Bu hafta Önce Vatan Gazetesinin bana ayrılan bölümünde sizlere önemli bir konu olan anlaşmalı boşanma davalarından bahsetmeye çalışacağım. Anlaşmalı boşanma davalarında birtakım usul ve esaslar bulunmaktadır. Öncelikle anlaşmalı boşanma davası nedir, anlaşmalı boşanma davası nasıl açılmalıdır, anlaşmalı boşanma davasının şartları nelerdir açıklamaya çalışacağım. Akabinde anlaşmalı boşanma davaları hakkında Yargıtay kararlarından bilgi vermeye çalışacağım.

Anlaşmalı Boşanma Davası Nedir?

Türk Medeni Kanun’unda boşanma davalarının ne şekilde açılabileceği detaylı bir şekilde düzenlenmiştir. Şöyle ki; evlilik birliği içerisinde tarafların ortak bir paydada buluşamayarak evliliklerini sonlandırmaya ilişkin iradelerini Aile Mahkemesi Hâkimi kararı ile iki şekilde dile getirme hakları bulunmaktadır. Taraflar, anlaşmalı boşanma davası açarak boşanma iradelerini belirtebilecekleri gibi çekişmeli boşanma davası açarak da boşanma sebeplerini ayrıntılı bir şekilde dava dilekçesine ekleyerek Aile Mahkemesinde boşanma davası açma hakkına sahiptirler.

Anlaşmalı boşanma davasının en önemli konusu tarafların boşanmanın tüm maddi ve manevi sonuçları hakkında özgür iradeleri ile anlaşmaya vararak evlilik birliğini bitirmeye yönelik kararlarını Aile Mahkemesi hâkimine dava açmak suretiyle dava dilekçesi ile  (Aile Mahkemesinin olmadığı bölgelerde Aile Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi Hâkimi anlaşmalı boşanma davasını incelemektedir.)bildirmektedirler. Anlaşmalı boşanma davasında tarafların anlaşmaya varması gereken konular şu şekildedir; müşterek çocukları var ise müşterek çocuğun velayeti konusu, müşterek çocuğa ödenecek nafaka miktarı, maddi ve manevi tazminat, evlilik birliği içerisinde edinilen mallara ilişkin mal paylaşımı, ziynet eşyalarının paylaşımı, nafaka, ev eşyalarının paylaşımı konularında tarafların anlaşmaya varmaları gerekmektedir. 

ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASI AÇILABİLMESİNİN ŞARTLARI NELERDİR?

Türk Medeni Kanunu 166/3 maddesinde; “Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.” hükmü düzenlenmiştir.

Anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi için öncelikle tarafların en az 1 (bir) yıl evli kalmaları gerekmektedir. Taraflarından biri Aile Mahkemesi hâkimine dilekçe yazmak ve anlaşmalı boşanma protokolü sunmak sureti ile başvuru yaparak anlaşmalı boşanma davasını açmaları gerekmektedir. Aile Mahkemesi hâkimi usul konusunda bir eksiklik olmadığını tespit etmesi akabinde tensip zaptını düzenleyerek anlaşmalı boşanma davası için duruşma günü davetiyesini davacı ve davalı tarafa tebliğ edilmek sureti ile posta kanalı vasıtasıyla gönderilmesine karar verir. Anlaşmalı boşanma davasında Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddesinde açıkça düzenlendiği gibi; evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ve tarafların bu aşamada evliliklerini yürütmelerinin topluma da bir fayda sağlamayacağını Aile Mahkemesi Hâkimi kararı ile kabul edilmektedir. Anlaşmalı boşanma davasında bizzat Aile Mahkemesi Hâkimi taraflarını duruşmaya davet ederek boşanma iradelerini sözlü olarak açıklamalarını istemektedir. Akabinde, tarafların anlaşmaya vardıkları hususlarda (maddi ve manevi tazminat, nafaka, velayet, mal paylaşımı, ziynet eşyaları, ev eşyaları, müşterek çocuk için nafaka) son kararlarını sorarak özellikle müşterek çocuk olması halinde müşterek çocuğun üstün yararını göz önünde bulundurarak anlaşmalı boşanma protokolünü onaylayıp anlaşmalı boşanma kararı verir.

Anlaşmalı boşanma davasında ikinci önemli şart ise, davacı eşin açmış olduğu davaya davalı eşinde kabul etmesi durumudur. Tarafların anlaşmalı boşanma dava dilekçesi ve anlaşmalı boşanma protokolünde karara vardıkları hususlarda anlaştıklarını imza altına almaları gerekmektedir. Anlaşmaya varılamayan tek bir maddenin olması halinde anlaşmalı boşanma davası çekişmeli boşanma davasına dönmektedir. 

Yukarıda da detaylıca bahsettiğim üzere, Aile Mahkemesi Hâkimi tarafların anlaşmalı boşanma kararlarını bizzat duruşmada duymalı ve kabul etmelidir. Özür iradeleri ve hiçbir baskı altında kalmadan, birbirlerinden etkilenmeden anlaşmalı boşanma talepleri Aile Mahkemesi Hâkimine bildirilmelidir. Anlaşmalı boşanma davalarında tarafların sadece avukatlarının katılması yeterli değildir. Boşanma hususu kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hak olup tarafların özgür iradeleri ile açıklamaları gereken bir durumdur. Davacı ve davalı tarafın avukatlarının yanı sıra davacı ve davalının da anlaşmalı boşanma davasına katılarak boşanma iradelerini belirtmeleri gerekir.

Aile Mahkemesi Hâkimi, boşanma davasının mali sonuçları ile birlikte müşterek çocukların boşanma sonrası durumları ile ilgili düzenlemeleri de uygun bulması gerekmektedir. Tarafların anlaşmalı boşanma protokolünde düzenledikleri, maddi ve manevi tazminat, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası, müşterek çocukların velayeti, çocuklar ile kişisel ilişkinin kurulması gibi konularda Aile Mahkemesi Hâkiminin anlaşmaya varılan noktaları uygun bulunması gerekmektedir. Şayet Aile Mahkemesi Hâkimi gerek görürse bu şartlarda değişiklik yapma hakkına sahiptir. Ancak Aile Mahkemesi hâkiminin yapmış olduğu bu değişiklikler taraflarca kabul edilmesi durumunda anlaşmalı boşanma gerçekleşebilir. Aksi durumda dava çekişmeli boşanma davası olarak görülecektir. 

ANLAŞMALI BOŞANMA DAVASINA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2018/15333 Esas Sayılı Kararı;

Davacı erkek tarafından açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda 09.11.2010 tarihli kararla tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmiş, mahkemenin gerekçeli kararı, aradan sekiz yıl geçtikten sonra tebliğe çıkartılmış, 19.04.2018 tarihinde davalı kadına tebliğ edilmesi üzerine, davalı kadın süresi içerisinde kararı temyiz etmiştir. Davalı temyiz dilekçesi ile “aralarında anlaşarak gerekçeli kararı tebliğ almadıklarını, herkesin kendilerini evli bildiğini, Nisan 2018 tarihine kadar çocukları ile birlikte aynı konutta yaşadıklarını ve birliğin devam ettiğini, boşanmak istemediğini ve hükmün bozulmasını istediğini” ileri sürmüştür. Kararın sekiz yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra tebliğe çıkarılması, Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralına aykırı ve “Hakkın kötüye kullanılması” niteliğindedir. Türk Medeni Kanunu’nun 2/2. maddesinde belirtildiği gibi bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Gerçekleşen bu durum karşısında, boşanma iradesinin samimi olmadığı anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/14612 E. Sayılı Kararı; 

Taraflar arasında görülen boşanma davasında verilen hüküm, davalı erkek tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 2016/21742-2018/2462 esas ve karar sayılı ilamıyla “Mahkemece tarafların Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca verilen boşanma kararı davalı tarafından temyiz ise de, temyiz incelemesinden önce Yargıtay’a hitaben yazılan 01.02.2018 havale tarihli dilekçeden tarafların boşanma, mali sonuçları ve ortak çocuğun durumu hususunda protokol düzenlendikleri anlaşılmış, bu protokol dikkate alınarak, tarafların bizzat beyanları alındıktan sonra sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde, anlaşmalı boşanma protokolü dikkate alınarak tarafların bizzat beyanları alınmamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında mahkemece uyulan bozma ilamının gereği yerine getirilmemiştir. Öyleyse, mahkemece Türk Medeni Kanununun 166/3 maddesi ve bozma ilamı uyarınca anlaşmalı boşanmaya dair protokol uyarınca tarafların bizzat beyanlarının alınması gerekirken, taraf vekillerinin mazeretlerinin kabulü ile davacı ve davalının bizzat beyanları alınmadan anlaşmalı boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi – Karar:2018/14612).

Avukat Gizem GONCE