Salı günü bütün dünyanın gözü kulağı Ankara’daydı, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve Büyükelçi İbrahim Kalın’ın başkanlığındaki heyetlerin, Trump’ın “Suriye’den çekiliyoruz” kararına ilişkin neler konuşacakları merak ediliyordu. Ankara kulislerinden sızan bilgilere göre Bolton bir çekilme takvimi ile gelmemişti. ABD heyetinin, Suriye’den çekilmenin dışında çok başka konulara odaklandığı anlaşılıyordu. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, Büyükelçi İbrahim Kalın, görüşmeler sonrasında Bolton’un koltuğunun altına iki kırmızı dosya sıkıştırarak, “Herşeyden haberimiz var” mesajı veriyordu. 

ABD’nin, Suriye’den önce ilgilenmesi gereken küresel çapta çok önemli sorunlarla karşı karşıya olduğu konuşuluyor. 

ABD’nin son zamanlarda Ortadoğu’da ve Avrupa coğrafyasında sergilediği telaş, ABD’li uzmanların Ulusal Savunma Stratejisi bağlamında hazırladıkları bir rapora dayanıyor. Raporda deniliyor ki, “Son zamanlarda Suriye’de kilitlenen paylaşım kavgası ABD’yi, hem Rusya ile hem de Çin ile bir sıcak çatışma yaşamaya zorluyor.” Bunun, Trump’ın seçim sürecinde sık sık tekrarladığı  “Daha güçlü bir Amerika” söylemiyle bir ilgisi yok; bu bilimsel bir gerçek.

M. KEMAL SALLI

Salı günü bütün dünyanın gözü kulağı Ankara’daydı, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve Büyükelçi İbrahim Kalın’ın başkanlığındaki heyetlerin, Trump’ın “Suriye’den çekiliyoruz” kararına ilişkin neler konuşacakları merak ediliyordu. Ankara kulislerinden sızan bilgilere göre Bolton bir çekilme takvimi ile gelmemişti. ABD heyetinin, Suriye’den çekilmenin dışında çok başka konulara odaklandığı anlaşılıyordu. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, Büyükelçi İbrahim Kalın, görüşmeler sonrasında Bolton’un koltuğunun altına iki kırmızı dosya sıkıştırarak, “Herşeyden haberimiz var” mesajı veriyordu. 

ABD’nin, Suriye’den önce ilgilenmesi gereken küresel çapta çok önemli sorunlarla karşı karşıya olduğu konuşuluyor. Bolton başkanlığındaki heyetin bir açıklama yapmadan gitmesi, ABD’nin gizli telaşın Ankara’daki görüşmelere yansımasıdır. 

ABD’nin gündeminde en ön sıraya yükselen bu sorun neydi? Derleyebildiğimiz bilgiler ışığında bu soruyu yanıtlamaya çalışacağız..

NEDİR BU “ÇILGINLIK”?

I.Körfez Savaşı’ndan bu yana Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, ABD’nin gündeminde çok başka sorunların öne çıkmasına neden olmuştur. Dünya artık tek kutuplu değildir ve ABD artık “küresel lider” olarak anılmıyor. 

ABD, daha doğrusu ABD derin devleti eski konumuna ulaşmanın yollarını arıyor. Bunun için de bazı çılgınlıkları göze alabileceği ciddi ciddi konuşulmaya başlandı. Başkan Trump’ın, “Suriye’den çekiliyoruz” tweetleri sonrasında Washington kulislerinde, Avrupa’da Doğu Akdeniz’de, Ortadoğu’da ve Arap coğrafyasında yaşanan hareketlilik, ABD’nin göze alabileceği söz konusu “çılgınlıkla” ilişkilendiriliyor.  

ABD’nin korkulu rüyası “Bir Yol Bir Kuşak” projesi hızla hayata geçirilirken, Fransa ve Almanya da, Rothschildlerin baskısı ve desteği ile, Avrupa Ordusu’nu hayata geçirme konusunda ısrarlarını sürdürmektedirler. Bu arada, Trump’ın “çekiliyoruz” kararına tepki olarak istifa eden ABD Savunma Bakanı Mattis de, kurmaylarıyla birlikte, konferanslar vermek üzere Avrupa turnesine çıkmaya hazırlanıyor. Biliniyor ki, Mattis’in niyeti, Avrupa Ordusu kurmakta ısrar edenlere konferans değil, gözdağı vermektir. 

ABD, bir taraftan, uyguladığı ekonomik yaptırımlarla köşeye sıkıştırdığı İran’ı karıştırmaya hazırlanırken, bir taraftan da, bütün gücüyle Avrupa Ordusu’nun kurulmasını engellemeye, Avrupa Ordusu’na destek veren ülkeleri caydırmaya  çalışıyor. Paris ve Budapeşte sokaklarından sonra, Brexit’i yeniden oylamaya hazırlanan Londra sokakları da karışmaya başladı. 

Fransa’nın en önemli gelir kaynağı olan Afrika’daki nüfuz alanlarında da hareketlenmeler başladı. Washington kulislerinde Pentagon ile Rothschild Ailesi arasında yaşanan mücadele Afrika’ya sıçradı. Çünkü, Fransa’nın Afrika’daki  nüfuz alanı olan ülkelerdeki yeraltı ve yerüstü kaynaklarının büyük bir bölümü, kurulacak bir Avrupa Ordusu’na her türlü mali desteği sağlamaya hazır olduğunu belirten Rothschildler tarafından işletiliyor.. Pentagon şahinleri, Fransa öncülüğünde kurulmaya çalışılan Avrupa Ordusu’nun arkasındaki kaynakları kurutma çabası içinde. 

Çünkü, Avrupa Ordusu’nun kurulması demek, ABD’nin, Ortadoğu’nun ve Doğu Akdeniz’in enerji zenginliklerinden İngiltere ve Fransa’ya pay vermeyi, ARAMCO’nun Londra Borsası aracılığı ile halka açılmasını kabul etmesi demektir.

Avrupa Ordusu’nun kurulması demek, ABD’nin, Güney Kıbrıs Yönetimi’nden istediği askeri üs kurma izni karşılığında daha fazla ödün vermesi demektir.

Avrupa Ordusu’nun kurulması demek, Pentagon’un Kıbrıs’ın güneyindeki sulardaki doğalgaz servetini AB’nin çekirdek ülkeleri ve Rothschild Ailesi ile paylaşmaya razı olması demektir. 

Avrupa Ordusu’nun kurulması demek, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği önündeki engellerin kalkması ve hem Suriye’de hem de Doğu Akdeniz’de elinin güçlenmesi demektir. 

Özetle, Avrupa Ordusu’nun kurulması demek, ABD’nin “küresel lider” sıfatından vazgeçmesi demek. 

ABD derin devleti Pentagon, bir taraftan Fransa ile Almanya’nın arasını açarak Avrupa Ordusu’nu tarihe gömmeye çalışırken, diğer taraftan da Suriye’de YPG yapılanması üzerinden kalıcı olabilmenin yollarını arıyor. Bunun için de, bir taraftan Merkel’i Mayıs’tan önce istifaya zorlarken, diğer taraftan da, Ukrayna Ortodoks Kilisesi’ni Moskova Ortodoks Kilisesi’nden koparıp Fener Rum Kilisesi’ne bağlayarak, ekonomik yaptırımlar uyguladığı İran’ı kaosa sürükleyerek, Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yapmayı planladığı operasyonları engelleyerek Astana sürecini dinamitlemeyi hedefliyor. 

Pazar günü, Fener Rum Kilisesi’nde, Ukrayna Cumhurbaşkanı Poroşenko’nun da katılımıyla yapılan törende, Ukrayna Kilisesi Patrik Batholomeos’tan bağımsızlık belgesi bağlı bulunduğu Rus Ortodoks Kilisesi’den resmen ayrıldı. Ukrayna Kilisesi’nin Rusya’dan bağımsızlığını ilan etmesi de, ABD’nin bilgisi ve yönlendirmesi dahilinde olan bir gelişmedir. 

Putin’in sert tepki vermesinden de anlaşılıyor ki, Suriye’nin paylaşımı konusunda ABD ile Rusya arasında yeni Yalta Anlaşması henüz imzalanmamıştır. Çin, ABD ve Rusya için ortak tehdittir, ama ABD, Rusya’nın Suriye’de, özellikle Doğu Akdeniz’de daha fazla kazanımlar elde etmesine şimdilik razı olmak istemiyor. 

Rusya ile sınır komşusu olmak Pentagon şahinlerinin işlerine gelmiyor.

UZMANLARDAN ALARM 

ABD’nin son zamanlarda Ortadoğu’da ve Avrupa coğrafyasında sergilediği telaş, ABD’li uzmanların Ulusal Savunma Stratejisi bağlamında hazırladıkları bir rapora dayanıyor. Raporda deniliyor ki, “Son zamanlarda Suriye’de kilitlenen paylaşım kavgası ABD’yi, hem Rusya ile hem de Çin ile bir sıcak çatışma yaşamaya zorluyor.” 

Bu saptamanın, Trump’ın seçim sürecinde sık sık tekrarladığı  “Daha güçlü bir Amerika” söylemiyle bir ilgisi yok; bu, bilim adamlarının ellerindeki verilere dayanarak ortaya koydukları “ABD tablosu”. Yani, gündeme gelme oranı oldukça yüksek bir olasılık. 

Bilim adamları, siyasi ve ekonomik konularda gözlenen küresel çaptaki bu  tıkanmayı, iki büyük savaş öncesinde yaşanan krize benzetiyorlar. ABD’nin bu krizi aşabilmek için bazı çılgınlıkları göze alabileceği öngörüyorlar. Yani, Savaş Tanrısı Mars’ın ayak seslerine dikkat çekiyorlar. Yani ABD, eski konumunu elde etmekte ısrarcı olduğu takdirde, Rusya, Çin ve küresel finans baronlarının simgesi olan Rorthschild Ailesi ile savaşmak zorunda.. Rapor böyle diyor. 

ABD BİR ÇILGINLIK YAPABİLİR Mİ?

ABD, Çin ile de “Bir Yol, Bir Kuşak” yani Yeni İpek Yolu projesi konusunda da derin bir kriz yaşamaktadır. ABD, Çin’in bu projesinin hayata geçirilmesi durumunda ekonomisinin büyük bir darbe yiyeceğini görüyor. O nedenle, öncelikle Çin’in en büyük enerji tedarikçisi olan İran’ı, bir kaosa, bir iç savaşa sürükleyerek kontrolü altına almanın hazırlıklarını yapıyor. Geçen yılın başlarında Tahran’da, Namazi Ailesi elele vererek başlattığı kalkışma deneyimi, İngiltere’nin haber vermesiyle başarıya ulaşamamıştı. 

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton başkanlığında gelen heyetin Ankara’dan önce İsrail’in yeni Başkenti Kudüs’te İsrail Başbakanı Netanyahu ile buluşmaları, bir anlamda, Senatör Lindsey Graham’ın Başkan’dan aktardığı İran’a ilişkin söylemlerin onaylanması oluyordu. 

Başkan Trump, Netanyahu’ya, “İran konusunda endişelenmeyin, arkanızdayız” mesajı göndermiş oluyordu. Çünkü, Trump’ın, 2020’deki başkanlık seçimlerinde, Hillary Clinton, Joe Biden, Elzabeth Warren, Steve Bannon, Jeff Bezos, Beto O’Rourke ve Nikki Haley gibi güçlü rakipler karşısında Yahudi lobilerinin desteğine ihtiyacı vardı. 

PARA BULUNMAZSA..

2019’un, yeni bir dünya düzeni peşinde olan ABD açısından çok önemli bir yıl olacağı konuşuluyor. Zaman ABD aleyhine işliyor. O nedenle 2019, ABD açısından karar yılı olacak. “Brexit” referandumunda sandıklardan “evet” oyu çıkartmayı başaran ABD, Avrupa Birliği’nin dağılacağını, Avrupa Ordusu düşüncesinin tarih olacağını, Akdeniz’in bir Amerikan Gölü olacağını öngörüyordu. 

Beklenenlerin çoğu gerçekleşmedi. ABD’nin yeni dünya düzenini hayata geçirebilmesi için savaşması gereken cephe birden genişleyiverdi. ABD, bugüne kadar Suriye’deki varlığını DEAŞ’la mücadele gerekçesine bağlıyordu, ama artık bu gerekçe de geçerliliğini yitirmişti. Suriye parselinde tıkanıp kalan ABD’nin önüne aşması gereken bir yığın sorun birikmişti. AB gibi, Ortadoğu, Doğu Akdeniz, Karadeniz, Arap Dünyası, Yeni İpek Yolu gibi bir dizi sorunla uğraşmak durumunda kalan ABD’nin önünde, aşılması oldukça zor bir ekonomik sorun oluşmuştu. 

ABD’nin talihinin böylesine ters dönmesinin nedenini, 2012 yılında Washington’ın Libya Büyükelçisi Chiristopher Stevens’ın Bingazi’de katledilmesine bağlanıyor. Çünkü Stevens yalnızca bir büyükelçi değil, ABD’nin yeni dünya düzeni planlayıcılarından biriydi. ABD Stevens’ın ölümünden Fransa’yı sorumlu tuttu, ama somut bir belge ortaya koyamadı. 

YENİDEN “KÜRESEL LİDER” SIFATINI KAZANABİLMEK İÇİN…

Gelinen noktada ABD, kısa sürede yeniden “küresel lider” sıfatını kazanmak durumunda. Bunun önündeki en büyük engel de ekonomik. 5 Yıllık Program’a göre ABD’nin askeri operasyonları dondurarak 22 trilyon dolar tasarruf yapması gerekiyor. ABD’nin beklemeye tahammülü yok; yeni dünya düzenini hayata geçirecek askeri operasyonları yapabilmesi için, bir şekilde bu parayı bulması gerekiyor. Bunun için ABD ya Arap ülkelerinin petrodolarlarına el koyacak ya da para basacak. 

Arap ülkelerinin, sözü edilen miktarda paraları yok, ABD bankalarında.. Dolar basabilmeleri de mümkün değil, çünkü FED para basması yetkisi Rothschild Ailesi’nin kontrolünde. 

ABD gibi, küresel lider olarak anılan bir ülkenin böylesine kapana sıkışmış bir görüntüyü daha fazla taşıyamayacağı da bir gerçektir. Yani ABD bir çılgınlığı göze alarak, Rothschildlerin yetkisini yok sayarak para basmayı deneyebilir.

ABD’nin böyle bir çılgınlığı göze alması yeni bir küresel ekonomik krize, bir adım ötesinde de yeni bir küresel çatışmaya davetiye çıkarmak demektir. 

Küresel sistemin bu konuda bir sigortası yok.