Fener Rum Patriği, Bartholomeos 1993-1994 yıllarında 14 Ülkeyi kapsayan bir seyahat çerçevesinde sadece bu ülkelerin dinî liderleriyle değil, Devlet Başkanları ve siyâsî'lerle de görüşmelerde bulunmuş, AB Dönem Başkanı ve Avrupa Parlamentosu Başkanıyla da görüşmüştür.  

Gittiği her yerde kendisine Devlet Başkanlığı muamelesi yapılmış, Patrik de "Ekümenlik" iddiaları çerçevesinde ORTODOKS lideri gibi davranmıştır. 1997 yılında BM Genel Kuruluna -hiç bir sıfatı olmadığı halde katılmış- ve burada "YENİ ROMA PATRİĞİ" olarak takdim edilmiştir. (Patriğin vazife yaptığı Patrikhâne İstanbul'da olduğuna göre "Doğu Roma'nın Merkezi'nin İstanbul olduğu âşikâr değil mi?)  

"Ekümenlik" iddiasındaki Patrik, son yıllarda bütün enerjisini Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılışına sarfetmektedir. Bilindiği gibi Heybeliada'daki Ruhban Okulu, Türk Devleti'nin idâri bir tasarrufu ile kapanmamıştır. Esâsen, Ruhban Okulu'na hiç talep olmadığı için fiîlen kapanmış bulunuyordu. 1970'li yılların başında Anayasa Mahkememizin "Özel Şahıslar üniversite ve yüksek okullarla birlikte Heybeliada Ruhban Okulu da kendiliğinden kapanmıştır.  

1982 Anayasa'sı üniversite ve yüksek okullar için yeni düzenlemeler getirmiş, yüksek öğrenimi bâzı kurallara bağlamıştır.  

Anayasa'mız, üniversite ve yüksek okulları Anayasal bir Kuruluş olan Yüksek Öğretim Kurumu'nun gözetim ve denetimine vermiştir.  

Pekâlâ, Heybeliada Ruhban Okulu, İlâhiyat Fakülteleri gibi herhangi bir üniversite'ye bağlı olarak Teoloji Fakültesi veya İlâhiyat Yüksek Okulu olarak açılabilir, ya da bir vakıf kurulur, diğer Vakıf Üniversiteleri gibi Y.Ö.K.'ün gözetim ve denetimi altında faaliyet gösterebilir.  

Hayır; Patrik bu şıklardan hiç birisini istemiyor, doğrudan kendisine bağlı (Ekümenik Patrik-Cihan Patriği) olarak açılmalı, Türk Devleti hiç bir suretle karışmamalı, geçmişte olduğu gibi bizim topraklarımızda, bizim ekmeğimizi yiyerek, suyumuzu içerek, havamızı teneffüs ederek Türk düşmanı papazlar yetiştirilsin, dünyanın çeşitli ülkelerine gönderilsin. İstenen budur, Patrik bunun için dünyayı dolaşıyor, AB ülkeleri liderleriyle görüşmeler yapıyor, gittiği her yerde muhataplarına Ülkemizi şikâyet ediyor, fırsat bu fırsat Türkiye'ye  baskı yapmanın tam zamanıdır," diyor.  

Nitekim, geçtiğimiz Haziran Ay'ının sonlarında İstanbul'da yapılan Nato Zirvesi için Memleketimizi ziyaret eden liderlerden AB Başkan George Bush İstanbul'a gelmeden önce Ankara'ya indi. Yalaka Basın ve sarderun'ler, Ankara ziyâretini, Bush'un, Devletimize ve Hükûmetimize verdiği kıymete bağladılar. Daha da vıcık vıcık yağ kokanlar ise "Cumhurbaşkanı, Nato Zirvesi için Memleketimize gelecek Devlet başkanları şerefine vereceği yemeğe Türbanı dolaysiyle Başbakan Erdoğan'ı eşsiz dâvet etmişti ve Bush ve Eşleri Başbakanımızın ve Refika-i Muhteremelerinin üzüntülerini biraz olsun gidermek için Ankara'ya inmişlerdir.  

Ne o, ne bu, ABD Başkanı, Ruhban Okulu'nun açılışına verdiği ehemmiyeti tebârüz ettirmek için başbaşa görüşmede birinci elden Devletimizin başına rica için Ankara'ya inmişti.  

Filhakîka İstanbul'a geldiğinde ilk görüşmeyi İstanbul Hilton Oteli'nde Fener Rum Patriği Bartholomeos ile yapmış ve kendisine Ankara'daki görüşmelerin neticesinin çok iyi olduğu müjdesini de vermiştir. Aslında önceleri bu görüşme Patrik Bartholomeos-Bush ikili görüşmesi olarak plânlanmıştı. ABD'nin Ankara Büyükelçi'sinin, "çok Apolitik olur" ikazı üzerine protokol gereği, Diyânet İşleri Başkanı, Prf. Dr. Ali Bardakoğlu İstanbul Müftüsü Prf. Dr. Mustafa Çağrıcı, Ermeni Patriği Mutafyan, Hahambaşı İshak Haleva, Süryani Ortodoks Metopoliti Yusuf Çetin'de katıldı.  

ABD'nin hazırladığı ve görüşmecilerin yer aldığı listede Bartholomeos'un isminin önüne "Ekümen" sıfatının konulması da dikkat çekmişti. İnsanımızın nefes almasını vermesini bile uzaydan tâkip edip tesbit eden ABD Türkiye'nin, bu sıfatın kullanılmasını istemediğini bilmemesi mümkün mü? Elbette hayır; ABD'liler de Bartholomeos'u "Ekümenik-Cihan Patriği" olarak kabul ettiklerini böylece Devletimize anlatmak istemişlerdir.  

Neresinden bakarsanız bakınız, can sıkıcı bir durum.  

Diyânet İşleri Başkanı'nın, İstanbul Müftüsü'nün, Ermeni Patriği'nin ve de Süryâni Ortodoks Metropoliti'nin ABD'den, Başkanı Bush'tan herhangi bir talebi olmamıştır. Hem neye olsun ki, ne gibi talepleri olur ki; Bush'tan talebi olan, Bush'un müjdeli haber vereceği, asıl görüşmek istediği Fener Rum Patriği Bartholomeos'tur. Diğerlerinin bir suali olmamıştır, onlara bir şey söylenmemiştir, zâten ne söylenecekti ki; Zavâhiri kurtarmak için, asıl görüşmecinin yanında simetriyi tamamlamak üzere vazolar gibi Bush'un etrafında dizilmeyi içlerine sindirebilmişlerdir. Bakıldığında Bush'u sağ tarafında 70 Milyon Türkiye Cumhuriyeti Nüfusunun asıl unsuru olan Müslüman-Türk'lerin % 99,9'unun dînî Temsilcisi Diyânet İşleri Başkanı, solunda, artık sayıları iyice düşmüş olan 20 BİN kadar Ortodoks Rum Azınlığın papazı, gerçek bu ama görüntü öyle değil, Bartholomeos Ekümenik Patrik, (Ortodoks'ların Cihan Patriği) Bush'la eşit seviye'de devlet başkanı, diğerleri figüran!..  

Haydi diyelim; Diyânet İşleri Başkanlığı, yarı siyâsî bir makamdır, Sayın Başkan'ın hükûmetle uyum içinde çalışabilmesi için bâzı toplantılara katılması, bâzı yerlerde görünmesi anlayışla karşılanabilir. Fakat İstanbul Müftüsü'nün işgal ettiği makam, Ebed-Müddet Devlet-i Aliyye'mizin Meşîhat Makamı'dır. Bugün Muhterem Müftü'nün oturduğu makam, 80 yıl önce Şeyhulislâm Efendi'nin oturduğu makamdı. Böyle bir dâvet aldığında: "Macesteleri Başkan Şehr'imizde bizim misafirimizdirler, bizimle görüşme arzuları varsa kendilerini Makamımızda ağırlamaktan şeref duyacağız, buyursunlar gelsinler." demek yerine Patriğin figuranı olmayı kabul etmiş, kaba ve çirkin Yanki'nin aşırı Emniyet tedbirleri sebebiyle avuçlarının içinde zehirli toz aramaya varıncaya kadar aşağılanmaya ve kabalığı sineye çekerek figuranlardan biri olmayı kabul etmiştir.  

Kahredici bir durudur.  

"İzzet ve şeref, Allah, Resûlü ve Mü'minler içindir."  

Mü'minlerin izzetini ayaklar altına alanlara yazıklar olsun!..