Bugünkü konuğumuz, “dünyada en çok alıntı yapılan 10 ekonomistten biri” olarak anılan 1967 İstanbul doğumlu ABD ve İngiltere Üniversitelerinde ekonomi dersi okutan bir bilimadamı. Prof. Dr. Kamer Duran Acemoğlu’nun, “Sıcak para çıkışının ekonomide yaratacağı ani duruş riski var” uyarısını dikkate almak durumundayız. Prof. Acemoğlu, “Siyasi ve ekonomik stabilite yanında, dekokrasi açısından gelinen bu aşamayı bile, 90’lı yıllarla karşılaştırdığımda daha iyi buluyorum” diyor, ama Bernanke’nin bir ıslığı ile okyanus ötesine yönelen sıcak paraya muhtaç olmaktan nasıl kurtulacağımıza ilişkin herhangi bir reçete vermiyor.
80’li yıllarda estirilen küreselleşme rüzgarlarıyla, gelişmekte olan ülkelerle birlikte Türkiye de uluslararası sisteme entegre edildi. Bazı ekonomistler 24 Ocak Kararları’ya 12 Eylül 1980 darbesini ,küreselleşme rüzgarlarının Türkiye’deki etkileri bağlamında yorumlarlar.. Bir açıdan bakıldığında tüm dünya ekonomilerini olumsuz yönde etkileyen küresel kriz, küreşelleşme sürecinin bir sonucu ya da küreselleşme sürecinde yaşanan hesapta olmayan bir yol kazasıdır. Küresel kriz gibi ekonomik çalkantıların tarihte hep bir küresel kapışmayla, bir dünya savaşı ile sonladığını not ederek bugünkü konumuza dönelim.
Yukardaki girişi, “FED kararlarından da, Gezi Parkı eylemlerinden de gına geldik” yakınmalarının önünü kesmek amacıyla yaptık. İletişim ve ulaşaım teknolojilerinin gelişmesi sonucunda mavi gezegenenimiz artık büyük bir köye dönüşmüştür, herkes herkesin ne zaman hamile kaldığından, ne zaman doğum yapacağından haberdardır. O nedenle, ABD’nin MIT öğretim görevlisi Prof. Dr. Kamer Daron Acemoğlu’nun FED kararları bağlamındaki uyarılarını dikkatle dinlemek ve dikkate almak durumundayız. Küresel sermaye ile göbek bağı olan bir bilim adamı da olabilir ama Prof. Dr. Kamer Daron Acemoğlu Türkiye’nin ekonomi atlasına dışarıdan, ama bir uzman gözüyle bakabildiği  için, söylediklerini hepimiz dikkatle dinleyelim.
1967 İstanbul doğumlu  Acemoğlu hem ADB’nin Massachusetts Tenoloji Enstitüsü’nde hem de Londra Ekonomi Okulu’nda öğretim üyesi. 2005’te John Bates Clark Madalyası’nı, 2012’de de Erwin Plein Nemmers Ekonomi Ödülü’nü almış. Prof. Acemoğlu, “dünyanın en çok alıntı yapılan 10 ekonomistinden biri” olarak anılıyor.
 Prof. Acemoğlu, Cumartesi günü Bilgi Üniversitesi’nin düzenlediği ve Tunus, Mısır, Lübnan ve Türkiye merkez bankaları yetkilileriyle Dünya Bankası Araştırmacısı Luis Serven’in de katıldığı “Kuzey Afrika ve Ortadoğu Ekonomileri” başlıklı konferansta, Türkiye’nin kendisini sıcak paradan kurtarması gerektiğini belirtti. Bu arada toplumsal gerginliklerin çok iyi yönetilmesi gerktiğini belirten Prof. Acemoğlu’na göre, bu konuda dikkatli olmamızın nedeni sıcak paranın hızlı çıkmasının yaratcağı riskler.

SICAK PARAYA HER ZAMAN SICAK BAKILMAZ

“Helikopter Bernanke”nin, FED’in tahvil alımlarını durduracağına, parasal genişleme programına son vereceğine ilşkin açıklamasyla sıcak paranın gelişmekte olan ülkelerden çıkmaya başladığına dikkat çeken Acemoğlu, “Sıcak paraya her zaman sıcak bakılmaz. Bu riski dikkate alarak, Başbakan’ın iyi mesajlar vermesi gerekir . Bu kaçışa bir de iç etkiler eklenirse, kur bir anda patlayabilir, çok negatif gelişmeleri de beraberinde getirebilir” diyor. Hatırlayacaksınız, FED’in kararlarını açıklamasının ardından piyasalar tepetaklak olmuş, Perşembe günü Borsa İstanbul bir günde 6.82 değer yitirmiş, Merkez Bankası 6 kez ihale açmasına rağmen doların ateşini söndürememiş, dolar günü 1.9355’le zirve yaparak kapatmıştı.
Prof. Acemoğlu, James Robinson ile birlikte yazdıkları “Why Nationals Fail?” (Bazı Milletler Neden Başarısız Olur?) adlı kitabında savunduğu düşünce ve görüşleri çerçevesinde bir konuşma yaptı. Hem Türkiye’nin hem de Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki Arap coğrafyasını kapsayan MENA ülkelerinin kurumlarını güçlendirme sürecinde bulunduklarını ve bu zor süreci yarıda bırakmamaları gerektiğini söyledi.

SICAK PARANIN KAÇIŞI EKONOMİDE ANİ DURUŞ YARATABİLİR

Sıcak para çıkışlarının ekonomilerde ani duruş yaratma riski olduğuna dikkat çeken Acemoğlu, Gezi Parkı merkezli başlayan toplumsal olayların neden olduğu krizlerin doğru yönetilmesi gerektiğine de dikkat çekerek şunları söylüyor:
 “Gezi Parkı’nda toplumun çeşitli kesimlerinin katıldığı ‘barışçıl protesto’ olayı demokrasi oyununun bir parçasıydı. Demokrasi yalnıca 4-5 yılda bir sandığa gidip oy atmak, hiçbir şeye karışmamak değildir. Devlet yönetenlerin halkı, medyayı, sivil toplum örgütlerini de dinlemesi gerekir. Dinlemezse, o zaman ‘barışçıl demokrasi’ diye nitelediğimiz  bu tip olaylar olur. O zaman bu protestolardan iktidarın öğrenmesi ve dersler çıkarması gerekir. Ama izlediğim kadarıyla, Gezi Parkı olayları, 10 yıllık AK Parti iktidarında yaşanan bir ilkti ve iyi yönetilemedi. Siyasi ve ekonomik stabiliteyi sağlamış, yabancı finans çevrelerinin desteğini almış, siyasetin üzerinden askeri vesayeti kaldırmış, politikayı tabana yaymış bir iktidarın Gezi Parkı’na yaklaşımı, ‘demokrasinin ayrılmaz bir parçası’ şeklinde olsaydı, çok önemli bir kavşağı da geçmiş olacaktı. O zaman Ak Parti bundan çok daha güçlü çıkar, çok fazla prim yapıp saygınlığını çok daha artırabilirdi.”

BU AŞAMADAN SONRA TÜRKİYE’NİN YAPMASI GEREKEN ŞEY…

Ak Parti’ye son zamanlarda Avrupa basınından gelen desteğin azaldığını belirten Prof. Acemoğlu, Türkiye’nin ekonomik fotoğrafını çekerken şu konulara dikkat çekiyor:
“Bu aşamadan sonra Türkiye’nin yapması gereken şey reform, reform, reformdur. Yargı reformu, vergi reformu, ihale kanunu reformu, ekonomi bakanlığı reformu gibi.. Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da en iyi ekonomik durumda olan biziz. Asay ve özellikle BDT üyesi Asya ülkeleri büyük bir ekonomik patlama içinde. Türkiye de kendi içinde bir patlama yaşıyor. Ekonomik olarak çok iyi durumda ve bu enerjisini kullanması gerekir. Buyeni dönemde ülkenin reformlara ayak uydurması gerekir. Yoksa sıcak paradan Türkiye’nin zaten kurtulması gerekirdi. Kendisinin yapamadığını şimdi sıcak para kaçarak yapacak. Yerine ihracat ve turizm gelirlerini koymak gerekiyor. Cari açık TL’nin değerinin düşmesiyle azalacak. Bu aşamada Merkez Bankası’nın de doğrudur; kur hareketlerini yavaşlatır.
Reform derken, bunlardan bir kasıt da, devletin ve politikacının elinin ekonominin içinde gereğinden fazla olmasıdır.  Türkiye ekonomisinde hiçbir yerde olmadığı kadar sübvansiyon var. Şirketler sürekli ihale alıyorlar devletten. Ekonominin sağına dönsen sübvansiyon, soluna dönsen teşvik var. Bu durum şirketleri ve iş adamlarını devlete bağımlı kılıyor. Türkiye’nin enerjisini azaltıyor ve yanlış seçim yapmasına neden oluyor.”
Gezi Parkı olayları yaşanmamış olsa da Türkiye’nin FED kararlarından olumsuz yönde etkileneceğini belirten Prof. Acemoğlu, “FED parasal genişleme yaparken, bu paranın önemli bir bölümü gelişmekte olan ülkelere gitti. Şimdi bu para geri çekilecekse, en çok gittiği ülkelrden çekilecek. Türkiye de cari açığı en yüksek ekonomilerden biri ve bu parayı çekti kullandı. FED’in kararları ile küresel piyasalarda yaşananlar, Türkiye’nin büyük projelerini de maalesef olumsuz etkileyebilir” diyor.
Gezi Parkı olayları ve yaklaşmakta olan seçimler konusunda da şunları söylüyor Prof. Acemoğlu; dışardan bakış olarak dinlemekte yarar var:
“Gezi Parkı olayları, siyasi riskin varlığını yeniden hatırlattı. Bu olayların arkasından demokrasinin beslenebileceği bir süreç gelişirse, Türkiye yeniden güçlenir. Bu durum hem yerli hem de yabancı yatırımcıyı yeniden cesaretlendirir. Aksi halde kötü olur. Önümüzdeki yıl seçimler bitene kadar beklemeyi tercih edebilirler.
Son olayların ardından hükümet yüzde 50’lik oy oranını koruyabilir, iktidarını sürdürebilir, ama bu demokrasi adına iyi midir, bilemem. Buna iyi örnek Venezuella’dır. Chaves yüzde 50 ile geldi ve üç kez arka arkaya seçildi. Parlamentoyu ve yargıyı ortadan kaldırdı. Ülkesi için iyi mi yaptı?”
Bugünkü konuğumuz “dünyada en çok alıntı yapılan 10 ekonomistten biri” olarak anılan 1967 İstanbul doğumlu ABD ve İngiltere Üniversitelerinde ekonomi dersi okutan bir bilimadamıydı. Prof. Dr. Kamer Duran Acemoğlu’nun, “Sıcak para çıkışının ekonomide yaratacağı ani duruş riski var” uyarısını dikkate almak durumundayız. Prof. Acemoğlu, “Siyasi ve ekonomik stabilite yanında, dekokrasi açısından gelinen bu aşamayı bile, 90’lı yıllarla karşılaştırdığımda daha iyi buluyorum” diyor, ama Bernanke’nin bir ıslığı ile okynus ötesine yönelen sıcak paraya muhtaç olmaktan nasıl kurtulacağımıza ilişkin herhangi bir reçete vermiyor. Sıcak para, gelişmekte olan diğer ülkelerle birlikte Türkiye’nin ana sorunlarından bir olmaya devam ediyor. Küresel soygun, oluşturulan ve geliştirilen yepyeni ekonomik enstrümanlar kullanılarak bütün hızıyla devam ediyor.

BERNANKE GEZİ PARKI’NA UĞRAMIŞ OLABİLİR Mİ?

Yazımı noktalarken bir not daha düşelim.. FED’in kararlarıyla Gezi Parkı olaylarının bu kadar yakından ilişkilendirilmesi içime bir kurt düşürdü, eylemler sırasında Bernanke Takisim’e uğramış olabilir mi? Gezi Parkı’nda ve Taksim mitinginde çektiğim yüzlerce fotoğrafı tek tek inceliyorum)