Gelişmiş ülkelerin, alınan bütün önlemlere rağmen, kriz öncesi büyüme tempolarını yakalayamamaları, yaşanmakta olan küresel krizde henüz dibin görülmediği konusundaki iddialara haklılık kazandırıyor.
Bu inkar edilemeyen, saklanamayan gerçeğe rağmen finansal piyasalar, orta ve uzun vadeli sonuçları dikkate alınmadan, ABD Merkez Bankası FED'in  küresel krizin su yüzüne çıkamasından bu yana, önlem adına başlattığı piyasalara para saçma yani parasal genişleme  operasyonlarını aynı tempoyla sürdürmesini, Avrupa Merkez Bankası ECB'nin de bu uygulamaya eşlik etmesini istiyor.
Küresel ekonomiden ayrışmış bir görüntü sergileyen finansal  piyasalar, kendi iklimindeki tüm fiyatlamaları, Amerikan Merkez Bankası FED'in ya da Avrupa Merkez Bankası ECB'nin piyasalara ne kadar para pompayalacakları söylentilerine göre yapıyor.
Piyasaların reel ekonomi verileriyle ilgilendikleri falan yok; piyasaların grafiklerini gerçekler değil, söylentiler yönlendiriyor.

SANAL DEĞERLERLE GERÇEK DEĞERLER SATIN ALINIYOR   
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin önümüzdeki yıl sergileyecekleri büyüme performansları belli, kriz öncesi bir üretim ve buna bağlı olarak bir büyüme temposu sergilemeleri mümkün değil. Yani hammadde ve enerji gereksinimi düşeceğinden bunların fiyatlarının artması yönünde bir beklenti oluşmaması gerekirken, merkez bankalarını parasal genişleme konusunda istedikleri gibi yönlendirebilen piyasalar,  "Helikopter Bernanke"nin piyasalara bol keseden saçtığı sanal değeleri yani değersiz paraları emtia alımına yönelterek bu yönde bir heyecan dalgası yaratmayı başarıyorlar. Bu alımlar da, emtia fiyatlarını olması gereken seviyelerin üstüne taşıyor, borsa endeksleri de coştukça coşuyor..
Sanal alemde yaratılan gerçeklerle ilgisi olmayan heyecan dalgaları sayesinde, finansal piyasalar, küresel ekonomi rakamlarının çok üstünde bir sanal büyüklük sergiliyorlar. Küresel krizin su yüzüne çıktığı 2008 Mayısında dünya ekonomisisnin gayrisafi milli hasılası yaklaşık 50 trilyon dolardı. Buna karşılık, dünyayı bir küresel krize sürüklemekle suçlanan türev ürünler dediğimiz, özel olarak yetiştirilmiş Amerikan yatırım bankaları ceoları tarafından kağıt üstünde yaratılan sanal değerler yüzlerce trilyon dolarlarla ifade ediliyordu.
Ayrıntıları bilmeyenler için masal gibi gelebilir, ama bu anlatılanlar günümüz ekonomisinin gerçekleridir. Ülkemizde yeni yeni yaygınlaşmaya başlayan Forex piyasasının dünya ticaret hacminin 50 katı olduğuna inanmak da ilk bakışta güç gibidir, ama gerçektir.
ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkeler, 70'li yıllardan itibaren üretimi iş gücünün sudan ucuz olduğu Uzakdoğu'ya, Hindistan'a kaydırmalarından sonra paradan para kazanma yolunu seçtiler. Finansal piyasalar, yatırım bankaları, türev ürünler bu karardan sonra hızla gelişti.
Bu iklimde daha fazla para, daha fazla kazanç demekti. Finansal piyasalar krizin ilk günlerinden itibaren ABD ve Avrupa merkez bankalarından  parasal genişleme politikası izlemelerini, piyasalara daha fazla likidite enjekte etmelerini istediler. Onlara göre, küresel krizin olumsuz etkileri, ancak, piyasalara daha fazla para enjekte edilerek giderilebilirdi.
Ne Amerikan Merkez Bankası FED ne de Avrupa Merkez Bankası ECB bu isteklere karşı durabildiler; piyasalar istedi "Helikopter Bernanake" bol keseden para saçtı, Avrupa Merkez Bankası ECB de kıtadaki borç krizinin daha da derinleşmesini önlemek gerekçesiyle, Bernenke'nin parasal genişleme politikasına eşlik etti ve etmeye devam ediyor.
Bugün de biraz nazlanarak da olsa aynı şey yapılmakta, piyasalara istedikleri şey verilmektedir. Geçtiğimiz hafta da FED, bir krizden çıkış gerekçesi göstermeksizin tahvil alımlarına devam edeceğini açıkladı.  Bu söylem, piyasların coşturulmasında ve emtia fiyatlarının uçurulmasında kaldıraç olarak kullanıldı. Üretimin olmadığı yerde para, ancak piyasalarda beklentiler yaratmak suretiyle kazanılabiliyor.

AVRUPA MERKEZ BANKASI DİRENDİ, AMA PİYASALAR NE DEDİYSE O OLDU
Avrupa Merkez Bankası ECB de başlangıçta direndi, ama küresel krizin etkisiyle üyeleri tek tek iflasa sürüklenen bir topluluğun merkez bankası piyasalara hayır diyemezdi ki.. Nitekim ECB Başkanı Mario Draghi, bankanın Franfurt'taki merkezinde yaptığı açıklamada politika faizini değiştirmeyerek yüzde 0.75'te, mevduat faizini de bulunduğu sıfır seviyesinde tutacaklarını, ikincil piyasadan yapacakları yeni tahvil alım programında (DoğrudanParasal İşlem/ OMT)  herhangi bir niceliksel sınır koymadıklarını söyledi.
 Draghi, Euro'nun kurtarılması için kendilerine düşen görevi yapacaklarını söylerken, piyasaların uzun süredir umutla ve sabırsızlıla bekledikleri tahvil alım programı konusunda, bir tek üye dışında, oy çokluğu ile anlaşmaya vardıklarını açıkladı. Tahvil alımları 1-3 yıl gibi kısa vadeye odaklanacak. Alınan tahviller vade sonuna kadar tutulacak. Ülkeler yütütecekleri tahvil programı çerçevesinde borçlanırlarken Euro dışındaki para birimlerini de teminat olarak gösterebilecekler.
Kararın, özellikle, ekonomik yönden zor durumda bulunan İtalya ve İspanya gibi ülkelerin borçlanmasını kolaylaştırması, ekonomilerini canlandırarak büyüme oranlarını olumlu yönde etkilemesi bekleniyor.  
Draghi'nin, Avrupa Merkez Bankası ECB'nin, borç krizinin yayılmasını önlemek amacıyla ülke tahvillerinde sınırsız alım yapacağını  açıklamasının ardından borsalar, petrol ve altın fiyatları yükselişe geçti. İtalya ve İspanya tahvillerinin faizleri geriledi; artık daha az maliyetli borçlanabilecekler.
Finansal piyasalarla altın fiyatları arasında gizliden bir rekabet var. Altın, her devirde 'güvenilir yatırım aracı' olma özelliğini koruyor; 2008'den bu yana yatırımcısına hep kazandırdı.2012  Ağustos ayında da en fazla kazandıran yatırım aracı altın. Şimdilerde yanıtı aranan soru, "Altın bu yıl 2000 doları görür mü?"
Ağustos ayının ilk yarısında Çin'in ekonomiye canlılık kazandırmak amacıyla piyasalara likidite pompalayabileceğine ilişkin açıklamaları 1.590  dolarda olan altın fiyatlarının hafiften yükselişe geçmesine neden olmuştu. Helikopter Bernanke'nin açıkça söylememesine rağmen, Ağustos ayı istihdam verilerinin beklenenden kötü gelmesi nedeniyle üçüncü tur parasal genişleme operasyonu yapacağı beklentisi Euro/Dolar partesini son 4 ayın zirvesine (1.28) taşıdı. Enflasyonist baskılar ve Kasım ayındaki başkanlık seçimleri arefesinde parasal genişleme politikasının sürdüreceğinin ima edilmesiyle altın fiyatlarındaki yükseliş eğilimi sürüyor.
Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi de parasal genişleme politikasını sürdüreceklerini açıklamasıyla altının ons fiyatı 1700 dolarlara dayandı. Dünya Altın Konseyi'nin, her ay muntazaman 500 milyon dolarlık alım yapan Rusya'nın son 5 yılda altın rezervini 2 katına çıkardığını açıklaması da altın fiyatlarına doping etkisi yapmakta..

ALTIN 2000 DOLARI GÖRÜR MÜ?
Altın bu yıl 2000 doları görür mü?
Bu sorunun yanıtı, Kasım'da yapılacak ABD başkanlık seçim sonuçlarına, Avrupa Merkez Bankası ECB'nin borç krizini yönetme becerisine, Yunanistan'ın Euro bölgesinde kalıp kalmamasına vee.. Suriye ve İran'a yönelik olası operasyonlara bağlıdır.
Özet olarak şu söylenebilir, altın kaos ortamında her zaman her yerde en güvenilir yatırım aracı olmuştur. Ortalık karıştıkça altına talep artacak, fiyatı yükselecektir, ama...
ABD "dünyanın en güvenli limanı" olarak benimsettiği doların tahtına altının oturmasına izin verir mi; elindeki stokların bir kısmını feda ederek altının yükselişini frenleyebilir mi?
Kasasındaki trilyonlarla ölçülen dolar rezervinden kutulma çabasında olan Çin, altın alımına ne kadar kaynak ayırabilir?
Son 5 yılda altın rezevini ikiye katlayan Rusya, aylık 500 milyon dolarlık alımlarını sürdürecek mi?
Hindistan'ın mevsimsel alımları altın fiyatlarındaki artışı ne oranda etkileyecektir?
Altın fiyatlarının yönünü sorgularken, önce bu sorulara yanıt bulmak gerekiyor.