Yazı dizimizin başlığını "ATAYURT'TAN GELİYORUM" olarak seçtik. Kazakistan, insanlık tarihi, stratejik konumu, küresel güç dengeleri açısından olduğu kadar, Türk Dünyası açısından da çok önemli bir coğrafyadır. Batılı bilim adamları, “Tarih Sümer’le başlar” diyorlar; insanlığa yazı yazmasını öğreten ve kendilerine “Kengerler” diyen Sümerlerin atayurdu bugünkü Kazakistan coğrafyasıdır.
Kazakistan, bağımsızlığına kavuştuğu 1991’den bu yana, Cumhurbaşkanı Nursultan A. Nazarbayev önderliğinde siyaset ve ekonomi alanında gerçekleştirdiği göz kamaştırıcı başarılar dizisiyle anılırken, Kazak bilim adamları da yaptıkları çalışmalarla insanlık tarihinin yeniden yazılmasını gerektirecek buluşlara imza atıyorlar.
Kazakistan'ın bağımsızlığına kavuşmasının 21. yılını kardeş ülkenin başkenti Astana'da kutladık. Hava koşulları olumsuz olduğundan, bu yılki Bağımsızlık Günü kutlamaları, binlerce kişiyi çatısı altında barındırabilen kapalı alanlarda gerçekleştirildi.
Bu yazı dizimizde Kazakistan izlenimlerimizi, Başkent Astana penceresinden anlatmaya çalışacağız.
Yazımıza başlamadan önce, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan A. Nazarbayev’in 21. bağımsızlık yıldönümü dolayısıyla yaptığı “KAZAKİSTAN 2050 STRATEJİSİ- Kazakistan Halkına Sesleniş” başlıklı konuşmasından birkaç alıntı yapmak istiyoruz:
“Ülkemizin geleceği ile ilgili önümüzde çok büyük görevler bulunmaktadır. Ve ben de başarılı olacağımızdan eminim.
 *Ben son derece eminim ki, 2050 yılının Kazakistanlıları, eğitimli, üç dilde konuşan özgür insanlardan oluşan bir toplum olacaktır.
*Ben eminim ki, 2050yılının Kazakistan’ı, ortak emeğin toplumu olacaktır. Bu, her şeyin insan için yapıldığı, güçlü ekonomisi olan bir devlettir. Orada, en iyi eğitim, en iyi sağlık hizmeti verimektedir. Orada, barış ve huzur hakimdir. Orada, vatandaşlar özgün ve eşit, iktidar ise adildir. Orada, yasaların üstünlüğü vardır.
Ben doğru rotada ilerlediğimize inanıyorum ve hiçbir şey bizi doğru yoldan ayıramaz.
Eğer güçlü olursak bize saygı gösterirler.
Biz mucize bekler veya başkalarına güvenirsek elimizdekileri de kaybederiz.
*Unutmamalıyız ki, zamanın meydan okumalarına karşı uygun cevabı ancak kendi kültür kodumuz olan dilimizi, maneviyatımızı, geleneklerimizi ve değerlerimizi korumamız koşuluyla verebiliriz.
Bunu, özellikle gençlerin anlayacağı dilden söyleyeceğim. Bilgisayar programı ne zaman hata verir?
Program kodu bozulduğunda.. Hayatta da böyledir. Eğer ulus kendi kültür kodunu kaybederse ulusun kendisi de bozulmaktadır. Buna izin verilmemelidir.
Ben inanıyorum ki, bizim şerefli tarihimiz, şanlı atalarımızın hatırası bize gelecek zamanın zorluklarını aşmada yardımcı olacaktır. Tarih tanıktır, zor zamanlarda halkımız her defasında kenetlenmiş ve zorlukları kendi zaferlerine dönüştürmüştür.
“Altı kişi fikir birliğinde olmazlarsa, elindekini kaybeder,
Dördü fikir birliğinde ise, Gök Tanrısı onları korur.” (Kazak atasözü)
 Neredeyse 300 yıl önce Kazakların birleştiği Anırakay’da aynı şey oldu. O anda topraklarına bağlılık ve sağduyu üstün geldi. O kahramanlığı her birimizin atası yaptı.
Gelecekteki zorlukları nasıl aşacağımız bize, bizim birliğimize bağlı. Atalarımız boşuna dememişler: “Vatanın şefkati ateşten sıcaktır.”
Ben yaşlı kuşağımıza sesleniyorum. Sizin bilgeliğiniz yeni nesillere doğru yoldan yürümeleri, Vatanı sevmeleri konusunda yardımcı olmalıdır.
Ben orta kuşağa sesleniyorum: sizin kısmetinizde bir ülkenin çöküşü ve bağımsız devletin yeniden dirilişi varmış. Bu karmaşık ve zor kararların dönemiydi. Sizin edindiğiniz deneyim, zorlukları aşmada yardımcı olacak paha biçilmez bir sermayedir.
Ve en nihayet ben gençlere sesleniyorum. Sizler bizim yarına ilişkin bütün ümitlerimizin sembolüsünüz. Bu gün, bizlerin yaptığı herşey, sizler için yapılmaktadır. Çoğunuz bağımsız Kazakistan’ımızın yaşındasınız. 2050 Yılına doğru ise bu programın gerçekleştirilmesine katılmış olgun vatandaşlar olacaksınız. Ülkenin daha sonraki yolunu sizler belirleyeceksiniz.
Bize nasip olmayan bağımsızlık ortamında sizler yetiştiniz. Sizin yeni, bağımsız düşünüşünüz, ülkemizi, bize bugün uzak ve erişilmez gibi görünen yeni hedeflere götürecek etkendir.
Ben bütün halkımı, bizim dimdik ayakta kalmamıza ve vatanımıza şerefli bir gelecek sağlanmasına yardımcı olacak gayret, çalışkanlık ve amacından şaşmama gibi ebedi vasıflarla donanmış olmaya çağırıyorum.
Ben sizlere inanıyorum. Ben yeni tarihi fırsatı kaçırmayacağımıza inanıyorum.
(…) Yeni başkentimiz Astana’yı kurduk. O, bizim simgemiz ve gururumuz olan, modern bir şehirdir. Dünyaya ülkemizin kapasitesini göstermek için başkentin potansiyelini kullanabildik. İşte bu nedenle, dünya kamuoyu Kazakistan’ı, «EXPO2017- Dünya Fuarı’nın Evsahibi” olarak seçti. Astana olmasaydı, böyle bir seçim olmazdı. Böylesi bir onur herkese nasip olmaz. Yalnızca ülkemizin; eski Sovyet coğrafyasında AGİT’e başkanlık yapan ilk ülke olduğunu, bu kuruluşun zirvesine ev sahipliği yaptığını ve evrensel ölçekte bir etkinlik olan EXPO-2017’yi düzenleyecek olmasını söylemek yeterli olacaktır.”

BAŞKENT ASTANA BİR “DÜNYA KENTİ”

Kazakistan'ın başkenti Astana bugün Batılı ülkelerin modern kentleriyle rahatça yarışacak bir yerleşim merkezi. Kazakistan'ın bağımsızlığına kavuşması sonrasında, Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev önderliğinde ekonomi ve siyaset alanında bütün dünyanın hayranlıkla izlediği atılımlar yaptığı dönemde Astana, planlı, programlı bir şekilde çağdaş bir kent olarak yeniden inşa edilmiş. Astana Kazakça'da "başkent" anlamına geliyor. Çarlık Rusyası döneminde adı Akmolinks, Sovyetler Birliği döneminde önce Tselinograd daha sonra da Akmola olan Astana, aynı zamanda tarihi bir kent. Bugün Astana’nın bulunduğu bölge, Ural ve Sibirya’yı Orta Asya’ya bağlayan tarihi İpek Yolu’nun kuzey kanadında bulunan Kazak yerleşim biriminin adı olan “Kataötgel (Kra Geçit) adıyla anılıyordu.
Yazı dizimizin başlığını "ATAYURT'TAN GELİYORUM" olarak seçtik. Kazakistan, insanlık tarihi, stratejik konumu, küresel güç dengeleri açısından olduğu kadar, Türk Dünyası açısından da çok önemli bir coğrafyadır. Batılı bilim adamları, “Tarih Sümer’le başlar” diyorlar; insanlığa yazı yazmasını öğreten ve kendilerine “Kengerler” diyen Sümerlerin atayurdu bugünkü Kazakistan coğrafyasıdır.
Tarihte yazının, 12 500 yıl öncesine tarihlenen son buzul çağından bu yana adım adım geliştiği savunulmaktadır. Bir başka söyleyişle, resim yazıdan seslerin işareti olan harflere geçebilmek için 12 bin yıllık bir zaman dilimi yaşanmıştır. Yeryüzünde yazının ilk örnekleri sayılan ve UNESCO tarafından insanlık mirası olarak korumaya alınan "Tamgalı Say" Kazakistan'dadır. Türk yazısının tamga döneminden kalma binlerce kaya yazısını barındıran "Tamgalı Say", Almatı'nın 170 km kuzeybatısındaki bir yaylada bulunuyor.
Kazakistan'ın Tamgalı Say ve Kırgızistan'ın Saymalı Taş yaylalarından başlayan yazılı kayalar Asya ve Avrupa’dan İskandinavya yaylalarına kadar uzanmaktadır. Binlerce yıl öncesine tarihlenen bu çok değerli, çok zengin miras, Türk tarihi dışında hiçbir kültürle ilişkilendirilemiyor.
Kazakistan, Türk tarihinin, insanlık tarihinin yeniden yazılmasını gerektirecek veriler barındıran "Altın Elbiseli Adam"ların çıkarıldığı kurganlar yönünden de çok zengin. Beg Muhammed tarafından kurgan soyguncularının elinden kurtarılan ve Kazak arkeolog Prof. Dr. Kemal Akışef'e teslim edilen kurgandan çıkarılan "Altın Elbiseli Adam"ın giysisini oluşturan altın plakalar, eşyalar ve gümüş çanağının üzerindeki yazı, bugün yazılı olan Türk tarihini yüzlerce yıl geriye götürmektedir. Kazakistan coğrafyasında arkeolojik kazılar sürdürülmekte, yeni "Altın Elbiseli Adam"lar bulunmaktadır.
Kazakistan, bağımsızlığına kavuştuğu 1991’den bu yana, Cumhurbaşkanı Nursultan A. Nazarbayev önderliğinde siyaset ve ekonomi alanında gerçekleştirdiği göz kamaştırıcı başarılar dizisiyle anılırken, Kazak bilim adamları da çeşitli alanlarda yaptıkları çalışmalarla insanlık tarihinin yeniden yazılmasını gerektirecek buluşlara imza atıyorlar.
Bu arada, Ön-Türk yazılarını okuyan Doğu Türkistan kökenli Kâzım MİRŞAN’ın  Almatı’daki Kazak Bilimler Akademisi'nde ve Bişkek’teki (Kırgızistan) Manas Üniversitesi’nde verdiği konferansların, müzelerdeki incelemeler sonucunda yeni Talas yazıtlarının bulunup resimlenmesinin, Kazak ve Kırgız bilim adamlarıyla  yapılan görüşmelerin yarattığı heyecanı da not etmek isteriz.

KAZAKİSTAN’IN GÖZ KAMAŞTIRAN BAŞARILAR DİZİSİ

Kazakistan'da 130 çeşit halk ve topluluk yaşamaktadır; Rusların, Almanların yanı sıra, Uygur’dan Tatar’a, Başkurt’tan Hakas’a, Karadenizli’lerden Ahıska Türklerine kadar Türk dünyasının bütün unsurlarını burada görmek mümkündür. Kazakistan’ın toprakları Türkiye'nin 3 katı ( 2724.9 km2) olduğu halde nüfusu ancak 16 milyon civarındadır. Çeşitli ekonomik teşvikler uygulanarak yurtdışında yaşayan 7 milyon kadar Kazak'ın atayurtlarına dönmelerine çalışılmaktadır.
Kazakistan, Nazarbayev’in 21. Bağımsızlık Günü dolayısıyla yaptığı konuşmada da belirttiği gibi, başka ülkelerin 100 ya da 150 yılda gerçekleştirebilecekleri başarılar dizisini 20 yıla sığdırabilmiştir.
Kazakistan, Cumhurbaşkanı Nursultan A. Nazarbayev önderliğinde dengeli bir dış politika izleyerek, bölgesel ve küresel çapta etkinliğini artırmaktadır. Kazakistan, Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT), Ortak Güvenlik Anlaşması Örgütü, Şanghay İşbirliği Örgütü ve Avrasya Ekonomik Topluluğu gibi uluslararası kuruluşların oluşumunda ve yönetiminde aktif olarak yer almaktadır. Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan A. Nazarbayev, Avrasya’da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı’nın (CICA-Asya Konseyi) da fikir babasıdır.
Genç Kazakistan, Avrasya İşbirliği Diyaloğu’nun 2008-2009, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı AGİT’in 2010 dönem başkanlıklarını üstlenmiştir. Başkent Astana, 1-2 Aralık 2010 tarihinde AGİT Zirvesi’ne ev sahipliği yapmıştır. Kazakistan, 10-12 Haziran 2010 tarihlerinde Taşkent’te gerçekleştirilen zirve ile Şanghay İşbirliği Örgütü Dönem Başkanlığını üstlenmiştir. 28-30 Haziran 2011 tarihlerinde Astana’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısıyla İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi’nin dönem başkanlığını üstlenmiştir.
Nursultan A. Nazarbayev önderliğinde, 20 yıl gibi çok kısa bir zaman diliminde, siyaset ve ekonomi alanında göz kamaştırıcı başarılara imza atan Kazakistan, Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirvelerinin gerçekleştirilmesinde ve bazı önemli konularda somut adımlar atılmasında da çok önemli roller üstlenmiştir. Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin ve TÜRKPA’nın kuruluşunda Türkiye ile birlikte önemli katkılar sağlamıştır.
2011 Asya Kış Olimpiyatlarına da ev sahipliği yapan Kazakistan, pek çok adayın yarıştığı EXPO-2017 konusunda da rakiplerini geride bırakmış ve bu çok önemli dünya fuarına ev sahipliği yapma hakkını kazanmıştır.

YARIN: BAŞKENT ASTAN HER MEVSİM GÜZEL