Nasrettin Hocayı bilmeyen yoktur. Her sözü bir olaydır. Hem de birçok hakikati barındırır. Ona atfedilen her şeyin doğru olup olmadığını da bilemeyiz ancak onunla ilgili söylenen her söz hayatın gerçeklerini anlatır bize.

Hikâye ya; bir gün Nasrettin hocaya demişler:

"Hocam senin hanım çok geziyor" 

Nasrettin Hoca tereddüt etmeden itiraz etmiş:

"Çok gezseydi arada sırada bizim eve de uğrardı"

Evet, öyle değil mi? Bize gelmeyen  o hanım ya bizim hanım değil ya da koynumuzda beslediğimiz bir yılandır.

Şayet bizden birisi olsaydı bizim evimizin  onun da evi olduğunu bilirdi. Acımız ve sevincimiz ortak olurdu. Biz üzüldüğümüze o sevinmez, biz, sevindiğimize o üzülmezdi. Biz acı çekerken o acılar üzerinden nemalanmaya çalışmazdı. Evimiz ateş çemberi içerisindeyken evden ne çalarımın hesabını yapmazdı.

Sözü, bizden görünen ancak bizimle uzaktan yakından alakası olmayan,  yeri geldiğinde  ortak değerlerimizi maske olarak kullanmaktan çekinmeyen sözde, sanatçı, akademisyen, yazar müsveddelerine getirmek istiyorum.

Malumunuz; gezi olaylarında üç beş ağacı bahane edip ortalığı savaş alanına döndürmüşlerdi. Yakıp yıkmışlardı her yeri. Milyonlarca dolar zarar vermişlerdi bu millete.

Nice insanların ölümüne sebebiyet vermiş, kamu mallarının tahrip olmasına sebep olmuşlardı. O gün sokaklarda boy gösteren,  naralar atan, bildiriler yayınlayan bu güruh bugün binlerce hektar ormanın yanması karşısında dut yemiş bülbüle döndüler. “Dut yemiş bülbül” dediysem yanlış anlamayın, sözcüleri konuşuyorlar elbet. Ama hırsızın suçu yokmuş gibi konuşuyorlar. Yangının dumanı içerisinde iktidarı nasıl eleştiririmin hesabını yapıyorlar.

Yangınlar olunca şöyle bir baktım kimlerin ciğerleri yanmış diye. Ne göreyim malum cenahtan biri gazete köşesine "Ciğerlerimiz yanıyor" başlığı atmış, şaşırdım! Yazıyı sonuna kadar okudum.  O ciğer yine bizim ciğer değil, o yangında bizim yangın değilmiş meğer. Anlayacağınız onun ciğerleri başka şey için yanıyormuş. Bir başkası yine aynı yangının içerisinde başka şeylerin peşinde...

Bazı art niyetli “hayvan severler” de aynı yolun yoldaşları...

Şaşırmadık çünkü onların yeşil sever ve hayvan sever olmadıklarını çok iyi biliyoruz. Bilmeyenler bilsin diye söylüyorum:

Mesela yürekleri varsa söylesinler:

Bir anda ülkenin her tarafında aynı anda başlayan bu yangının tesadüf olmadığını, bunun altında hainlerin bir planı olabileceğini…

Lanetlesinler bu hainleri.

Cesaretleri varsa kol kola girip protesto etsinler!

Binlerce telef olan hayvanlar için ağıt yaksınlar!

Mesela mağdur olan vatandaşların yanında olduklarını deklere etsinler; koşup ellerinden tutup dertlerine ortak olsunlar!

Sivil kuruluşları harekete geçirip fidan dikme seferberliği başlatsınlar.

Devletin hiç olmasa bu konu da yaptığı olumlu gayretleri takdir etsinler.

Etmezler…

Yapmazlar…

Ağlamaz, sızlamazlar…

Üzülmezler…

Adım gibi eminim! Çünkü bunlar bizim evin uşakları değiller. Bunlar bizden hiç olmadılar. Bunların gayesi üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir.

Son söz olarak şunu söylemek isterim:

Kim nasıl bir planın içerisinde olursa olsun kökleri her tarafa yayılmış o ağaçlar bir bir filizlenecek. Hainlerin planları başlarına dolanacak.

Ateşten yaratıldığı için kibirlenen ve haset eden, yürüdüğümüz yoldan bizi alıkoymak için  tuzak kuran şeytanın uşakları, hasretin bayraktarlığını yapanlar ateşle oynadıklarını bilsinler.

Putları yerle yeksan eden İbrahimleri yakmak için Nemrutların yaktığı ateşin  serin ve selamet olacağını görecekler.

Bu millet küllerinden uyandı ve uyumaya da niyeti yok bilsinler...

Bu milletin ciğerlerinin yangını suya olan hasreti daha da körükleyeceğini anlasınlar artık!