Kazakistan'ın yeni başkenti Astana, bilinçli olarak ve büyük bir özenle dünyanın ilk 30 kenti içinde yer alacak şekilde dizayn edilerek oluşturulmuş, çağdaş Batı kentleriyle yarışabilecek güzellikte bir yerleşim merkezi. Astana Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan A. Nazarbayev’in büyük bir azim kararlılıkla hayata geçirdiği bir büyük düş. Kısaca Astana, stratejik nedenlerle ülkenin orta yerinde yeni baştan inşa edilmiş çağdaş binalarla donatılmış Doğu-Batı sentezi, mühendislik harikası bir başkent.

ASTANA HER MEVSİM GÜZEL
Kazakistan'ın yeni başkenti Astana, bilinçli olarak ve büyük bir özenle dünyanın ilk 30 kenti içinde yer alacak şekilde dizayn edilerek oluşturulmuş, çağdaş Batı kentleriyle yarışabilecek güzellikte bir yerleşim merkezi. Astana Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan A. Nazarbayev’in büyük bir azim kararlılıkla hayata geçirdiği bir büyük düş.
Astana, önü bir barajla kesilerek İstanbul Boğazı’na dönüştürülmüş İşim nehrinin iki kıyısında yer alan bir pırlanta.
Astana, çağdaş teknolojinin sağladığı olanaklardan yararlanılarak görkemli binalarla donatılmış, fakat her alanda Kazak kültürünün izlerini görmek mümkün. Kısaca Astana, stratejik nedenlerle ülkenin orta yerinde yeni baştan inşa edilmiş çağdaş binalarla donatılmış Doğu-Batı sentezi, mühendislik harikası bir başkent.
Yeni Astana'nın oluşturulmasında Türk inşaaat şirketlerinin çok başarılı katkılarının olduğunu duymuştuk, fakat bu sonuçları somut olarak görmekten ve duymaktan büyük mutluluk duyduk. Özellikle, her gittiğimiz anıt eserde, görevlilerin SEMBOL İNŞAAT'ın adını vurgulamaları göğsümüzü kabarttı.
Astana, Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan A. Nazarbayev’in kararı ve Kazakistan Cumhuriyeti Parlamentosu’nun onayıyla, 10 Aralık 1997 tarihinden bu yana Kazakistan'ın başkenti. Kentin adı, Çarlık Rusyası döneminde, “Bakir Topraklar Kenti” anlamına gelen Tselinograd’mış. Kazakistan’ın bağımsızlığını kazandığı 1991’de kentin adı Akmola olarak değiştirilmiş. 1997'de başkent olmuş ve 1998'de de adı Astana'ya dönüştürülmüş. Astana Kazakça’da “Başkent” anlamına geliyor. Bilindiği gibi İstanbul, Osmanlılar döneminde, “başkent” anlamına gelen “Asitane” olarak anılırdı.
Kent ilk olarak, Rus Çarlığı döneminde, 1824 yılında bir askeri karakol olarak kurulmuş. 1826 yılında bir kasabaya dönüştürülerek sivil yerleşime açılmış. Kent o dönemlerde başta Rusya olmak üzere, çeşitli ülkelerden gelen tüccarlar için bir pazar yeri olmuş. 1832 yılında tüm Kazak obaları temsilcilerinin katıldıkları bir toplantıda alınan kararla Akmola isthkamı/Akmola bölgesi kurulmuş. Bu arada, kent çevresindeki geniş topraklar tarım arazisi olarak kullanılmaya başlanmış. Akmola giderek büyük sayıda hayvan sürülerinin alınıp satıldığı bir pazara dönüşmüş. Pazarlarda süt ve peynir, kımız, kurut, ayran gibi süt ürünlerinin bolluğu, bölgenin “beyaz bolluk” anlamında Akmol/”Sütbol” adıyla anılmasına neden olmuş.
1862 yılında Akmola istihkamı kent statüsü kazanmış 1869 yılında da Omsk bölge merkezi olmuş. Stratejik konumu nedeniyle Akmolinks hızla gelişmiş, XX. Yüzyıl başlarında Sovyet döneminde önemli ulaşım merkezlerinden biri olmuş. 1929’da Borovoye- Akmolinks, 1940’larda da Akmolinks-Kartalı demiryolunun yapılması, kentte ve bölgede çeşitli sanayi dallarının gelişmesini sağlamış. 1939’da Akmolinsk eyalet merkezi olan kent, II. Dünya Savaşı’nda askeri birimlerin oluşturulmasında önemli rol oynamış, bu arada kentte sanayi kuruluşlarının ve hastanelerin sayısı artmış, nüfus giderek çoğalmış.
60’lı yıllarda, “Bakir Topraklar”ın işlenmeye başlamasıyla kentte, makine yapımı, inşaat malzemeleri ve gıda ürünleri üretimi artmış, ulaştırma, haberleşme ve çeşitli eğitim kurumları da çoğalmış. 90’lı yıllarda hızla gelişerek sanayi, ticaret ve kültür merkezine dönüşmüş.
1998’de kentin Astana adıyla başkent olması, tüm ülkenin yaşamında bir hareketlenmeye neden olmuş, kısa zamanda eski dönemden kalan binaların restorasyonu tamamlanırken, ana hatlarını ünlü uzman Kisho Kurokava’nın çizdiği çağdaş dünya kentleriyle yarışacak yepyeni bir Astana inşa edilmeye başlanmış. Yeni başkentin planlanmasında Kazak ve Japon şehircilik uzmanlarının yanı sıra, Alman, İngiliz, Bulgar ve pek çok Doğu ülkesi uzmanı da katkıda bulunmuş, kent, yeni yüzyıl mimarisinin benzersiz anıt eserleriyle donatılmıştı. Baş döndürücü bir gelişmeye sahne olan Astana, uluslararası başkent ve büyük kentler asamblesi üyesidir.
ASTAN UNESCO TARAFINDAN “DÜNYA BARIŞ KENTİ” SEÇİLDİ
Astana, 1999 yılında UNESCO tarafından "Dünya Kenti" seçilmişti. Astana her yıl birçok sempozyum, kongre, fuar, festival, uluslararası müzik, şarkı, spor yarışmalarına ev sahipliği de yapmakta olan büyük bir kültür merkezidir. Dünyanın en hızlı gelişen ve büyüyen kentlerin başında gelen Astana, dünyaca ünlü birçok  mimarın tasarladıkları görkemli ve benzersiz anıt eserin yanı sıra, sinema ve tiyatro salonları, gösteri merkezleri, müzeleri, Kazak K. Kuanışbayev Müzikal Drama Tiyatrosu, Devlet Başkanı Kültür Merkezi, Rus M. Gorkiy Drama Tiyatrosu, K. Bayseitova Opera ve Bale Tiyatrosu,  Çocuk ve Gençler Sanatı Merkezi ve Devlet Filarmoni Orkestrası gibi kültür kurumları ve sirk, akvaryum, hayvanat bahçeleriyle dünyanın en büyük kültür ve eğlence merkezlerinden biri konumundadır. Petrol ve doğalgazdan elde edilen gelirin önemli bir bölümü nüfusu 1 milyonu aşan kentin geliştirilmesi çalışmalarına harcanmaktadır.
Astana’nın iklimi uzun ve karlı kışlar, sıcak ve rutubetli yazlar şeklindedir. Ocak ayı ortalaması -14 ve -18 arasında (bazen -30, -40’ları gördüğü de olmaktadır), temmuz ayı ortalaması ise +20 ve +24 dereceler arasındadır.
ASTANA, “2012 TÜRK DÜNYASI KÜLTÜR BAŞKENTİ”
2010 yılında İstanbul’da düzenlenen Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları toplantısında TÜRKSOY tarafından Türk Dünyası Kültür Başkentleri seçilmesi önerilmişti. Bu konuda yapılan çalışmalar sonrasında Astana 2012 yılında “Türk Dünyası Kültür Başkenti” ilan edilmişti.   “2012 Astana Yılı”, 24 Şubat 2012’de yapılan görkemli bir törenle başlatıldı. 2012 yılı boyunca Astana, müzikal festivallerine, resim-heykel sergilerine, Türk Dünyası ülkelerinin kültür günlerine, edebiyat günlerine ev sahipliği yaptı.
Başkent Astana'yı önemli anıt eserleriyle kısaca tanıyalım..
BAYTEREK ANITI
Bayterek Anıtı Astana'nın simgesi.. Anıtın yüksekliği 105 metre ve ağırlığı 6 bin ton. Bayterek Anıtı adını, Kazak kültüründe uzun ömürlülüğün ve bilgeliğin simgesi olan efsanevi “Ömür Ağacı”ndan alıyor. İnanışa göre, Sumuruk adlı kartal, her bu ağaçtaki yuvasına bir altın yumurta yumurtlar, bir yılan da bu yumurtayı sürekli yermiş. Yılan bir gün, yine Sumuruk’un yumurtasını yemek için tırmanırken, bir Kazak savaşçı tarafından okla vurularak öldürülmüş. Bunun üzerine Sumuruk, savaşçının efsanevi yeraltı ülkesinden kurtulmasına yardım etmiş. Bugün Astana’nın simgesi olan Bayterek Anıtı, barışın ve hoşgörünün de simgesi sayılıyor. Anıtın 97’nci metresindeki 22 metre çapındaki sarı metal küre, Sumuruk’un altın yumurtasını temsil ediyor. Bayterek Anıtı'nın 97. Metresindeki bu bölümden Astana’yı kuşbakışı olarak izlemek mümkün. Bu altın kürenin 97. Metreye yerleştirilmesinin nedeni simgesel; Astana'nın 1997'de başkent oluşunu simgeliyor.
Bu bölüm, Kazakistan halkı için önemli bir ziyaret yeri. Burada üç mermer ayak üzerine oturtulmuş, çevresi "Altın Elbiseli Adam"ın kemer motifleriyle bezenmiş dairesel bir mermer üzerinde, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in el izinin bulunduğu som altından yapılmış kalın bir plaka bulunuyor. Herhangi bir sıkıntısı ve sorunu olanlar, derdine şifa bulmak isteyen hastalar ve... evlenmek isteyen gençler, Bayterek Anıtı'nın 97. metresindeki bu bölüme koşuyorlar ve som altından yapılmış, Nazarbayev’in el izini taşıyan "dilek taşı"na el basarak dilek diliyorlar. Nazarbayev’in el izinin bulunduğu dilek taşına elinizi koyduğunuzda, yüzünüz Kazakistan’ın “Beyaz Sarayı”na yönelmiş oluyor ve Nazarbayev’e selam göndermiş oluyorsunuz.
Cumhurbaşkanı Nazarbayev, eski bir Türk inanışlarından yola çıkarak modern anlamda bir psikoterapi merkezi oluşturmuş. Ziyaretçi sayısına bakıldığında, bu konuda oldukça da başarılı olduğu söylenebilir. Biz de Sayın Nazarbayev'in altın plakadaki el izine elimizi koyarak bir dilekte bulunduk; kendileriyle bir röportaj fırsatı elde edebildiğimiz gün, "Nazarbayev Dilek Taşı"nın manevi gücünü biz de bütün kalbimizle onaylamış olacağız.
Alt katına hediyelik eşya dükkânları bulunan kulenin üst bölümünde, güneş ışığına göre renk değiştiren bukalemun camlı, 22 metre çaplı 300 tonluk küresel cam yapının içerisi iki katlı. Kenti kuş bakışı seyredebildiğiniz 1. katta şehrin yerleşim planını gösteren bir maket de sergileniyor. Üst katında Nazarbayev’in el izi ve dinler birliği heykeli mevcut. Dinler birliği simgesi ise, geçtiğimiz yıllarda her dini temsilen ülkeye gelen ünlü kişilerin imzasını taşıyan plakalardan oluşuyor.
YARIN: ASTANA’NIN DİĞER ANIT YAPILARI