BİR ORTODOKS HRİSTİYAN OLAN RUSYA ‘BAŞBAKANI’ PUTİN, DEVLET BAŞKANI MEDVEDEV İLE TERS DÜŞME PAHASINA, “ŞAFAK YOLCULUĞU”NUN BİR HAÇLI SEFERİ OLDUĞUNU, BM GÜVENLİK KONSEYİ KARARLARININ, HER ŞEYE İZİN VERMESİNDEN DOLAYI, HATALI OLDUĞUNU” SÖYLESE DE, AMAÇLARI, HEDEFLERİ, AKTÖRLERİ DİKKATE ALINDIĞINDA, “BU BİR KÜRESEL SOYGUNDUR” DEMEK, DAHA GÜNCEL BİR TANIMLAMA OLACAKTIR. ÇAĞDAŞ HARAMİLERE SORMAK İSTERİZ: “ŞAFAK YOLCUĞU” SONRASINDA İŞGAL EDECEĞİNİZ LİBYA’YI TRABLUS, BİNGAZİ VE FİZAN SANCAKLARINA BÖLERKEN, O COĞRAFYAYI 1551’DEN BAŞLAYARAK 400 YIL BOYUNCA SORUNSUZCA YÖNETEN OSMANLI’NIN ( VE TURGUT REİS’İN) RUHU ÖNÜNDE DİZ ÇÖKMÜŞ OLMAYACAK MISINIZ? Bir Ortodoks Hristiyan olan Rusya ‘Başbakanı’ Putin, Devlet Başkanı Medvedev ile ters düşme pahasına, “Şafak Yolculuğu”nun bir Haçlı Seferi olduğunu, BM Güvenlik Konseyi kararlarının, her şeye izin vermesinden dolayı hatalı olduğunu” söylese de, amaçları, hedefleri, aktörleri dikkate alındığında, “Bu Bir Küresel Soygundur” demek, daha güncel bir tanımlama olacaktır. Libya'nın post-modern işgali operasyonu başlatıldı. Mısır ve Tunus örnekleri üzerinden tahrik edilen Libya halkı yönetime, daha doğrusu Kaddafi’ye karşı ayaklandırıldı. Kaddafi’nin ruhsal yapısının Hitler, Stalin, Mussolini, Miloseviç ve Saddam gibi diktatörlerden farklı olmadığı biliniyordu; Köşeye sıkışma psikolojisinin etkisiyle binlerce insanın cesedi üzerinden iktidarını korumaya çalışacağı sır değildi. Psikolojik savaşın bütün argümanları, usta bir toplum mühendisliği eşliğinde kullanılarak, dünya kamuoyunu kandırabilecek bir işgal gerekçesi yaratıldı. Oyun bu bilimsel gerçeğe göre kurgulandı. Libya, halkla yönetimi karşı karşıya getiren bir cehenneme dönüştürüldü. Yüzlerce masum insanın canı pahasına, müdahaleyi meşru gösterecek bir ortam oluşturuldu. Libya’daki muhalif güçlerin sözcüsü Abdül Hafız Hoca, El –Cezire Televizyonu’na yaptığı açıklamada, demokrasi talebi ile 5 hafta önce başlayan gösterilerden bu güne, Kaddafi’nin 8 bin sivil insanı öldürdüğünü söylüyordu. Libya İnsan Hakları Birliği de 2 Mart’ta yaptığı açıklamada, tüm ülkede öldürülen sivillerin sayının 6 bini aştığını duyurmuştu. Kaddafi gibi bir diktatöre karşı duyulan kin ve nefret duyguları, Afrika’nın en zengin ve “tatlı” petrol yataklarına sahip olan Libya’nın işgaline meşruiyet kazandıracak bir argüman olarak başarıyla kullanıldı. Libyalılar özgürlük ve demokrasi adına ayaklandırıldılar, Kaddafi ruh yapısının gereğini yaptı, vurdu, öldürdü, sindirmeye çalıştı.. Ve… Çin’in dönem başkanlığında toplanan BM Güvenlik Konseyi, 17 Mart günü, Arap Ligi Konseyi’nin istekleri paralelinde bir karar aldı. 10 üyenin “evet”i ve 5 üyenin (Çin,Ruya, Almanya, Brezilya ve Hindistan) çekimser kalmasıyla alınan 1973 nolu bu karara göre, Libya’da derhal ateşkes sağlanacak, sivillerin öldürülmesi durdurulacak, Libya’ya uygulanan silah ambargosu ağırlaştırılacak, Libya’nın yabancı ülkelerdeki mal varlığı dondurulacak, uçuşa yasak bölge oluşturulacaktı. BM Güvenlik Konseyi’nin1973 sayılı kararına rağmen Libya’da çatışmalar durulmadı. Durulmayacağı da biliniyordu zaten. Maksat, operasyona dünya kamuoyunun onaylayacağı bir gerekçe hazırlayabilmekti. Operasyon kararı Paris'te, ABD, Fransa, İngiltere, Almanya, Norveç, Kanada ve Arap Birliği'nin 22 üyesinin katılımıyla gerçekleştirilen zirvede alındı. Batılılar, Libya'nın "tatlı" petrollerine biran önce el koyabilmek telaşıyla, aslında, operasyonu mübarek Cuma günü başlatacaklardı. Fakat, Afrika'nın kuzeyini kontrol altına alam konusunda yüzyıllardır Almanya, İngiltere ve İtalya ile yarışan Fransa'nın, bir adım önde olma amacıyla, Paris'te zirve düzenlenmesi konusunda ısrar etmesi yüzünden operasyon gecikmişti. Batılılar, Libya'yı 'kurtarma' konusunda o kadar sabırsızdılar ki, zirve bitmeden Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sakozy operasyonun başlatıldığını açıkladı. DÜNYA İŞGALİ SORGULUYOR Şimdi, dünya kamuoyu vicdanı, Libya örneği üzerinden, bir bağımsız ülkenin, insancıl amaçlarla olduğu öne sürülen bir işgal hareketinin, uluslar arası hukuka ne ölçüde uygun olabileceğini tartışıyor. Irak’ın işgali konusunda dünya kamuoyuna sunulan gerekçelerin hiç de gerçek olmadığı, asıl hedefin Irak’ın zengin petrol yatakları olduğu kısa sürede ortaya çıkmıştı. O nedenle, Libya konusunda BM Güvenlik Konseyi’nin 1973 sayılı kararıyla ilgili olarak, uluslar arası hukukun temel ilkelerinin çatışıp çatışmadığı tartışılıyor. Bilindiği gibi, BM Yasası’nın 2. Maddesinde, devletlerin egemenliği ve devletlerarası ilişkilerde kuvvet kullanılmaması ve insan haklarının korunması ilkelerinden söz edilir. 39. Maddede, barışa karşı bir tehdit ya da saldırı oluştuğunda, kuvvet kullanılmasına izin verilmektedir. Yani, Libya’da 5 haftadır yaşanmakta olan toplumsal hareketlenmeler dikkate alındığında, BM Güvenlik Konseyi’nin 1973 sayılı kararı, Libya’ya karşı yapılan silahlı müdahaleyi meşru kılıyor! Fakat, burada yanıtlanması aydınlatılması gereken konu, küresel aktörlerin oluşturduğu BM Güvenlik Konseyi’nde alınan kararların her zaman adil olup olmadığı konusudur. Tamam, Kaddafi dengesizin biri, delinin dik alası, esrarkeşin teki olabilir. Canı cehenneme.. Kaddafi’nin azılı bir diktatör olması, bizim, Libya’nın dünya petrol devleri tarafından kurgulanan bir oyun çerçevesinde, hiç de inandırıcı olmayan gerekçelerle işgal edilmekte olduğunu haykırmamıza engel olamaz! Libya hava sahasının, BM Güvenlik Konseyi tarafından uçuşa yasak bölge ilan eden kararını bir kandırmaca olarak kullanan Batılılar’ın, Paris zirvesinde, 22 Arap ülkesini oyuna getirerek aldıkları onayı bir işgal izni gibi kullanmaları, affedilmez bir ikiyüzlülük örneğidir. Böylesine bir ahlaksızca bir oyun, Libya’nın, daha doğrusu Osmanlı’nın Trablus, Bingazi ve Fizan sancaklarının “Şafak Yolculuğu” adı altında işgalini meşru kılamaz! Arap Birliği’nin Libya hava sahasının uçuşa yasak bölge ilan edilmesine verdiği destek, çağdaş haramilerin ellerini rahatlatmıştı. Bu desteği kendi amaçları doğrultusunda kullanan Batılı ortaklar, ‘Kaddafi sözünde durmuyor, sivilleri öldürüyor’ gerekçesiyle, BM kararını “Şafak Yolculuğu”nu başlatma gerekçesi olarak kullandı ve bir zamanlar Afganistan’da yapıldığı gibi, Libya’nın her karışına bomba yağdırılmaya başlandı. Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa, sivil ölümlere yol açtığından dolayı saldırıları eleştirdi. Musa, saldırıların Arap Birliği'nin destek verdiğinin ötesine geçtiğini belirterek, "Yaşananlar uçuşa yasak bölge amaçlarından farklı. Bizim isteğimiz sivillerin korunmasıydı, bombalanması değildi" dedi. Dedi, ama atı alan çoktan Üsküdar’ı geçti. Libya’da post-modern bir işgal uygulaması yaşanmaktadır. Önümüzdeki günlerde, ülkesi işgal edilenlerin işgalcileri ellerinde çiçeklerle karşıladıkları bir insanlık dramı izleyeceğiz. Türkiye’nin davet edilmediği Paris zirvesinde, 22 Arap ülkesinin operasyona değil, Libya hava sahasının uçuşlara yasaklanması kararına onay vermiş olmaları, “Bunun Adı Post-modern İşgaldir” başlıklı yazımızda savunduğumuz fikirlerimizi değiştirmeye yetmez! ABD’nin, imajının daha fazla erozyona uğramasını engellemek amacıyla perde arkasında gizleniyor olması da, “Şafak Yolculuğu” operasyonunun gerçek hedefini kamufle etmeye yetmez!. ÇAĞDAŞ HARAMİLER, BU SORULARA İNANDIRICI BİR YANITINIZ VAR MI? Çağdaş haramilerin dünya kamuoyunu, “Şafak Yolculuğu”nun, Libya’nın “tatlı” petrollerini hedeflemediğine, operasyonun yalnızca insani amaçlarla yapıldığına inandırmaları, dünya kamuoyunun kafasına takılan soruları yanıtlamaları gerekir: * “Şafak Yolculuğu”nun başlaması ile birlikte dünyada, “Libya işgal mı ediliyor, yoksa isyancılara yardım mı ediliyor?” tartışması başladı. Çağdaş haramilerin öncelikle yanıtlaması gereken soru bu değil midir? *Beş hafta önce Bingazi’deki ayaklanmayı organize eden demokrasi ve özgürlük kahramanlarının aslında kimler olduğunu, Libya’da silah bulundurmanın cezası idamken, bu kadar silahın nereden çıktığını dünya kamuoyuna açıklayabilecek misiniz? * Özgürlük ve demokrasi isteği ile sokaklara dökülen insanlara ateş açan Bahreyn yöneticilerini de, Kaddafi’ye saldırdığınız gerekçelerle bombalayacak mısınız? * Şii muhalifleri sindirmek için Bahreyn’e silahlı güç sokarak göstericileri katleden Suudi Arabistan’a da bir “Şafak Yolcuğu” operasyonu düzenleyecek misiniz? *Batı Şeria’da Filistinliler’e karşı orantısız güç kullanan İsrail’e karşı niçin bir operasyon yapılmadı? Orada öldürülen insanlar silahsız, savunmasız insanlar değiller miydi? *Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyeleri arasında, Libya’nın yanı sıra Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Cezayir, Nijerya, Gabon, Angola ve Suriye de var. Peki bu devletlerin hiçbir demokrasi ile yönetilmediğine göre, hepsi de birer birer vurulacak mı? *Hocalı’da yapılan soykırım nedeniyle, BM Güvenlik Konseyi’nin 30 Nisan 1993’ten 12 Kasım 1993’e kadar peşpeşe aldığı 4 kararı dinlemeyen Ermenilerin Karabağ’dan çıkmalarını sağlamak amacıyla ne zaman bir operasyon yapılacak? *1994’te Ruanda’da Hutular, Tutsi ve Huti kabillerinden üç ay içinde 800 bin kişiyi katletmişlerdi. Bu kıyım, BM tanımlamalarına göre tam bir soykırımdı. Peki, demokrasi havarisi ülkeler bu soykırıma neden seyirci kalmışlardı? *2003 yılında, bugün ikiye bölünen Sudan’ın Darfur bölgesinde yüzbinlerce insan öldürülmüştü, ama BM’den herhangi bir müdahale çağrısı duyulmamıştı. Bu ülkelerin petrol yoksulu olmaları mı unutulmalarına neden olmuştu? *Libya’nın askeri varlığını yok ettiniz, Kaddafi’yi saf dışı bıraktınız. Peki, sonra ne olacak? Aşiretlerin bir araya gelmesiyle 140 kabileden oluşanLibya gibi bir ülkede kısa sürede demokratik bir düzen kurabilecek misiniz? *Bu aşamadan sonra Libya’nın geleceğini kim belirleyecek, Libya’nın toprak bütünlüğünü kim sağlayacak; isyancılar mı, işgalciler mi? Libya’nın yönetim örgütlenmesi, eğitim sistemi ve insanların eğitim düzeyi bugünden yarına demokrasiye geçişe izin vermediği bilimsel bir gerçek değil mi? Libya coğrafyasında yaşayan insanları hangi ideal çevresinde birleştirip bir millet oluşturabilecek misiniz? *Çağdaş haramilere sormak isteriz: “Şafak Yolcuğu” sonrasında işgal edeceğiniz Libya’yı Trablus, Bingazi ve Fizan sancaklarına bölerken, o coğrafyayı 1551’den başlayarak 400 yıl boyunca sorunsuzca yöneten Osmanlı’nın ( ve Turgut Reis’in) ruhu önünde diz çökmüş olmayacak mısınız? *Bütün dünya, “ ‘Şafak Yolculuğu’nun asıl hedefi Libya’nın ‘tatlı’ petrolleridir” diyor; aksini savunacak ne gibi inandırıcı argümanınız var? * “Bu Bir Küresel Soygundur” derken haksız mıyız?