Siz kıymetli okuyucularıma bu hafta aile hukukunda en çok merak edilen ve emsal bir karar olarak karşımıza çıkan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi tarafından emsal nitelik teşkil eden kararını örneklerle birlikte anlatmaya çalışacağım.

Son dönemde karşımıza çok sık çıkan aile hukukuna ilişkin vakalarına bir yenisi daha eklenmiştir. Yargıtay tarafından aile hukuku konusuna ilişkin özellikle evlilik birliği içerisinde Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, gece geç ve değişik saatlerde telefon görüşmesi yapan ve başka bir erkekle konuşan kadını boşanmada ağır kusurlu bulmuştur. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin kararında, kadının davranışı sadakatsizlik olarak kabul edilirken, erkeğin bir kısım hakaret ve tehdit eylemleri kadının sadakatsizlik eylemine tepki olarak kabul edilmiştir.

Kütahya'da yaşayan taraflar evlilik birliği içerisinde bir süredir geçimsizlik yaşamaktaydılar. Davacı erkek eş, eşinin gece geç ve değişik saatlerde telefon görüşmeleri yaptığını ve başka bir erkekle mesajlaştığını, davalı kadın eş ise eşinin kendisine hakaret ve tehditlerde bulunduğunu iddia ederek karşı boşanma davası açmıştır. Tarafları dinleyen yerel mahkeme, davalı kadını ağır kusurlu bulmuştur. Mahkeme, tarafların davalarının kabulü ile boşanmalarına, ortak çocukların velayetlerinin anneye verilmesine hükmetmiştir.

Yerel Mahkeme, çocuklar yararına tedbir ve iştirak nafakalarına, davacı erkek eş yararına tazminatlara karar verirken, davalı kadın eşin tazminat talebini reddetti. Yerel mahkeme kararına itiraz edilmesi sonrasında dosya İstinaf mahkemesine gönderilmiştir. İstinaf, iştirak nafakalarının artırılmasına, davalı kadın eşin ağır kusurlu olduğundan bahisle, davacı erkek eş yararına tazminatlara karar vermiştir. İstinaf kararıyla ilgili temyiz isteminde bulunuldu. Temyiz kararı sonrasında dosya Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'ne gönderilmiştir.

KADININ DAVRANIŞI SADAKATSİZLİK OLARAK KABUL EDİLMELİ

Kadının gece geç saatlerde başka bir erkekle mesajlaştığına vurgu yapılan daire kararında, telefon kayıtlarına göre kadın eş değişik zamanlarda gece geç ve değişik saatlerde yaptığı telefon görüşmeleri ile başka bir erkeğe kendisi tarafından gönderdiğini kabul ettiği mesaj içeriği birlikte değerlendirildiğinde kadın eşin davranışının güven sarsıcı boyutu aştığı, sadakatsizlik olarak kabul edilmesi gerektiğinin ortada olduğuna dikkat çekildi.

Kararda, davacı erkek eşin gerçekleştirdiği bir kısım hakaret ve tehdit eylemlerinin ise, kadının sadakatsizlik eylemine tepki niteliğinde kaldığının anlaşıldığının altını çizmişitir. Boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda kadın eşin, erkek eşe nazaran ağır kusurlu olduğuna hükmedilen daire kararında, erkeğin ağır kusurlu kabul edilmesi yerinde görülmeyerek bu durumun bozmayı gerektirdiği belirtildi.

KADIN AĞIR KUSURLU BULUNDU

Kararda, mahkemece, erkek eş ağır kusurlu bulunarak kadın eş yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmiş ise de kadın eşin erkek eşe oranla ağır kusurlu olduğu kaydedildi. Kararda şu ifadelere yer verildi:

"Erkeğin ağır kusurlu olmadığının anlaşılmasına göre Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2. maddesi koşulları gerçekleşmemiştir. Kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. Boşanmaya neden olan olaylarda kadın ağır kusurludur.

Gerçekleşen kusurlu davranışlar aynı zamanda erkeğin kişilik haklarına da saldırı teşkil eder niteliktedir. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet kuralları gözetilerek erkek yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. Kararın bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.”