Azerbaycan Cumhuriyeti'nin merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in 26 Mart 1998 tarihli bildirisiyle 31 Mart, Azerbaycanlıların Soykırım Günü ilan edilmişti. O günden bu yana 31 Mart Azerbaycan'da, Azerbaycan'ın yurtdışı temsilciliklerinde ve Türk Dünyası'nın çeşitli yerlerinde yapılan törenlerle soykırım günü olarak anılmaktadır.
Azerbaycan Cumhuriyeti'nin merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in 26 Mart 1998 tarihli bildirisiyle 31 Mart, Azerbaycanlıların Soykırım Günü ilan edilmişti. O günden bu yana 31 Mart Azerbaycan'da, Azerbaycan'ın yurtdışı temsilciliklerinde ve Türk Dünyası'nın çeşitli yerlerinde yapılan törenlerle soykırım günü olarak anılmaktadır.
Ermeni ve Bolşevik çeteleri 19182’de Bakü ve çevresindeki yerleşim birimlerine saldırmış, Azerbaycanlılara ait ev, işyeri, vakıf binaları ve ibadetheneleri ateşe vermiş binlerce Müslümanı acımasızca katletmişlerdi. Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu 15 Eylül 1918'de başkent Bakü'ye girerek, Ermeni ve Bolşevik çetelerinin yaptığı soykırımı sona erdirmişti.
Azerbaycan’da soykırıma yönelik bu katliamın unutulmaması için her yıl mart ayında çeşitli törenler düzenlenmektedir.
Azerbaycan'ın eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev, 1998'de imzaladığı kararnameyle 31 Mart'ı "Azerbaycanlılar Soykırım Günü" ilan etti.
2007 yılında, Azerbaycan'ın Guba kentinde bulunan toplu mezar, Azerbaycanlılara uygulanan katliamın büyüklüğünü gözler önüne sermişti. Toplu mezarda bulunan 400'den fazla iskeletin 50'sinin çocuk, 100'den fazlasının kadınlara ait olduğu tespit edilmişti.
TARİHİ UNUTURSAK, AYNI ACILARI YENİDEN YAŞARIZ
Çok derin tarihi ve kültürel bağlarımız olmasına rağmen, Azerbaycan Soykırım Günü olarak anılan 31 Mart tarihinde, Türkiye'de bugünün anlam ve önemiyle orantılı törenler toplantılar yapılmamaktadır. İnsanlarımız 31 Mart'ın Azerbaycan Türklerinin Soykırım Günü ilan edilmesinin nedenlerini bilmemektedirler. Azerbaycan Türklerine kimler neden, hangi tarihte nasıl bir soykırım uygulamıştır, Azerbaycan Türkleri sistemli, kasıtlı bir şekilde uygulanan bu soykırımlar sonucunda kaç can, ne kadar toprak kaybetmişlerdir, gerektiğince bilmiyoruz. Yanayana yaşayan, çok köklü tarihi ve kültürel bağları olan iki kardeş devletin böylesine önemli bir günde biraraya gelerek yaşadıkları acıları dünya kamuoyuna duyuramamaları çok düşündürücü bir durumdur.
24 Nisan yaklaşıyor. Türkler, "Acaba, '1915 olayları soykırımdır' diyecek mi, demiyecek mi?" kaygısı içinde Obama'nın ağzına bakacak!
TÜRK OCAKLARI İSTANBUL ŞUBESİ’NDE ANMA TÖRENİ
31 Mart Azerbaycan Soykırım Günü dolayısıyla Türk Ocakları İstanbul Şubesi’nde bir anma toplantısı düzenlendi.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Başkan Cezmi Bayram, Azerbaycan’da 1998’de ilan edilen Azerbaycan Soykırım Günü konusunun Türkiye’de yeterince bilinmediğini, tarihte en çok soykırıma uğramış olmasına rağmen soykırım yapmakla suçlanan bir millet olarak, bu önemli günün anlamına uygun etkinlikler düzenlenmesi gerektiğini anlattı.
Türk Ocakları İstanbul Şubesi Başkanı Cezmi Bayram, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Hocalı katliamının bir soykırım olarak tanıyan bir karar alması gerektiğini, bu konuda girişimde bulunacaklarını söyledi.
Toplantıda söz alan Mimar Sinan Üniversitesi öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Nesrin Sarıahmetoğlu, Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarında soykırıma yönelik bilinçli ve sistemli bir şekilde katliamlar uyguladıklarını anlattı. 31 Mart soykırımının Türk tarihinin kara sayfalarından biri olduğunu belirten Prof. Sarıahmetoğlu, Ermenilerin Türklere uyguladıkları soykırımları gençlere ayrıntılarıyla ve amaçlarıyla birlikte anlatılması gerektiğini söyledi.
“31 MART BÜTÜN İNSANLIĞA KARŞI İŞLENMİŞ BİR SUÇTUR”
Türk Ocakları İstanbul Şubesi tarafından düzenlenen 31 Mart Azerbaycan Soykırım Günü konulu etkinlikte konuşan Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva, 31 Mart soykırımının insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu söyledi.
Paşayeva, Ermenilerin 20. Yüzyılın başlarında hem Anadolu hem de Azerbaycan topraklarında, 20 Yüzyılın sonlarında da Azerbaycan topraklarında gerçekleştirdikleri soykırıma varan katliamların BM ‘nin soykırım tanımlamasına uyduğu halde, bazı ülkeler tarafından soykırım olarak tanınmadığını, aksine, Ermeni soykırımından söz etmeyi suç sayan yasalar kabul ettiklerini anlattı. Bu yalanlar karşısında Türkiye ile Azerbaycan’ın elele vermeleri gerektiğini söyleyen Paşayeva, “Gerçekleri tüm dünyaya anlatmalıyız. Bunu yapacak gücümüz var” dedi.
“Aslı olmayan Ermeni iddialarının çürütülmesi ve Karabağ sorununun çözüme kavuşturulması bütün Türklerin görevi ve amacı olmalıdır” diyen Paşayeva, bu konuda özellikle Türk gençlerine büyük görev düştüğünü söyledi. “Türk gençleri tarihimize sahip çıkmalıdır” çağrısında bulunan Paşayeva, “Sosyal medyada, sanal alemde de yapılabilecek çok şeyler var. Teknolojinin sağladığı fırsatlardan yararlanmamız gerekir” dedi.
Paşayeva, konuşmasının son bölümünde, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, her Türkün Hocalı Soykırımı’nı, Karabağ gerçeklerini, Ermenilerin işgal ettikleri Azerbaycan topraklarında uyguladığı Vandalizm’i bütün dünya kamuoyuna anlatması gerektiğini belirtti. Paşayeva, Türkiye’de Ceyhan ve Kızılcahamam belediyelerinin Hocalı katliamını bir soykırım olarak kabul eden kararlar aldığına dikkat çekerek, diğer belediyelerin de bu yönde karar almaları gerektiğini belirtti. (Moldova Parlamentosu da Hocalı Soykırımını tanıdığını açıkladı.)
Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva gazetemizin Azerbaycan- Türkiye ilişkilerinin geliştirilmesi ve Azerbaycan’ın sorunlarının duyurulması konusunda gösterdiği duyarlılıktan dolayı gazetemiz Önce VATAN’a teşekkür etti.
Paşayeva, 31 MART AZERBAYCAN SOYKIRIM GÜNÜ dolayısıyla Türk Ocakları İstanbul Şubesi’nde düzenlenen törende yaptığı konuşmada, “Türk gençleri tarihimize sahip çıkmalıdır. Sosyal medyada, sanal alemde de yapılabilecek çok şeyler var. Teknolojinin sağladığı fırsatlardan yararlanmamız gerekir” dedi.
SOYKIRIM YAPMADIĞIMIZ BELGELENDİ
Tarihte en çok soykırıma uğramasına rağmen soykırım yapan yapmakla suçlanan bir millet olarak suçlanıyoruz. Bunun nedeni, tarihimizi yeterince bilmememizdir. Soykırım yaptığımız iddia edilen olaylarda neler olmuştur. Yaşanan olaylar, gerçekten iddia edildiği gibi bir soykırım mıdır, yoksa olaylar Türkleri suçlamak için bilinçli olarak mı saptırılmaktadır? Bu konuda ne kendi kaynaklarımızdan ne de yabancı kaynaklardan yararlanılarak gerçekleri ortaya koyan çalışmalar yapılmamış, yapılan çalışmalar da tanıtılmamıştır. 1915 olaylarının iddia edildiği gibi asla bir soykırım olmadığını yabancı kaynaklara dayanarak ortaya koymuş bazı çok değerli araştırmadan haberimiz var mı? Bu değerli eserleri çeşitli dillere tercüme ederek, Türkleri soykırım yapmakla suçlayanların önüne koyabildik mi? Mesela değerli işadamımız Şükrü Server Aya'nın Soykırım Tacirleri ve Gerçekler kitabından kaçımız haberdarız? Kaçımız aldı okudu bu gerçekleri ortaya koyan değerli eseri?
Şükrü Server Aya geçtiğimiz Cumartesi günü Koç Müzesi’nde düzenlenen uluslararası bir toplantıda son kitabı “The Genocide of Truth Continues But Facts Tell the Real Story”i tanıttı. Bu kitap, ABD’nin Türkiye Büyükelçisi olarak görev yapan Morgenthau yazdığı kitabın belli bir amaca hizmet etmek için, tamamen yalanlardan oluşturulduğunu, Amerikan kaynaklarına dayanarak ortaya koyuyordu. Bu tanıtımın yapılacağı bütün yayın kuruluşlarımıza bildirilmişti. Oldukça geniş bir izleyici kitlesi olmasına rağmen medyamızdan kimsecikler yoktu.. Yeri geldiğinde, “dünya bizi soykırım yapmakla suçluyor” diye yakınımyoruz, ama haklılığımızı, masumiyetimizi ortaya koyan böylesine değerli eserlerin tanıtımına gerektiğince önem vermiyoruz. (Şükrü Server Aya’nın çalışmalarını, kitaplarını tanıtan ayrı bir yazı yayınlayacağız.)
AZERBAYCAN SOYKIRIM GÜNÜ
Rusya ile İran arasında Gülistan ve Türkmençay anlaşmalarının ardından, Azerbaycan topraklarına bilinçli olarak Ermeniler yerleştirilmeye başlandı. Dış ülkelerden onbinlerce Ermeni Azerbaycan toprakları olan Nahcıvan ve Karabağ'a taşındı. 1828-30 yılları arasında İran'dan 40 bin, Türkiye'den 84 bin Ermeni Azerbaycan topraklarına göçürüldü. İrevan, Göyçe ve Zengezur'un demografik yapısı Türkler aleyhine bozuldu.