AFGANİSTAN TÜRK DEVLETİ: 

GÜNEY TÜRKİSTAN NEDEN ENGELLENDİ?

Sovyetlerin dağılmasının ardından, 1993'te, Turgut Özal'ın cumhurbaşkanlığı döneminde, Afganistan'ın kuzey bölgesinde bir Afgan -Türk Devleti kurulması ciddi ciddi planlanmıştı. Adı Güney Türkistan olacak yeni Türk devletinin başkenti Mezar-ı Şerif, devlet başkanı da ya Azadbeg Kerimi ya da General Raşit Dostum olacaktı.  

Afganistan'ın kuzeyinde bir Afgan-Türk devleti kurma projesine Başbakan Demirel de, Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov da onay vermişlerdi. Kuzey Afganistan Türklüğünün efsane lideri Azadbeg Kerimi ile birlikte Ankara'ya davet edilen General Raşit Dostum, Demirel ve Özal'ın yanı sıra Milli Savunma Bakanı Nevzat Ayaz ve Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş'le de görüşmüştü.  

Kuzeyde kurulacak olan yeni devlet, Güney Afganistan için bir model ve çekim merkezi olacaktı. İlerde, koşullar elverdiğinde, federasyona gidilebilecekti. Bölgede zengin doğalgaz rezervleri ve madenleri olduğundan, yeni devletin kısa zamanda kendi ayakları üzerinde durması da mümkün olabilecekti. 

Olmadı; engellendi..

Afganistan, Doğu ile Batı’yı, Asya ile Avrupa kıtalarını, Altaylardan Akdeniz’e uzanan Türk Dünyası’nın doğu ve batı kanatlarını birbirine bağlayan çok önemli bir coğrafyadır. 

Afganistan, tarihin her döneminde, olayların akışında belirleyici olmuş bir coğrafyadır. Bu önemli konumu nedeniyle, küresel çapta hesabı olmuş her devletin hedefi olmuştur. Yine bu nedenle, I. Dünya Savaşı sonrasında sınırları, Güney Türkistan’dan, Peştunlardan ve Belucilerden koparılan topraklar üzerinde, sürekli kaos üretecek şekilde çizilmişti. Bu karmaşık demografik yapısı nedeniyle Afganistan, kurulduğu günden (1919) bu yana, istikrarsız, sürekli iç çatışmaların yaşandığı bir ülke olmuştur. 

Ülke nüfusunun en büyük bölümünü oluşturan Afganistan Türkleri, yakın tarihte iki kez ülke yönetiminde belirleyici olabilme girişiminde bulunmuşlardı. İlkinde, Amanullah Han, kardeş ülke Türkiye ile çok yakın ilişkiler kurmuş, sık sık Ankara’ya gelerek, Mustafa Kemal’in uyguladığı yenilikleri ülkesine taşımaya çalışmıştı. Engellendi.

İkincisinde, Türkiye’nin yönlendirmesiyle biraraya gelen Afganistan Türkleri, Özbeklerin çoğunlukta olduğu ülkenin kuzey bölümünde, General Raşit Dostum önderliğinde bağımsız bir Türk devleti kurma girişiminde bulunmuşlardı. Çünkü, Afganistan’ı istikrara kavuşturmanın tek yolu buydu. Güney Türkistan’ın hayata geçirilmesi son anda engellendi. Bugün, Temmuz 2018 yılında da yazdığımız bu girişimin bilinen ayrıntılarını yeniden hatırlatacağız. 

AFGANİSTAN TÜRK DEVLETİ: GÜNEY TÜRKİSTAN 

1993’te, Özal döneminde, Afganistan’da bir Türk devletinin kurulmasına izin vermeyen ABD, Afganistan’a gerçekten demokrasi ve özgürlük götürmek istemiş olsaydı, yapacağı şey, 1928’de genç Türkiye Cumhuriyeti’nin, iki ülke arasında “Sonsuza kadar” kaydıyla imzalanan dostluk anlaşması çerçevesinde yaptığı gibi, Afganistan’a tıp, tarım, askerlik, psikoloji, veterinerlik, hemşirelik, resim, müzik… alanlarında çok sayıda uzman göndermekti. 

Aynı anlaşma çerçevesinde Afganistan’a giden doktor ve öğretmenlerimizin yapımına tuğla taşıyarak katkıda bulundukları tıp okulu, bugün Kabil Üniversitesi olarak hizmet vermektedir. ABD’nin, 2003’te, “Demokrasi ve özgürlük götürüyoruz” kamuflajı altında işgal ettiği Afganistan’ı huzura, istikrara kavuşturmak gibi bir kaygısı olmadı. 11 Eylül 2021’de terkedeceği Afganistan’da, başta Kabil Havalimanı olmak üzere, ülkenin güvenliğini sağlama görevini de Türkiye’ye bırakıyor. 

 9 Nisan 2008’de yayınladığımız “Afganistan’da Bir Türk Devleti Kuracaktık” başlıklı yazı dizimizde, Türkistan coğrafyasını etki alanına alma konusunda, ABD ile Rusya arasında, Afganistan merkezli rekabetinin giderek keskinleştiği, Çin’in “Bir Yol Bir Kuşak” projesini yeni yeni dillendirmeye başladığı bir dönemde, yakın geçmişle ilgili bilmemiz gereken bazı gerçeklere dikkat çekmeye çalışmıştık. Afganistan'daki kaotik durumun sürmesindeki en büyük etken, giderek derinleşen ABD/Rusya ile ABD-Çin ve destekçileri arasında yaşanan rekabet bağlamında ülke ekonomisinin çökmüş olmasıydı.  

ABD, Afganistan ve çevresindeki ülkelere askeri üsler kurarak bölgeyi kontrolü altına almaya çalışırken, Afgan yönetimiyle doğrudan ilişkiye geçen Rusya, ABD'yi ve NATO ülkelerini "Afganistan'ın kendini yönetecek güçlü bir yönetim kurmasını engellemekle" suçlamaktaydı.  

ABD’nin “küresel lider” sıfatını sonlandırmayı, kıtaları birbirine bağlayacak olan Yeni İpekyolu kuşakları küresel ekonominin kaptanı olmayı hedefleyen Çin’in, bölgeye ilgisinin giderek artması nedeniyle Afganistan’ın önemi daha da artmıştı. ABD ve Rusya’nın yanı sıra Çin’in de, İngiltere’nin de tarihi Hayber Geçidi’nde bayrak göstermek istemeleri, Afganistan’ın içine düştüğü kaotik ortamın derinleşmesine neden oldu. Bugün Irak, Libya ve Suriye gibi, bağımsız bir Afganistan devletinden de söz etmek mümkün değildir..  

Bütün kargaşa ve kaosa rağmen Afganistan’da Türk askeri saygınlığını koruyor. Doğulu ve Batılı dostlarımız bu durumdan çok rahatsız. Taliban, El Kaide uzantıları yetmiyormuş gibi şimdi de DEAŞ dolaşıyor Afgan topraklarında..  

Rusya, 11 Eylül 2001 İkiz Kuleler şoku sonrasında, ABD'nin, Afganistan'daki askeri varlığını artırmasından değil, ülkede Taliban, El Kaide benzeri radikal grupların giderek güç kazanmasından ve Türk cumhuriyetlerini etkileme olasılığının yükselmesinden kaygılanmaktaydı. Bu nedenle Rusya, Afganistan'da ABD ile kıyasıya bir rekabet içindeyken bile, Taliban'ın Mezar-ı Şerif ve Kabil çevresinden uzaklaştırılmasında, Kuzey İttifakı (Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan) üzerinden NATO güçlerine askeri ve lojistik destek sağlamıştı.  

ABD ile Rusya arasındaki rekabet, işgal sonrasında Afganistan'da yeni bir yönetim oluşturulması sırasında daha da derinleşmişti. Rusya Tacik, Türkmen ve Özbeklerden oluşan Kuzey İttifakı'nın adayına destek verirken, ABD, Peştun asıllı Karzai'yi Afganistan yönetiminin başına getirmişti. Bu davranış, ülkenin kuzeyinde yaşayan 5.5 milyon Türk’ü çok rahatsız etmişti.  

YAKIN GEÇMİŞTEKİ İLGİNÇ GERÇEKLER  

Afganistan'la olan tarihi ve kültürel bağlarımız yanı sıra, yakın geçmişte de yaşanmış bazı önemli gerçekler var.  

Nedir bu gerçekler?  

TBMM yönetimini ilk tanıyan devlet olan Afganistan ile Türkiye Cumhuriyeti arasında, 1928'de, "sonsuza kadar" kaydıyla bir dostluk anlaşması imzalanmıştı.  

Türkiye, Sovyet işgali sonrasında çok zor duruma düşen Afganistan Türkleriyle yakından ilgilenmiş, bir kısmını Türkiye’ye taşıyarak iklimi Afganistan iklimine uygun illerimize yerleştirmiş ve tamamını Türk vatandaşı yapmıştı.

Sovyetler Birliği'nin 1950 yılında ülkelerini işgal etmesiyle Afganistan'ın kuzeyindeki Pamir Yaylası'na göç eden Hacı Rahmankul Kul liderliğindeki Kırgız Türkleri, 1979 yılında yeniden Sovyet tehdidiyle karşılaştıklarında Pakistan'a göç etmişlerdi. Pakistan'ın sıcak iklimine uyum sağlayamayan, çeşitli hastalıklar yüzünden çok sayıda kayıp veren Kırgızlar, 1982 yılında, yaşlılardan oluşan Aksakal Meclisi'nin aldığı kararla Pakistan'ın Türkiye Büyükelçiliğine başvurarak Türkiye’ye sığınma isteğinde bulunmuşlardı. 3 Ağustos 1982'de Pakistan'dan uçaklarla Türkiye'ye getirilen 1150 Kırgız'ın bir bölümü Malatya'ya, diğer bölümü de Van'ın Erçek beldesine bağlı Karagündüz köyünde yaşamaya başlamışlardı. 

7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren döneminde (1982 yılında), Rusya'nın Afganistan'ı işgali sırasında, Pakistan üzerinden Türkiye'ye getirilen ve değişik kentlere yerleştirilen aileler, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapılmışlardı. Afganistan Türklerinin Lideri Abdülkerim Mahdum, 36 yıl önce Türkiye'ye ayak bastığı günü ömrünün son anına kadar unutmayacağını gözyaşları içinde anlatmıştı.  

5 yıl sonra birarada yaşamak istediklerini bildiren Kırgızlar, dönemin Başbakanı Turgut Özal tarafından 1987 yılında Van'ın Erciş ilçesine 32 kilometre uzaklıktaki Altındere bölgesinde yaptırılan Ulupamir köyüne yerleştirilmişlerdi.  

AFGANİSTAN’DA BİR TÜRK DEVLETİ KURMA GİRİŞİMİ

Türkiye, bütün bunları yaparken, vatanlarında kalarak topraklarını savunmak isteyen Afganistan halkına da her zaman, her konuda destek olmaya çalışmıştı. Çoğunluğu Türk olan kuzey Afganistan’daki soydaşlarımızın ülkenin kuzey bölümünde ayrı bir Türk devleti kurma girişimi de bu dönemde gündeme gelmişti. Bağımsızlığına kavuşan kardeş cumhuriyetlerinin de onay ve destek vermelerine rağmen, ABD bu girişimi çıkarlarına ve amaçlarına aykırı bulduğu için hep karşı çıkmış ve engellemişti.

 Amerika'nın niyeti, yalnızca, BOP coğrafyasındaki ülkelere demokrasi ve özgürlük götürmekse, Afganistan'ın kuzeyinde kurulma aşamasına gelmiş ve Afgan coğrafyasını huzura kavuşturacak olan Güney Türkistan devletinin kurulmasına neden engel oluştu?

Tarihin her döneminde olayların akışı yönünde belirleyici olmuş bir coğrafyanın Türklerin kontrolüne geçmesi, ABD’nin işine gelmiyordu. ABD, Afganistan’ı kontrollü bir kaos ortamında tuttuğu sürece, çok stratejik bir bölgenin egemeni olacaktı.  Afganistan’ın kuzey bölgesinde bağımsız bir Türk devletinin kurulmasına, Güney Türkistan’ın hayata geçirilmesine bu nedenle karşı çıkıyordu.  

AFGAN-TÜRK DEVLETİ’NİN BAŞKENTİ MEZAR-I ŞERİF OLACAKTI 

Afganistan'da Türk devleti?..  

Evet, Sovyetlerin dağılmasının ardından, 1993'te, Turgut Özal'ın cumhurbaşkanlığı döneminde, Afganistan'ın kuzey bölgesinde bir Afgan -Türk Devleti kurulması ciddi ciddi planlanmıştı. Adı Güney Türkistan olacak yeni Türk devletinin başkenti Mezar-ı Şerif, devlet başkanı da ya Azadbeg Kerimi ya da General Raşit Dostum olacaktı.  

Afganistan'ın kuzeyinde bir Afgan-Türk devleti kurma projesine Başbakan Demirel de, Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov da onay vermişlerdi. Kuzey Afganistan Türklüğünün efsane lideri Azadbeg Kerimi ile birlikte Ankara'ya davet edilen General Raşit Dostum, Demirel ve Özal'ın yanı sıra Milli Savunma Bakanı Nevzat Ayaz ve Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş'le de görüşmüştü.  

Kuzeyde kurulacak olan yeni devlet, Güney Afganistan için bir model ve çekim merkezi olacaktı. İlerde, koşullar elverdiğinde, federasyona gidilebilecekti. Bölgede zengin doğalgaz yatakları olduğundan, yeni devletin kısa zamanda kendi ayakları üzerinde durması da mümkün olabilecekti. 

Olmadı.. 

NEDEN OLMADI? 

Türkiye'nin yıldızının parlamasına, Türkistan coğrafyasında öne çıkmasına neden olabilecek bu proje - çıkarlarıyla çatıştığından - ABD tarafından desteklenmedi, engellendi. Özal'ın beklenmedik ölümünden sonra da tamamen unutuluverdi. Anımsayacağınız gibi Semra Özal, eşinin, Türkistan dönüşünde, bir Bulgar sanatçının resim sergisinde ikram edilen limonata ile zehirlendiğini iddia etmişti. Yine Semra Özal'ın anlattığına göre, Turgut Özal ölümünden kısa bir süre önce bütün Türk cumhuriyetlerini dolaşmış, Büyük Türkistan'ın ilanı konusunda anlaşmaya varılmıştı.  Varılan ortak karara göre, Afgan-Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşu, Özal'ın Çin ziyaretinde açıklanacaktı.. 

Afganistan'ın kuzeyinde bir Türk devletinin kurulmasıyla ülkenin istikrara ve huzura kavuşabileceğini hesaplayan "Süper güç", bu girişime kesinlikle destek vermeyecekti.. Çünkü, Afganistan-Türk Devleti kurulduğunda, 11 Eylül İkiz Kuleler gösterisinin bir anlamı kalmayacaktı. ABD'nin 'ön alma doktrini"ne dayanarak Afganistan ile Irak'ın işgal gerekçeleri dayanaksız kalacaktı. 

YARIN: AFGANİSTAN VE GÜNEY TÜRKİSTAN

………………….