KARDEŞİZ BİZ

AZERBAYCAN NASIL İSTERSE..

Küresel konjonkür, Türkiye’yi de, Azerbaycan’ı da haklarını alabilmek için gücünü kullanmaya mecbur etmektedir. Türkiye, Irak’ta, Suriye’de, Ege’de, Doğu Akdeniz’de ve “Mavi Vatan” bağlamında yaptığı anlaşmayla Libya’da haklarını savunma hamleleri yaparken, Azerbaycan da son Ermeni saldırılarına askeri gücüyle karşılık vermekte ve işgal altındaki topraklarını adım adım geri almaktadır. 

Rusya ve İran’ın açıktan, ABD ve Fransa’nın perde gerisinden destek verdiği Ermenistan’ın bundan sora işi zordur. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun, “Azerbaycan nasıl isterse o şekilde yanında olacağız” sözleri, Azerbaycan’a olan kardeşlik duygularımızın samimiyetini, derinliğini ortaya koyan en net ifadedir. 

Evet, “Azerbaycan nasıl isterse o şekilde yanında olacağız.” 

Başka söze gerek var mı?

Ermenistan’ın 12 Temmuz Tovuz saldırısı, Kafkaslarda yakın bir gelecekte önemli sonuçlar üretecek bir hareketliliğin yaşanacağının habercisiydi. Pazar sabahı Ermenistan’ın Karadağ’a saldırdığı haberiyle uyandık. 

Böyle bir saldırı haberi bekliyorduk. Biliyorduk ki, Ermenistan’ın boyunu çok aşan bu saldırı, yalnızca Azerbaycan’ı hedef alan bir saldırı değildi. Askeri gücü belli ve ekonomik krizde olan Ermenistan gibi bir ülkenin Karabağ saldırısının arka planında, küresel aktörler arasında, yeni bir dünya düzeni kurma bağlamında, sonu nereye varacağı kestirilemeyen küresel bir mücadele yaşanmaktadır. 

Tüm dünya ülkelerinin koronavirüs gibi ölümcül bir salgıla savrulduğu bir dönemde, Ermenistan’ın son Karabağ saldırısı, Ortadoğu’da, Doğu Akdeniz’de Kuzey Afrika’da yoğunlaşan küresel paylaşım kavgasından bağımsız düşünülemez.  

Sonu nereye varacağı kestirilemeyen yeni bir dünya düzeni kurma mücadelesinde, uuslararası hukukun sustuğu, susturulduğu, gücün öne çıktığı bir dönem yaşamaktayız. 

YENİ İPEKYOLU

Ermenistan’ın Karabağ saldırısı yerel gibi görünse de asla yerel bir gelişme değildir. Hedef, Türkiye ile Türk Dünyası arasında tarih boyunca birleştirici, bütünleştirici bir rol oynayan Azerbaycan’ı bu tarihsel işlevinden uzaklaştırmaktır. Türkiye’nin Azerbaycan üzerinden Türk Dünyası ile olan tarihi bağlantılarını koparmaktır. Çünkü, Çin’in Yeni İpekyolu projesinin hayata geçirilmesi, tarihi İpekyolu’nun canlanmasına, küresel ekonomik dengelerin altüst olmasına, ABD’nin “küresel lider” sıfatının dolayısıyla doların saltanatının sona ermesine, Türkistan coğrafyasının canlanmasına, Türk Dünyası’nın Batı’ya açılan en önemli kapıları olan Azerbaycan ve Türkiye’nin küresel politikada belirleyici birer aktör olarak öne çıkmasına neden olacaktır. 

Bu değişim, pekçok bölgesel ve küresel aktörün işine gelmemektedir. Son Ermeni saldırısını da bu açıdan değerlendirmek gerekir. 

12 Temmuz’da Ermenilerin Tovuz’u hedef alan saldırıları sonrasında, Türkiye’nin Azerbaycan ordusuyla birlikte askeri tatbikat yapması, eğitim desteği vermesi, Azerbaycan’ın bölgede askeri güç olarak daha da öne çıkmasını sağlamıştı. 

ERMENİSTAN BM’DE BİR KEZ DAHA UYARILACAKTIR

Bölgesel bir güç olarak giderek gelişen Türkiye’nin Azerbaycan ile birlikte hareket etmesi, Birleşmiş Milletler’in (BM) bugüne kadar, Ermenistan’ın Karabağ’daki işgalini sona erdirmesine ilişkin aldığı kararların uygulanması açısından çok önemli bir gelişmedir. Volkan Bozkır’ın dönem başkanı olduğu bir süreçte Karabağ konusu mutlaka BM gündemine taşınacak ve Ermenistan bu konuda bir kez daha uyarılacaktır. 

Rusya, BM’nin Ermenistan’ı işgal ettiği Azerbaycan topraklarını boşaltması yönünde alacağı kararı bir kez daha veto etse bile, Karabağ konusu bir kez daha dünya kamuoyunun gündemine taşınmış, Azerbaycan’ın haklılığı vurgulanmış olacaktır. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in, 27 Eylül saldırısı öncesinde, Ermenistan’ın bu yönde hazırlık yaptığına ilişkin uyarıları da doğrulanmış olacaktır.  

AZERBAYCAN DA DÜNYANIN ANLADIĞI DİLDEN KONUŞMAYA BAŞLADI

Bu adım Azerbaycan açısından çok önemlidir. Çünkü 27 Eylül saldırısı sonrasında Azerbaycan artık eskiden olduğu gibi bölgesel barış hatırına savunmada kalmayacak, hakkını arayacak, askeri seçeneklerini de devreye sokacaktır. Azerbaycanlı haber spikeri kızımızın gözyaşlarıyla aktardığı gibi, Azerbaycan ordusunun işgal altındaki topraklarını geri aldığına ilişkin haberleri, yakın bir gelecekte hep birlikte alkışlayacağız. Çünkü, Azerbaycan’ın bunca yıl işgal altında tutulan topraklarını bir çırpıda geri alacak gücü ve haklılığı vardır. 

Bunca yıl sabırdan sonra Azerbaycan’ın vatan topraklarını geri almak amacıyla yapacağı hamle, tüm dünya ülkeleri tarafından haklı davranış olarak değerlendirilecektir. Bu gerçeği Ermenistan da, Rusya da ve Ermenilere gizli destek veren İran ve Fransa da çok net olarak bilmektedirler. Nitekim, gelişmenin, Azerbaycan’ın askeri gücünü kullanarak hakkını almasına doğru evrildiğini gören Rusya ve Fransa ateşkes çağrısı yapmışlardır. 

“HAZIR OL CENGE…”

Yeni bir dünya düzeni kurma bağlamında yaşanan bir süreçte, Azerbaycan ile Ermenistan arasında ateşkes sağlansa bile bu uzun soluklu bir ateşkes olmayacaktır. Son Karabağ saldırısının yalnızca Azerbaycan’ı hedef almadığı gerçeğinden hareketle, Azerbaycan kadar Türkiye’nin de Kafkasya’da sahneye konacak yeni oyunlara hazırlıklı olması gerekiyor. 

YENİ İPEKYOLU VE ENERJİ HATLARI

Küresel ekonominin yapısını temelden etkileyecek olan Yeni İpekyolu’nun hayata geçirme çalışmaları geri dönülemez bir aşamaya gelmiştir. 

Pekin’den kalkacak ve verilen herhangi bir siparişi en geç 10 gün içinde Londra’ya ulaştıracak olan hızlı trenin en önemli bölümü, Bakü-Tifilis-Kars Demiryolu’dur.

Avrupa coğrafyasını petrol ve doğalgaz açısından Rusya’ya bağımlı olmaktan   kavuşturacak enerji hatları Azerbaycan ve Türkiye topraklarından geçmektedir.  

Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazı Avrupa pazarına pompalamayı düşünen enerji devleri TANAP’a paralel bir boru hattı oluşturmak için Türkiye’ye baskı uygulamaktadırlar. 

Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, tarihte olduğu gibi bugün de, Can Azerbaycan ile ortak bir kader yaşamaktayız. Türkiye gibi, kardeş Azerbaycan’ın da, küresel çapta paylaşım savaşlarının yaşandığı bir süreçte savunma politikasıyla yetinmeyeceği anlaşılmaktadır. 

Küresel konjonkür, Türkiye’yi de, Azerbaycan’ı da haklarını alabilmek için gücünü kullanmaya mecbur etmektedir. Türkiye, Irak’ta, Suriye’de, Ege’de, Doğu Akdeniz’de ve “Mavi Vatan” bağlamında yaptığı anlaşmayla Libya’da haklarını savunma hamleleri yaparken, Azerbaycan da son Ermeni saldırılarına askeri gücüyle karşılık vermekte ve işgal altındaki topraklarını adım adım geri almaktadır. 

“AZERBAYCAN NASIL İSTERSE..”

Rusya ve İran’ın açıktan, ABD ve Fransa’nın perde gerisinden destek verdiği Ermenistan’ın bundan sora işi zordur. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun, “Azerbaycan nasıl isterse o şekilde yanında olacağız” sözleri, Azerbaycan’a olan kardeşlik duygularımızın samimiyetini, derinliğini ortaya koyan en net ifadedir. 

Evet, “Azerbaycan nasıl isterse o şekilde yanında olacağız.” 

Başka söze gerek var mı?