta asılı hissi veren ve Kur’ân’dan altın kaplama sure’lerle oluşturulmuş bir küre’nin içindedir. Küre’nin üst ve alt tepelerine yaklaştıkça harfler birleşerek sağır bir düzleme dönüşmektedir. Arapça harf’lerden bu dış zarfın et kalınlığı yaklaşık 80 cm’dir ve harflerin arası yüksek vasıflı cam ile işlenmiştir. İç mekanda da aynı altın harfler algılanmaktadır. Küre kendi kendini taşımakta, altta çelik ayaklar yükü temele aktarmaktadır. Küre’nin altında Otopark katları seviyesinde iki kademeli dairesel bir şelâle havuzu bulunmaktadır. 
Namaz alanı büyük üst seviye ve küçük alt seviye olarak ikiye ayrılmıştır. Bu iki mekân’a çevre avlulardan köprüler ile girilebilmektedir. Rutin vakitler de kısıtlı sayıdaki cemaat alt seviyeyi kullanabilir. Cum’a bayram ve özel günlerde üst seviye değerlendirilecek, gerektiğinde her ikisi birden kullanılacaktır. Bu işlevsel kademelenme ile Cami’i’n ısıtma-soğutma aydınlatma masraflarında ciddî bir tasarruf sağlayacaktır. Ana avluya ilâveten alt namazgah ve oditoryum’un çevresinde kalan yarı kapalı avluda namaz kılınabilecektir. 0,00 kotu ana küre içinde 7.000 kişi, ana avluda 12.000 kişi -15,20 kotunda küre içinde 3.500 kişi namaz kılabilmektedir. Böylece Cami’i’n açık, yarı açık ve kapalı toplam namaz kapasitesi 28.000 kişi olmaktadır. İki kata yayılan konferans salonu’na üst’de -7,70 kotundan ve altta -15,20 kotundan girilebilmektedir. Her iki seviye’de fuayeler bulunmaktadır. Külliye yukarıdakilere ilâveten pek çok eğitsel ve kültürel kullanım mekân’ları ile zenginleştirilmiştir. 
- Ana küre, minare ve kemerler şelâlesi renk değiştirebilen led teknolojisi ile aydınlatılacaktır. Mevcut T.R.T.Anten direği’nin kaldırılması ve çevre’nin çam ağaçları ve seyir terasları ile bezenmesi önerilmektedir. Kudüs’teki Kubbetü’s-Sahrâ’yı anımsatan “Altın Kubbeli Cami” İstanbul üzerinde gece ve gündüz ışıldayacaktır. Bu eser Osmanlı-Türk Cami Mi’mârisinde klasik ve çağdaş hassas bir sentez ile yoğrulmuş ve yeniden yorumlanmış zihinlerden asla silinmeyecek Âbidevî, Mi’mârî bir eser’dir. 
Pek Muhterem Mi’marımız, Prof.Dr. A.Vefik Alp, “Benim projem, uygulansın, uygulanmasın, Aziz Milleti’mizin bildiği diğer proje’lerim gibi, İstanbul’a ve Azîz Vatanım Türkiye’me armağan olsun, Merhûm Babası Av.Hk.Dr.M.Cavit Alp’e ithaf ediyor. 
Prof.Dr. A.Vefik Alp’in projesini uçuk, çılgın bulabilirsiniz. Devrimiz, zâten uçuk, çılgın proje’lerin tasarlandığı ve uygulandığı devir değil midir? Prof.Dr. Alp, 1994, 1999, 2005 ve 2009 yıllarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olduğunda, gecekondular için çekirdek konut ve kapsül evler, Boğaziçi Otoray Tüpgeçiş, Transmar Pendik-Yeşilköy Otoray-Yüzer-Viyâdük, İstanbul Kuşakyol, Altın Üçgen, Üsküdar-Levent Denizaltı yüzer-tünel, Haliç Sualtı Otoparkı ve Müzekent gibi, uçuk, çılgın proje’lerin de sahibidir. Prof.Dr. Alp, sadece uçuk-çılgın proje’lerin tasarımcısı değil, çok önemli proje’leri de uygulamıştır. 
Bunlar arasında, Malatya Belediye Sarayı, Ankara’da MHP Genel Merkez Binası, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Çevre Mühendisliği Binası Avrupa Gayrimenkûl ödülleri programında dereceler almıştır. 
Prof.Dr. Yüksek Mi’mar Alp, mesleğiyle ilgili pek çok uluslararası cemiyetin, kuruluşun şeref üyesidir... 
Eminim, Cihan Mi’marı Koca Sinan, Süleymaniye’yi, Selimiye’yi veya bir başka şaheserini tasarladığı zaman da, projesi, uçuk, çılgın bulunmuştur. 
Çılgın, uçuk projeler tasarlanıp uygulanmasaydı, ne Mi’mârî de ve ne de başka saha’da bir gelişme olurdu. 
Çamlıca Tepesi için, tıpkı diğer taklid eserler gibi, bir Osmanlı Mi’mârî eseri pek az ta’dilat ile uygulanacaktır. 
Prof.Dr.Alp’in önemli bir tesbiti vardır. Eğer, Çamlıca Tepesi’ne yapılacak cami’in şehr’in her tarafından rahatlıkla görünebilmesi için cami’in inşa edileceği Mekân’ın en az 15 metre yükseltilmesi gerekmektedir. Uygulanacak Mi’mâri yapı kadar, yapı’nın kondurulacağı mekân da önemlidir. Bunun için de mi’mar’ların fezâ kadar geniş bir muhayyele’ye sahip olmaları gerekmektedir. İş işten geçmiş gibi görünüyor, ancak, Çamlıca Cami’i proje uygulayıcıları Prof. Dr. Alp’ten pek çok konuda yardım talep edebilirler. Eminim ki, müracaat etmeleri halinde, seve seve ve hiçbir karşılık beklemeden, böylesine bir eser’in kusursuz ortaya çıkması için koşacaktır... 
İstanbul Çamlıca Tepesi’ne yapılması kararlaştırılan Çamlıca Cami’i ile alakalı olarak üçüncü yazıyı yazıyorum. 
Denilebilir ki, “Be adam! Sen kim, Mi’mârî bir eser hakkında fikir yürütmek, ileri-geri konuşmak, ne demek?”
Derim ki: İmam-Hatip Okulu ve İktisad me’zunu birisinin ve benzeri makam ve mevki sahiplerinin, tamâmen teknik ve mi’mârî bir eser hakkında ne kadar söz söyleme, söz söylemeyi bir tarafa bırakınız, karar verme, projeyi ta’dil etme hakları ne kadar ise benim de o kadar i’tiraz hakkım vardır. 
Bilindiği üzere, Cihân Mi’mârı, Koca Sinan, Süleymaniye’yi tamamlamak üzeredir; Bir gün inşaat sahasının yakınlarına geldiğinde, sokaklar’da oynamakta olan çocukların, Süleymaniye Cami’i’ndeki dört minâre’den birisinin, eğri olduğunu kendi aralarında söyleştiklerini duymuş, çocukları yanına çağırmış, “Söyleyin bakayım, çocuklar bu minareler’den hangisi eğridir?” Çocuklar koşuşturmuşlar. “Amcabey, Aha işte şu minare eğridir,” demişler. Koca Mi’mar Sinan yüzüne bir ciddiyet takınarak, “Doğru söylüyorsunuz çocuklar, hakîkaten bu minare eğridir,” demiş, yardımcılarına “Tiz, bana uzunca bir urgan-halat getiriniz,” buyurmuş.. 
Uzunca bir urgan-halat getirilmiş, halat çocukların eğri olduğunu söylediği minareye bağlanmış, Koca Mi’mar, “Haydi çocuklar halat’ın bir ucundan da siz tutun, hep beraber minareyi doğrultalım,” Hep beraber, halat’dan asılmışlar, Koca Mi’mar, “Çocuklar, şimdi bakınız bakayım, minâre doğruldu mu?” demiş... Çocuklar, “Evet! Amcabey, şimdi minare doğruldu.” demişler. 
Koca Sinan’a bu mizansen’in hikmeti sorulduğunda, “eğer böyle yapmasaydık, bu eser burada durdukça, belki de kıyâmete kadar, Süleymaniye Cami’i’nin minarelerinden birisinin eğri olduğuna dâir söylenti sürüp gidecekti. Şimdi burada bitti. 
Efendim Bendenizin yaptığı, Süleymaniye minaresi hakkında çocukların yaptığıdır. Eğrileri doğrultmak da mi’mar’larımıza ve onlara istikamet veren idarecilerimize düşmektedir.

Üste bir resim koyduk. 
Pek Muhterem okuyucularımızı ve sanal ortam’daki pek değerli yorumcularımızı bir test’e tâbi tutuyoruz. 
Yukarıdaki resim’de görülen bina, 
a) Herhangi bir Anadolu vilâyetinde şehirler arası bir otogar. 
b) Anadolu’nun muhtelif merkez’lerinden birisine yeni inşâ edilmiş hava meydanı binası. 
c) Son yıllar’da Anadolu’nun sanayii merkezlerinden birisinde, Organize Sanayii Bölgesi içindeki bir fabrika binası. 
d) Hiçbirisi...