Ne varki, kendilerine ulaşılamayan, Alperenlerin bütün çaba ve iyi niyetli gayretlerine rağmen ulaşamadıkları bâzı Türkmen Kardeşlerimizde Ortaasya'dan gelişte beraberlerinde getirdikleri İslâm'a uymayan âdet ve gelenekler maalesef törpülenememiş, ıslah edilememiştir.

Bu tespit, çalışmanın bundan sonraki bölümlerindeki görüşlerimizi istikâmetlendireceği için fevkâlâde önemlidir.

Memleketimizde kendilerine Alevî veya Alevî-Bektaşî diyen kardeşlerimizin İran, Irak ve Lübnan'da Şiî'lerle uzaktan-yakından bir alakaları yoktur. Ne i'tikâdî olarak ve ne de amel-Fıkıh noktasından...

İ'tikâdî olarak bizim Alevî Kardeşlerimizin Allah'ın varlığı ve birliği, Hz. Peygamber Muhammed-Mustafa'nın peygamberliği ve Kur'ân'ın tek hakk kitap oluşu nokta-i Nazarından Ehl-i Sünnet'den farklı düşünmedikleri, inanmadıkları âşikârdır.

Amel ve Fıkıh nokta-i Nazarından: Şîa'nın muhtelif fırkalarının fıkıhları vardır, Zeydiyye fırkasının dışında kalan bütün İmâmiyye fırkaları ve bu arada İran, Irak ve Lübnan'da bulunan İsnâaşeriyye'fırkası Ca'ferî Fıkhını uyguladıkları iddiasındadırlar. Oysaki, Memleketimizdeki Alevî veya Alevî-Bektâşî olan kardeşlerimizin husûsi bir amel tarzı ve fıkhı bulunmadığı bilinmektedir.

Öte yandan Memleketimizdeki Alevî veya Alevî-Bektâşi'lerin mütecânis oldukları bir fikir etrafında birleştikleri de söylenemez...

Bu husustaki görüşler ve fikirler şöyle özetlenebilir...

Bir Tv. kanalında tartışmaya katılanlardan Ali Balkız:

"Alevî'lik, din veya mezhep değildir, Tarihî binlerce yıla dayanan bir felsefe'dir. Alevî'lik İslâm'dan çok önce Ortaasya'da Şamanizm, Zerdüştlük, Manhaizm, Budizm, daha sonra da Mûsevilikten, Hıristiyanlık'tan ve nihayet İslâm'dan yoğun olarak etkilenmiş, Hakk-Muhammed-Ali üçlemesine ulaşmış bir felsefedir."

Ali Balkız devamla; "Alevî'lik İnsanı merkezine koyan Anadolu'ya mahsus eşi ve benzeri olmayan bir felsefedir. Öte yandan bizim ritüellerimiz arasında insanı tavaf vardı, ipek, bez öpmek ve bunları kutsamak vardır. Hacı Bektâşı velî Türbesinde asılı bulunan bir Taplo'da Allah-Muhammed-Alî birlikte resmedilmiştir, bizim Felsefemizin temelinde "Ene'l-Hakk" Hakk benim, "Lâilâhe İllâ Ene" ilâh yok, ancak ben varım." yatmaktadır. (Bu görüş, tasavvufta en kaygan zemini teşkil eden Vahdet-i Vücudu (varlığın birliğini), kadîm Şiî ve rafizî fırkalarından hulûlü, hâşâ Allah'ın insan'a hulul etmesini girmesini savunanların görüşlerini aksettirmektedir.

Tartışmanın diğer tarafı Gazeteci-Araştırmacı-Yazar olarak takdim edilen Cemal Şener, Alevî'liğin İslâm'ın içinde bir yorum olduğunu söyledi. Ancak, tartışmayı yöneten zat'ın "Alevî'liğin ayrı bir din ve mezhep olmadığını, İslâm'ın içinde bir yorum olduğunu söylüyorsunuz. O halde diğer Müslümanların yerine getirdiği dinin gereklerini niçin siz yerine getirmiyorsunuz?" diye sorduğunda:

"-Aslında bu mükellefiyetlerin İslâm'da ve Kur'ân'da olmadığını, bu ibâdet ve dînî mükellefiyetlerin Emevî'ler döneminde Kur'ân'a sokulduğunu söylemiştir.

Ekim 2004'te açıklanan AB İlerleme Raporu'unda Kürtler ve Alevî'lerin "Azınlık" olarak tavsîf edilmesi üzerine pek çok Alevî fikir ve düşünce önderinden açıklamalar geldi. Bizler de ne düşündüklerini öğrenme fırsatı bulduk.

Bunlardan Alevî, Bektâşi Kuruluşları Birliği Federasyonu Genel Başkanı Ali Doğan," Alevîlik İslam'dan binlerce yıl önce vardı. Alevî'lik İslâm'ın dışındadır ve kendine özgüdür. İslâm'ın içinde yer aldığı tek noktanın "Allah-Muhammed-Alî üçlemesinin içinde yer almasıdır. Alevî'lik, insanı merkezine koyan Anadolu'ya özgü, eşi ve benzeri olmayan bir felsefe, bir inanç, bir yaşam biçimi, bir kültür, bir öğreti ve hatta bunların tümünü de aşan bir toplumsal olgu... Alevî'lik bu özellikleriyle İslâm'dan farklı bir yerde. Alevîler kendi kuralları ve gelenekleriyle yaşarlar. Alevî'lik kendisini yenileyen, açık, çağdaş bir inanç sistemidir.  Alevî'liğin kökeni, İslâm'dan çok önce Ortaasya'da Şamanizm, Zerdüştlük, Manhaizm vb. inançlardan etkilenerek oluşmuş, daha sonra tek tanrılı dinler aşamasında Musevî'likten, Hıristiyanlıktan etkilenmiş ve son olarak da İslâm'dan en yoğun etkilenerek Hak-Muhammed-Ali'yi kendisine rehber edinmiştir. Ali Doğan'ın görüşleriyle Ali Balkız'ın görüşleri tam olarak örtüşmektedir.