Birbirlerine ilgisizmiş görünmelerine rağmen, en küçük bir felaket anında insanlarımızı birbirine kenetleyen neydi?

En çarpıcı örnek 15 Temmuz. Sinsi saldırıyı sezen her partiden, her düşünceden insan, bu hain planı boşa çıkarmak için tankların önüne dikiliverdiler; “Mehmet Akif bir yerlerden, “Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın!” diye sesleniyordu. Tanklar, toplar, tüfekler hatta savaş uçakları durduramadı bu milleti.. 

15 Temmuz ruhunun en taze örneğini de Elazığ depreminde gördük, yaşadık. Elazığ depreminde de aynı ruh bayraktarımızdı. 7’den 70’e, Doğu’dan Batı’ya herkes “Elazığ’daki depremzedelere nasıl yardımcı olabilirim?” çırpınışı içindeydi.

Edirne’den Kars’a, “Nasıl yardımcı olabilirim?” diye çırpınan bu insanlar milletti. İyi günde de kötü günde de, Düğünde de cenazede de tek yürek olabilen insan topluluğuna millet denirdi.

Toplumu kamlara ayırmak, insanlarımızı birbirine düşman etmek için kurdukları tuzakları hep boşa çıkanların merak ettikleri, anlamak istedikleri bir şey vardı: bu milletin çimentosunun formülü..

Birbirlerine ilgisizmiş görünmelerine rağmen, en küçük bir felaket anında insanlarımızı birbirine kenetleyen neydi?

En çarpıcı örnek 15 Temmuz. Sinsi saldırıyı sezen her partiden, her düşünceden inan, bu hain planı boşa çıkarmak için tankların önüne dikiliverdiler; “Mehmet Akif bir yerlerden, “Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın!” diye sesleniyordu. Tanklar, toplar, tüfekler hatta savaş uçakları durduramadı bu milleti.. 

Disiplinli, eğitimli bir ordudan daha etkili oldular hain darbe girişimi karşısında.. Parti kavramı yoktu o karşı duruşta, ellerimizde bayrak aynı bayraktı. Aynı bayrağın namusunu korumak üzere ayaktaydık, aynı bayrağın namusunu yüceltmek için tankların karşısındaydık

15 Temmuz ruhunun en taze örneğini de Elazığ depreminde gördük, yaşadık. Elazığ depreminde de aynı ruh bayraktarımızdı. 7’den 70’e, Doğu’dan Batı’ya herkes “Elazığ’daki depremzedelere nasıl yardımcı olabilirim?” çırpınışı içindeydi. 

BİZ MİLLETİZ

Edirne’den Kars’a, “Nasıl yardımcı olabilirim?” diye çırpınan bu insanlar milletti. İyi günde de kötü günde de, Düğünde de cenazede de tek yürek olabilen insan topluluğuna millet denirdi.

250 yıl geriye gittiğimizde tarih sahnesinde olmayan bir Amerikalı anlamazdı ki bu ruh halini.. “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” söylemi bir şey anlatmazdı ki kurtlar sofrasında yağma kültürüyle yetişmiş insanlara.. 

HEPİMİZ BİRER EMİNE KUŞTEPE’YİZ

Emine Kuştepe, Azize Çelik’in, bir kuyumcu titizliği ile açılan o koridordan girilip kurtarılışı sürecinde gösterdiği çabayla hepimizin kahramanı oluverdi. Hepimizin yüreğinde bir Emine atıyordu. Emine’nin enkaz altındaki Azize’yi yüreklendiren, direnme gücü veren sesi bizim sesimizdi, bizim dualarımızdı. 

Emine Kuştepe ekranlara yansıyan o çabasıyla biranda büyüdü, Türkiye oluverdi. Birer Emine olmak isteyenler AFAD’ı telefon yağmuruna tuttular. 

MAYAMIZIN FORMÜLÜ BUDAYANIŞMA RUHUNDA GİZLİ

Her deprem felaketi sonrasında böylesi ilgi yoğunluğu yaşadıklarını belirten AFAD Gönüllülük Başkanlığı İletişim Koordinatörü Aslıhan Koçyiğit, Emine Kuşdemir ve diğer gönüllüleri ekranlarda izleyen vatandaşların telefonlarına yanıt vermekte zorlandıklarını söylüyor. Edirne’den Kars’a kendilerini arayan vatandaşlar, “Nasıl gönüllü olabilirim?” diyorlardı. 

“Nasıl gönüllü olabilirim?” 

İşte, bu topraklarda yaşayan insanları millet yapan mayanın formülü bu soruda gizli. 

Kurdukları tuzakları boşa çıkanlar, çok merak ediyorlarsa, öncelikle bu mayanın formülünü araştırsınlar.