38 Krallığın, yedi iklim’in, dünya’nın dörtte üçü’nün, Hükümdar’ı, Cihan Pâdişah’ı, Kanûnî, Sultan Süleyman Han, “Muhibbî,” Mahlası ile devrinin en meşhur şair’lerine taş çıkartan güzelluikte, emsalsiz şiir’ler inşad etmiştir. Hatta, Refiksı, Hürrem Sultan için lirik şiir’leri bile vardır.
Kânûnî’nin en meşhur gazeli bilindiği gibi;
“Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihan’da bir nefes sıhhat gibi”
Edebiyatta tahmis,(beşleme) bir şair’in yazdığı gazel’inin arasına bir başka şair tarafından üçer mısr’ ilavöe edilerek, beş mısr’lı hale getirmektir. MuhibbÎ Mahlası İle Kânûnî, Sultan, Süleyman Han’ın gazeline Şair, Aynî’nin yaptığı tahmis... (Tırnak içinde yazılan beyitler Kânûnî’ye aid’dir)
“Halk içinde mu’teber ber nesne yok devlet gibi,”
Mansıb-ı derdü meşakkat, râhatı mihnet gibi,
Ni’met-i hikmet bu dehrin, izzeti zillet gibi,
Ekl-ü şürbi cân-u cisme, sıklet-ü illet gibi,
“Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi,”
“Ger huzur etmek istersen ey Muhibbî! Fâriğ ol,”
Gâfil olma, aç gözün(Aynî) budur asl-ı usûl,
Kıble-i kalbe teveccüh kıl, tarîk-i hakK-I BUL,
Bu âhâd’la ülfet etme, pendim-i eyle kabul,
“Olmaya vahdet, makâm-ı kûşe-i uzlet gibi,”
(Mansıp, makam, Dehr, dünya, Ekl-ü şürb, yeme ve içme, cân-u cism, ruh ve beden, sıklet-ü illet, sıkıntı ve hastalık, fâriğ ol, vazgeç, teveccüh kıl, yönel, tarîk-ı Hak, Hak yolu, âhâd, başkaları, pend, nasihat, kûşe-i uzlet, yalnızlık köşesi...)
EDEBİYAT’DA TEKDîR : pâdişah üçüncü Selim ve Sultan ikinci Mahmud devir’lerinin vezir’lerinden, Mehmed Hakkı Paşa, üç-dört satırlık bir hiabıyla, Ebuzziya Tevfik’in Numûne-i Edbiyat-ı Osmaniye adlı eserinde yer almıştır Mehmed Hakkı Paşa’nın bu hitabı, edebiyat’da, tekdîR VE TEHDÎd nev’ine misâl gösterilymiştir; Mehmed HAKKI paşa, sebebi belli edilmeyen, bilinmeyen Mektbunda, devrin Silivri Nâibi’ne şöyle hitap etmektedir: “Silivri Nâibi, şerîat hâini! İlâmını gördüm, kahkakayla güldüm. Meâli hezeyân, hükm-ü hilâf-ı Kur’ân! Mühr-ü Müeyyyidemi basarım, seni mahkeme kapısı’nda asarım! “
EDEBİYAT’DA CİNAS: Edebiyat’çıların sık kullandıkları “ Cinas,”’ın pekçok emsali varıdır;
“Bir evde olsa Dûzen, (iki kadın)
O evde olmaz , düzen...
“Kısmetindir gezdiren, yer yer seni,
Arşa çıkan akibet yer yer seni...” (Kâmill Paşa)
“Her nefeste eyledin yüzbin günah,
Bir günaha etmedin hiçbir gün ah!”
(Süleymman Çelebi)
Şair Nef’î’nin heccâvlığı’na (her önüne geleni çokca hicvetmesine) kızarak, kendisine “Kelp,”(köpek) diyen devrin, Ma’ruf, Meşhûr, Sîmâ’ larından Tahir Efendi hakkında inşad ettiği, meşhur şiir’i:
“Tâhir Efendi bana kelp demiş, iltifatı bu sözde zâhir’dir,
Mâlikî Mezhebim Benim, zirâ, i’tikadımca kelp Tâhir’dir!”
Asırlar sonra, Muasırımız, Tâhirü’l-Mevlevî NAZÎRE OLARAK ne’fî’ ye şöyle bir cevap vermiştir:
“Zehr-i hicvi cihane neşr’edenin dili, bîŞEK zeban-i efâ’dır, (Engerek yılanı’nın dilidir.)
Tâhir olmaz köpek, fakat, beşer’e ne’f’-i vardır, o halde Ne’f’î’DİR.”
“Göz nereye bakar, gönül oraya akar,
Gönül nereye akar, ayak oraya koşar!... “
“Çeşm-i İnsaf kadar kâmile mîzan olmaz,
Kişi noksanı’nı bilmek gibi irfan olmaz.” (Tâlibî, Bursa’lı Tâlip Mehmed Bey,)
Osmanlı Rus savaşında, Kırım Yarımadası’nın Rus’ların eline geçmesi üzerinden çok büyük bir te’ssür içinde bulunan 3. Selim’in inşad ettiği Şiir’i:
“Yüz tuttum Cenâb-ı Kibriyâ’ya,
Resûlün zikrin oldum ibtidâ’ya,
Gidelim ceyş-i küffâra gazâya,
Bizim bu memleket kalsın mı böyle?
Olaydım ölmeden bir kez seferber,
Hudâ emriyle olursak muzaffer
İnâyet etmez mi Hâlik-ı rûz-i mahşer
Kalalım mı kılıç altında böyle?
Kılıç a’dâ’ya elbette sezâ’ dır,
Bu din’nin uğuruna cânım fedâ’dır,
Bizim yardımcımız BârÎ Huda’dır,
Kalalım mı hicâb altında böyle?!...”
Kâmil Paşa