BİR SAKIZLI KAHVEYE NE DERSİNİZ?
M. Kemal SALLI
BİR ZAMANLAR İZMİR'İN DAĞI TAŞI MİS GİBİ SAKIZ KOKARDI. SAKIZ DEDİĞİMİZ NESNE, ŞU ÇOLUK ÇOCUĞUN AĞZINA BURNUNA YAPIŞAN, JİKLET MAYASI İLE YAPILMIŞ AROMATİK LASTİK PARÇASI DEĞİL, DOĞAL DAMLA SAKIZDI..
GÜNE BAŞLARKEN KEYİFLE YUDUMLANAN SABAH KAHVELERİ, SERİNLEMEK İÇİN KAŞIKLANAN DONDURMALAR, EŞE, DOSTA VE DE SEVGİLİYE İKRAM EDİLEN MUHALLEBİLER, AĞIZLARI TADLANDIRMAK İÇİN SUNULAN LOKUMLAR, O İÇ GICIKLAYICI AROMASINDAN DOLAYI, MUTLAKA SAKIZ TAKVİYELİ OLURDU.
DONDURMANIN HAMMADDESİ OLAN YABANİ ORKİDELER (SALEP) DE YOK OLMA TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA...
Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişen yaban orkidesi bilinen dondurmanın hammaddesi salep yok olma tehlikesi ile karşı karşıya..
Gökova Sürekli Eylem Kurulu katılımcısı çevreci Reşat Uygun, yaptığı açıklamada, Muğla'da yetişen salebin (yaban orkidesi)'nin endemik olarak çok az sayıda bulunduğuna dikkati çekerek, orkidelerin köklerinin kazılarak imha edildiğini ve popülasyonunun yok olmak üzere olduğunu belirtti:
"Kendi doğal ortamlarında yaklaşık 4 yılda yetişen yaban orkideleri (salep) Türklerin islamiyeti kabul ettiği 8. yüzyılda karşımıza çıkıyor. İslamiyet sonrası şarap ve alkollü içeceklerin yasaklanmasını ardından içecek olarak şıra, boza ve salep tüketilmeye başlanıyor. Dondurmacılığın ana malzemesi sayılan yaban orkideleri endemik olarak çok az sayıda bulunuyor ve popülasyonu gittikçe azalıyor. Eğer bir önlem alınmaz ve tüketimi kısıtlanmazsa yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalabilir."
Her ülke bitki çeşitliliği açısından Türkiye kadar şanslı değil. Nesli tükenen pekçok bitki için yurt dışından bilimadamları, botanikçiler, fotoğrafçılar geliyorlar. Yabani orkide (salep) 4 yılda olgunlaşıp toplanmaya hazır hale geliyor. Bir kilo salep elde etmek için ortalama 1000 ila 4000 yumru orkide kökü (salep) gerekiyor. Yılda 45 tona yakın salep üretildiğine göre, 45 ila 180 milyon yumru (kök) çıkarılıyor. Halkımız yabani orkide köklerinin salep olduğunu bilmiyor. Bilinçsizce toplanan yabani orkideler ülkemizin flora haritasından silinmek üzere.. Bu ülkemiz için büyük kayıp..
Yazık..
Bir ikinci yazık da sakız için. Bu yazık, aynı zamanda hazmedilmesi zor bir kazık..
Bir aptallık örneği de denilebilir..
Açalım..
Bir zamanlar İzmir'in dağı taşı mis gibi sakız kokardı. Sakız dediğimiz nesne, günümüzdeki çoluk çocuğun ağzına burnuna yapışan, jiklet mayası ile yapılmış aromatik lastik parçası değil, yiyeceklere, içeceklere baş döndürücü bir aroma kazandıran doğal damla sakızdı.. Güne başlarken keyifle yudumlanan sabah kahveleri, serinlemek için kaşıklanan dondurmalar, eşe, dosta ve de sevgiliye ikram edilen muhallebiler, ağızları tadlandırmak için sunulan lokumlar, o iç gıcıklayıcı aromasından dolayı, mutlaka sakız takviyeli olurdu.
Hey gidi günler..
Şimdilerde peşpeşe açılan "Kahve Dünyası" benzeri modern kahvehanelerin gözde içeceği "Sakızlı Türk Kahvesi"nin sakızı, İzmir'in karşısındaki Yunan adasından geliyor.
SAKIZ AĞAÇLARI NASIL YOKOLDU?
Bir zamanlar İzmir'in dağlarını taşlarını nefis kokusuyla tütsüleyen sakız ağaçlarının niçin, nasıl yok edildiği tam olarak bilinemiyor. Bilinçli, sinsi, sabırla yoğrulmuş bir oyunun tezgahlandığı belli.
İstanbul'un en nezih semtlerinden Nişantaşı'ndaki "Sakız Ağacı Caddesi"nin adının nereden geldiğini hiç düşündünüz mü?
Bir zamanlar sakız ihraç eden bir ülke konumunda iken, bugün, bir fincan sakızlı kahve içebilmek için, avuç içi kadar bir Yunan adasına muhtaç durumdayız.
Yazık..
Geçtiğimiz günlerde Ege Orman Vakfı Kurucusu Cem Bakioğlu önderliğinde bir hayırlı kampanya başlatıldı. 'Ege'yi Sakızlama Kampanyası' sayesinde, Ege, yeniden sakız ağacına kavuşacak.. Bu çok geç kalmış girişimi başlatmasından dolayı, Sayın Bakioğlu'nu candan kutluyoruz. İzmir insanı her ne kadar topraktan koparılmış, tarıma yabancılaştırılmış olsa da, doğa ile barışık olduğundan, bu kampanyayı benimseyecek ve destekleyecektir. İzmir çevresi, Ege dağları sakızın seveceği ve kolayca kök salacağı bir bereketli coğrafyadır.
Sakızın İzmir ve çevresinden kasıtlı olarak yok edildiğine inanıyoruz. Sakız, çamın yetiştiği her toprakta yetişir, ama her iklimde yetişmez. Ege dağlarının yamaçları sakızın sevdiği, hiçde yabancısı olmadığı bir coğrafyadır. Cem Bakioğlu'nun başlattığı kampanyaya kısa zamanda olumlu yanıt verecektir, inancındayız.
Cem Bakioğlu'nun girişimi sayesinde, birkaç yıl sonra ihraç ürünlerimizin, dolayısıyla kazandığımızın dövizlerin aroması değişecektir.
İLK HEDEF 20 MİLYON SAKIZ AĞACI
Ege Orman Vakfı Kurucusu Cem Bakioğlu'nun başlattığı 'Ege'yi Sakızlama Kampanyası'nın ilk hedefi, 20 milyon sakız ağacı.. Menderes Havaalanı yakınlarındaki 700 dekarlık alan sakız fideleriyle donatılmış. 5 yıldır bu fidelere çocuk gibi bakılıyor. Bu yıl 1 milyon sakız fidesinin dikilmesi hedefleniyor.
Ege'yi yeniden sakız ağaçlarıyla donatma girişiminde Cem Bakioğlu yalnız değil; İzmirli üç işkadını Siren Ertan Çarmıklı, Berkay Eskinazi ve Sinem Özusta İzmir- Çeşme arasını sakız ağaçlarıyla donatmak üzere kolları sıvamışlar. Tatil için Çeşme'ye yönelecek turistler, mis gibi sakız kokulu yollardan geçecekler.. Bu üç idealist kadın 7800 Residences & Hotel'de verdikleri yemeğin davetiyelerinden elde ettikleri gelirle kampanyalarını başlatmışlar; İzmir-Çeşme arasına dikilecek 26bin sakız fidanının parası hazır..
'Ege'yi Sakızlama Kampanyası' yalnızca ağaç dikerek gerçekleştirilemez. Dikilenin korunması, yeni dikimlerin teşvik edilmesi, Ege halkının sakız ağacının ülke ekonomisine katkıları konusunda bilinçlendirilmesi gerekir.
Ege Orman Vakfı, Egeliler için, sakız ağacı yetiştirme konusunda etkinlikler düzenliyor. Sakız fidesi konusunda destek veriyor. Sakız ağacı kampanyasını halka maledebilmek için her olanaktan yararlanmaya çalışıyor.
ÇEVRE BAKANLIĞI BU KAMPANYAYA SAHİP ÇIKMALIDIR
Ege Orman Vakfı'nın, 'Ege'yi Sakızlama Kampanyası' çerçevesinde, hükümetten, daha doğrusu Çevre Bakanımız Veysel EROĞLU'ndan bir isteği var. Türkiye Kyoto Anlaşması'na imza attı. Buna göre, her fabrika, yaptığı karbon salınımıyla orantılı olarak, ağaç dikmekle yükümlü. Ege Orman Vakfı Kurucusu Cem Bakioğlu, Ege Bölgesi'ndeki fabrikaların dikmekle yükümlü oldukları ağaçların sakıza yönlendirilmesi konusunda, Çevre Bakanlığı'nın öncülük etmesini öneriyor. Ülke ekonomisine yapacağı katkı nedeniyle üzerinde durulması, olabilirliğinin araştırılması gereken bir öneri.. Çevre Bakanımız Veysel EROĞLU'nun, 'olmaz deneni başaran bir insan' olarak, bu kampanyaya destek vereceğine inanıyoruz.
Ege Orman Vakfı'nı, ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayacak bu hayırlı girişimden dolayı kutluyoruz.
Yorumlar